15 Maddede Türkiye'de PDR Okumak ve Bunun Zorlukları
Ülkemizde lisans ve lisansüstü düzeyde eğitiminin verildiği PDR (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik) bölümüne gelin biraz yakından bakalım.
1. Ne okuduğun eş-dost, akraba, yan komşu ayşe teyze, bakkal veysel amca tarafından hep bir muamma olarak kalır.
2. Mezun olunca ne iş yapacağını anlatmak için bin dereden su getirirsin
3. "Abi siz yata yata geçiyorsunuz ya” geyiklerini çok duyarsın. Ama daha ilk dönemin sonunda durumun duyduğun gibi olmadığını anlarsın.
Kitap özetleri, film yorumlama, vaka analizi, makaleler, araştırmalar, soru hazırlamalar, kısa filmler, sunumlar, görüşmeler, test uygulama... sıkça başvurulan ödev yöntemlerdir. Bu bölümde ödeve doyacaksın. Hocalarının ödev konusunda ne kadar yaratıcı olduğuna sen de şaşıracaksın. O kadar çok ödev çıktısı alacaksın ki bölümün kırtasiyesinin bir senelik PDR ödevleri hasılatıyla helikopter dahi alabildiğini göreceksin.
4. İlk zamanlar klinik psikolojiden yüksek lisans yapıp ilerde bir junior Freud olacağını sanırsın. Önce klinik psikolojiden sonra yüksek lisanstan vazgeçersin.
Okulun ilk günleri “Abi klinik psikolojiden yüksek lisans yapıp hastanelerde çalışabiliyormuşuz.” şeklinde bir efsane dolaşır. Bu efsaneyi kim yayıyor araştırmalarımız devam etmekte.
5. E bölümünün Eğitim Fakültesindeki havasını fark etmenle birlikte artık seni kimse tutamaz
Şimdi Facebook profilinde sırayla I'm at .... Universitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü check-inlerini, Instagramda 'kitap, kahve, huzur, yağmur kokusu, instamag' etiketleriyle 'Bir Psikyatristin Gizli Defteri' ve envai çeşit Irvin Yalom kitaplarını görmeye başlayacağız. Ardından Twitter'da paylaştığın ibret veren Freud sözlerini görmemizle de artık pdr okuduğunu bilmeyen kalmayacak.
6. Tabi sen bölümünü keşfederken çevren de seni keşfedecek
PDR öğrencisinin arkadaş ortamındaki konumu :(
7. Ayrılık aşka, vize konuları finallere, "Okulun bitirince ilk benim psikolojimi düzelteceksin" PDR'ye dahil. Zamanla alışacaksın
Gülümse ve onlara bunu söyle...
8. Sonra alan dışı atama gerçeğiyle yüzleşirsin
Daha mezun olmadan motivasyonun düşer. 'Ya abi nasıl kursla felsefeciden psikolojik danışman yaparlar boşuna mı okuyorum ben' diye kendini yer bitirirsin... Nerede bir felsefeci görsen öldüreceğinden korkarsın. Felaketin olur ağlarsın.
9. Meb'in Psikolojik Danışman alırken "nefes alsın yeter" mantığıyla hareket ettiğini görürsün sonra
Artık gurur duyduğun bölümün dert kaynağın olmuştur.
10. Atanamayan PDR'cinin İsyanı...
11. Durumu kabullenemezsin. Herkes atanmana kesin gözüyle baktığından açıklayamazsın da. Mantıklı bir açıklaması yoktur zaten
İlerde '1427 sendromu' olarak anılması muhtemel bu durum, sende kalıcı hasarlar oluştur
12. Sonra şubatta 30 bin öğretmen alınacağını duyarsın. Sevinirsin.
13. Sevincin uzun sürmez. Hükümet yanlısı bir Eğitim sendikasının "şubatta alan dışı atama yapılsın" açıklamasıyla tüm iyimserliğin bir anda kaybolur
14. Umutların tükenmiştir artık. Her şeyi bırakıp kpss'ye tekrar hazırlanmaya başlarsın.
15. Tüm bunlara rağmen bu bölümü okuduğun için kendini şanslı hissedersin. Her şeyin iyi olacağını umut ederek yaşamaya devam edersin
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!