Köşe Bucak Gündem: Köşe Yazarları Bugün Ne Yazdı?
Gazetelerin köşe yazarları bugün neler yazdılar, gündemi nasıl
gördüler? İşte günün öne çıkan köşe yazarları...
Zavallı Almanya | Yılmaz Özdil | Hürriyet
2010 - Almanya Cumhurbaşkanı, resmi ziyaret için Türkiye’ye geldi.
Dindar bi ailenin çocuğuydu. Adını bile, Hıristiyan koymuşlardı.
Evlendi. Kızı oldu. Örnek eş, örnek babaydı. Aşağı Saksonya
Başbakanı’yken kendisinden 15 yaş küçük Bettina’yla tanıştı, Bettina
hamile kaldı, zart diye eşini boşadı, Bettina’yla evlendi, Bettina zilli
bi kızdı, bi tane de gayrimeşru oğlu vardı.
Yazının devamını okumak için tıkayınız.
Misafirler korkmaya başladı…| Bekir Coşkun | Sözcü
Almanya Cumhurbaşkanı Gauck, Ankara’da “Korktum” dedi…
Yani siz misafir gittiğiniz evde otururken “Sanki korktum” der misiniz?..
Bir konuk devlet adamının “korktuğunu” ilk kez duyuyorum…
Gerçi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “korktum” diyen misafirini muhtemelen ikna etmiştir:
“Yani korkacak bir durum yok…”
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Ezgi Başaran | Bu Kürt anne içeride, biz güvendeyiz! | Radikal
Bugün kimin tepesine ineceği aylık değişen hukuk sopası on yıllardır Kürtlerin kafasına inmekte. Devlet, yapısı gereği gücünü güçsüzün imanını gevreterek pekiştiren, güçlüye dokunmayacak sistemlerini her lazım geldiğinde geviş getirerek üreten müthiş bir organizmadır. Bir bilimkurgu ilham kaynağıdır icat edildiği günden beri.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
HDP yeni bir alternatif olabilir mi? | Cüneyt Özdemir | Radikal
HDP'nin Türk siyasi hayatına yeni bir umut olarak doğup doğmadığını tartışmaya başlayalım.
Türkiye’nin yeni partisi HDP’ye siyasi hayatımıza ‘hoş geldi’ diyelim. Gelin görün
ki HDP’nin bir geçmişi var ve o geçmişi geleceği ile ilgili çok şey fısıldıyor. İsterseniz HDP’nin Türk siyasi hayatına yeni bir umut olarak doğup doğmadığını tartışmaya başlayalım. Madem kervan yolda düzülecek söyleyeceğimizi baştan söyleyelim.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Sami Kohen | Yabancı ülkelerin tepkisi ‘vız gelmemeli’ | Milliyet
Cumhurbaşkanı Gauck’un sözleri ağır, üslubu sertti. Kendisi herhalde
Türk yetkililerin bu tür eleştirilerle ilgili hassasiyetini pek dikkate
almamıştır. Veya belki sarf ettiği sözlerin hükümet çevrelerini bir
“dost nasihati” olarak ciddiye almaya sevk edeceğini düşünmüştür.
Ama gerçek şudur ki, Gauck’un Ankara’da alenen söyledikleri,
Avrupa’da ve ABD’de Türkiye’deki son siyasi gelişmeler hakkında hâkim
olan algıyı ve görüşleri yansıtıyor. Dolayısıyla Ankara’nın bu durum
karşısında nasıl bir tavır takınacağına karar vermesi lazım: Bu tür
sözlere kızıp bildiğini okumaya devam mı edecek? Yoksa bu uyarılara
kulak verip uluslararası imajını koruyacak ayarlamaları mı yapacak?
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
İsmet Berkan | Erdoğan’a yeni bir düşman lazım | Hürriyet
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında partiler ve adaylar ne diyecekler?
