Türkülerimizi yabancı asıllı birinden duymak hem çok garip hem de çok muazzam!
Annesi Çek Babası Leh Olmasına Rağmen Türkülere Gönül Veren Viyanalı Müzisyen: Petra Nachtmanova
Polonyalı bir anne ve Çek bir babanın çocuğu olan Petra Nachtmanova Berlin’de saz ile tanışıp Türk halk müziğine gönül vermiş bir müzisyen.
İngiltere’de tarih okumuş olan Petra şu anda Berlin’de yaşıyor ve saz ile tanışma hikayesi de Berlin’de gittiği bir cemevine dayanıyor.
Türk halk müziğine gönül veren Petra, sazla tanıştığı günden beri saz çalıyor, türkü söylüyor.
Hep farklı kültürlerin ve müziklerin peşinden giden Petra 11 yıl önce Berlin’de bir cemevinde saz ile tanışmış. O günden beri türküler ve ozanların peşinden gidiyor.
Klasik İngiliz müziğinden Çin pop müziğine kadar her müziği takip etmiş ama saz onun için son nokta olmuş.
Saz ile tanıştıktan sonra sazın ruhuna inmek, türküleri daha iyi anlayabilmek aslında tamamen özüne ulaşmak için Türkçe öğrenmesi gerektiğine karar vermiş.
Ve Türkçe öğrenmek için Türkiye’ye gelmiş, garsonluk yapmış.
8 ay İstanbul’da kalan Petra Fransız Kültür Merkezi’nde Türkçeyi daha iyi öğrenebilmek için garsonluk yapmış. Hali hazırda Almanca, İngilizce, Fransızca, Rusça, Lehçe, Çekçe ve Fransızca konuşan Petra Türkçeyi de artık çok akıcı bir şekilde konuşuyor ve anlıyor.
Sazı daha iyi anlayabilmek için taa Horosan’a gitmiş, ozanlarla tanışmış, türküler söylemiş.
Hatta aşık Veysel’in mezarına da gitmiş.
Hatta bu yolculuğunun belgeselini de yapmıştı Petra.
Böylece sazı tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyordu ki amacına da ulaştı.
Petra Türkiye’ye de pek çok kez davet edilmiş, sonrasında da kendi isteğiyle ülkemize ziyaretlerde bulunmuş.
Hatta kendisi TRT Türkçevizyon Festivali’ne de katılmıştı. Aslında Türkiye’de tanınması da bu festivaldeki performansıyla olmuştu.
Onu diğerlerinden ayıran şey ise türküleri söylerken kendinden bir şeyler katması ve duyguyu hissettirebilmesi.
Bunun yanı sıra Türkçesinin akıcılığı da türkülerine ayrı bir duygu katıyor. Kalbimizi bırakıyoruz.
Aşık Veysel’in Güzelliğin On Para Etmez türküsünü bir de Petra’dan dinleyelim.
Petra her türküyü hissederek okuduğu için dinlerken bile rahatlıyorsunuz...
Aşık Veysel’in mezarını ziyaret ettiğinde de bu anı bir türkü ile ölümsüzleştirmiş. Adeta ustaya saygı performansı!
Mahzuni Şerif’in Yuh Yuh türküsünü bir de ondan dinleyelim...
gençlerimiz kendi kültürüne kendi türkülerine sahip çıkmazken başka bir kültür insanının türkülerimizi ve geleneksel çalgımızı benimsemesi üzücü :)

Bizim apolitik gençlerimizin geneli, yabancı kültür aşığı sevdalısı, yerine göre gönül de veriyor acaba onlar haber yapıyorlar mıdır? Nasıl ezik, ulusal duygular bunlar arkadaş.
Bunun eziklile ilgisi yok onlarda aydinlanma 15.yy da yasandi ustelik bize matbaa 200 yil gec geldi. Dolayisiyla Avrupalilar bizden bilim ve sanat anlaminda cok cok ilerdeler.
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın