Görüş Bildir
Haberler
Seda Yekeler Yazio: Tek Derslikli Okul

etiket Seda Yekeler Yazio: Tek Derslikli Okul

Seda Yekeler
03.02.2022 - 16:05 Son Güncelleme: 16.02.2022 - 14:37

Çocuklarımızı sadece doğum tarihlerine göre sınıflandıran geleneksel eğitim sizlerin, anne-babalarınızın, onların da ebeveynlerinin geçtiği ve şu an çocuklarınızın da geçtiği o kadar klişe bir sistem ki üzerinde düşünmeye gerek bile duyulduğunu düşünmüyorum artık.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Yaptığım araştırmalarda en çok ilgimi çekenlerden birinin endüstri devriminden önce çocukların eğitim almaları için yaş gruplarına göre sınıflandırılmadığıydı.

Yaptığım araştırmalarda en çok ilgimi çekenlerden birinin endüstri devriminden önce çocukların eğitim almaları için yaş gruplarına göre sınıflandırılmadığıydı.

Tabi bunun en önemli sebeplerinden birisinin nüfusun büyük çoğunluğunun kırsal alanda dağınık bir şekilde yaşıyor olmasıydı. İşte o zamanlar fabrika zili gibi bir zilin çalmasıyla pat diye kesilen düşünme, tartışma eylemlerini yarıda bırakan bir sistem yerine farklı yaşlardan çocukların sosyalleşerek bir araya geldiği, küçüklerin büyüklerden faydalandığı, büyüklerin küçük olanların sorumluluğunu üstlendiği, küçük olanların ise büyük olanlara imrenerek, onları örnek aldığı bir sistem vardı. Bu sistemi incelediğimde açıkça gördüm ki, çocukları yaşlarına göre sınıflandırmayı bıraktığımızda, küçükler kendilerine yeni kahramanlar, idoller, rehberler ediniyor, büyük olanlar ise hayattaki en önemli fırsatlardan birine “sorumluluk üstlenme” duygusuna sahip oluyorlar.

Unutmayın; büyük çocuklarınızı sorumluluktan uzak tuttuğunuz her an, zihinleri büyümeyi reddederek çocuk kalmanın konforunda yaşamak isteyecektir. Özellikle günümüz koşullarındaki ergenleri gözlemleme fırsatını, 15 yaş grubuna dâhil olan kendi oğlum ve arkadaşları sayesinde de yakalayabildiğimden ötürü, rahatlıkla söyleyebilirim ki içlerinde yaşadıkları boşvermişlik duygusu onlara 'gerçek' sorumlulukları hem aile içerisinde hem de okullarda veremememizden kaynaklanıyor.

Sorumluluk “vermeyi” bırakın, onlardan hep “ALIYORUZ.”

Sorumluluk “vermeyi” bırakın, onlardan hep “ALIYORUZ.”

Onlardan bitmek bilmeyen taleplerde bulunan, sürekli isteyen, rekabete iten bizleriz. Ve işin özünde, rekabet iyidir, insanı değişime ve gelişime teşvik eder diyenler aslında bu rekabetin, onları mevcut eğitim sisteminde ittiğimiz 4 yanlışın 1 doğruyu götürdüğü bu yarışın sadece çocukların kendileri ile ilgili olması. Kendileri ile ilgili ne demek? Başkalarına mentör olmalarına müsaade etmiyoruz demek. Başka çocuklara yardım etmelerine imkân tanımıyoruz demek. Onları kendi soyutlanmışlıkları ve bencil duyguları ile baş başa bırakıyoruz demek.

Biyolojik olarak 12 yaş civarı sırf üreme yetisi kazandı diye çocuk olarak addetmekten çıkarıp yetişkin kategorisine almaya başladığımız çocuklarımızda, çocukken, çocukluklarını yaşarken ortaya koyabilecekleri ve bununla da harika sonuçlar yaratabilecekleri inanılmaz bir “sorumluluk” potansiyeli var, bizler bu potansiyeli yok etmezsek tabii. Dolayısı ile çocukları sadece akranları ile sınırlamak; örneğin; yetişkin sayılan bir lise öğrencisini sürekli yaşıtlarına maruz bırakmak onlara çocuk muamelesi yapmak demek, onları çocuk bırakmak demek.

Eğer onları yaşlara ve şubelere ayrılmış kapalı duvarların ardındaki gerçek dünyaya göre ve gerçek dünya için yetiştirebilmeyi, hiçbir çocuğun yalnızca öğrenci olmadığı, aynı zamanda da öğretmen/rol model olup, buna göre de saygı gördüğü bireyler yapabilmeyi becerebilirsek; işte o zaman o duvarlar kendisinin ardındaki gerçek dünyaya benzeyecek ve her bir öğrenci yalnızca saniyede şu kadar sayıda test çözebilmeleri ile sınıflandırılmak yerine gerçekten “işlev sahibi” bireyler olarak yetişecekler.

Şu anda tek derslikli okul benim gibi bir eğitim reformistinin fantezisi olarak gelmiş olabilir sizlere.

Ancak “karma derslikler” ile dünya üzerinde denendiği okullar mevcut. Biliyorum şimdilik tüm okullarımızı bir sihirli değnekle tek derslikli okula döndüremeyiz; ancak programa farklı yaş gruplarının bir arada olup, küçüklerin ve büyüklerin birbirlerinin sahip oldukları özelliklerden faydalanacakları görevler vererek her bir büyük yaştaki öğrencinin kendisinden daha küçük yaştakine 1 yıl boyunca mentör olmasını sağlayabiliriz.

Atatürk'ün öğretmeni Şemsi Efendi’nin 1872 yılında Selanik’te açtığı okulda, bir üst senedeki öğrenci ile bir alt senedeki öğrenciyi ona 'lala' yani 'mürebbi' tayin ettiğini duyunca içimden; eğitim sisteminde 150 yıl geriye gitsek demek ki ilerlemiş olacağız demek geldi. Çocukların birbirine güvenerek ilerlemesi, önlerini açar, başarıyı kolaylaştırır. Sınıfın en iyisi benim çocuğum olmalı zihniyetinden kurtulup minik kanatların birleşip kocaman bir kanatla daha ileriye uçabileceğini unutmayalım.

Instagram

Twitter

Linkedln

Web

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
1
1
1
1
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın