Bir Zamanlar O da İttihatçıydı! Mustafa Kemal Atatürk ve İttihat-Terakki Cemiyeti
Günümüz toplumunda İttihat Terakki genellikle, gizli-karanlık, yasa dışı ve şiddet yanlısı bir cemiyet olarak olumsuz bir izlenimle tanınmaktadır. Gerçekten de İttihat Terakki bugüne kadar tam manasıyla tarih bilimi tarafından yargılanamamıştır.
Enver Paşa, bugün İttihat Terakki denildiğinde ilk akla gelen isimlerden birisidir. Oysa o bile bu topluluğa geç bir tarihte katılmıştı.
1900'lere gelindiğinde II. Abdülhamid'e muhalefet iyice artmıştı. İttihat Terakki de padişahın yönetimini doğru bulmuyordu ve cemiyete girişte bu baskıcı idareyi yıkmaya yemin ediliyordu.
Böyle bir ortam içerisinde İttihat ve Terakki muhalefetin cazibe merkezi haline geliyordu. İstanbul'dan daha çok Selanik'te örgütlenmişlerdi ve teşkilatlar burada çok kuvvetleniyordu.
Mustafa Kemal Bey cemiyete katılmıştı katılmasına fakat gayeler bir olsa da düşünülen yöntemler çok farklıydı.
1909'da meşhur 31 Mart Vak'ası ile II. Abdülhamid tahttan indirilince İttihat ve Terakki siyasetteki yegane aktör olarak kalmıştı. Padişah V. Mehmed Reşad da partinin tesiri altındaydı.
İttihat ve Terakki 1913'teki bir dizi olayla siyasete tamamen hakim oldu. Evvela, Balkan Savaşlarındaki mağlubiyetin de etkisiyle oluşan huzursuzluk ortamında, bir baskınla hükumet düşürüldü.
Cemiyetin lider kadrosunda olan Enver Bey 1913-14 arasında hızlı bir yükselişle birkaç rütbe birden atladı.
1918 sonuna gelindiğinde İttihat ve Terakki mağlubiyetin ve içerisine düşülen facianın tek sorumlusu olarak görülüyordu.
Partinin dağılışı Minber gazetesinden şu satırlarla duyuruldu: ''Talat, Enver ve Cemal Paşaların Firarı''
Talat, Enver ve Cemal paşalar dün bir Alman torpidosuyla firar etmişlerdir. Enver Paşa sadrazam Ahmed İzzet Paşa hazretlerine yazdığı bir mektupta Kafkasya'ya giderek bir hükumet-i İslamiye teşkil edeceğinden bahsetmiştir. Cemal Paşa dahi sadrazam paşa hazretlerine bir mektup göndererek efkâr-ı umumiyenin (kamuoyunun) kendi aleyhinde galeyanı sebebiyle bir taaruza hedef olması muhtemel bulunduğunu ve o halde silahla mukabele mecburiyeti hasıl olacağını beyan ile buna meydan bırakmamak için bilahare hesap vermek üzere -memalik-i ecnebiyeye azimet ettiğini (yabancı ülkelere gittiğini) bildirmiştir.
Talat Paşa hiçbir şey yazmamış, hiçbir şey söylememiştir. Polis bunların firar edeceklerini sezmiş ise de kimisinin mebus, kimisinin ferik (tümgeneral) olmaları cihetiyle müdahale edememiş ve paşalar da Alman vesait-i nakliye-i bahriyesinden (deniz yolu araçlarından) istifade ederek firar etmişlerdir. Hükumet buradaki Alman ve Avusturya ataşemiliter ve navalleri (denizcileri) nezdinde firarilerin iadesi için teşebbüsatta bulunduğu gibi Berlin ve Viyana sefirlerimize de Almanya ve Avusturya hükumetleri nezdinde teşebbüsatta bulunmaları için talimat vermiştir. Hükumetin bu talebinin is'af (kabul) edileceği hakkında kavi (kuvvetli) bir kanaat mevcuttur.
Yorum Yazın