onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Başarılarıyla Bütün Kadınlara İlham Veren Tarihine Adını Yazdırmış 10 Gezgin Kadın

Başarılarıyla Bütün Kadınlara İlham Veren Tarihine Adını Yazdırmış 10 Gezgin Kadın

Yeter Şirin
08.03.2024 - 23:01

Günümüzde hala ayrımcılığı iliklerimize kadar hissettiğimiz yıllardan sizi 1800’lü yıllara götüreceğim. Yaptıkları, kararları ve azimleriyle yaşadıkları yüzyılda adını günümüzde bile andığımız kadınları yazdık bu yazıda. Her biri birbirinden başarılı, azimli ve gözü pek gezgin kadınları ve hayat hikayelerini gelin birlikte öğrenelim.

Kaynak: https://blog.obilet.com/tarihteki-onc...

1. Harriet Chalmers Adams

1. Harriet Chalmers Adams

1875 yılında Stockton şehrinde doğan Harriet Chalmers Adams 8 yaşındayken babası ile birlikte Kaliforniya ve Büyük Havza arasındaki devasa sıradağ Sierre Nevada’yı at üzerinde seyahat ederek gerçek yolculuğuna erkenden başlamış aslında. Portekizce, İspanyolca,Almanca, Fransızca ve İtalyanca’yı tabiri caizse bülbül gibi konuşan gezginimiz İlk uluslararası seyahatini 1900 yılında Meksika’ya kendi gibi seyahati bir tutu olarak benimseyen eşi Franklin Pierce Adams ile yapmış. Güney Amerika’nın meşhur dağları olan And Dağları üzerinde yine 8 yaşındaki gibi at sırtında bir yolculuk yapan Harriet ünlü lama ile fotoğrafını bu yolculukta çekinmiş. New York Times’a göre Güney Amerika kıtasında yerlilerle buluşan ilk beyaz kadın Harriet olduğu söyleniyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında siperleri ziyaret eden ilk ve tek kadın gazeteci ünvanına da sahip. 1935 yılında Güney Amerika’ya tekrar giderek National Geographic için bir yazı dizisi hazırlıyor. Harriet’in gezdiği bölgeler arasında Batı Avrupa, Kuzey Afrika, Gobil Çölü, Siberya ve Türkiye’de bulunmakta. Harriet’in elbette kadın olduğu için birçok sorunla ve bazı haklardan yararlanamadığı zamanlarda olmuş tabii ki… 1913 yılında, ‘Kraliyet Coğrafya Topluluğu’na bir kadın olduğu için kabul edilmemiş ve iyi ki edilmemiş diyebilir çünkü 1925 yılında ‘Kadın Gezginler Topluluğu’ isimli bir organizasyon kurdu ve kadınlarında seyahat etmesini bu şekilde teşvik etmiş.

2. Jeanne Baret

2. Jeanne Baret

Dünyayı başlı başına gezen ilk kadın Jeanne Baret ile devam ediyoruz. Louis Antoine de Bougainville’in dünya seyahatinde bitkibilimci olarak ona eşlik ederek başlayan seyahat tutkusu ile daha sonra Güney Amerika ve Pasifik bölgelerinde geniş çapta bir botanik araştırması içim gemiye binmesi gerekiyor. O dönemde şartlar yüzünden kadınların donanma gemilerinde bulunması yasak olduğu için Jenanne tüm bu yolculuğu erkek kılığında yapmak zorunda kalıyor. Bougainville Jeanneyi cesaretinden ve azminden dolayı tebrik etse de kurallar gereği seyahati Doğu Afrika’da bulunan Mauritus’da sonlandırmak zorunda kalıyor. Tabii erkeklerin unuttuğu bir nokta var; bir kadın eğer bir şey istiyorsa onu mutlaka elde eder. Jeanne’de böyle düşünmüş olmalı ki Fransız kaşif Pierre Poivre’ye katılıp birlikte araştırmalarına devam etmişler.

3. Gertrude Bell

3. Gertrude Bell

Gertrude Bell, 1868 yılında İngiltere’de varlıklı bir ailenin kız aslında ama o seyahat tutkunu bir kadın değil aynı zamanda dünya politikasına yön vermiş güçlü bir kadın. Gertrude dik kafalı kişiliği yüzünden hocalarıyla ne kadar ters düşse de onur derecesiyle Oxford’u bitiriyor. Tarihi çok seven Gertrude Arap kültürü, Mezopotamya onun ilgisini çok çekiyormuş. Bu ilgisini ilk olarak 1892 yılında Tahran büyükelçisi olan eniştesini ziyaretiyle anlamış. Bölgeye giderek bu kültürü tanımak için geçirdiği süre boyunca hem dil hem kültür açısından kendini geliştiren Gertrude, bölgede insanları ve aşiretleriyle de yakın ilişkiler kurmuş. Bu yakınlık ve bilgi onu Birinci Dünya Savaşının başladığı esnada İngiltere için önemli bir hale getirir. Hatta bazı araştırmacılara göre Araştırmacılara göre Orta Doğu’nun sınırlarını çizen Arabistanlı Lawrence olarak adlandırılan ünlü casussun aslında Edward Lawrence değil Gertrude Bell olduğunu söyler.

