
Hrant Dink cinayeti, Türkiye’nin anahtarıdır. Dilimizin sunduğu güzel oyunbazlık imkânı sayesinde “kilididir” de diyebiliriz. Bu cinayeti anlamak Türkiye’yi anlamaktır. Cinayet sonrasını anlamak Türkiye’yi anlamaktır. Cinayete nasıl geldiğimizi, ortamın nasıl hazırlandığını, “iş”in nasıl örgütlendiğini, nasıl “uygulandığını”, ortalık ayağa kalktıktan sonra katilin nasıl da hemen yakalandığını ve eline bayrak tutuşturulup ayağa kalkmış ne varsa bir güzel yerine oturtulduğunu, ama daha fazla yaralı bereli, yüreği daha fazla tükenmiş, daha fazla kan kaybetmiş olarak oturtulduğunu... Toplumun “yazık adama”dan, “Tamam da, öyle ‘hepimiz Ermeni’yiz’ falan demesinler”e getirilişi... Dünyanın gözleri, artık bu devirde, bunca şeyden sonra, hâlâ ve yine böyle bir suçun işlenebilmesine hayretten açılmış bütün gözlerin önünde bütün devlet marifetleri sergilenerek oynanan adalet oyunu... Teşkilat-ı Mahsusa koalisyonunun tepeden, jandarmanın polisin alttan, siyasetçilerin yandan katıldığı organize suç şebekesinin adalet kavramıyla, hak kavramıyla, hepimizle, na şu kadarcık haysiyeti olan herkesle alay ede ede... “katilimi yedirmem”i kafamıza vura vura...-
Haberin Tamamı İçin: