Analiz - Nijerya'nın Çözülemeyen Sorunları Ve Sokaklara Taşan Öfke
Analiz - Nijerya'nın Çözülemeyen Sorunları Ve Sokaklara Taşan Öfke
İSTANBUL (AA) -GÖKHAN KAVAK- Afrika’nın ekonomik olarak en büyük ülkelerinden Nijerya’da polis şiddetine karşı düzenlenen gösteriler ülkenin birçok eyaletine yayıldı. Başkent Abuja’da ve ülkenin ticaret merkezi Lagos’daki gösterilerde ise kan döküldü. Olaylarda en az 70 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı. Ülkenin güney eyaletlerinden Lagos, Rivers ve Delta’da ise sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Barışçıl gösterilerin yağma ve çatışmalara dönüşmesiyle can kayıplarının yaşanmasının ardından, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler’in (BM) açıklamalarıyla konu uluslararası gündeme taşındı.
Polis bünyesinde oluşturulan Özel Hırsızlıkla Mücadele Ekibi (SARS) tarafından Nijerya’nın Delta eyaletinde üç hafta önce bir gencin öldürülmesinin ardından başlayan gösterilerde, Nijeryalılar “insan haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle SARS’ın kaldırılmasını istiyor.
Başta Hristiyan ağırlıklı güney eyaletlerde 8 Ekim’de başlayan gösteriler, Kuzey Grupları Koalisyonu’nun 19 eyalette yaptığı gösteri çağrısıyla, Müslüman çoğunluklu kuzey eyaletlere de sıçradı. Abuja ve Lagos başta olmak üzere birçok eyalette düzenlenen gösteriler yüzünden hayat durma noktasına geldi. Nijerya’da ay başından beri devam eden gösteriler sadece bu ülkenin değil, Afrika kıtasının da en büyük ve ses getiren gösterileri arasına şimdiden girdi. Ancak göstericilere yönelik saldırılar ve yaşanan yağmalar nedeniyle, barışçıl gösteriler amacından saptı ve gösterilere katılım nispeten azaldı.
Nijerya güvenlik alanında birçok sorunla baş etmeye çalışıyor. Kuzeyde Boko Haram örgütü ve silahlı çetelerle mücadele eden hükümet, güneyde ise Biafra Yerli Halkları (IPOB), korsanlar, militanlar ve çetelerle uğraşıyor. Ülkenin en kalabalık eyaleti ve ilk başkenti olan Lagos’ta artan hırsızlık vakalarıyla mücadele için 1992’de kurulan SARS, üniversitelerde cinayetlerin artması üzerine, 2009’dan itibaren ülkenin farklı eyaletlerinde de yapılanmaya başladı.
Kuruluş amacı güvenliği sağlamak olan SARS, son yıllarda masum vatandaşlara yönelik insan hakkı ihlalleriyle gündeme geliyor. Birçok Nijeryalı tarafından “silahlı çete” olarak tanımlanan SARS’ın üyelerinin, hırsızlıkla mücadele etme bahanesiyle masum insanları taciz ettiği ya da öldürdüğü dillendiriliyor. Aslında Nijerya polis müdürlüğünün geçen sene bu ekibin faaliyetlerini yasakladığını duyurmasına rağmen değişen bir şey olmadı ve SARS üyeleri görevlerine devam etti. Gösteriler sonrası Devlet Başkanı Muhammed Buhari, SARS’ın dağıtılacağı ve suçluların da cezalandırılacağı sözünü vererek göstericilere “eve dönün” çağrısı yaptı.
- Gösterilerin yayılmasında tek neden polis şiddeti değil
Nijerya’da polis şiddetinin yıllardır yaşanmakta olduğu bir gerçek. Uluslararası örgütler tarafından 2017-2020 yılları arasında Nijerya’da 82 polis şiddeti vakası belgelendi. SARS karşıtı gösterilerde de en az 70 kişinin hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Yolsuzluk ve rüşvete en fazla bulaşan meslek grubu olan polislerin halk nezdinde de bir saygınlığı bulunmuyor. Nijerya İstatistik Bürosu 2017 verilerine göre polislerin yüzde 46,4’ü rüşvet alıyor. Polislerin rüşvete bulaşmasında düşük maaşın da önemli bir etkisi var. Aslında rüşvet ve yolsuzluk Nijerya’nın hemen her tarafını sarmış durumda. Nitekim polisin uyarılarını dikkate almayan vatandaşların asker karşısında çok daha dikkatli olduğu görülüyor.
Gösterilerin özellikle gençler arasında yayılmasının en önemli nedenlerinden biri de ekonomideki sıkıntılar. Nüfusu 200 milyonu aşan ülkede 15-34 yaş arası nüfusun yüzde 70’i işsiz. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kısıtlamaları da ülkedeki ekonomik krizi bariz bir şekilde derinleştirdi. Afrika’nın en önemli petrol ve doğalgaz merkezi olan Nijerya’da yeraltı kaynaklarının ülkenin kalkınması için ve halkın menfaati doğrultusunda kullanılamaması işsizliği artıran unsurlardan. Diğer taraftan, topraklarının önemli bir kısmı elverişli olmasına rağmen tarımın yıllardır geri plana itilmesi, işsizliği ve fakirliği artıran sebepler arasında. Bu durum gelir adaletsizliğine de neden oluyor. Nitekim mülteci çadırlarının hemen yanında lüks villaların yükseldiği bir ülke olan Nijerya’da nüfusun yüzde 40’ından fazlası fakirlik sınırının altında yaşıyor.
