Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Kelleşme Sürecindeki Erkeklerin Hayatındaki 13 Kilometre Taşı
Kelleşme Sürecindeki Erkeklerin Hayatındaki 13 Kilometre Taşı
Kellik kimi zaman genetik, kimi zaman dış etkenlerden başa gelebilecek bir musibet. Bazen kader, bazen ise bir tercih de olabiliyor tabii. Erkeklerin çoğu hayatlarının belli bir döneminden sonra kelleşme denen illetle mücadele sürecine girebiliyor. İşte size kelleşme sürecindeki bir erkeğin hayatındaki 13 kilometre taşı!
Eğer 35 yaşınızı geçmiş bir erkekseniz muhtemelen siz de bu süreçlerden birini yaşadınız ya da yaşıyorsunuzdur. Fakat bu süreçlerden herhangi biri hayatınıza henüz girmemişse, saçlarınızın kıymetini bilin. İstatistiklere göre daha erken beyazlayacaklar ancak dökülmeyecekler. Peki ya dökülmeye başladılarsa? O zaman sizin de varacağınız sonuçlar bu kilometre taşlarından geçiyor.
1. “Benim saçım ince telli”
Bilimsel verilere göre kelleşme dediğimiz süreç genellikle 21 yaş öncesinde başlıyor. Bu durumla karşılaşan çoğu erkek, kellik sıkıntısı olmayan kişilere nazaran daha ince telli bir saç yapısına sahip olduğuna kendini inandırıyor. “Kanka sende kellik mi başlıyor nedir?” gibi sorular daha gençliğinin baharında buhrana sürükleyebiliyor erkekleri. Bu buhrandan bir kaçış “ince telli saç” inancı.
2. “Sadece biraz alnım açıldı”
Kellik tüm erkekler için bir numaralı stres sebebidir. Bu aslında psikolojik bir faktör olmaktan öte dünyadaki tüm canlılarla ortaklaşa paylaştığımız bir güdü. Dünyadaki tüm canlılar fiziksel özellikleriyle karşı cinsi etkileme eğiliminde yaratılmıştır. Misal bir Cennet Kuşu’nun tüylerini yolarsanız onu sadece uçmaktan mahrum bırakmaz, tüm cazibesini de yok edersiniz. Aynı şekilde, bir erkek aslanın yelelerini yolmanız onun dişiler üzerindeki etkisini de düşürür. İnsanlarda da özellikle saç bu konuda büyük önem arz eder. Bir erkeğin göğsündeki kıllar, ya da kaşları asla saçlar kadar etkili değildir. Saçları azalmaya başlayan bir erkeğin tüm endişelerinin ardında artık karşı cinsi etkileyemeyecek olma korkusu yatar. Bu yüzden o sinsi illetin emareleri ortaya çıkmaya başladığında avutur erkek kendisini “Sadece biraz alnım açıldı, sıkıntı yok” der.
3. “Biraz tepemde seyrelme oldu”
Bir süre sonra kendisine tepeden bakabilecek kadar uzun arkadaşlardan uzaklaşır kelleşen erkekler. Neden? Çünkü tepede baş gösteren seyreltiler moral bozar. Tepesi açılmaya başlayan 1.70 boyunda bir vatandaşın 1.90’lık arkadaşı “Hocam senin kafa cabrio arabalar gibi olmuş.” derse tabii o arkadaşlığın da ömrü uzun soluklu olmaz. Hatta bu yüzden tepesi açılan kardeşlerimiz, hayatlarının geri kalanını Hobbitlerle geçirmek bile isteyebilirler. Ama illa ki bir gören olur o kel noktayı, soranlara verilecek cevap da bellidir aslında “Sadece biraz tepem seyreldi yahu, kelleşme yok”
4. “Kellik benim genimde yok”
Dünyadaki erkeklerin çoğu kelliğin genetik bir durum olduğuna inanıyor. Evet ailenizde kellik yaygın görülen bir durumsa sizin de kel olmanız kaçınılmaz bir sonuç olabilir ancak bu sadece bir ihtimal. Çünkü genler vasıtasıyla aktarılan kalıtımsal verileri hangi atamızdan alacağımız biraz doğanın zar atışına bağlı gelişiyor. Nasıl ki anne ve babası kara gözlü olmasına rağmen, ninesinin yeşil gözlerini almış çocuklar doğabiliyorsa; kel bir babanın ve seyrek saçlı bir annenin çocuğu da sırma saçlı dedesinin genlerinden faydalanabilir. Bununla birlikte; anneniz, babanız, dedeniz, nineniz fırça gibi saçlara sahip olabilir ancak dedenizin büyük babasının yumurta gibi kafası size miras kalabilir. Bu yüzden ailenizdeki fertlere bakıp “Kellik benim genimde yok, ben kel olmam sadece biraz sıkıntıdan saçım dökülüyor” noktasına gelen erkekler bilmelidir ki, atalarının genleri peşlerindedir!
5. Elveda jöle, sprey, köpük…
Her üç erkekten ikisinin 35 yaşından itibaren saçları gözle görülür oranda azalmaya başlar. Çoğu kişide de bu durum “Ah be kızlara hava yapacağız diye bastık jöleyi köpüğü öldürdük saçları!” gibi bir inanışa sebep olur ve ilginçtir yine 35 yaşından sonra erkeklerin üçte ikisi saç kozmetik ürünlerine veda ederler. Açıkçası bu inanış pek doğru değil, uzun süre jöle kullanımı saçlarda deformasyona sebep olabilir ve saç derisinde bazı bozukluklara yol açabilir, ancak saç dökülmesi saç köküyle alakalı bir durumdur. Saç köklerinde bozulma olmadığı sürece kelleşme yaşanmaz ve jöle de saç köklerine birebir etkisi olan bir madde değil. Bu sebeple, jöleye spreye tövbe eden erkekler boşuna bir çaba içine girerler. Bu uğurda 10 yıllık ilişkisinde bir gün bile sevgilisinin karşısına jölesiz çıkmamış erkeklerin, bir anda yaşadıkları bu imaj değişikliğiyle ilişkilerini yitirdikleri bile olur.
6. Açıkları kapatma zamanı
Yaş ilerledikçe saçı iyiden iyiye dökülen ve artık kelliği “kabak” gibi ortaya çıkan erkekler, “Kalan sağlar bizimdir” moduna geçiş yaparlar ve ellerinde kalan saçlarını uzatıp, kel noktaları örtmeye başlarlar. Bu durum çoğu erkeğin komik bir imaja sahip olmasını doğursa da, onlar bu şekilde kel olmadıkları yönünde bir algı yaratmakta başarılı olduklarına inanırlar. Bu durumdaki erkeklerin en büyük dostları tarakları olur. Ceplerinde sürekli bir tarak bulundurarak kel noktaları örtüp dururlar.
7. Elveda tarak
Fakat bir noktadan sonra “Kel başa şimşir tarak” evresine geçilir ve artık kellik kapanmayacak noktalara varır. Bu durumda tarak da artık işlevini yitirir. Yanlarda kalan saçlarla erkekler “Muhtar kafası” dediğimiz evreye geçiş yaparlar.
8. Saç yoksa sakal var
Kelleşen pek çok erkeğin sakal bırakmak gibi bir takıntısı gelişir. “Biz daha ölmedik” imajı yaratmanın en bariz eylemidir bu hareket. Aslında bu da bir açığı kapatma hareketidir ve “köse” olarak tabir edilen, sakaldan da mahrum kalan vatandaşlardan bir ayrışma metodudur. Çünkü köselik çok ayrı bir nirvana noktası, kıldan tüyden arınmışlıktır. Kelleşen erkek, sakal bırakarak dosta güven düşmana korku salma amacındadır.
9. Şapka devrimi
Bir noktadan sonra artık kel bir kafanın herhangi bir organik uzuvla telafi edilemeyeceğine kanaat getiren erkekler, Ulu Önder’in izinde “Şapka Devrimi”ne uyum sağlarlar. “Şapkasız çıkmam ağabey” dönemleri başlar. O kafa şapkaların, berelerin, bandanaların içinde bir hapis hayatı yaşar olur. Kafada kalan saçlar şapka altında, saçları gür bir insan evladı imajı yaratmak için destek çıksalar da elbet bir gün “Takke düştü kel göründü” rezaleti, erkeği kıskıvrak yakalayacaktır!
10. Elveda fön makinesi
Son saçlarda yatan altılı kuponu gibi yalan olunca, erkek için artık fön makinası, saç havlusu gibi banyo gereçleri de hüzünlü bir anı olarak kalır. Bir zamanlar 3. seviyede harlı sıcak havanın rüzgarıyla uçuşan saçlardan eser kalmamıştır. O zaman düşünür erkek “Acaba çok fazla fönledik diye mi döküldü arkadaş bu saçlar” diye ama fön makinası doğru kullanıldığında saçlara zarar veren bir cihaz değildir ki…
11. Saç çıkartma yöntemlerine giriş
“Bırak gitsin dönerse senindir” düsturunu özümsemiş her erkek, saçlarının da elbet kendisine döneceği inancına sıkı sıkıya tutunur. Önce kimyasal ilaçlar devreye girer, sonra aktarlardan alınan yağlar sürülmeye başlar. Bir süre sonra iş kocakarı ilaçlarına kalır, kafasına sirke süren, sarımsak doğrayan, tezekle ovalayan, kafasıyla develere sürtünen vatandaşların çabası çoğu zaman boşa çıkar. İş eninde sonunda gelir saç ekim operasyonlarına dayanır. Olmadık yerlerden alınan kıl örnekleriyle kafaya ekilen saçlar, merinos koyunu benzeri sonuçlara yol açar… Çekilesi bir süreç değildir. Ancak kabul etmek lazım son zamanlarda saç ekim operasyonlarıyla saçlarına kavuşan çoğu erkek, eski formuna kavuşabilmekte.
12. Dövmenin yeniden keşfi
Bazı erkekler tedavi de çare olmayınca, kafalarına dövme yaparak durumu kurtarmaya çalışırlar. Dövme kaplı bir kafa ne kadar çekicidir tartışılır ancak bu yöntemle kelini örten erkekler az ı m san m ayacak kadar çok.
13. “Benim dedem de kelmiş zaten”
İş eninde sonunda gelir, kelliği kabul etmeye dayanır. Bu durumda da kabahati yine kendinde bulmaz erkekler. Bir zamanlar sahiplendikleri ailevi genlerini bir utanç malzemesi haline getirip “Benim dedem kelmiş zaten” diyerek topu aile büyüklerine atarlar. Ne yapacaklardı ki? “Evet kardeşim ben kelim ve saç köklerim yetersiz” mi diyeceklerdi? Kabullenirken bile dışlanan bir mevzu olarak kellik, her erkeğin eninde sonunda kabusu olacak mı bilinmez, ama iş dönüp dolaşıp hep genlere bağlanacak orası kesin. Bonus: Kel karizması İlginçtir istatistiklere göre kadınlar kelleşen erkekleri daha erkeksi ve dominant buluyorlar. Bu da kellerin daha karizmatik olmasını sağlıyor. Fakat bu etkiler orta yaşlı bir erkekte işe yarıyor. Yani genç yaşta kel kalan bir erkeğin bu karizmadan faydalanması için uzun süre beklemesi gerekiyor. ‘Kelleşmenin gerçek sebebine gelecek olursak aslında ne psikolojik ne de direkt olarak genler. Evet genler büyük oranda kel olup olmayacağınızı belirler, ancak bu şansınıza kalmış bir şey. Kel olup olmayacağınıza birebir etki eden faktör ise testosteron seviyeniz. Eğer dengesiz yükselen bir testosteron seviyeniz varsa kelleşmeye başlarsınız ve bu seviye düzenlenmedikçe kel kalmanız kaçınılmaz olur.
Yorum Yazın