4. Isabella Bird

4. Isabella Bird

Isabella Bird, 1800’lerde yaşamış bir gezgin ve aynı zamanda seyahat yazarıdır.  Sağlığı önüne engeller koysa da asla bu tutkusundan vazgeçmemiş.Amerika, Hawaii ve Avustralya’ya okyanus aşırı seyahatlere çıkan Isabella  gittiği ülkelerde at sırtında gezmiş. Henüz çocukluk yıllarında başlayan sağlık problemleri yüzünden bol oksijene ihtiyaç duymuş. Botanikçi bir babanın, eklektik konular üzerine çocuklarını eğitmeyi seven bir annenin kızı olunca kendisi küçük yaşta çok donanımlı bir hale gelmiş. 1872 yılında Avustralya’ya giderek ilk ciddi seyahatine çıkmış. Burada pek umduğunu bulamadığı için Sandviç Adası olarak da bildiği Hawaii’ye gitmiş. Burada günümüzde de ulaşabileceğiniz ‘Sandviç Adasında 6 Ay’ kitabını, Japonya ziyaretinde ‘Tepilmemiş Yollar’ (Unbeaten Tracks in Japan) kitabını, Çin gezisinin ardından ise tarih arşivleri için çok değerli olan “19. Yüzyıl Çin’de Günlük Yaşam” isimli bir foto-araştırmayı hazırlamış. Kardeşinin vefatı üzerine bir süre seyahat etmeyen İsabella 60 yaşında tekrar yollara düşmüş. Isabella 1892 yılında ‘Kraliyet Coğrafya Topluluğu’na (Royal Geographical Society) katılan ilk kadın üye ünvanına sahip.

5. Hester Stanhope

5. Hester Stanhope

Hester Stanhope’un hayat hikayesi diğer gezginlerimizden biraz daha farklı ki şahsi görüşüm film çekilmesi gereken bir hayat hikayesi var. Hester kardeşinin vefatı ve kalp kırıklığının ardından 1810 yılında bir gemi yolculuğuna çıkma kararı alıyor. Atina ve İstanbul’a uğrayan gemi Kahire’ye giderken Rodos kıyılarında batıyor. Haliyle tüm eşyalar denizin dibini boyluyor. Adaya çıktıkları zaman bulabildikleri tek şey olan Osmanlı kıyafetlerini giymek zorunda kalıyorlar. Bu durum Hester’in en ikonik resimlerinin hikayesi aslında.  Mısır’a çıkan Hester burada kapanmak yerine bir sultan gibi giyinerek dönemin hükümdarını ziyaret ediyor. Satın aldığı bir atla çöle açılarak önce  Şam ve Suriye’deki Palmira daha sonra bedeviler gibi giyinerek İki yıl boyunca bu seyahati esnasında Cebelitarık, Malta, İyonya Adaları, Mora, Atina, İstanbul, Rodos ve Filistin’i dolaşıyor. Orta Doğu ve Akdeniz’in mistik havasından etkilenen Hester dünya tarihinde bir kadının o ana dek hiç duyulmadık bir şeye imza atıyor. Günümüzdeki İsrail topraklarının altında bir hazinenin yattığını yazılı olan  el yazması İtalyanca bir metin ile bir kazı çalışmasının başlamasını sağlıyor. Hatta bunun için o dönemin Osmanlı yetkililerinden izin alıyor. Bu kazı Kutsal Topraklar arkeolojisi tarihinde yapılan ilk modern kazı olarak kabul edilmekte.

6. Bullock Workman

6. Bullock Workman

22 yaşındayken bir doktorla evleniyor ve eşi emekli olunca da birlikte dünyayı gezmeye karar veriyorlar. Asıl hikaye asıl bu seyahatle başlamış aslında. Fanny eşi ile birlikte Avrupa’yı bisikletle geziyor. Avrupa gezisi yeterli gelmemiş olacak ki o dönem birçok gezginin en merak ettiği destinasyon olan Hindistan’a gitme kararı alıyor. O Hindistan’a seyahat ettiği zaman tırmanma fırsatı bulduğu Himalayalar’a çıkınca ruhunda aslında tırmanışçı olduğunu fark ediyor. O özgür ruhlu bir dağcı olduğunu hissettiği anda o zamana kadar hiçbir kadının hatta erkeğin başaramadığı yüksekliklere çıkıyor, kimsenin ulaşamadığı zirvelere tırmanıyor. Bu rekor yetmemiş olacak ki 1906 yılında Arizona’daki 6952 metrelik Pinnacle Zirvesi’ne tırmanarak bir rekora daha imza atıyor. Ardından Peru’daki Nevado Huarascan Dağı’na tırmanarak da bir kadının daha önce çıkamadığı bir yüksekliğe tırmanıyor. Bullock daha sonra Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde ders vermeye başlayan ve Kraliyet Coğrafya Topluluğu’nda konuşma yapan ikinci kadın gezgindir.

