Özgecan'ın Katil Zanlılarından Kan Donduran İfade
Mersin'in Tarsus ilçesinde üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ı öldürdükleri iddiasıyla adliyeye sevk edilen 3 zanlı tutuklandı. Zanlılar güvenlik gerekçesiyle farklı cezaevlerine gönderildi.
Tarsus'ta öldürülüp yakılan Özgecan Aslan'ın katil zanlılarından birinin ifadesi avukatların görev almayı reddetmesi nedeniyle uzun süre bekletildikten sonra adliyeye sevk edilen üç zanlı tutuklandı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre ifadelerin avukat nezaretinde alınması gerektiğinden adliyeye sevkte gecikme yaşandı.
Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı'nda sorguları tamamlanan Ahmet Suphi A. ve babası Necmettin A. ile Fatih G'nin sağlık kontrolleri, karakola gelen doktor tarafından yapıldı.
Kontrolün arından güvenlik önlemleri altında Tarsus Adliyesi'ne getirilen zanlılar binaya alındı. Deliller de de jandarma ekipleri tarafından adliyeye götürüldü.
Şüpheliler Cumhuriyet savcısınca ifadeleri alındıktan sonra tutuklanmaları istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye çıkartılan zanlılardan Ahmet Suphi A, 'canavarca hisle öldürme', Necmettin A. ile Fatih G. ise 'suça iştirak, yardım ve yataklık' suçlarından tutuklandı.
Avukatlar reddedince ifade alınamadı
Öncesinde internet sisteminden avukat talebine olumsuz yanıt alan Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı, son çare olarak baroya talebini yazılı olarak bildirmiş, Baro Başkanı Alpay Antmen de akşam saatlerinde 'Her ne kadar avukatlarımız istemese de yasa gereği 3 zanlıya avukat verildi' açıklamasını yapmıştı.
'Hakettikleri cezaya çarptırılmaları için çalışacağız'
Antmen, 'Her ne kadar avukatlarımız istemese de yasa gereği 3 zanlıya avukat görevlendirildi. Biri baro üyesi olmak üzere iki CMK avukatı, bir de özel avukat sorgularda yer alacak. Baro üyesi avukatımız, sadece sorguda yer alacak, herhangi bir savunma yapmayacak' diye konuştu.
Antmen, olaydan büyük üzüntü duyduklarını belirterek, zanlıların hak ettikleri cezaya çarptırılmaları için çalışacaklarını söyledi.
1600 avukat geri çevirdi
Gün içinde Özgecan'ın katil zanlıları minibüs şoförü 26 yaşındaki Suphi Altındöken, babası eski kuyumcu 50 yaşındaki Necmettin Altındöken ile arkadaşı 20 yaşındaki Fatih Gökçe'nin jandarma tarafından sorgulanmaları tamamlandı. Zanlılardan birinin ifadesi uzaktan akrabası olan avukatın nezaretinde, diğerinin ifadesi ise baro nöbet sistemi tarafından otomatik olarak görevlendirilip savunmayı kabul eden ancak olayın içeriğini gittiği jandarmada öğrenen bir başka avukatın huzurunda alınırken, ismi açıklanmayan diğer zanlıyı Mersin Barosu'ndan hiçbir avukat savunmak istemedi.
Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığı, bilgisayar sisteminden defalarca avukat talep etti ve sistem tarafından bir avukat atandı. Ancak atanan avukatların hepsi de savunmayı reddetti. Kanun gereği ifadenin avukat nezaretin alınması gerektiğinden jandarma, son çare olarak sistemi devre dışı bırakıp Mersin Barosu'ndan yazılı olarak avukat talebinde bulundu.
