Fallout 4 Oyun İncelemesi
Fallout 4 Oyun İncelemesi
Bir nükleer savaşla yok olmuş bir dünyada her an ölüm korkusu ile yaşadığınızı, yiyecek bulamadığınız, hiç kimseye güvenemediğiniz bir dünyada olduğunuzu düşünün. Hiçbir probleminin cevabını bilmediğinizi, 200 yıl süresince olanlardan, bitenlerden haberinizin olmadığını hayal edin.
Fallout efsanesi, serinin dördüncü halkası ile devam ediyor. Peki Fallout 4 ne kadar iyi?
İçerisinde bulunduğumuz dünya Nükleer Savaşın arta kalanlarından ibaret. Bilmeyenler için kabaca söylemek gerekirse, Fallout dünyası tamamen Post Apokaliptik bir dünya içinde geçen bir oyun sunuyor. Bildiğiniz suretiyle bu nükleer patlamalar esnasından insanoğlu kendilerini korumak için Vault isminde olan sığınaklara saklanıyor ve hayatlarına burada devam ediyorlar. Fakat bazıları çoktan yeryüzüne çıkmış ve kendi dünyalarını yaratmayı başarmış. Aynı zamanda her Vault’da birbirinden değişik vakalar meydana geliyor.
İşte bu aşamada şayet Fallout’u tam anlamıyla yaşamak istiyorsanız, ilkin daha önceki oyunları oynamanız bizce koşul. Şu sebeple her Fallout oyununda değişik bir Vault’tan çıkıyor, değişik bir öykü örgüsünün içine dalıyoruz. Vault 111 olarak malum mekan, bir anlamda Fallout 4’ün en mühim noktasını oluşturuyor. Neden bölümüne ulaşmadan önce, birazcık oyunun açılışından anlatmak gerekiyor… Daha ilkin onlarca defa gösterilen açılış videosunu sanıyoruz birçoğunuz çoktan izledi.
İkinci Dünya Savaşı‘nı takip eden yıllarda insanlar nükleer gücü bir kaynak olarak kullanmaya karar veriyor ve akabinde bugün bile tam anlamıyla haiz olmadığımız, değişik bir teknoloji yapısı aniden yoktan var oluyor. Fakat zaman içinde nükleerin getirmiş olduğu enerji birtakım çıkmazlar yaratıyor ve işte o noktada işler karışıyor. Bizse aslına bakarsan komplike olan bir dünyanın ortasında oyuna başlıyoruz.
HER ŞEYİN BAŞI KARAKTER
Fallout 4’e adım atar başlamaz ilk yapmamız ihtiyaç duyulan şey karakter yaratmak oluyor. Kadın veya adam karakterlerden birisini seçerek işe başlıyoruz. Akabinde daha ilkin asla görmediğimiz farklılıkta bir karakter yaratma menüsü bizi karşılıyor. Ezberden giden değişik ağız yüz yöntemlerinin aksine, muayyen bir bölgeye olabildiğince dokunarak biçim değiştiriyoruz. Birbirinden değişik ve ilgi çekici yüz şekillerini yaratmamıza olanak sunan Fallout 4 , bu aşamada beğenimizi fazlasıyla kazanmıştır.
Karakter yaratma işlemi tamamlandıktan sonrasında derhal oyuna başlıyoruz… Harika bir Amerikan rüyası ile oluşturulan oyunda, iyi bir evimiz, eşimiz ve de bebeğimiz bulunuyor. Etrafta birazcık dolaştıktan sonrasında kapı çalıyor ve karşımızda Vault yetkilisini görüyoruz. Biz evet de desek hayır da desek eninde nihayetinde adımızı Vault listesine yazdırıyoruz.
Zaten bu “zorunluk” oyunun birtakım noktalarında canımızı sıkan sonuçlar doğurmadı değil. Açıkçası böylesine özgürlüğün ön planda olduğu bir oyunda, derhal her türlü şeyi konuşarak değiştirebilmeyi dilerdik.
Hikayeden daha çok anlatmak istemiyoruz; yaşayarak görmeniz bizce en iyisi. Uzun vakit oyunun grafikleri hakkındaki konuşulmuştu hatırlarsanız. ilk olarak bu mevzu hakkındaki endişelenmemeniz icap ettiğini söylemekte yarar var. Vault’tan dışarı menfaat çıkmaz mükemmel bir görsel şölen ile karşılaşıyoruz. Bu durumda Skyrim’de de kullanılan Creation Engine’in katkısı büyük. Görseller mükemmel, tasarımlar kusursuz ve efektler başlı başına sanat eseri.
Bilhassa hava ve su hikayesinde bir fazlaca çalışmış olduğu açıkça görülüyor. Wasteland konseptini her oyununda olduğu şeklinde yeniden kusursuz biçimde resmeden Bethesda, karşımıza dev gibi bir harita ile çıkıyor. Başlangıçta harita birazcık minik şeklinde algılanıyor fakat zaman içinde içinde olduğumuz noktaların giderek büyüdüğüne tanık oluyoruz. İlk yol arkadaşımız Meat Dog oluyor. Fakat hepimiz ilerledikçe karşımıza çıkan değişik kişiliklerle de yol arkadaşlığı yapabiliyoruz. Bu noktada iyi mi bir oyun deneyimi istediğimiz büyük ayrım yaratıyor. Şu sebeple her karakterin kendisine özgü bir özelliği bulunuyor.
İçerisine daldığımız Wasteland’de hayatta kalmak için evvela karakter yaratma kısmındaki S.P.E.C.I.A.L.’ı, oynamak istediğimiz karakter modeli gibi şekillendiriyoruz. Aynı zamanda yeteneklerin de bulunmuş olduğu S.P.E.C.I.A.L. menüsünde, öncelikle zaman içinde ulaşabileceğimiz ileri düzen Perk’lere bakmadan geçmeyin. Her Perk oyuna büyük miktarda tesir ediyor. Sonrasındaysa sıra Minuteman ile karşılaşmaya geliyor. Bu takım ile bununla birlikte oyunun ilk Power Armor’una da kavuşuyoruz. Kendilerini devasa bir yaratıktan kurtardığımız Minuteman ile yakın zamanda dost oluyor, akabinde bol miktarda vazife alıyoruz.
POWER ARMOUR VE FAZLASI
Eski oyunların ulaşılması güç olan Power Armor’u bu oyunun derhal başlangıcında beliriyor. Aslında bu hareket Bethesda tarafınca alınmış en eleştiri kararlardan birisi. Malumunuz Fallout’un bir noktada kıymetlisi olan Power Armor’a eskiden ulaşmak için büyük çabalar gerekirdi. Fakat aradaki farkı çok da fazla büyük tutmak istemeyen imalatçı takım, dördüncü oyunda bir yerine dört değişik, her bir parçası kendi içinde değişik şekillerde upgrade edilebilen setlerle çıkageldi. Power Station olarak beliren noktalarda onarım ve upgrade edilebilen bu mükemmel zırh, ne yazık ki muayyen bir enerjiye gerekseme duyuyor.
Fusion Core olarak malum enerji kaynakları olmadan o kadar da ileriye gitmek ne yazık ki olası değil. Bu kaynaklarsa Commonwealth olarak malum haritanın birçok noktasında karşımıza çıkabiliyor. Bilhassa yol üzerinden ziyade, değişik veya gizli saklı noktalarda kendilerine sıkça rastlayabiliyoruz. Oyunun bir noktasından sonraysa istemediğimiz kadar Fusion Cell’e ulaşmış oluyoruz. Haritada birden fazla sayıda Power Armor bulmak olası fakat aynı anda yalnız tek bir tanesini takibe alabiliyoruz. Kalan zırhlarınsa yerini anımsamak zorundayız.
Fallout 4’ün yeni özelliklerinden birisi olan üs kurma işini de unutmamak lazım. Evet, doğru duydunuz; bu oyunda kendimize üs kurabiliyoruz. Minutemen ile olan tanışmamızın arkasından, eskiden evimiz olan noktaya yine dönüyor ve burada sıfırdan bir yaşam kurabiliyoruz. Şehrimizin üretim menüsünü açtığımız anda ekranın üst kısmında nelere ihtiyacı olduğu beliriyor. Yemek, su, emniyet, yatacak yer benzer biçimde başlıkların sonucunda grubumuzun mutluluğu yer ediniyor.
Kent oluşturmak temelde fazlasıyla basit. Karşımıza çıkan menü aracılığı ile değişik sekmelere ulaşabiliyor ve istediğimiz objeleri konumlandırabiliyoruz. ilk başlarda değişik parçalardan ev yapmak olası. Tabii bu birazcık süre alan bir hareket. Akabinde su gerekiyor. Toprak üstünden yahut yanı başımızdaki nehirden arıtma aleti ile su elde etmek olası. Diğer yerleşkelerden toplayacağımız yemekleri de dönerek kendi bölgemize ekerek, yiyecek hikayesinde da devasa bir adım atmış oluyoruz. Yatak yapmadığımız zamansa bölgemizdeki insanoğlu genel anlamda üzgün oluyor. Ayrıca birçok aygıt için de üreteç yapmamız gerekiyor.
Savunma bölümü için bol miktarda taret ve mayın döşememiz gerekmekte. Zamanla bölgemize yapılacak saldırılara evvelde hazırlanmak koşul. Bölgemiz içinde değişik emek verme alanları da bulunuyor. Mesela fazla silahlarımızı ham madde için yok edip, olan silahlarımızı güçlendirebileceğimiz, zırhlarımızı geliştirebileceğimiz, değişik karışımlar hazırlayabileceğimiz ve de yiyecek pişirebileceğimiz birçok noktayı Minuteman ile geldiğimiz yerde bulabiliyoruz. Bu arada içinde bulunduğumuz bölgedeki derhal her türlü objeyi yok edip, kaynağa dönüştürmek olası.
Oyunda birbirinden değişik fraksiyonlar bulunuyor. Bu tema aslına bakarsanız birçok Fallout oyununa hakimdi ve tekrar görmek bizi bir fazlaca sevindirdi. Tek tek sayarsak uzun bir listeye haiz oluruz bu sebeple toplamda 15 tane değişik fraksiyon Fallout 4 ‘de kendisine yer bulmuş durumda. Fakat bunlardan dört tanesi hakkaten büyük ehemmiyet arz ediyor. İlki aslına bakarsan makalenin başından beri okuduğumunuz Minutemen. Başlarında bulunan Preston Garvey ile ilişkilerimiz bizler istediğimiz sürece yoğun bir halde artıyor. Kendisinden bol miktarda vazife alıyor, etraftaki öteki yerleşimlerle irtibat kurabiliyoruz.
Brotherhood of Steel adlı ikinci fraksiyonsa karşımıza Paladin Dense olarak lanse edilen karakterle çıkıyor. Temelde fazlaca optimist şeklinde gözükseler de onları tanıdıkça kendilerini adadıkları yol hikayesinde işin dozunu birazcık kaçırmış olduklarını anlıyoruz. İyi ilişkiler kurmamız sonunda Paladin Dense ekibimize katılabiliyor ki bizce en iyi yandaşlardan birisi.
The Railroad isminde bir öteki takım esasen adından da tanıyacağınız, Fallout’a o kadar da yabancı olmayan bir takım. En büyük emelleri The Institute isminde fraksiyonu ortadan kaldırmak. Bolca görevin arkasından Deacon isminde arkadaşımızı ekibimize katabiliyoruz.
The Institute ise her şeyini bilime adamış insanoğlu grubundan başkası değil. Dışarıya oldukca şirin gözükseler de içten içe icra ettikleri hesaplar, esas yüzlerini ortaya çıkarıyor. Şayet füzyonla çalışan silahlardan uzak kalmak istemiyorsanız, onlarla aranızı iyi tutmanızı tavsiye ederiz.
Son olarak eski Fallout tutkunlarını da unutmayan Bethesda, VAST adlı mekaniği dördüncü oyunun bünyesine de yerleştirmiş. Bildiğiniz suretiyle S.P.E.C.I.A.L.’ın bir uzantısı olan ve bir noktada birbirini tamamlayan VAST yardımıyla, ilk iki oyundaki aksiyon puanı ile hareket etme mekaniği, yeni jenerasyon Fallout’larda da kullanılmıştı. Yani VAST bir noktada eski ve yeninin kesiştiği nokta olma hususi durumunu üstlendi. Karakterimizin haiz olduğu aksiyon puanı hem de VAST’ı ne kadar efektif kullanabildiğini de gösteriyor.
Oyunu büyük miktarda yavaşlatan VAST menüsünde, hasım biriminin değişik noktalarına, değişik yüzdelerde ateş edebilme opsiyonu beliriyor ki bu bilhassa yakın menzilde bizlere hızla hücum eden düşmanlara karşı oldukça fakat fazlaca efektif bir korunma yöntemi. Benzeri biçimde, alakasız noktalardaki düşmanlara karavana sıkmaktansa, muayyen küçük bir ihtimal dahilinde ateş etmek oldukça daha mantıklı. Tabii bu aşamada devreye, Bethesda’nın Fallout 4’ü taktik bir yapımdan ziyade aksiyon oyununa çevirilmiş olduğu hakikatı giriyor. Ne yazık ki oyunda bizi en oldukça üzen, bütün oyunun fazlasıyla aksiyona dönüşmesi oldu. Vakti zamanında yaşamımıza giren ve hop oturup hop kalkmamızı elde eden oyundan yapıt kalmamış dersek o kadar da abartmış olmayız.
Evet, yeniden mükemmel bir senaryo örgüsü içinde kayboluyoruz. Yine olağanüstü bir Wasteland içindeyiz ve derhal her şey oldukça güzel fakat her daim olduğu şeklinde tekrar sonu gelmez Bethesda bug’ları ile karşı karşıyayız. Saçmalayan fizik motoru, havada asılı kalan teçhizatlar, duvarlara takılan düşmanlar derken bütün keyfimizi aniden kaçıran oldukca fazla şeyle karşılaştığımızı söylemeden edemeyeceğiz. Ayrıca diyaloglarla yaşam gören bir serinin, özünden bu kadar fazlaca şey kaybetmesine de bir fazlaca üzüldük.
Kısacası Fallout 4’ü büyük miktarda beğendik fakat şunun da altını çizmek istiyoruz, karşımızda fazlaca daha iyi bir oyun da olabilirdi. Yakında ne olacak onu da izah edelim; bir sene içinde onlarca mod çıkacak ve tıpkı Skyrim’de olduğu şeklinde Fallout 4 de içerisinden çıkılamayacak, bambaşka bir oyuna dönüşecek. O zamana kadar, elimizdeki ile iktifa etmek zorundayız ve elimizdeki de pek kötü sayılmaz.
Yorum Yazın