Kampanyalar neyin üzerine kurulacak? Herhalde adaylar ve partiler,
Anayasa’nın 104. maddesinde yazılı Cumhurbaşkanı yetkilerini nasıl daha
iyi kullanacaklarını anlatacakları bir kampanya yapmayacaklar. Benim
birinci tahminim, kampanyaların ana siyasi kimlikler üzerinden
yapılacağı. Yani, bir yanda benim isimlendirmemle ‘İslamcı’ kimlik,
diğer yanda ‘Türkçü’ kimlik. Kimliklerin altının çizilmesi bizde daha
çok öteki kimliğin kötülenmesi yoluyla yapıldığı için, kampanyanın
kimliklerle ilgili bölümünün bugüne kadar görülmemiş sertlikte geçmesi
beklenmeli.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Çiğdem Toker | Hazine kafa karıştırıyor | Cumhuriyet
19 Nisan’da yürürlüğe giren ve içeriğini “Kimi kandırıyorsunuz?”
başlığıyla bu köşeden duyurduğumuz “Borç Üstlenimi Yönetmeliği”
tartışmaları büyüyünce, Hazine “açıklama yapma lüzumunu” hissetmiş. Ne
var ki, hepimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren konuyla ilgili bu
metin, “açıklık” getirmek şöyle dursun, kamuoyunun kafasını büsbütün
karıştıran ifadeler içeriyor.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Nazlı Ilıcak | Kitlenin peşinden gitmek Gül’e ne fayda getirir? | Bugün
Taraf Gazetesi, “Gül mitinin hazin sonu” diye manşet attı. Abdullah
Gül’e bağlanan umutlar var. Cumhurbaşkanının otoriterleşme adımlarını
durdurması bekleniyor. Beklentiler boşa çıktığına göre, “umutlar vardı”,
“durdurması bekleniyordu” gibi geçmiş zaman kipini kullanmak galiba
daha doğru olacak. MİT yasasında da Gül, HSYK ve internet düzenlemeleri
gibi, gene Anayasa Mahkemesi’nin yolunu gösteriyor. Oysa
cumhurbaşkanının veto yetkisi, Anayasa’ya aykırı kanunları engellemesi
için ona verildi. İlk denetim yeri Çankaya; sonra da Anayasa Mahkemesi.
Yazının devaını okumak için tıkayınız.
Gülen'in iadesi nasıl olacak | Abdülkadir Selvi | Yeni Şafak
Gelelim Fethullah Gülen’in Amerika’dan iadesinin talep edilmesi
meselesine. Ben sadece davası kesinleşmiş olanların iadesinin
istenebileceğini biliyordum. Öyle değilmiş. Soruşturma aşamasında da
savcı iadesini isteyebilirmiş. Ama şimdiye kadar bu yöntem ihtiyar
edilmediği için bilinmiyormuş. Yani benim cehaletim de oradan
geliyormuş.
Yazının devamını okumak için tıklayınız.
Fehmi Koru | Gauck ‘ahde vefa’ ilkesine sırt çevirdi | Star
Hâlâ ‘çifte vatandaşlık’ konusunu çözememiş, kendisini ‘ikinci vatan’
seçmiş, kalkınmasına katkıda bulunmuş milyonlara ‘vatandaşlık’ vermekte
zorlanan bir ülke Almanya; resmi uygulamalarında ayrımcılık kokusu
alınabildiği gibi, ‘Neo-Nazi’ örgütlerinin Alman olmayanları hedef alan
şiddet eylemlerine girişebildiği bir ülke… ‘Neo-Nazi’ cânileri
yargılamada bile sorunlar yaşıyor…
Verdikleri söze rağmen ve Türkiye ev ödevlerini birer birer yerine
getirdiği halde, özgürlükler konusundaki müzakere fasıllarının
açılmasına direnen AB’de, Almanya’nın oyalayıcı etkisi hissediliyor.
Sonra da, Alman cumhurbaşkanı, ülkemize gelip, bizlere ‘AB
prensipleri’ni hatırlatabiliyor… Prensipler arasında verilen sözleri
tutmamak, ‘ahde vefa’ ilkesine yüz çevirmek de var mı?