Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Firmaların Gizli Silahı: Planlı Eskitme!
Kullanıcılar genellikle aldıkları ürünlerin birkaç yıl içerisinde bozulacağını bilirler. Hatta alınan ürünler garanti süresini doldurduktan sonra ilk falsolarını vermeye başlayarak sürekli tamir ihtiyacı doğuruyorlar.
Cihazların alındıktan 2 yıl sonra bozulmaya başlamasının sebebi nedir? Yoksa bu bozulmalar üretici firmaların kullanıcılar üzerinde oynadığı bir oyun mu?
Yeter artık dediğiniz o an!
Aldığınız teknolojik ürünler 110 yıldır çalışan şu ampul kadar olamıyor mu?
Planlı eskitmenin geçtiği her yerde bir ampulden bahsedildiğini görebilirsiniz. Bunun sebebi ise günümüzde hala çalışmakta olan 110 yıldan uzun bir süredir bozulmayan bir ampulün var olmasıdır. Bugün bir ampul satın alsanız 100 yıl çalışacağını düşünebilir misiniz? Peki bu teknoloji 100 yıl öncesinde kullanılırken günümüzde neden aynı standartlara sahip bir ampulü satın alamıyoruz?
Her şeyin temelinde olduğu gibi aldığınız ürünlerin hemen bozulmasının temelinde de ekonomik sebepler yer alıyor!
Size bir ömür yetecek olan temel ihtiyaçlarınızı karşıladığınız buzdolabı,
ampul, çamaşır makinesi, ütü gibi birçok ürünü sadece 1 kez satın almış olsaydınız bu ekonomiye zarar verirdi. Amerika’da ortaya çıkan planlı eskitme fikri ilk başta talebi arttırarak daha çok para kazanmak bu sayede yeni fabrikalar açıp işsizlik oranını düşürmek üzerineydi. Bu fikir başarılı oldu ve Amerika’nın ekonomisi oldukça iyi seviyelere geldi. Planlı eskitmeyi ilk dile getirenler ise bir ampul karteliydi.
Ne yapmış bu ampul kartelleri? Diye merak ediyorsanız...
1920’lerde dünyanın her tarafından ampul üreticileri bir araya gelerek ortalama 2500 saat ömrü olan ampullerin ömrünün 1000 saate indirilmesine karar verdiler. Kartele karşı gelenlere ise para cezası ödemek zorunda kalıyordu. Kartelin verdiği kararların belgelerini bulmak mümkün. Bu sayede ampulden kazanılan para yükseliyor ve üreticiler kar oranlarını yükseltiyor.
Her şey büyük buhranla başladı!
Büyük Buhran’ın ardından Amerikalı üreticiler, sanayi devleri de aynı politikayı izleme kararı aldı. Bir dönem planlı eskitmenin yasalaştırılması konuşuluyor fakat kabul edilmiyor.
Hiç kaçmayan naylon çoraplar, büyük buhrandan sonra kaçmaya başladı!
Büyük buhrandan sonra üreticiler kendi aralarında anlaşarak ürünlerin belirli bir süre sonra bozulmalarını, eskimelerini ayarlıyorlar. Naylon çoraplar ilk üretildiğinde asla eskimez ve kopmazken üreticiler satışların devam etmeyeceğini fark ediyor ve mühendislerine daha kalitesiz ve dayanıksız çoraplar üretme talimatı veriyorlar.
Dönemin mühendisleri buna karşı çıktı!
Dönemin mühendisleri bunu etik bulmazken, daha iyisini yapmaları gerektiğini düşünürken yeni nesil mühendislere planlı eskitmenin temelleri veriliyor ve bütün mühendisler bu sistemi benimsiyor.
Bu planlı eskitme günümüze de yansıdı. Müşteri memnuniyetine ne kadar öne verdiğini bildiğimiz Apple'da bu yöntemi kullandı.
Günümüzde de hala planlı eskitme oldukça sık kullanılan bir yöntem. Ünlü
Youtuber Casey Neistat yaklaşık 20 yıl önce bir iPod satın aldı. iPod’un
bataryası bir süre sonra bozuldu ve Apple dahili olan bataryayı değiştirmek yerine yeni bir iPod satma politikasını kullandı. Casey Neistat viral haline gelen bir video çekerek tepkisini belli etti ve bunun neticesinde bir avukat Apple’a bu konuda dava açtı.
Davadan sonra gerçekler ortaya çıktı!
Dava sırasında Apple, iPod’un batarya tasarımlarını ve teknik özelliklerini paylaşmıştı. Burada önemli bir gerçek fark ediliyor ki lityum bataryaların tamamı kısa süre sonra bozulmak üzere tasarlanmış. Davanın sonunda Apple ile davacı taraflar anlaşmaya vardı. Bataryalara değişim servisi verilirken garanti süresi 2 yıla uzatıldı, davacılara tazminat ödendi.
Peki, bu bozuk ürünlere ne oldu? Diye soracak olursanız...
Bozulan ürünler tabii kide çöp olmadı. Bozulan elektronik ürünlerin büyük bir kısmı ise Gana gibi Afrika ülkelerine “2. el ürün” adı altında gönderiliyor. Afrika’ya yardım yapılıyormuş, teknolojik eşitlik sağlıyormuş gibi gösterilirken kimse bu ürünleri kullanamıyor.
Aldığınız ürün donanımsal olarak iyi olabilir. Fakat ürünün yazılımı donanımı kadar iyi olmayabilir.
Kullandığımız birçok cihaz donanımsal olarak sağlam kalsa bile içerisindeki bir veya birkaç çip yüzünden yazılımı sayesinde kısa sürede bozulabiliyor. Yapılacak olan sağlam bir araştırma ile bu tür yazılımları nasıl etkisiz hale getireceğinizi bulabilirsiniz. Ürününüzün yazılımı onu daha etkili kullanmak için kullanılacakken tam tersine nasıl daha erken bozulacağı konusunda yol gösteriyor.
Bu dediklerimiz belki sizlere hayalperest bir yaklaşım olarak gelebilir...
Biraz hayalperestçe geliyor olabilir ama bunlar sürekli yaşadığımız şeyler. Binlerce lira verdiğimiz ürünlerin neden sadece 2 yıl garanti süresi mevcut? Şirketler daha sağlam cihazlar üretemiyor mu? Daha taksiti bitmeden bozulan cihazlar bütün o paraları hak ediyor mu?
Planlı eskitme ülkemizde de çok fazla kullanılıyor!
Özellikle ülkemizdeki garanti şartları oldukça gülünç durumda ki bunun
sebebi de planlı eskitme. Büyük firmalar bile artık cihazınızdaki sorun ne
olursa olsun bütün donanımı değiştirmek uğruna adeta kendini parçalıyor, şirket politikalarına da açık açık yazabiliyorlar. Dizüstü bilgisayarınızın yan tarafında küçük bir çatlak olduğu için şirket bütün alt kasayı değiştirmek ister ve garanti şartlarında da bunu açıkça belirtmişlerdir. Size sıfır ayarında bir cihazmış gibi sunmak isterlerken gerekli gereksiz bütün hasarlar için inanılmaz bir fiyat ortaya çıkarırlar.
Tek amaç alışveriş çılgınlığı yaratmak diyebiliriz.
Bütün ekonomik sistem alışveriş çılgınlığı yaratmak, markaya bağımlı hale getirmek ve bunu sürekli tekrar ettirmek üzerine kurulu ve yapabileceğimiz çok az şey var. Ürünlerimizi kendimiz onarabilir, araştırma yapıp yazılımları ile oynayarak ömürlerini uzatabiliriz. Alışveriş çılgınlığını tamamen bitiremezsek bile en azından azaltabiliriz.
Yorum Yazın