7. Grace Marguerite Hay Drummond-Hay

7. Grace Marguerite Hay Drummond-Hay

Gazeteci ve dünyayı bir zeplinle gezen ilk kadın olan Grace, 1928 yılında askerlerle birlikte bir zeplin içerisinde ilk seyahatini gerçekleştirmiş. Zeplin içerisindeki tek kadın olması ve orada kadın bir gazeteci olarak bulunması Grace’in hikayesini çok daha ilgi çekici kılıyor aslında. Seyahat bittiğinde kameraların karşısına geçerek işini yapıyor ve daha sonra havacılıkla ilgili çok değerli yazılar kaleme alıyor. Daha sonra tekrar bir zeplin gezisi için ana muhabir olarak yola çıkıyor. Bu gezide Atlantik Okyanusu’nu geçerek daha sonra Amerika’dan Tokyo’ya uçuyorlar. Grace bu gezide de yine zeplindeki tek kadın. Garece seyahat kadar gazeteciliğin de tutkunu olduğundan Etiyopya’da savaş muhabirliği ve Çin’de muhabirlik yapmak için yola çıkıyor. Bu esnada bol bol seyahat etmek zorunda kalan Grace İkinci Dünya Savaşı esnasında Filipinler’de bir Japon askeri kampında göz altına alınıyor. Patlayan bir bomba Grace’in gözlerinin zarar görmesine sebep oluyor. Daha sonra Amerika’ya gitmesi için serbest bırakıldıktan birkaç yıl sonra tromboz nedeniyle hayatını kaybediyor.

8. Nellie Bly

8. Nellie Bly

Nellie bir gazeteci, bir sanayici, bir yatırımcı, hayır işleriyle uğraşan bir aktivist ve Jules Verne’nin ’80 Günde Devri Alem’ romanından ilham almış gezgin bir kadın. Babasının ölümünün ardından okula devam edemeyip annesiyle birlikte Pittsburgh şehrine taşınmışlar. Pittsburgh Dispatch gazetesinde kadınların öncelikli görevinin çocuk doğurmak ve ev işleriyle uğraşmak olduğu yazılı olan bir makale okuyunca Elizabeth makaleyi eleştiren bir cevap yazıyor. Gazetenin editörü, Elizabeth’in tutkusundan  etkilenince ona tam zamanlı iş teklif etmiş.. O yıllarda gazetelerde yazan kadınların mahlas kullanması gerektiği için editör Elizabeth’e ‘Nellie Bly’ mahlasını verdi. O günden sonra Elizabeth artık kadın sorunlarına cesurca değinen gazeteci Nellie Bly olarak yazılar yazmaya başladı. Yurt dışı görevine gitme isteği kabul edilince Meksika’ya 21 yaşında gönderildi. “Hiçbir kadının yapmadığı işler yapmaya” kendini adayan Nellie  bir akıl hastanesine sızıp şartların ne kadar kötü olduğunu yazınca sayesinde reformlar yapıldı ve unutulmaz bir gazeteci olarak adını unutulmaz hale getirdi. Nellie Bly, editörünün isteği üzerine 1889’da tekrar bir yolculuğa çıkıyor. Jules Verne’in 80 Günde Devri Alem kitabından etkilenen Nellienin  yolculuğunu 72 gün 6 saat 11 dakika sürüyor. ‘72 Günde Dünya’ (Around the World in 72 Days) isimli, kendi deneyimlerini anlattığı bir kitap yayınlanıyor ve 1895’te sanayici Robert Seaman ile evlenen Nellie Bly gazeteciliği bıraktı.

