Görüş Bildir
Haberler
Yıllarca akıl hastanesine yatırılmam gerektiğini söylediler

Yıllarca akıl hastanesine yatırılmam gerektiğini söylediler

Mert Kabak
25.06.2015 - 21:29 Son Güncelleme: 26.06.2015 - 01:50

Tüm dünya gibi bizim sanat camiası da onu İstanbul’da ağırlamak için uğraşıyor. Ama Marina Abramoviç’in programı 2018’e kadar dolu. Sydney performansı öncesi ünlü sanatçıyı New York’ta yakalayıp 45 dakikalık sohbet fırsatını değerlendirdik. İşte sanat için hayatını tehlikeye atan, beden ve zihninin sınırlarını zorlayan Abramoviç’le sohbetimiz...

Marina Abramoviç ;dünya performans sanatının en popüler

ismi... İnsan bedeninin ve zihninin sınırlarını zorlayan

performanslarıyla ünlü... Bilincini kaybedene dek ezber yapan, sesini

kaybedene dek bağıran, buz kütleleri üzerinde vücudunu donduran, pek çok

cisimle kendisine izleyiciler tarafından işkence ettiren, Bosna

Savaşı’nı protesto etmek için kemiklerden etleri sıyırma gösterisi

yapan... Hâlâ hatırlamayanlar varsa Facebook’ta ve YouTube’da 30

milyondan fazla tıklanan videosundan bahsedelim hemen hatırlayacaksınız.

Hani şu 21 yıl önce ayrıldığı eski sevgilisiyle MoMA Modern Sanat

Müzesi’nde bir performansı sırasında karşılaşıp kendisiyle birlikte

herkesi gözyaşlarına boğan sanatçı... Uzun zamandır peşindeydim ancak

bir türlü röportaj için uygun bir gün ayarlayamadık çünkü dünyanın dört

bir yanında performanslar sergiliyor, sanatçı yetiştiriyor ve ders

veriyor. Sonunda Skype üzerinden görüşmek için Türkiye saatiyle 15.00

için sözleştik ve tam vaktinde üzerinde beyaz bornozuyla 69 yaşındaki

ünlü Abramoviç karşımdaydı... Ancak en fazla 50 gösteren kadının

karşısında heyecanımı gizlemek için çok çabaladım. İşte 45 dakikalık

sohbetimizden sayfalarımıza yansıyanlar.

Hayatınızı, bedeninizi sanatınıza bu derece adamanızın sebebi nedir?

Ailemden öğrendiğim önemli şeylerden biri

disiplinli olmak, diğeri de hayatta bir amacımızın olması. Hayat bize

bir hediye olarak verilmemiştir. Toplum için, insanlık için bir şeyler

yapmamız gerekir. Egoist, bencil olmamayı öğrenmeliyiz. Dünyanın bizim

etrafımızda dönmediğini bilmeliyiz. Bizden daha önemli insanların

olduğunu unutmamalıyız. Hayatımı sanata adadım; bir aile kurmadım,

çocuklarım olmadı, bu kolay bir yaşam değil ama benim seçtiğim hayat bu.

n Performanslarınız çok riskli ve tehlikeli...

Sizin performans sanatçısı olmanızdaki en büyük etken nedir?

Bir sanatçı için kendini en iyi şekilde

ifade edebilmenin yolunu bulmak çok önemlidir. Bu benim kendimi ifade

etme şeklim. Bu anlamda farklı araçlar kullanılabilir; mesela bir

ressamsanız fırçanızı kullanırsınız, heykeltıraşsanız ona göre

malzemeniz olur, film yapımcısıysanız fotoğraf ve film rulosu

kullanırsınız. Ben hayatımın en başlarında beden dilinin ve insanların

önünde dans etmenin, performans sergilemenin benim için kendimi ifade

etmenin en iyi yolu olduğunun farkına vardım. 

İlk nasıl başladınız?

Bu his bana tesadüfen geldi, seslerle

deney yapıyordum. Aynı zamanda bedenimi de kullanmaya başladım. Bir gün

seyirciyle aramdaki enerji akışı o kadar güçlü bir hale geldi ki artık

bu tecrübeden sonra atölyeme geri dönüp resim yapamazdım; yapamadım da.

