Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
11 Polis Tutuklandı
22 Temmuz operasyonunda gözaltına alınan ve tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen 49 polisten 11'i tutuklandı, sekizi denetimli olmak üzere 38 polis serbest kaldı. Sorgusu yapılamayan 17 polis, hâkimin dosya üzerinden verdiği kararla serbest kaldı.
22 Temmuz soruşturmasında mahkeme, İstanbul Terörle Mücadele Şubesinin eski müdürü Yurt Atayün'ün de aralarında bulunduğu 11 polis hakkında tutuklama kararı verdi. Mahkeme, 38 polisin de serbest kalmasına karar verdi.
Serbest kalan polislerden sekizi hakkında denetimli serbestlik kararı verildi. İstanbul Eski Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Ömer Köse ve Emniyet Amiri Gaffur Ataç, yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakılanlar arasında.
Mahkemede ifadesi alınamayan 17 polis serbest bırakıldı. Polislerin sorgusu yaklaşık 90 saat sürdü.
Tutuklanan 11 polis
11 şüphelinin, 'Devletin gizli kalması gereken bilgilerini casusluk amacıyla temin etmek' ve 'Resmi belgede sahtecilik' gerekçesiyle tutuklandığı öğrenildi.
Devletin gizli bilgilerini paylaşmaktan tutuklananlar arasında eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan bulunuyor.
Tutuklanan diğer isimler ise şöyle: Erhan Körtek, Ensar Doğan, Aytekin Koçak, Ali Fuat Altuntaş, Abdülkadir Ağır, Yunus Emre Uzunoğlu, Şahin Akdeniz, Muhammed Kaya ve Mehmet Örs.
'Bugün olsa yine yaparız'
Eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, denetimli olarak serbest kalanlar arasında.
Serbest kaldıktan sonra adliye önünde basın mensuplarına açıklama yapan eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse, 'Sıkıntılı bir süreçten geçtik. Yanlış bir işin altına imza atmadık. Bugün olsa yaptıklarımızı tekrar yaparız' dedi.
'Özür dilenecek bir şey varsa da özür dilemesini bildik' ifadesini kullanan Köse, 'Fakat bu yürüttüğümüz soruşturmada özür dilenecek bir mevzu yok. Bugüne kadar herkes konuştu biz sustuk, bugün biz konuşacaktık fakat ifade veremedik' diye konuştu.
Serbest kalan şüphelilerden emniyet amiri Gafur Ataç da 'Yapılanlar kanuna uymuyor. Psikolojik baskı gördük' dedi.
Kürşat Durmuş ise kendilerine destek verenlere teşekkür ederek, 'İnşallah hukuk bundan sonra kurallarıyla, kanunlarıyla tam bir şekilde uygulanır' dedi.
'Paralel yapı sorulmadı'
Kazım Aksoy ise içerideki şartlar ağır olsa da manevi olarak huzurlu ve mutlu olduklarını söyledi. Aksoy, 17-25 Aralık'tan sonra önce tayininin Gaziosmanpaşa'ya çıktığını, sonra müdüriyete alındığını, iki kez açığa alınıp, iki kez de meslekten ihraç edildiğini anlatarak, '8 gündür de gözaltındayım. Yani bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu yaptık diye af edersiniz pişmiş tavuğun başına gelmeyen her şey neredeyse bizim başımıza geldi' diye konuştu.
Hukuksuz hiçbir şey yapmadıklarını söyleyen Aksoy, 'Somut delil olmadığı için bir şey gösteremediler. Biz kanunsuz şeyleri soruşturuyorduk ama şu anda hukuki olan durumlar soruşturuluyor. Paralel yapı ile ilgili bir şey yok, öyle bir şey de sorulmadı' dedi.
'Yapılanları unutmayacağım'
Serbest kalan polislerden Selman Yuyucu, teslim olmasına rağmen hastaneye götürülürken kendisine kelepçe takıldığını söyledi.