Baro Başkanı: Hiçbir avukatımız kendi rızayısla gönüllü olmadı
Özgecan Aslan'ın ailesini ziyaret eden Mersin Baro Başkanı Avukat Alpay Antmen, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayıp yaşanan süreci değerlendirdi. Avukatların zanlıları savunmak istemediğini vurgulayan Antmen, şunları söylemişti:
'Mersin Barosu'nun 1600 avukatı rızalarıyla böyle bir caninin yanında olmak istemediklerini beyan etti. Toplumda kadına karşı artan şiddetin en vahşi ve acımasızlarından biriyle karşı karşıyayız. Zanlılar, Tarsus İlçe Jandarma Komutanlığının yoğun çabası ve hassasiyetiyle yakalandı. Tarsus ve Mersin'deki avukatlarımızın yoğun talepleri üzerine biz de avukat arkadaşlarımızın yanında durduk ve bu zanlılara avukat tayin etmedik. Ceza Muhakemesi Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gereğince herkesin avukatla temsil hakkı bulunuyor. Bunu da biliyoruz ama hiçbir avukatımız buna kendi rızasıyla gönüllü olmadı.'
'Ailenin avukatıyız'
Sürecin tıkanmaması ve adli sürecin işlemesi için bir avukat gözetiminde zanlıların ifadesinin alınması gerektiğini, jandarmanın kendilerinin yazılı bir talepte bulunduğunu belirten Antmen, şöyle devam etmişti:
'İfadeleri tamamlanamadığından dolayı zanlılar adliyeye sevk edilemiyor. Savunma hakkı kutsal ama Mersin avukatları zanlıları savunmak istemiyor ve Türkiye'de de avukat bulacaklarını zannetmiyorum. Anayasanın İnsan Hakları Sözleşmesi görevi nedeni ile avukat ile temsil edilecekler çünkü adliyeye çıkıp ifadelerinin alınıp yasal işlemlerinin yapılması gerekiyor. bakacağım üstlenen olacak mı. Yoksa baro gereğini yapacak. Acımız büyük. CMYK gereğince mecbur olduğumuz halde savunmak istemiyor. Bir cani de olsa suçu sabit olana kadar, mahkeme tarafında suçu kesinleşene kadar masumluk karinesinden bahsediliyor. Ama biz baro olarak dik duruşumuzu gösterdik. Mersin barosu her zaman ezilenden yanadır. Biz bu gün ailenin avukatıyız. Zanlı adliyeye çıkarılınca o andan itibaren adliyedeyiz ve ailenin haklarını sonuna kadar savunacağız.'
İfadeler kan dondurdu
Yakalanan zanlılardan minibüs Şoförü Suphi Altındöken ve Arkadaşı Fatih Gökçe'nin ifadesi ise vahşetin boyutlarını gözler önüne serdi. Zanlıların ifadeleri birbirini tutmazken minibüs şoförü Altındöken tecavüze kalkıştığı iddialarını reddetti, 'Öldürme niyetim yoktu pişmanım' dedi.
CNN Türk'ten Ezgi Cankurtaran'ın haberine göre; Şoför Suphi Altındöken mahkemede Tarsus ilçe Jandarma Komutanlığı'nda verdiği ifadesini tekrarladı. İfadede,Özgecan Aslan'ı yolda duraktan aldığını, araca almasındaki sebebin ise Mersin'e gidecek nöbetçi araca teslim etmek olduğunu söyledi. İfadesine göre, minibüsle nöbetçi araca doğru giderken Özgecan Aslan acelesi olduğunu söyledi. Suphi Altındöken de 100 lira vermesi karşılığında Aslan'ı Mersin'e götüreceğini söyledi, Aslan da kabul etti.
Ancak Altındöken yolda giderken güzergah değiştirdi. Sorguda kendisine sorulan 'Neden güzergahı değiştirdin?' sorusuna ise 'daha hızlı gitmek için' yanıtını verdi. Ardından anlattıkları ise vahşeti ortaya koydu: 'Bayan ben yol güzergahımı değiştirdiğimi görünce bana 'Ne oldu bir terslik mi var?' diye sordu ben de 'Hem erken hem hızlı gideriz hem de aşağı yoldan gitmemiz yasak gören olursa şikayet eder o yüzden otobanı kullanacağım' dedim, otoban bağlantılı yolda giderken 'Senin niyetin ne de bu yola girdin?' dedi. Ben de 'Ben size otobandan gideceğimi söyledim az ileride gişeler var' dedim daha sonra bağırarak konuşmaya başladı.
'Arkadan başıma doğru eliyle vurdu'
Bu esnada arkadan başıma doğru eliyle vurdu. İlk vurduğunda karşılık vermedim. Bağırmaya devam edince 'Tamam sus' diyerek köprü üzerindeki kavşaktan geldiğim yola geri döndüm yolda yüksek sesle neden hala burdan gidiyoruz dedi ben de 'Gıcıklandın sen normal yola iniyoruz' dedim. Daha sonra bana ikinci defa vurdu ve boynumu tırnaklarıyla cırmaladı, dikiz aynasından biber gazı çıkardığını ve sıktığını gördüm. Eğildim ve bana denk gelmedi. Aracı yolun kenarında durdurdum ve arka tarafa geçtim içeri girer girmez yüzümü cırmaladı buna çok sinirlendim ve ben de iki elimle saçından tutarak itekledim, ikinci koltuk ve üçüncü koltuk arasına düştü. Sonra bana saldırmak için geri kalkarken ayağımın tabanı ile karın ve göğüs bölgesine iki üç defa vurdum tekrar yerden kalkmak isterken boyun bölgesinde kan gördüm bunun üzerine tekrar bir tekme vurdum'
Zanlı arkaya geçişindeki amacının ise konuşmak olduğunu iddia etti; 'Arkaya geçmemdeki amacım bana vurduğundan dolayı arabadan indirecektim ya da konuşmaktı. Bayan ile cinsel ilişki gibi bir amacım yoktu otopsi raporunda çıkacaktır' dedi.
İfadenin devamında araçta baygın yatan Özgecan Aslan'ın o halinden sonra panikleyip arkadaşı Fatih Gökçe'yi aradığını söyledi; 'O zamana kadar öldürmeye niyetim yoktu ölü olup olmadığını da bilmiyordum' dedi. Genç kızı yakma fikrini ise Fatih Gökçe'nin verdiğini iddia etti ve Gökçe'nin başka bir arkadaşından benzin isteyip o kişinin de benzini getirdiğini, ardından babasından yardım istedi.
Altındöken'in ifadesine göre o saatten sonra üç zanlı beraber hareket etti. 'Üçümüz bir aradayken ben 'ne diyorsunuz, ne yapalım' dedim, babam 'Fazla geç olmadan hastaneye götürelim' dedi. Fatih de 'ölmüşse veya hastaneye giderken ölürse başımıza bela olur git bak yaşıyor mu yaşamıyor mu yaşıyorsa ortadan kaldıralım' dedi. Yaşayıp yaşamadığına baktım hızlı bir şekilde nefes aldığını gördüm Fatih 'Boğazı falan kesikse işini bitir şimdi ölsün ortadan kaldıralım' dedi. Otobüste bulunan bıçağı sol kapı gözünden alarak araç içerisine girdim. O panikle bi iki defa boğaz tarafına soktum çıkardım. Fatih 'Oğlum madem yaptın yüzünü cırmalamış kızın tırnaklarında kimliğini bırakmış gibisin' dedi 'Ne yapayım?' diye sordum 'Ellerini kes' dedi.'
Ardından ormanlık yola gittiklerini ve yanında baba Necmettin Altındöken ve arkadaşı Fatih Gökçe varken Özgecan'ın cansız bedenini yaktığını itiraf etti. Katil zanlısı Suphi Altındöken ifadesinin sonunda ise öldürmek gibi bir niyetinin olmadığını ve pişman olduğunu söyledi.
İfadeleri birbirini tutmuyor
Özgecan'ı katledenler birbirine düştü. İkinci cani arkadaşından farklı ifade verdi, ifadesi avukatın uyarısıyla yarıda kesildi.
Üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'a tecavüz etmek isteyen, Aslan direnince bıçaklayarak ve kafasına levye ile vurup öldürdükten sonra babası ve arkadaşıyla yakan Suphi Altındöken'in arkadaşı Fatih Gökçe, jandarmada verdiği ifadede, kendisini azmettiricikle suçlayan arkadaşının Özgecan'ı öldürdüğünü anlattı. Gökçe, 'Bana, 'geminin oradan bir cono aldım, beni soymaya çalıştı, yüzüme biber gazı sıktı. Ben de bıçağı salladım. Biraz boğuştuk. Arkada yatıyor, ölük' dedi' diyen Gökçe, avukatının uyarısıyla ifadesini yarıda kesti.
Gökçe, jandarmada şu ifadeyi verdi:
Olay günü 20.30 sıralarında 6-7 yıllık arkadaşım Ahmet Suphi telefonla aradı, 'başım belada' dedi. 'Ne oldu hayırdır' dedim ama cevap vermedi. Bana Yenimahalle'de Dörtyol'un oradayım. Boş bir şişeye 5 TL'lik benzin getir dedi. Sonra aradı, Dörtyol'a geçtiğini söyledi. Arkadaşım Osman Taş'ı aradım. Acil arabasıyla beni almasını söyledim. Osman'la Ahmet Suphi birbirlerini isim olarak bilmezler. Ancak belki birbirlerini görmüş olabilirler. Osman, beni aldı ve Dörtyol'a gittim. Suphi'nin istediği benzini almadım. Oraya gittiğimde Suphi aracın içinde oturuyordu. Ben Suphi'nin aracı olan TOK otobüsüne geçtim. Ön koltuğa oturdum. Osman ayrıldı. Osman'a yolda Suphi'nin kavga ettiğini söylemiştim. Suphi ile yolda giderken elinin yüzünün yaralı olduğunu gördüm. 'Hayırdır birader' dedim.
Cono aldım
O da bana 'geminin oradan bir cono aldım. Beni soymaya çalıştı, yüzüme biber gazı sıktı. Ben de konsüldeki bıçağı salladım. Biraz da boğuştuk. Arkada yatıyor, ölük' dedi. Ancak kesin ölü olup olmadığını bilmiyorum. Hatta 'götür hastaneye bırak kaç' dedim. Arkaya baktım ama göremedim. Arabada yoğun kan kokusu vardı. Yolda bana, 'birini ara da benzin iste' dedi. Ben de Osman'ı arayıp istedim. Bu sırada alkollüydüm. 18 civarında 3 tane bira içmiştim. Osman, 5 dk sonra 5 TL'lik benzin getirdi. Biz üniversitenin orada arabada oturuyorduk. Araçtan inip benzini aldım ve Suphi'ye verdim. 'Eve gidiyorum, seni ararım' dedim. Osman'ın arabasına bindim, eve bırakmasını söyledim. Suphi arkamızdan geldi, eve geldiğim esnada benim evime geldi. O arabadan hiç inmedi. Ben yanına gittim. Bıçak istedi. Ben de bıçak yok, sen git dedim. Eve gittim ve telefonu kapattım. Yarım saat oturdum evde, sonra yine açtım. Suphi, babasının telefonundan beni aradı, evlerine gelmemi söyledi. Kendi otomobilimle gittim. TOK otobüsü kapılarının önünde duruyordu. Aracımı yanına çektim. Otobüsün başında kimse yoktu. Ben kapıya doğru giderken Suphi ve babası çıktı, Suphi üstünü değiştirmişti. Rahat ve bol bir kıyafet giymişti. Babası da pantolon, gömlek ve yelek giymişti. Babası, Suphi'yi kast ederek, keşke yanından geçerken dursaydın dedi. Burada arabadaki kıza ne yapalım diye konuştular. Suphi, 'halı gibi bir şeye saralım, bir yerde bekleyelim' dedi.
Avukattan itiraz
Avukatın itirazı üzerine, jandarmadaki ifade alınması işlemi kesildi. Geri kalan ifadenin, savcı huzurunda verileceği kayıt altına alındı.
DHA - Al Jazeera Turk - CNN Türk - Milliyet