İletişim aracımı bulmuştum. İletişim aracım, enerji ve bu enerjiyi

kullanarak çalışmak oldu. Enerjinin en zor tarafı onun madde

olmamasıdır. Enerji madde değildir. O nedenle örneğin resim sanatında

ressam tuvale yağlı boyayı sürer, resim orada ortaya çıkar. Fakat

performans sanatı, zamanın esas olduğu bir sanattır. Sanatçıyı görmek

için belirli bir zamanda orada olmak gerekir, eğer orada olmazsanız,

göremezseniz; o tecrübeyi yaşayamazsınız. Gösterinin fotoğrafını görmek

yeterli gelmez, onun yaşam enerjisini hissetmek, onu yaşamak gerekir.

İşte bu nedenle bu iletişim aracı kolay değildir. Zaten bu nedenle

gösteri sanatının yaygın bir hale gelmesi ve popüler bir sanat dalı

olarak kabul edilmesi epey zaman almıştır. ‘

512 SAAT’TE SEYİRCİMLE BÜTÜNLEŞTİM’

Sizin bugüne kadar çok fazla gösteriniz oldu. Bunların arasında en aşırı, uç noktada olanı hangisiydi?

Benim performanslarım genelde hep uç

noktalarda olur çünkü ben limitlerimi sonuna kadar zorlamak isterim.

“512 Saat” adlı performansımda seyircimle bütünleştim. n Neler oluyor bu

performansınız sırasında? Bu performansım Serpentine Galerisi’ndeydi.

Performans sırasında izleyicilerden mekânda bulundukları süre içinde

sadece sessizlik, sükûnet, sabır, yoğunlaşma ve farkındalık istedim.

“512 Saat”in her türlü egosal arzudan muaf ve saf bir deneyim olmasına

özellikle önem verdim. Nesnesiz ve çerçevesiz bu performans için 25

yıllık bir içsel hazırlık süreci yaşadım. Performansın hemen öncesinde

Brezilya’da bir şamanın eğitiminden ve sıkı bir oruç döneminden geçtim.

Amacım seyircilerimle bir vücut haline gelmekti. 130 bine yakın kişi

ziyaret etti. n Performanslarınız büyük ilgi görüyor. MoMa Modern Sanat

Müzesi’ndeki performansınızı 800 bin kişi izlemiş. Evet ama bu

performans 3 ay sürdü, tek bir performans değildi. Bu en önemli

performanslarımdan biriydi. Sadece oturdum, insanlar karşıma geçti ve

onların gözlerine baktım.

Niye yaptınız bunu?

Amerika’da artık kimse birbirinin gözünün

içine bakmıyor. Amerikalılar için duygusal anlamda bu gösteri çok

önemliydi çünkü genelde onların hiç vakitleri olmaz, hep bir koşturmaca

içindedirler. Onlar için zaman durdu ve karşımdan ayrılmak istemediler.

Bazıları ağladı, hatta müzedeki güvenlik görevlileri bile hafta sonları

üniformalarını çıkarıp geliyorlardı, saatlerce kuyrukta bekleyip

karşımda oturuyorlardı. 

Bu performansınızla anlatmak istediğiniz mesaj nedir?

Burada önemli olan sadece oturmak değil,

kim olduğunu anlamak, hayatta görevimizin ne olduğunun farkına varmaktı.

Genelde bu tür soruları hiç kendimize sormayız çünkü hep acelemiz

vardır ve devamlı çalışıp duruyoruz. İnsanlar sadece içinde bulundukları

o anı yaşamayı tecrübe ettiler, zamanın durması gibi. Bu genelde zaman

bulamadıkları bir durum.

'ANNEANNEM YUGOSYAVYA'DANDIR, TÜRK YEMEKLERİNİ ÇOK İYİ PİŞİRİR'

 Performanslarınız saatler sürüyor; hiç yemek, su, ihtiyaç molası vermeden nasıl duruyorsunuz?