9. Annie Londonderry

9. Annie Londonderry

Gerçek adı Annie Cohen Kopchovsky’di. 1870’de, iki çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olan Annie diğer kadınların aksine zengin bir aileye mensup değildi. Şubat 1894’te gazetelerde yer alan bir habere göre eski bir Harvard öğrencisi bisikletle dünyayı dolaşacağına dair iddiaya girmiş ancak iki hafta sonra haberin yalan olduğu anlaşıldı. Fakat bu yalan haber, Annie’nin şevkini kırmak yerine aksine ona ilham vermişti. Aynı yılın sonlarında Boston’lı iki zengin adamın, bir kadının bisikletle dünyayı dolaşıp dolaşamayacağı üzerine iddiaya girdikleri söylendi. Kısa süre önce bisiklete binmeyi öğrenen Annie 15 ay içinde bisiklet üzerinde dünyayı dolaşmayı başarırsa 5 bin dolar kazanacağından habersiz hazırlıklara başlamış. Aslında bu bahsin gerçekten yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Yahudi bir kökeni olduğu için ve o dönem bu hoş karşılanmadığı için soyadını Londonderry yaparak bisikletine reklam alarak yolculuğunu finanse etmeyi başarıyor. 27 Temmuz 1894 günü sabah saat 11’de Boston’dan yola çıkan Annie'nin bisikleti ağır olduğu için Chicago’da Sterling Cycle Works firması yetişiyor ve ona yeni bir bisiklet vererek, kendisi de erkek bisikletçi kıyafetleri giymeye başlayarak  kadın giyiminde bir devrim yarattı. Fransa’da yetkililer bisikletine ve parasına el koymuşlar ama daha sonra Asya’yı da bisikletiyle gezdikten sonra 9 Mart 1895’te Japonya’dan demir alan bir gemiyle ABD’ye dönmüş. San Fransisco’da gemiden inip tekrar Chicago’ya doğru yola çıkmış ve orada kendisine vaat edilen parayı alamaya tekrar yola çıkmış. Yolda kaza da geçirdi, yine de yılmadı. 12 Eylül 1895’te Chicago’ya vardı. Böylece Annie Londonderry, bisikletle dünyayı dolaşan ilk kadın olarak tarihe geçti.

10. Krystyna Chojnowska-Liskiewicz

10. Krystyna Chojnowska-Liskiewicz

Ailesiyle taşındığı Ostroda şehrinde denizcilikle ilgilenmeye başlayan Krystyna Bölgenin göllerinde yelkenlilerle açılıyor. Yapılan görüşmede ‘Çocukken büyük gemilerin onu çok heyecanlandırdığını ve gazete, dergi küpürlerinden bu gemilerin fotoğraflarını kesip biriktirdiğini’ söylüyor. Hatta gemilere olan bu ilgisi ve sevgisi o kadar büyük ki üniversitede gemi mühendisliği okumaya karar veriyor. Krystyna’nın hikayesi aslında 1975 yılında ‘Dünya Kadınlar Günü’nün ilan edilmesiyle başlıyor. Polonyalı Denizciler Birliği bir gezi düzenliyor ve dünya turu yapması için bir kadın seçmiyoruz diyorlar. Krystyna arkadaşlarıyla birçok kez açıldığı ve yeteneği sayesinde bu işi tek başına da yapabileceğini anlıyor. Danimarkalı bir denizcinin ona kurduğu “Kim böyle küçük bir botla Kuzey Denizi’ne açılır? Hem sen bir kadınsın. Git evine. Buraya kadar tek parça geldiğine dua et!” (Tanıdık geldi bu cümleler değil mi?) Cümleleri Krystyna 1976 yılında eşinin kendisi için, ihtiyaçlarına göre hazırladığı Mazurek isimli bir yelkenli ile dünya turuna başlamasına sebep oluyor aslında. Ekstrem hava şartlarından etkilenmemek adına çizeceği rota ile Gdansk’tan sırasıyla Kanarya Adaları, Atlantik Okyanusu, Karayip Denizi, Panama Kanalı ve Pasifik Okyanusu’na ulaşıyor. Pasifik’ten sonra Tahiti, Fiji ve Avusturalya’ya gidiyor. Oradan Hint Okyanusu’nu geçip Ümit Burnu’na bir selam verdikten sonra ilerliyor. 1978 yılında 401 günün ardından, 57,719 kilometre yol kat ettikten sonra 18 Haziran’da ülkesi Polonya’ya döndüğü zaman o uluslararası bir kadın kahraman artık!

Dikkatinizi çekebilir;

category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Arwen

Listeye bir de Türk kadını ekleyelim. Fatma Meral Sever, ilk kadın seyyahımız. 1968 de bir yıl diye çıktığı gezilerine ordan oraya binbir çeşit macera ile ge... Devamını Gör

Yeter Şirin

Sevgili Arwen, bu yazıyı çok geç fark ettim ve yazmam gerektiğine inanarak gec saatte de olsa yazdım. Fatma Meral Sever hanım gözümden kaçmış ki kendime gerç... Devamını Gör

Hasan Tahsin

Helal olsun hepsine cesur ve azimli kadınlarmış,bir mollanın dördüncü karısı olmayı,mirastan eksik pay almayı ,peçelere burkalara bürünmeyi,hak ve hukukunun ... Devamını Gör