Nijerya polisinin ortaya çıkan olağanüstü durumların çoğunda sivillere yönelik şiddet kullandığı ve olayları ilgili kişileri sindirmek yoluyla bastırdığı görülüyor. Kısa vadede belki çözüm olsa da, kişilerin haklarını ihlal eden ve gururunu kıran eden bu durum toplum tabanında bir tepkinin doğmasına neden oluyor. O tepki de bugün olduğu gibi sokaklara yansıyor.
Geçmişteki misyonerlik faaliyetleri ve köle ticareti nedeniyle, Batılı eğitim tarzı güneyde daha yaygın ve diasporadaki Nijeryalıların çoğunluğu güneyli. Bu durum sendika faaliyetlerinin, fikrî hareketliliklerin ve medyanın güney eyaletlerde daha yaygın olmasını sağlıyor. Bu nedenle Nijerya’da gösteriler ilk olarak güney eyaletlerde başladı ve daha sonra sınırlı olarak kuzeye yayıldı.
Son yılların en büyüğü olan bu gösteriler, aslında devlet başkanı adayı da olan güneyli gazeteci ve siyasetçi Omoyele Sowore liderliğinde geçen sene başlatılan gösterilerin devamı ve daha geniş kapsamlısı olarak da değerlendirilebilir. Nitekim Sowore, 2019 başkanlık seçimlerinin güvenilir olmadığı gerekçesiyle “devrim çağrısı” yapmış ve destekçileriyle gösterilere başlamıştı.
Gösterilerin dünya kamuoyunda yer bulmasında, yukarıda bahsettiğimiz Nijerya diasporasının önemli bir etkisi bulunuyor. #EndSARS başlığıyla Kanada, İngiltere, Almanya ve ABD’deki Nijeryalılar gösterileri dünya gündemine taşıdılar. 1967-70 arasındaki Biafra İç Savaşı’nda da Nijerya diasporasının etkin bir rol oynadığı görülmüştü.
- Yolsuzlukla mücadele etmiş asker ve devlet başkanı: Muhammed Buhari
Başkan Buhari gösteriler başladıktan yaklaşık iki hafta sonra, perşembe akşamı yaptığı açıklamada, halkın sesini açık ve net bir şekilde duyduklarını, taleplerin yerine getirildiğini söyledi ve gösterilere son verilmesini istedi.
1983’teki darbeyle devlet başkanı olan asker kökenli siyasetçi Buhari 2015 ve 2019 seçimlerini de kazandı ve iki dönemdir görev yapıyor. Kendisi Nijerya’nın kuzeyinden ve Fulani kabilesinden bir Müslüman. Gösteriler ise daha çok güney eyaletlerde devam ediyor. Buhari 1983-85 yılları arasındaki askeri rejim döneminde olduğu gibi bugün de yolsuzluklarla mücadele eden bir lider. Birçok insan Buhari’nin askeri rejimini ülke tarihindeki en iyi askeri rejim olarak görüyor. Tuğgeneral olarak ordudan emekli olan Buhari ülke yönetimine sivil olarak da talip oldu ve 2015 ve 2019 seçimlerini kazandı. Buhari Boko Haram sorununun çözülmesi, yolsuzluklarla mücadele ve ekonominin iyileştirilmesi gibi vaatlerde bulunsa da bu sorunlar çözülebilmiş değil. Diğer taraftan ekonomi alanındaki kontrolcü yaklaşımıyla dikkati çeken Buhari, yerli pirinç üretimine destek vermek için ithalatı yasaklayarak ve yolsuzluklarla mücadele ederek sosyoekonomik alanda adımlar atmaya çalışıyor.
- Gösteriler ülkeyi saran bir krize dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya
Barışçıl bir şekilde başlayan gösteriler iki hafta sonra çatışmaya dönüştü. Kimliği belirsiz kişilerce SARS karşıtlarına zaman zaman taş, sopa ve palalarla saldırılar düzenlenmesi, güvenlik güçlerinin göstericilere sert müdahalesi, marketlerin yağmalanması ve cezaevlerinden yaşanan firarlar, barışçıl gösterilerin ülkede büyük bir krize dönüşmesine neden oldu ve konuyu uluslararası gündeme taşıdı.
Sonuç olarak, göstericilerin talepleri yerine getirilip SARS lağvedilse bile siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarında ciddi zorluklar yaşayan ülkede uzun vadeli bir çözümün sağlanması zor görünüyor. Son devlet başkanlığı seçimlerine 70 adayın başvurduğunu düşündüğümüzde ise ülkede kırılgan bir muhalefet olduğu tespitini rahatlıkla yapabiliriz. Ana muhalefet lideri Atiku Abubakar da göstericilere destek verdi ve bu haliyle gösteriler, iktidar-muhalefet cepheleşmesine dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya. Profesyonelce ve organize bir şekilde başlayan gösterilerin toplumsal tabanda bir karşılığının olduğu açık ve gün geçtikçe de bu destek artıyor; fakat olaylarda yaşanan can kayıpları ve yaralanmalar, makul taleplerin lekelenmesine ve meşruiyetini kaybetmesine neden olabilir.
Yorum Yazın