Her gösteri öncesi bir sene bedenimi

terbiye ediyorum çünkü normal hayatta yemek yediğimizde midemiz

yediklerimizi sindirmek için asit üretiyor fakat yemek yemezseniz de

tansiyonunuz düşer ve kendinizi iyi hissetmezsiniz. Bu nedenle

metabolizmamı değiştirmek için öğle yemeğini atlıyorum ve bir müddet

özel yiyeceklerle besleniyorum. Suyumu gece içiyorum, böylece

performansım boyunca ihtiyaç molası vermem gerekmiyor. Performanslarım

bazen 8-10 saat sürüyor, ayakta durmak benim için çok zor oluyor.

Gösteri bitince eve gidiyorum ve uyuyorum. Su içerim, uyurum, tekrar su

içerim, uyurum, tuvalete giderim; Bütün bunları gece yaparım,

dolayısıyla kendimi zorlayarak terbiye ederim, bu benim için bir nevi

NASA uzay programına hazırlık gibi oluyor. 

Sindirim sisteminiz için özel bir beslenme programınız var mı?

Genelde düzenli bir beslenme programım

yok, ben hiçbir şeyi sürekli yapan biri değilim. Performans için

yediğimde çok katıyımdır ama performansım bitince yemek yemeye

bayılırım. Anneannem eski Yugoslavya’dandır, bilirsiniz 500 sene boyunca

Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarlığı altında idi, dolayısıyla

anneannem sizin yemeklerinizi pişirirdi ve benim favori mutfağım Türk

mutfağıdır. Anneannem yemek pişirmeye sabah başlardı, hatta evde hiç

hazır kahve olmazdı, yeşil kahve çekirdeklerini kavururdu ve Türk

kahvesi yapardı, bütün ev mis gibi kahve kokardı. Bizim mutfağımız

sizinkiyle çok benzer. Bizde de sucuk, kaymak var mesela. 

Benim anneannem de Yugoslav göçmenidir. Siz Türkiye’ye geliyor musunuz yemek yemek için?

Bir kere İstanbul’a bienal için geldim ve

hemen 5 kilo aldım. Orada her şeyi yiyorum çünkü benim topraklarımın

yemekleri hepsi ve hepsine bayılıyorum. Mısır Çarşı’sına gittim, tüm

baharatları gördüm; hepsi aynı bizim kültürümüz gibi. Amerikan mutfağı

böyle değil, hiç sevmem. Yemekler hep taklit. Karpuz yiyorsunuz karton

yer gibi oluyor, hiç tadı yok. Türkiye’deki yemekler inanılmaz ve oraya

sadece yemek için gelebilirim. 

Kaç sene evveldi bu anlattığınız?

1997’de bienal için gelmiştim. 

Peki İstanbul’a performans için gelme planınız var mı?

2018’e kadar programın dolu, ofisime davet

gönderiyorlar; eylül ve ekim ayında tekrar bienal var. İstanbul’a

gelmek çok istiyorum, fakat bunu planlamam gerekiyor.

Montenegro kanı işte; bizler hep genç gösteririz’ 

Çok genç gösteriyorsunuz, 50 yaşında olduğunuzu tahmin etmiştim.

Montenegro kanı işte; bizler hep genç

gösteririz. Ayrıca içki içmem, uyuşturucu kullanmam ve egzersizlerimi

ihmal etmem. n Meditasyon da yapar mısınız? Evet, yapıyorum, çok faydalı

bir şey. 

Bir sonraki projeniz nedir? Nereye gideceksiniz?

Tazmanya’da Museum of Old and New Art’ta

bir açılış gösterim oldu. Yarın Sidney’de başka bir açılışım var. Orada

tekniğimi seyirciye göstereceğim, 12 gün süren bir atölye çalışması

olacak, halen onun için hazırlık yapıyorum. Sonra tekrar New York’a

döneceğim. Gelecek sene kitabım basılacak; aralıkta New York’ta

Armory’de Rus bir kompozitörle büyük bir gösterimiz olacak. Sonra

Paris’te Grand Palais’de yine büyük bir gösteri yapacağım, orada

eserlerim sergilenecek. Bugüne kadar orada eserleri sergilenirken

yaşayan tek sanatçı ben olacağım. Sadece performansım olmayacak,

çalışmalarım gösterilecek. Şu an seyircinin performansı beni daha çok

ilgilendiriyor. Sonra sırada Stockholm, Danimarka, Doha ve Katar var.'

