Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Bugün Mutlaka Okumanız Gereken 10 Köşe Yazısı
Sürpriz Çağrının Perde Arkası | Serpil Çevikcan | Milliyet
İşaret fişeğini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yakmıştı.
HDP’li bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini söylemişti.
O günden itibaren, “Hangi vekillerin dokunulmazlığı kaldırılacak?” sorusuna yanıt aranıyordu.
Malum, 15 Mart itibarıyla Meclis komisyonunda HDP’lilerle ilgili bekleyen dokunulmazlık dosyası sayısı 267.
Güneydoğu’da ilçe ilçe devam eden büyük operasyon ve Ankara’da art arda patlayan canlı bombaların yarattığı siyasi ve toplumsal atmosferde HDP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının maliyeti konusunda çok kafa yorulduğuna kuşku yok.
Başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dokunulmazlık konusunu haftalar önce gündemin ilk sırasına taşıdı.
Türklerin Yarısı, Bir Önceki Gün Hiç Gülmemiş | Güven Sak | Radikal
Amerikan kamuoyu araştırma şirketi Gallup, her yıl bir Küresel Duygular Raporu (Global Emotions Report) yayımlıyor. Araştırmanın 2016 yılı sonuçları daha yeni açıklandı. Gallup araştırmacıları 140 ülkeden 147 bin kişiye sormuşlar: “Dün hiç gülümsediniz mi ya da doya doya güldünüz mü?” İyi haber şu: Bu soruya cevap verenlerin yüzde 72’si 2015 yılında anketin yapıldığı günden 1 gün önce gülümsemiş ya da doya doya gülmüş. Bu oran yalnızca 7 ülkede yüzde 50 ya da daha düşük çıkmış: Ukrayna, Irak, Türkmenistan, Nepal, Sırbistan, Suriye ve de Türkiye’de. Bu soruya Türklerin yalnızca yüzde 50’si, “Evet, bir gün önce gülümsedim ya da doya doya güldüm” diye cevap vermiş. Ne diyeyim? Türklerin yarısı, bir önceki gün hiç gülmemiş. Gallup anketi böyle diyor.
İsterseniz önce Gallup ne yapıyor onu anlatayım. 20 Mart Pazar günü Dünya Mutluluk Günü. Birleşmiş Milletler, 20 Mart’ı 2012 yılında Dünya Mutluluk Günü ilan etmiş. Doğrusu ya, ben de bilmiyordum.
Gidişatı Görüyorum, Korkuyorum, Taraf Olmayı Reddediyorum | Mehveş Evin | Diken
Barış bildirisini imzalayan üç akademisyenin tutuklanması, birinin sınırdışı edilmesi… ‘Yeni’ sokağa çıkma yasaklarının ilan edilmesiyle sokakları tanklarla dolan Yüksekova ve Nusaybin… İnsani, sosyal ve tarihi yıkım yaşayan Sur ve Cizre.
Bombalı saldırılar yüzünden sokağa çıkılamayan, internette dolaşan terör saldırısı tehditlerini paylaşarak korku ikliminde boğulan Ankara ve İstanbul…
Öte yandan, zaten tartışmalı, antidemokratik TCK’nın terörist tanımını yeniden ‘yapmak’tan bahseden, HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak için alenen baskı yapan bir Cumhurbaşkanı.
Manzara, devletin çıtayı korkunç 90’lardan daha aşağıya, 12 Eylül darbesi dönemine indirdiğine işaret ediyor.
Terörle Anılan Başkent Olma Korkusu | Şükrü Küçükşahin | Al-Monitor
Ankara 93 yıl önce başkent ilan edildiğinde küçük bir kasabaydı. Bugün ise 5 milyon nüfusuyla Türkiye’nin ikinci büyük şehri. İşte bu Ankara son beş ayda üç kez patlayan bombalarla yaklaşık 170 vatandaşını kurban verince diken üstünde yaşar oldu. Nedeni de Orta Doğu’nun terörle anılan başkentleri arasında sayılmak.
IŞİD’in iki canlı bombası 102 vatandaşı katlettiğinde ağır bir darbe aldı Ankara. PKK ile aynı çizgide görülen TAK’ın iki canlı bombası 17 Şubat günü mesai çıkışında TBMM’ye 500, Genelkurmay’a 300 metre mesafedeki bir askeri garnizonun kapısında, çoğu asker 29 insanı katlettiğinde tüm Ankara’dan duyulan patlama sesi tam bir şok yarattı.
Bu şokun ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu Ankara için yeni bir güvenlik planının uygulamaya konduğunu açıklayınca Ankaralılar biraz rahatladı. Ancak o rahatlama, 13 Mart akşamı yaşanan şokun katsayısını da yükseltti.
Federal Suriye mi | Nilgün Tekfidan Gümüş | Hürriyet
Türkiye, Ankara'daki hain terör saldırısının acısını yaşarken hafta başından beri dış politikada kritik gelişmeler yaşanıyor.
Rusya’nın Suriye’den çekilme kararı ve Suriyeli Kürtlerin federasyon ilanı bu gelişmeler arasında.
*
ŞİMDİ 30 Eylül’de sürpriz bir şekilde Suriye’de Beşar Esad’ın yardımına gelen Putin yönetiminin, yine beklenmedik bir anda neden bölgeden çekildiği soru işaretlerine yol açıyor.
Rusya, her şeyden önce sahadaki yapıyı Esad lehine döndürmeyi başardı.
Savaş öncesindeki Tartus limanında bir üssü bulunan Rusya savaş sayesinde Lazkiye hava üssüne de savaş makinalarını yığma fırsatı buldu.
Ukrayna krizi yüzünden yaptırım ve izolasyona maruz kalan Putin yönetimi, aynı zamanda Ortadoğu’nun önemli aktörlerinden biri olduğunu ve muhatap alınması gerektiğini ortaya koydu.
Ya Bizdensiniz, Ya Sizi Bizden Yapmayı Biliriz | Nuray Mert | Cumhuriyet
Cumhurbaşkanı’nın, “ya bizdensiniz, ya terör destekçisi” ifadesi ile çok vahim bir eşik daha aşıldı. Dahası, yeni terörist tanımı ile, yani “terörist sadece silahlı olmaz, köşe yazarı da, akademisyen de, sivil toplum örgütü de olur” tarifi ile artık “düşünce ve ifade özgürlüğü diye bir şey yok, ağzınızdan çıkan her şey aleyhinize__delil olarak kullanılabilir” denmiş oldu. “Ya bizdensiniz, ya kırk satır, ya kırk katır” denmiş oldu. “Ya bizdensiniz ya da çekecek çileniz var”, “ya bizdensiniz, ya da biz sizi bizden yapmayı biliriz” denmiş oldu. “Bizden olmayana terörist muamelesi yaparız, görürsünüz gününüzü” denmiş oldu. Nitekim, hemen ardından barış çağrısı yapan bildiriyi imzalayan, üç akademisyen düşünceleri doğrultusunda yaptıkları basın toplantısı nedeni ile tutuklandı.
Kıskaç altında
Bu ülkede yaşayan herkes, “ya iktidar zihniyetini, ya terörü desteklemek” seçimi ile kıskaç altına alınamaz. İktidar zihniyetini şu veya bu nedenle desteklemeyen herkes neden terörü destekliyor olsun?
PKK Aklayıcıları | Hilal Kaplan | Sabah
PKK, sadece Türkiye değil, ABD ve AB tarafından da terör örgütü kabul edilen bir oluşum. Saldırıları sayesinde, son 30 yılda, sadece on binlerce güvenlik görevlisini değil, binlerce sivili de katletmiş bir yapıdan bahsediyoruz. Sadece son iki ayda, PKK mensuplarının Ankara'da düzenlediği canlı bomba saldırılarında 65 kişi hayatını kaybetti.