Selman Yuyucu da kendisi teslim olmasına rağmen hastaneye götürülürken kelepçe takıldığını belirterek, şöyle konuştu:
'8 gün orada bir eşya olarak kaldık. Bu süre zarfında ifadem alınmadı. Pazar günü alınacağı söylendi, yine alınmadı. İfade için çağırdılar, o sırada hakim hastalanmış, bu şekilde beklemeye devam ettik ve serbest kaldık. Mutlu olup olmadığı sorarsanız, mutlu değilim. Hiçbir delil yokken arkadaşlarım içeride kaldı. Bu hukuksuzluk bittiğinde yüzüm gülecek.'
Oğuzhan Ceylan ise son 2 yıldır Şırnak'ta, öncesinde de 12 yıl İstanbul'da terörle mücadelede görev yaptığını kaydederek, 'Tayinimin çıktığı Zonguldak'a ev tutmak için gittiğimde öğretmen evinden apar topar gözaltına alındım. İstanbul'da gurur duyduğum şubeme gittiğimde kelepçe takmaları ve beni o nezarete atmaları zoruma gitti. Ben kaçan göçen biri değilim. Çocuklarıma, aileme vermem gereken mesaiyi işime verip çalışan biriyim. Yapılanları unutmayacağım' şeklinde konuştu.
'İtiraz edeceğiz'
Mahkemenin kararı açıklamasının ardından polis avukatları açıklama yaptı.
Avukat Kemal Şimşek, '49 kişiden, şuanda sadece 11 kişisi hakkında tutuklama kararı verildi. Yalnız ifadesi alınamayanlar, ifadeleri alınamadığı için tutuklu olmamalarına karar verilmiş oldu. Tutuklananların arkasındayız. Gözaltındakilerin savunma hakları kısıtlandı. Savunmalarını yeterli şekilde verilmelerine izin verilmedi. Delil sunulamadan böyle bir tutuklama kararı çıktı; itirazını yapacağız' dedi.
Sorgu hâkiminin kuvvetli bir suç şüphesi varsa ona göre tutuklama kararı verdiğini vurgulayan Şimşek, 'Şu anda delillerin dolu dolu takdir edilerek verildiği bir karar değil bu. Bu bir hüküm de değil. Sonuç olarak insanların tutuklanmalarına karar verilse bile, bu suçlu oldukları anlamına gelmiyor' şeklinde konuştu.
Kararın ilan edildiği gibi niye 21.00'de değil de gecikmeli olarak açıklandığını bilmediklerini dile getiren Şimşek, kendilerinin de koridorda yüzlerce polisin arasında bekletildiklerini söyledi.
'Biz savunma avukatları olarak, dosyada hala kendilerini suçlamaya yetecek, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmadığını düşünüyoruz' diyen Şimşek, sonuna kadar bu davanın arkasında olacaklarını ifade etti.
Avukat Kamil Ata ise, 'Burada casusluktan suçlanıyor bu insanlar. Siyasi bir soruşturma, bu soruşturma. Siyasi iktidar terör örgütleriyle kol kola geziyor. Bu suçlamanın haksız olduğunu biliyoruz. Mahkemenin tutuklama yapacağına emindik. İstenen buydu zaten. Bu nedenle de mahkemenin tutuklama yapacağına hazırdık. İçerideki insanlar da hazırdı; ancak mahkeme kısmi bir karar verdi' diye konuştu.
Karar öncesi açıklama
Şüpheli polislerin avukatları adına Avukat Ömer Turanlı tarafından yapılan açıklamada şöyle dendi:
“İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından sorguya sevk edilen tüm polislerimize aynı suçlar isnat edilmiştir. Bu suçlar casusluk, evrakta sahtecilik, özel hayatın gizliliğini ihlâl etme, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme, suç uydurma, suçlarıdır. Öncelikle belirtmek isteriz ki, 'Ceza Muhakeme Kanununa' göre her bir kişinin işlediği iddia edilen suç ayrı ayrı belirlenerek ve gerekiyorsa, sorguya sevk edilmeleri gerekirken toptancı bir anlayışla ve baştan savma bir soruşturma ile tüm şüphelilere basma kalıp bir şekilde aynı suçlar isnat edilmiştir. Casusluk iddiası ve diğer suç isnatları bilinçli olarak çirkin bir iftira niteliğinde müvekkillerimize isnat edilerek hem kamuoyu önünde rencide edilmeleri ayrıca algı operasyonuyla peşinen suçluymuş gibi göstermeye çalışılması ve tutuklanmalarını temin maksadıyla ortaya konulmuştur.'
Avukatlar adına yapılan açıklamada ifadesi alınmayan 17 şüpheliyle ilgili olarak da şu ifadeler kullanıldı:
'Şu açıkça bilinmelidir ki,Tehvit Selam Terör Örgütü dosyası ile ilgili müvekkillerimize isnad edilen suçlamalar hakkındaki detaylı bilgisi olan emniyet müdürü, amiri pozisyonundaki kişilerin gerçeklerin ortaya çıkmasının engellenmesi amacıyla bilerek ve kasıtlı olarak ifadeleri alınmamış ve zapta geçirilmemiştir.'
22 Temmuz soruşturmasında mahkeme, ifadesi alınmayan şüphelilerin dinlenmeyerek dosya üzerinden karar verilmesine, dosyanın kapsamlı oluşu gözetilerek, kararın saat 21.00'de tüm şüpheli ve avukatlarının yüzlerine adliyenin en geniş salonunda okunmasına karar verdi.
Usûl tartışması sorgulamayı durdurdu
Gülen Cemaati'ne yönelik başlatılan iki soruşturmadan biri olan 'casusluk' soruşturmasında, tutuklanmaları istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edilen şüpheli polislerden kalan 21 kişinin sorgusuna sabah 9.30'da başlanacağı açıklanmıştı. Ancak avukatların mahkeme salonuna 11.45'te gelmesi hem sorgunun geç başlamasına hem de yeni bir krize neden oldu.
Sorgu sırası gelen polis memuru Hasan Basri Kahraman'ın avukatlarının gecikmesi nedeniyle Hâkim İslam Çiçek, polis tutanaklarının ve savcılık beyanlarının okunmadan sorguya geçilmesine karar verdi.
Avukatlar ise bunun usûle uygun olmadığını savundu.
Sanık avukatlarından Ömer Turanlı, Hâkim İslam Çiçek'in tutanakları okutturmadan işlemleri tamamlamak istediğini, ifade tutanaklarının mahkeme önünde Ceza Muhakemeleri Kanunu'na göre okunması gerektiğini belirterek itiraz ettiğini söyledi.
Daha sonra avukatlar Murat Akkoç, Ahmet Özer ve İsmail Yanar cüppelerini çıkarıp duruşmayı terk etti. Bunun üzerine Hâkim Çiçek Baro'dan avukat çağırdı. Çiçek'in gelecek yeni avukatlarla kalan 21 şüphelinin yargılamasını sürdürmek istediği belirtildi. Ancak akşam saatlerine kadar ancak dört polisin sorgusu yapılabildi. Sorgusu tamamlanamayan 17 polis kaldı.
'Birtakım tatsızlıklar...'
Sorgusu tamamlanan polislerden biri İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nin eski müdürü Yurt Atayün...
Atayün'ün sorgusunun ardından gazetecilere bir açıklama yapan avukatı Ömer Turanlı, sorgu işlemlerinde 'birtakım tatsızlıklar' yaşandığını belirterek, 'Yaşanan tatsızlıkları mahkeme zabıtlarına yansıtmaya çalıştık. Fakat bu sorgu işleminde, aynı Emniyet Müdürlüğü'ndeki gibi sıkıntılar burada da yaşandı. Atayün'ün gözaltı süresi dolduğu için emniyette ifadesi tamamlanamadı. Mahkeme sorgusunda ise dosya ve delilleri tamamen müvekkilimize inceletilemedi' dedi.
Avukat Turanlı mahkemede 'Bir saatte savunmanızı bitiriyorsanız bitirin, bitirmiyorsanız hukukun gereğini yapacağım' dendiğini, müvekkilini savunmak için tanınan yasal hakların kısıtlandığını iddia etti.
Avukat Turanlı, ayrıca, 'Duruşma salonunun önünde yüzlerce Terörle Mücadele Şubesi polisi vardı. 50 avukat varsa, 500 tane de polis var. Bu psikolojiyle duruşmaya girdik. Bu psikolojiyle savunma yaptık. Bu psikolojiyle yapılan savunma hukuken geçerli değildir, batıldır. Balyoz ve Ergenekon'daki taşkınlığın binde biri bile burada olmadı. Bu kadar polise ne gerek var?' dedi.
8,5 saat süren sorgu
22 Temmuz operasyonu kapsamında tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen, aralarında İstanbul Terörle Mücadele Şubesi'nin eski müdürü Yurt Atayün'ün de bulunduğu 49 kişinin sorgusuna saat 10.00'da başlandı.
Atayün'ün sorgusu yaklaşık 8,5 saat sürdü. Saat 22.00'de 20 zanlının sorgusu tamamlandı.
Sorgular devam ederken, zanlıların avukatları koridordaki polis sayısının azaltılması ve kurulan bariyerlerin kaldırılması için sorgulamayı yapan Hâkim İslam Çiçek'e talepte bulundu. Ancak Hâkim Çiçek, 'Güvenlik gerekçesi ile bu önlemler gerekli' yanıtı verince, avukatlar 'Bu koşullar altında müvekkillerimizin sorgusuna katılmayacağız' diyerek sorgulamalara girmediler. Avukatların bu durumu gazetecilere duyurmak için basın açıklaması yaptığı sırada, sorgulamanın sürdüğü kattaki polis sayısı azaltıldı ve bariyerler kaldırıldı.
Mahkemeye sevk edilen 49 kişiden 12'sinin avukatı olan Murat Akkoç adliyenin önünde yapılan basın açıklamasında, baro odasından mahkeme salonuna kadar iki bariyer ve yaklaşık 200 de polis konulduğunu söyledi.
Polislerin telefonları toplandı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gözaltındaki polislerin telefonlarının olmasını ve içeriden çektikleri fotoğrafları bu yolla paylaştıkları gerekçesiyle Adalet Bakanı’nı uyardığını söylemişti.
Telefonların yeniden el konulması üzerine polislerin avukatları; “Hakkında el koyma kararı bulunmayan telefonlar, cumartesi gecesi gözaltı süresi dolunca müvekkillerimize iade edildi. Bu sabah yeniden kendilerinden alınarak bize teslim edildi, biz de adliyenin kapısında bekleyen ailelerine teslim ettik' dedi.
Avukatlar telefonların yeniden sahiplerine verilmesi için dilekçe yazacaklarını söyledi.
Hakan Şükür'den yanıt
Başbakan Erdoğan, Hakan Şükür'ün de aralarında olduğu bağımsız milletvekillerinin gözaltındaki polisleri adliye nezarethanesinde ziyaret edip fotoğraf çektirmesini ve bunu sosyal medyada paylaşmasını eleştirmiş, bunun suç olduğunu söylemişti. Hakan Şükür bu eleştiriye Twitter'dan yanıt verdi. Şükür mesajında, HDP milletvekillerinin İmralı Cezaevi'nde PKK lideri Abdullah Öcalan ile çektirdiği fotoğrafı koyarak, 'Kimi vekillerin zanlılarla fotoğraf çektirmesi suç, kimi vekillerin hükümlüyle fotoğraf çektirmesi değil, öyle mi?' diye yazdı.
Polislerin aileleri adliye önünde bayramlaştı
22 Temmuz Operasyonu kapsamında gözaltında bulunan 49 kişinin aileleri Ramazan Bayramı'nın ilk gününü adliye önünde geçirdi.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın önünde sabah saatlerinden itibaren toplanmaya başlayan aileler sıraya girerek bayramlaştılar.
Adliye girişinin çevik kuvvet ekiplerince barikatla kapatılması üzerine aileler basın açıklamalarının yapılmasına izin verilen geniş bir alanda bayramlaştı.
Masalar kurarak tatlılar, çikolatalar ikram eden ailelerle bayramlaşmaya, tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilip serbest bırakılan Emniyet Amiri Kadri Cemil Yiğit de katıldı. Meslekte 14 yılını doldurduğunu ve ilk defa bir mahkeme aşamasına şahit olduğunu belirten Yiğit, 'Sadece işimizi yaptığımıza inanıyoruz. Yaşamak istemediğimiz şeyleri yaşadık' dedi.
Kaynak: AA ve DHA