'SEYİRCİNİN BENİ ÖLDÜREBİLECEĞİNİ FARKINA VARDIM'

 Youtube’da bir performansınızda

tekrar karşılaşma videonuzun 30 milyon tıklandığı erkek arkadaşınızla

ayrılık hikâyenizi anlatabilir misiniz?

Sanırım bu çok sıra dışı bir ayrılık olmuş! Ulay’ı kastettiniz değil mi? 

Evet.

Onunla 20 sene önce beraber çalışıyorduk.

Ayrılışımız Çin Seddi’nde gerçekleşti. O bir ucundan ben de diğer

ucundan yürüdük ve seddin tam ortasında karşılaştık. Birbirimize veda

etmek için 2 bin 500 kilometre yürüdük. Biri bana “Neden birbirinizi

telefonla aramadınız, daha kolay olurdu” dedi! 

Tüm o yolu yürümek ne kadar zamanınızı aldı?

Her birimiz 3 ayda yürüdük. 

Bir gösterinizde önünüze 72 farklı

cisim konulmuş ve insanların bu cisimleri bedeninizde kullanmasına izin

vermişsiniz. Ve şiddetin boyutu çok büyümüş.

Bu gösteriyi benim mazoşist ve teşhirci

olduğumu söyleyenlere karşılık vermek için yaptım. Önüme 72 adet cisim

konuldu. Üzerimde bir tişört ve blucin vardı. Seyirci 6 saat boyunca

önümdeki objelerle üzerimde istediğini yapabiliyordu. Objelerin bazıları

parfüm gibi hoşuma giden şeylerdi, mesela çok güzel bir kuş tüyü vardı

ama diğer taraftan bıçak, makas, tabanca gibi bana zarar verebilecekleri

cisimler de vardı; isterlerse beni öldürebilirlerdi. Ne yapacaklarına

karar vermelerine izin verdim ve seyirci son derece vahşi, merhametsizce

davrandı. Performansın sonunda seyircinin beni öldürebileceğinin

farkına vardım. Aslında mazoşist olan ben değil seyirciydi. Performans

süresince çok farklı bir bakış açım oluştu, bu çok ürkütücüydü. Bir daha

asla seyirciye böyle bir fırsat vermem. 

Sizi öldürebilirlerdi gerçekten! Müze görevlileri devreye girmiş sanırım?

Tabii beni öldürebilirlerdi. Bu performans

çok tehlikeliydi. Sadece orada duruyorum, biri geliyor bana çok güzel

bir gül veriyor, sonra bir başkası geliyor elbiselerimi kesiyor, gülün

dikenlerini vücuduma batırıyor ve boynumu kesiyor, kanımı akıtıyor.

‘SANAT BİR ANAHTARDIR VE PROVOKE EDİLEBİLİR’

Sizce neden seyirci bu şekilde zalimce davrandı? Bu kadar vahşi?

Çünkü siz seyirciye o fırsatı verirseniz

zalimce davranabilirler. Bilinen bir gerçektir. Seyirciyi tahrik

ederseniz çok alçakça bir reaksiyon verdirtebilirsiniz. Seyirciyi

kışkırtırsınız veya tam tersi, öyle bir konum yaratırsınız ki seyircinin

ruhunun güzelliğiyle hareket etmesini sağlayabilirsiniz. “Rhythm 0”da

(Ritim 0) bu şekilde birbirinin karşıtı olan iki farklı performans

sergiledim. Burada seyirciye en düşük düzeydeki ruh halini ortaya

çıkarması için fırsat tanıdım ve onlara koşulsuz şartsız sevgi verince

ruh halleri yükseldi ve onların içindeki “en iyiyi” ortaya çıkardım;

duygulandılar, ağladılar. Görüyorsunuz sanat bir anahtar gibidir ve bu

anahtar ile birtakım şeyler provoke edilebiliyor.

'İNSANLAR SEVMEDİKLERİ ŞEYLERİ YAPARLARSA DEĞİŞEBİLİRLER'

 Gösterilerinizin temaları nasıl ortaya çıkıyor? Bu fikirleri nasıl buluyorsunuz?

Ben fikir yaratmıyorum, stüdyoda

çalışmıyorum. Ben yapmak istediklerimi yaşayarak yapmaya çalışıyorum.

Performans sanatçısına fikirler, yaşarken birer sürpriz olarak gelir ve

bu her an her yerde olabilir. Ancak araştırma gezileri yapmayı severim,

yanardağlara giderim, şelalelere giderim, şamanları görmeye giderim;

biliyorsunuz onlar çölde yaşar; ben koşulları, durumları yaratırım.

Olağanüstü durumlar; sürpriz olarak gelmez. Benim için en enteresan olan

fikirler, endişe ve korku yaratan, tam olarak ne olduğunu bilmediğim

fikirlerdir. Kolay koşullar, benim ilgimi çekmez. İnsanlar sevdiği

şeyleri yaparak değişmez, insanlar ancak sevmedikleri şeyleri yaparlarsa

değişebilirler. Aksi halde hayat çok kolay olur. 

O zaman adrenalin bağımlısı olduğunuzu söyleyebilir miyiz?

Yaptığım şeyleri bunun için yapmıyorum.

Bunları yapmamın gerçek nedeni, insanın ruhunu yüceltmektir; gerçekten

hissettiğin bir şeyi yapmak ve hayatın zorlayıcı yönlerini anlamak

için... Biz yaşamın nasıl oluştuğunu bilmiyoruz, diğer galaksiler

hakkında bir şey bilmiyoruz, evrende neler olduğunu bilmiyoruz. Bunlar

hakkında sorularımız da cevaplarımız da yok. Benim için performans bir

nevi, bazı şeyleri anlamanın yoludur, kendime ve başkalarına sorular

sormanın, bilinci açmanın yoludur. Tek neden adrenalin değildir, gerçek

neden sanat yapmaktır, insanoğlunun limitlerini aşmasıdır.

‘GÖSTERİLERİMDE KİMLİĞİMİ UNUTURUM’

Bazen yaptığınız gösteriyi düşününce ölüm korkusunu hissediyor musunuz?

Şayet uçak hava boşluğuna girerse ben de

herkes gibi korkarım. Ama performansımı sergilerken farklı bir ruh

haline geçiyorum. Bunu düşünmüyorum. Performansım bittiğinde düşünürüm

ama gösteri esnasında değil. Çünkü performanslarımda bedenimin

enerjisini kullanırım, gösterilerimde üst benliğim devreye girer, normal

olağan kimliğimi unuturum. Aslında “Yalnızken bunları yapabilirim”

diyemem; bunun sözünü vermem. Çünkü tek başıma olursam korkarım ama

seyirci bana enerji veriyor; korku ve endişe gibi düşünceler aklıma

gelmiyor.

‘SANATIM, ÇAĞDAŞ SANAT TARİHİNİN BİR PARÇASIDIR’ 

Sizi mazoşist olarak yorumlayanlar, ilgi odağı olmak istediğinizi söyleyenler var. Ne diyorsunuz bu eleştirilere...

Eleştirmenleri okuyup başkalarının benim

hakkımda dediklerini dinlesem hiçbir şey yapamam. Kariyerimin en

başından beri eleştirildim. 20’li yaşlarımdan beri benim yaptığımın

performans sanatı olmadığını, bunun sanatla alakası olmadığını, benim

akıl hastanesine yatırılmam gerektiğini söyleyip durdular fakat ben

bunları dinlemiyorum. Yaptıklarım sanat tarihini yansıtır, benim sanatım

çağdaş sanat tarihinin bir parçasıdır. Sanat tarihinde insanlar

performans sanatçılarını öğrenir. Yaptığımı en iyi şekilde yapmaya

çalışıyorum fakat eleştiri her zaman olur. Bunları dinlemem çünkü önemli

olan inandığın şeyi yapmaya devam etmektir. 

Ayrıca başkalarının meşhur olmalarını çekemez, eleştirirler.

Evet, bu çok kolay, ama bir şey var ki ben

bir diva, bir primadonna rolünü oynamıyorum. Ben ulaşılabilirim,

isteyen bana kolaylıkla ulaşabilir. Genç sanatçılara ders veriyorum,

genç sanatçılar yaratıyorum, kimsenin işini asla kıskanmam.

‘BENİM KUŞAĞIM BANA SIKICI GELİYOR’ 

“Genç sanatçılar yaratıyorum” dediniz?

Evet! Dünyanın her yerinde workshop’larım

oluyor. Şunu söyleyebilirim, kendini dünyanın en önemli kişisi

zannetmemek çok önemli. İşini yaparken yapabildiğinin en iyisini

gerçekleştirmeye çalışmalısın. 

Genç sanatçılara öğütleriniz neler?

Genç sanatçılara eğitim verirken onlara

şöyle derim: Siz bu işi çok para kazanmak veya meşhur olmak için

yapıyorsanız başka bir şey yapın çünkü bunun sanatla alakası yoktur.

Şayet başarılı olursanız ve para da kazanırsanız bu gerçekleşen bir

durumdur ama sanatla uğraşmanızın asıl nedeni, gayesi bu olmamalıdır. n

Kaç senedir eğitim veriyorsunuz?

35 senedir ders veriyorum ve şimdi

Brezilya’da bir şov gerçekleştiriyoruz. 18 sanatçıdan oluşuyor, 3 aydır

yetiştirdiğim genç sanatçılar bunlar. Benimle 5 sene çalışan genç

sanatçılarım şimdi Japonya Bienali’nde bir gösteri gerçekleştirecek.

Bunun yanı sıra genç sanatçılardan oluşan uzun bir listem var, birlikte

gösteriler, interaktif programlar gerçekleştiriyoruz. Genç performans

sanatçıları için bir okul kurdum, gençlere kısa veya uzun süre konaklama

imkânı sağlayan “residency” programları yapıyoruz. Benim genç nesille

ilişkilerim çok iyidir. Benim izleyicim çok genç bir kitledir,

performanslarımı izleyen, yetiştirdiğim gençlerin yaşı 15’ten başlar. 

Gençleri seviyorsunuz...

Ben kendi kuşağımın en genç ruhlu

sanatçısıyım ve gençlere bayılıyorum. Genç izleyici kitlesi bana zamanın

ruhunu hissettiriyor, bana neşe katıyor ve onlar benim tecrübemden

yararlanıyorlar, aramızda bir tür değiş tokuş oluyor. Benim kuşağım bana

sıkıcı geliyor çünkü devamlı yorgunlar ve eleştiriyorlar, aslında

onların kafaları yaşlanmış, sürekli onların zamanında her şeyin daha iyi

olduğunu söylerler ve bu doğru değil.

'40 SENEDİR PERFORMANSIMI NE YARIDA BIRAKTIM NE DE ERTELEDİM'

Hiç performansınızın ortasında gösteriyi yarıda bırakmak istediğiniz oldu mu?

Asla. Asla hiçbir performansımı yarıda

bırakmadım, hastalansam bile asla bırakmam. Son 40 senedir hiçbir

performansımı ne yarıda bıraktım ne de erteledim. n Bir performans

esnasında yanmışsınız... O kadar önemli değildi; ateş vardı ve perde

alev aldı. Seyircilerin arasında bir doktor hareket etmediğimi fark

etmiş ve beni alevlerin arasından kurtarmış. Sadece bir kere böyle bir

kaza yaşadım. 

Performanslarınızın birinde Lady Gaga’nın karşınızda oturduğu doğru mu?

Hayır, doğru değil. Benim gösterilerimden birine geldi ama karşımda oturmadı. ‘

LADY GAGA’YA 4 GÜN BOYUNCA EĞİTMENLİK YAPTIM’

Seyirci miydi?

Onu eğitmem için geldi, ona metodumu

öğrettim, 4 gün boyunca benim dans atölyesi çalışmalarıma katıldı. Lady

Gaga harika bir öğrenci idi. Bu tür atölyeleri dünyanın farklı

ülkelerinde gerçekleştiriyorum, daha yeni Brezilya’da yaptım.

Avustralya’da bir müzede gösterim oldu. Onlara nasıl mekân, alan

yaratabileceklerini öğretiyorum, bu şekilde pek çok çalışmam oluyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın