Genel anlamda dizilerin bu kadar çok sevilmesinin sosyo-kültürel, zamansal, sanatsal, ticari, duygusal sebeplerini sayfalarca yazabiliriz, tartışabiliriz. Biliyorum. Ataerkil yanılsamalar, yanılgılar, inançlar... Birçok sebep var. Her zamanki gibi benim alanım gereği ve uzun yıllardır kadın, erkek ve kutsal birlik alanında çalışan bir tarihçi ve davranış bilimci olarak bu sorunun cevabını sana farklı bir perspektif katmaya çalışarak anlatacağım.
Seviliyor, çünkü izleyen her kadın bu hayatta bir Zeus, her erkek de Hera arıyor. Bir başka deyişle kadın Tanrısallıkla, erkek de Tanrıçayla buluşmak istiyor. Yani dengeli sentez kadın ve erkekler... En çok kadınlar tarafından izlenme sebepleri ise duygusal varlık olmalarının yanı sıra ilişkilerindeki Tanrısal sevgi boşluklarının daha fazla oluşu...
Son dönemde, özellikle pandemiyle ruhsal açıdan iyice ağırlaşan, enerjisini değiştiremeyen, hatta sinemalara uzun zamandır gidemeyen herkes dizilerde bir kaçış arıyor. Bunun da farkındayım... Ama unutmayalım ki dizi kültürü yeni bir olgu değil. Sadece mevcut durumda ilgi artmış olabilir... Ama asıl sorunun cevabının çok daha derinlerde olduğunu düşünüyorum...
Kadın ve erkeklerle yaptığım çalışmalar bana tüm bu ilginin bir taraftan da tarih öncesinin sayfalarından bugüne kadar gelen bir arayışın yüz üstüne çıkma çabaları olduğunu gösteriyor. Dedim ya özellikle de dişilin sağlıklı erilini arayışı gibi...
Herkesin iç dünyasındaki kadın ve erkek algıları -ki biz bunlara kolektif bilinçdışından taşıdığımız arketipsel kimlikler diyoruz- senaryoların, karakterleri son derece başarıyla sergileyen oyuncuların, yarattıkları dünyaların içinde yaşama fırsatı buluyor. Her kadının ve erkeğin özünde olan ve aslen dünyanın temelinde olan iki cinsin birleşmesi için, saf aşkın içten dışa olan bir tür uyanışı bu.
Tabi tarihin hiçbir yerinde bu aşkın saf kalamayışı ve beraberinde pek çok gölgesine düşen insanlar, olaylar. O yüzden de herkesin içindeki o dualiteye yani eril ve dişile hizmet eden sahneler, kurgular.
Şimdi seninle paylaşacaklarım dizilerde geçen toplumsal olayları yargılamanın çok ötesinde. Kadının ve erkeğin derinliklerine, yani çağlar boyu aslında devam eden davranışlarına ve sebeplerine bir yolculuk.
Homeros’un kaleme aldığı İlyada ve Odysey destanlarına göre Zeus ve Hera, aynı şekilde Roma Mitolojisine göre Zeus (Jüpiter) ve Juno’nun evliliği, bütün iniş ve çıkışlara rağmen kutsal evlilik olarak adlandırılır. Tıpkı Sümerler’deki Inanna ve Dumuzi’nin birlikteliği gibi... Şimdilerde de dizilerdeki entrikalara rağmen sorguladığınız evlilikler gibi anlayacağınız...
Yorum Yazın
Türkiye sosyal bir ülke değil çok az kesimi sosyal. Sosyal olmak pahalı ve güveneceğim çevre sayısı da az haliyle insanların tamamına yakını evde ve evde tv ... Devamını Gör
ben survivor u açınca kızların o güzel vücutlarına bakıyom , bakmıyom diyen erkek bence yala söylüyordur. içinizden kaçınız erkek voleybol maçı izledi ? sosy... Devamını Gör