Sıkı Anime Takipçilerine Görür Görmez "Aa, Evet!" Dedirtecek Klasikleşmiş 9 Durum
Sıkı anime takipçileri bilir, animelerle ilgili öyle klasikleşmiş durumlar vardır ki bu durumları hemen hepsinde görmek mümkündür. Bazen aşinalık hissi verip bazen de tahmin edilebilirliği ile canımızı sıksa da izlemekten acayip zevk aldığımız animelerin ortak yönlerini sizler için derledik.
İyi okumalar!
1. Aptallıklarıyla gülmekten ağlatan ana karakter
2. Başı beladan kurtulmayan ana karakterin cool rakibi
Ana karakterimiz başını beladan kurtaramazken ortada bir de herkesin aşık olduğu güzel/yakışıklı, oldukça zeki, cool ve burnu havada bir karakter vardır. Bu karakterimiz tabi ki ana karakterin rakibidir. Ara ara öfke ve intikam gibi sebeplerle yoldan çıkan bu karakterimizin aklını başına getirecek olansa, 'Sen benim sadece rakibim değilsin, aynı zamanda en yakın arkadaşımsın.' diyen ana karakterdir.
Seveni kadar sevmeyeni de çoktur bu karakterlerin. Yine de birçok animede ana karakterin gelişimi için böyle bir rakibe ihtiyaç duyuluyor.
3. Zeki ve yoldan çıkmaya müsait ana karakter
Burada ilk maddede bahsettiğimizin tam tersi bir ana karakterden bahsediyoruz. Bu sefer söz konusu olan genelde herkesin övgüyle bahsettiği, birçok kişinin aşık olduğu, inanılmaz zeki ve havalı ama içinde bastırılmış duygular taşıyan bir ana karakter. Zihninin gerisine attığı öfke, intikam isteği ve kendini beğenmişlik, bir de şans eseri ele geçirilen bir güçle birleşince sürükleyici ve zaman zaman gerilim dolu bir macera başlar.
Bu maceraları izlerken bazen sinirlensek bile örneğin Kira ve Zero'nun zekasına hayran olmaktan kendimizi alabildik mi? Tabi ki hayır! 😅
4. Ana karakterin kimsesiz olması
Bu da çoğunlukla yaramazlıklarıyla ön plana çıkan ana karakter özelliklerinden biri. Anne babasını genelde küçük yaşlarda kaybeden karakterimiz, ebeveyn sevgisini tatmadan büyür ve pek arkadaşı da yoktur. Küçücük omuzlarında hayatın tüm yükünü kendi başına taşımaya çalışırken yaramazlık yaparak çevresindekilerin dikkatini çekmek gibi yöntemlere başvurur. Bu animelerde, karakterimizin yalnız ve mutsuz çocukluğuna dair flashbackleri sıkça görürüz.
Bu sahneler biz izleyicileri üzse de animenin sonunda yakın arkadaşlarının kendisine aile olacağını bilmek içimizi büyük ölçüde rahatlatıyor. 😊
5. Ana karakterin zeki en yakın arkadaşı
Burada ana karakterin mantıksız davranışları ile en yakın arkadaşının zekiliği arasında yüksek bir korelasyon var. Yani ana karakter ne kadar saçmalıyorsa arkadaşı da bir o kadar zeki oluyor. Genellikle korkak veya umursamaz olsa da işler içinden çıkılmaz bir hal aldığında bu karakterimiz muhteşem bir fikirle ortaya çıkıp günü kurtarmasını bilir.
Bu zeki arkadaş hiçbir zaman ön plana çıkarılmasa da herkes (biz izleyiciler de dahil) zor durumlarda ona güvenmesi gerektiğini bilir. 😊
6. Arkadaşlarının zarar görmesiyle kat be kat güçlenen karakter
Genellikle shounen animelerin savaş sahnelerinde karşılaştığımız bir durumdur bu. Çok çetin bir savaştan sonra iyi anime karakterlerinden kimsenin parmağını kıpırdatacak hali ve gücü kalmamıştır. Ama karşı tarafta durumlar böyle değildir. Rakiplerden en az bir kişi -Evet, en güçlüleri- hala ayaktadır ve gücünden hiçbir şey kaybetmemiştir. Zaten ağır bir şekilde yaralanmış olan arkadaşlarının bir tek darbeye dahi dayanacak gücü olmadığını gören karakterimiz, zorla da olsa ayağa kalkar ve arkadaşları için rakibini alt etmeyi başarır.
Söz konusu arkadaşları olunca kaplan kesilen bu karakterleri sevmeyen var mı? 🙈
7. Asla ama asla vazgeçmemek!
Animelerde hemen her ana karakterin böyle bir yönü var: Asla vazgeçmiyorlar. Amaçları ne olursa olsun, isterlerse imkansızı hedeflesinler, kesinlikle durmak nedir bilmiyorlar. Her zorluğun karşısında dimdik durup: 'Ore wa zettai akiramenai!' diye haykırmalarını biraz hayranlık çokça da şaşkınlıkla izliyoruz.
Bizim bile, 'Yeter, bırak artık.' dediğimiz yerlerde devam edecek azmi nereden bulduklarını anlamak zor. 🤷
8. Kötü karaktere duyulan sempati
Kötü bir olay yaşanır, bölümler boyunca bu olayın arkasındaki kişi bulunmaya çalışılır ve bulunduktan sonra da bu kötü karakteri yakalamak ve alt etmek için uğraş verilir. Peki sonra ne olur? Bir anda, yenilen kötü karakterin çocukluğuna dair flashbacklere boğuluruz. Ailesi mi terk etmiş, birileri tarafından kaçırılıp istismara mı uğramış artık sebebi her neyse bu karakteri kötülüğe iten olayları görürüz.
Acımasızlık derecesinde kötü olan bu karakterin küçük ve masum hallerini, yaşadığı zorlukları görmek bu karaktere acıyıp sempati duymamıza sebep olsa da zorluklarla karşılaşan herkes sonuçta kötülüğü seçmiyor. 🤷
9. Ana karakterin aşık olduğu kişinin yine ana karakterin cool rakibine aşık olması
Bu maddemiz de genelde ilk maddede bahsettiğimiz başı beladan kurtulmayan ana karakter için geçerli. Kendisi cool olmak bir yana karşı cins tarafından açıkça küçümsenirken rakibi tüm ilgiyi üzerine çekmektedir. Ana karakterimizin umutsuzca aşık olduğu, onun için her şeyi göze alabileceği biricik aşkı da yine coolluktan ve kendini beğenmişlikten ölen rakip karaktere aşık olacaktır. Peki karşılık alabilecek midir? Tabi ki hayır! Ana karakterimiz söz konusu karaktere, söz konusu karakter rakibe, o da kendine aşık olduğu için bolca platonikliğe maruz kalırız.
Durumdan en çok rahatsız olan kesimse biz izleyiciler oluruz. 🙄
Yorum Yazın
asla ölmeyen ana karakter,esas oğlanın ya da esas oğlanın aşık olduğu kızın(tam terside olabilir)genelde en arka cam kenarında oturması,obur ana karakter,koc... Devamını Gör
Bence aptallıkta başı Luffy çekiyor XD
bunu okurken sey gibi hisssettim editör uzun zamandır anime izlemiyor cunku verdiği ornnekler basit ve ceşitliliği azdı mesela ilk maddeye verilebilecek orne... Devamını Gör
Liste daha çok shounenlerde ki klasikler olmuş, ama anlaşılabilir bir durum sonuçta animelerin çoğu shounenlerden uyarlama yada benzerlerinden. Hepside birb... Devamını Gör