Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Operasyonların Birinci Yılında Manzara | Mehmet Y. Yılmaz | Hürriyet
Dün gazetelerde Nusaybin'in 'kurtuluşu' ile ilgili bir fotoğraf vardı.
Gerçi o harabeye ne kadar “Nusaybin” denilebilir, bilmiyorum.
Meydana benzer bir yerde dört zırhlı araç ve bir grup asker var. Bazı yıkıntıların üzerine büyük Türk bayrakları asılmış.
Görüntü, Suriye iç savaşında gördüğümüze benzer yanmış, yıkılmış, harabeye dönmüş bir kent.
82 gün süren bir savaşın ardından PKK’nın elinden geri alınmış Nusaybin ve bu fotoğraf o geri alınışı gösteriyor.
Nusaybin, tek örnek değil.
Şırnak, Diyarbakır Sur, Cizre, Silopi, Yüksekova’da da aynı görüntü var.
PKK’ya karşı operasyonlara izin verilen 7 Haziran 2015’ten bugüne geçen bir yılda 550’den fazla şehit var.
500’e yakın vatandaşımız bombalı saldırılarda hayatını kaybetti.
Güneydoğu’daki operasyonlarda kaç sivil vatandaşımızın hayatını kaybettiğini bile tam olarak bilemiyoruz.
Bizim Sahiller Ne Olacak? | Asu Maro | Milliyet Cadde
Haberi görünce sevinmekle üzülmek arasında kalakaldım. Türkiye bu yıl Yunanistan’ın onur konuğuymuş.
Ne demek bu? Ekonomik krizi aşmak için turizme ağırlık verme yolunu seçen ülke, bakmış ki en çok turist Türkiye, ABD, Rusya ve İsrail’den geliyor, “Bunlar bize bayılıyor belli ki, hazır sezon açılırken onlara yönelik bir takım atraksiyonlar yapalım, misal menülere Türk yemekleri falan ekleyip kazıklayabildiğimiz kadar kazıklayalım” mı demişler?
Yok, bu olsa olsa bizim geliştirebileceğimiz bir formül. Bodrum’dan, Marmaris’ten tanıdık gelmiştir eminim. Yunanistan öyle yapmamış, Yunanistan Büyükelçisi Kyriakos Loukakis’in de Habertürk’ten Gökhan Timurhan’a anlattığı gibi, bu yıl Türkiye’den ve diğer onur konuğu ülkelerden Yunanistan’ı ziyaret edecek turistlere indirimli hizmet sunulmasına karar vermiş.
Kanım Bozuk Çıktı… Kurtarın Beni! | Hayko Bağdat | Diken
Son yazımda Kürt illerine yaptığım geziyle ilgili notlarımı paylaşacağımı söylemiştim. Sözüm baki kalsın. Çünkü hayati bir mesele araya girmiş bulunuyor.
Evet, konu yine pek kıymetli dünya liderimiz, Reisimiz Erdoğan’ın söylemleriyle ilgili.
Yarım kadın-tam kadın meselesi değil ama… “Kızdırmayın beni kovarım ulan Ermenileri yine buralardan” minvalindeki veciz cümlesine de takılmadım. “Delikanlı ol ciğerimi ye”meselesine, “He, asıl sen delikanlı ol da çıkar diplomanı ortaya” da demeyeceğim…
Konu çok daha ciddi ve bilimsel arkadaşlar. Galiba ben hastalıklı bir vatandaşım ve yüce cumhurbaşkanımız erken teşhis konusunda benim ufkumu açtı. Allah bin kere razı olsun kendilerinden.
Suriye Siyasetinin Derinliği: 40 Kilometre | Fehim Taştekin | Al-Monitor
Halk Savunma Birlikleri’nin (YPG) önderliğinde Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG), İslam Devleti’ne (İD) karşı 1 Haziran’da Menbic’te başlattığı operasyon Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin rengini soldurdu.
Kısa bir süre öncesine kadar Kürt’e karşı duruş pek şahinceydi. Hükümet’e yakın Sabah gazetesi 26 Ekim 2015’te iki botla Fırat’ın batısına geçtiği öne sürülen YPG güçlerinin TSK tarafından havadan vurulduğu haberini şu manşetle duyurmuştu: “Kırmızı çizgiyi aşan PYD dersini aldı”.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da bir gün sonra büyük bir öz güvenle çıkışmıştı: 'Biz ABD'ye de Rusya'ya da söyledik. 'Fırat Nehri’nin kuzeyine PYD'de geçmeyecek' dedik ve PYD'yi iki kez vurduk.'
3 Haziran’da ise YPG’nin, Fırat’ın üzerinden sadece savaşçı değil tank ve askeri araçlar geçirirken çekilmiş görüntüleri servis edildi. Hem de Türkiye’nin yegâne toprak parçası sayılan Süleyman Şah Türbesi’nin eski yeri olan Karakozak’ta.
Finansal İstikrar Raporu ve Meali | Hayri Kozanoğlu | BirGün
Bilindiği gibi Merkez Bankası yılda iki kez, “Finansal İstikrar Raporu” yayımlıyor. Bu raporlarda ekonomide uluslararası gelişmelere ve yurt içi gelişmelere kuş bakışı göz gezdirdikten sonra, sırasıyla hanehalkı, reel sektör ve finansal kesim masaya yatırılıyor. İşte 2016’nın ilk raporu 31 Mayıs’ta erişime açıldı.
Haliyle rapor resmi bir dille yazılıyor ve hükümete (yoksa Saray’a mı?) yönelik bir eleştiriye yanaşmadığı için suya sabuna dokunmuyor.
Burada raporun temel tesbitlerini moto mot alıp, mealini biz oluşturacağız.
* İktisadi faaliyette beklentilerin üzerinde bir büyüme gerçekleşmiştir:
2014 yılı Orta Vadeli Programı’nda 2015 yılı büyümesi yüzde 4 tahmin ediliyordu, gerçekleşme aynen yüzde 4 oldu. Demek ki gerçek beklentilerin üzerinde bir öngörüde bulunuldu, ama tesadüfen bu oran tam tamına gerçekleşti.
Yurttaşların Refahı Üreyerek Sağlanmaz! | Hande Çayır | T24
“Anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır” dediniz.
Ben “serilip serpilirken” de “Kollarını ört, bacaklarını açarak oturma” demişti temsilcileriniz.
Sonra “Çay getir” dediler. Sonra da “Bu bardaklar boşaldı, bunları götür, doldur öyle getir” dediler. Küçüktüm, bunu “sevimli” bir şey sanıp güldüler. “Hanım kızım” diyerek süslediler meşrulaştırmak için hatta.
Sonra evlenince “Soyadını değiştireceksin, adını, alışkanlığını bize ver, çünkü artık bizim malımızsın, seni şöyle güzelce bir damgalayalım” dediler. Hem de bunu -en tehlikeli araçla- “gönüllülükle” yaptırdılar.
“İşe gitme, çocuk doğur, onlara bak, ev içine hapsol, yurt dışına zaten çıkma, yeni dünyalar aman ha keşfetme, yemek kokuları arasında defalarca aynı çekmeceleri yerleştir, çürü, oracıkta ölüver” de diyen oldu.
Bu sırada, memelerimiz büyük diye kambur durduk; çünkü laf attınız! Taksiye bindik, trafikte durunca mastürbasyon yaptınız aynadan yüzümüze baka baka; ve şortumuz kısa diye bizi suçladınız. Sonra da “Bacım, yanlış anladın” deyip tecavüz ettiniz!
Muhammed Ali | Yılmaz Özdil | Sözcü
40 sene evvel, 1976.
Sultanahmet Camisi'nin önü ana baba günüydü, iğne atsan yere düşmezdi. Mahşeri kalabalık cuma namazına girmemiş, cuma namazından çıkacak kişiyi bekliyordu. Namaz bitti, sanırsın maç bitti, sanki cami değil stadyum dağılıyor gibiydi, ortalık tezahürattan yıkılıyordu. Ve, beklenen kişi kapıda göründü… Muhammed Ali.
*
Kolunda Erbakan vardı!
*
Hangisinin dünya ağır sıklet boks şampiyonu olduğunu tanımasan, Foreman'ı Erbakan'ın nakavt ettiğini zannederdin, o derece kasılıyordu.
*
Müslüman alemini derinden etkileyen Amerikalı efsane sporcunun, Türkiye'de badem siyasetine alet edildiği gündü… Hepimizin kahramanı Muhammed Ali'nin hepimize ait olmadığını, sadece kendilerine ait olduğunu ilan ediyorlardı. Muhammed Ali'nin yumruğunu, kendilerinin yumruğuymuş gibi sunuyorlardı.
Güç Kirlenmesini Önlemek İçin... | Ali Saydam | Yeni Şafak
Cumartesi günü medya izleme şirketi MTM (Medya Takip Merkezi) Ekonomi Gazetecileri Derneği için hazırladığı bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Araştırma, MTM'nin Mayıs 2016'da 4 bini aşkın gazete, dergi, TV kanalı ve 10 bini aşkın internet medyasında yaptığı haber takibi sonucunda ortaya çıkmış.
İletişimde, 'güç kirlenmesi' ve 'yüz eskimesi' gibi konular, fazla konuşulmaktan dolayı hedef kitlede oluşabilecek 'bıkkınlık' nedeniyle 'toksik etki' yaratacağı varsayımından hareketle pek çok kuram içinde 'fazla olan yanlıştır' tespitinden yola çıkılarak ele alınır… Aşağıdaki tabloları biraz da bu boyutta değerlendirip tarafların ona göre iletişim stratejilerini gözden geçirip kurgulamalarında yarar olabilir.
Mayıs ayında ekonomide öne çıkan konu başlıkları şu şekilde çıkmış.
Uyumlu HSYK | Taha Akyol | Hürriyet
HSYK Kararnamesi hakkında arkadaşımız Oya Armutçu'nun haberini okumuşsunuzdur.
Sadece cemaat mensuplarını değil, iktidarın hoşuna gitmeyen hâkim ve savcıları cezalandıran, yargıyı yeniden hizaya getiren bir kararname...
Daha önceki kararnamelerde de HSYK kendi yönetmeliğini bile çiğneyerek atamalar yapmıştı.
Türkiye’de adalete güven yerlerde sürünüyor!
Daha vahimi, “yürütmeyle uyumlu HSYK”yı iktidar çıkardığı kanunlarla bilinçli olarak yarattı.
LİSTE SEÇİMİ
2010 referandumu için hazırlanan anayasa taslağında “bir adaya bir oy” ilkesi geçerliydi. Hiçbir siyasi hizbin, hiçbir cemaatin, hiçbir ideolojik grubun “liste” halinde kazanması mümkün olmayacak, çoğulcu yani tarafsız bir HYSK üye yapısı oluşacaktı.
‘Büyük Nusaybin Zaferi’ Ülkeye Ne Vaat Ediyor? | Kadri Gürsel | Cumhuriyet
Bir maziye sahip gazeteler içinde sadece Cumhuriyet’in gazetecilik yapmak gibi bir derdinin kaldığı dünkü birinci sayfa manşeti sayesinde bir kez daha görüldü.
Manşette, “Nusaybin yerle bir” yazıyordu.
Başlığın altında ise Nusaybin’in yakılıp yıkılmış halini gösteren bir fotoğraf beş sütuna açılmıştı. Güvenlik güçleri ile PKK arasında yaklaşık üç ay süren kent savaşı sırasında ağır silahlarla harabeye çevrilen binaların birkaçına asılmış Türk bayraklarının kırmızısı, fotoğrafın hâkim rengi olan çöl hakisiyle ve moloz grisinin monotonluğunu kıran tek unsurdu.
Cumhuriyet, fotoğrafı Twitter’dan alıp kullandı. Sordum, gazetenin abone olduğu ajanslardan hiçbirinin bu fotoğrafı müşterilerine geçmediğini öğrendim.
Belki yarın, belki de daha uzaktaki bir gelecekte bu ülkenin yüz yüze kalması mukadder olan Kürt sorunu kaynaklı daha ağır musibetin en azından nedenine dair önemli bir haber, dün Cumhuriyet sayesinde ulusal medya arşivinde görünür biçimde yerini aldı: Nusaybin yerle bir!
Yorum Yazın