Son Ankara saldırısında, hamile bir anne ve doğmamış bebeği öldü, 16 yaşındaki Destina öldü, iki sevgili Başak ve Can öldü, Erasmus bursuyla İtalya'da okumaya hazırlanan Kerim öldü, beş ay önceki Ankara'daki DAEŞ saldırısında hayatını kaybeden Deniz'in en yakın arkadaşı Ozancan öldü, 66 yaşındaki Ayşe Bilgilioğlu öldü.
Toplamda 37 vatandaşımız öldü.
Her birinin farklı bir hayat hikâyesi, görüşleri, hayalleri vardı ama hepsi canımızdı.
Türkiye zor günlerden geçiyor ve yas tutuyor. Ancak PKK'yı aklayanlar sadece içimizde değil.
Çare Sizsiniz | Soner Yalçın | Sözcü
Gündem ne olmalı:
PKK terörü olmalı…
PKK’lı canlı bombanın Ankara’da katlettiği insanlarımız olmalı…
PKK’nın IŞİD’leşmesi olmalı…
PKK’nın masum sivilleri öldüren ahlaksız şiddeti olmalı…
Hayır! AKP ısrarla gündemi değiştirmek istiyor.
- Akademisyenleri hapse attırıyor…
- İngiliz öğretim üyesini sınır dışı ettiriyor…
- HDP’lilerle ilgili fezleke düzenlettiriyor…
- Gazetecileri hapse attıracak yasalar getirtiyor…
Ve bir adam böylesine bir ortamda hala “başkanlık” diyor başka söz etmiyor! Obsesif/takıntılı bir ruh hali değil mi bu?..
Yetmezmiş gibi… SÖZCÜ’yü “Aktrollerine” hedef yaptırıyor; şarkı dinleyemediğinden yakınıyor!
Gören göz için; bu ülkenin sahibi/iktidarı yok. Baksanıza…
Terör Tanımı Değişiyor | Nazlı Ilıcak | Özgür Düşünce
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, AKSaray'daki Doktorlar Buluşması'nda (14 Mart 2016) “Terör tanımı değişmeli” dedi. Zira, akademisyenlere, basın mensuplarına, sanatçılara, özgürlükleri korumak maksadıyla yürüyüşlere katılanlara bir takıntısı var. İllâ ki aykırı ses çıkmayacak…
Mevcut düzenlemeler kapsamında dahi, kolaylıkla terör örgütü üyesi olabiliyorsunuz. Bir de bunun yasal zemininin hazırlandığını düşünün.
2005'TEKİ ÇABALAR
AK Parti'nin böyle bir çabasına, 2005 yılında da şahit olmuştuk. Aslında 25 Ağustos 2004'te MGK'da alınan ve Cemaatlerle mücadeleyi öngören karar, bir milat teşkil ediyor. Söz konusu kararda, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener'in de imzası vardı ama, o tarihte, askerin dayatması karşısında bunu kabullenmek zorunda kaldıklarını düşünüyorum.
Rusya, Türkiye ve Rojava... | Ali Bayramoğlu | Yeni Şafak
PKK'nın Ankara saldırısı ülkeyi cehenneme çevirirken, Rusya üsler dışındaki askeri güçlerini Suriye'den çekeceğini açıklıyordu.
Rusya'nın bölgede varlığı, bu varlığın sonuçları ve bugünü bizi her açıdan yakından ilgilendiriyor.
Dikkatle takip ettiğim Nerinazad sitesindeki bir yazıda Şahittin Şimşek şu tespitleri yapmış:
“Putin görev tamamlandı diyor. Peki görev neydi ve Rusya ne yaptı da görev tamamlandı? Eğer görev tamamlanmışsa ki Putin öyle diyor o zaman sahadaki bu dengeye bakmamız lazım. Bu denge Rusya gelmeden önce neydi ve şimdi ne durumda? Rus müdahalesinden önce siyasi olarak dünya Esat'ın iktidarına gün biçerken bugün Suriye rejimi Cenevre görüşmelerinde Esat'ın geleceğini kırmızı çizgi ilan edebilecek gücü kendinde buluyor.
Yorum Yazın