Kendine Özgü Renk Tonlarıyla Tanınan Türkiye'nin İlk Gravür Sanatçılarından Aliye Berger'in Hayatı
Türkiye'de ortaya çıkan pek çok sanatçı bilinse de ilk gravür sanatçılarımızdan Aliye Berger'i kaç kişi tanıyor? Kendine has renk seçimleri ve sanatını yorumlama şekliyle Aliye Berger'in hayatına göz atmaya ne dersiniz?
24 Aralık 1903’te İstanbul Büyükada’da doğan Aliye Berger, Yazar Halikarnas Balıkçısı ile Ressam Fahrünnisa Zeyd'in kardeşiydi.
Notre Dame de Sion Fransız Lisesi’nde eğitim gören Berger, aynı zamanda piyano ve resim eğitimleri aldı.
21 yaşındayken Türkiye'de bulunan Macar keman virtüözü ve pedagog Karl Berger’den ders almaya başlayınca bu ilişkileri kısa sürede aşka dönüştü.
Çift 1947'de evlense de 6 ay sonra Karl Berger'in ölümü üzerine Aliye Berger Londra'ya taşınarak heykel ve gravül üzerine çalışmalar yapmaya başladı.
1951 yılında Türkiye'ye dönen Berger, burada tam 150 gravürden oluşan ilk kişisel sergisini açtı.
Türkiye'de kısa sürede adını duyursa da tüm dünyada tanınması 1954 yılında Sanat Eleştirmenleri Derneği’nin İstanbul’da toplanması ve Yapı Kredi Bankası’nın düzenlediği “İş ve İstihsal” konulu yarışma ile gerçekleşti.
"Güneşin Doğuşu" ismini verdiği ilk yağlı boya tablosu Berger'e birincilik ödülünü getirirken, yalnızca 1 sene sonra Tahran Bineali'nde de ikincilik ödülünü kazandı.
Aliye Berger sanat hayatı boyunca yağlı boya çalışmalara yer verse de işlerinin büyük çoğunluğunda oyma baskı tekniğini tercih etti.
Her bir çalışmasında özgün ve farklı malzemeler kullanan Berger, fırçanın yanı sıra tülbent ve zımpara kağıdı gibi materyaller kullanarak alışılmamış denemeler yaptı.
Dünyanın pek çok yerinde tam 12 sergi açan Aliye Berger, eserlerine fantastik öğeler eklese de gündelik yaşamı anlatan çalışmalar yarattı.
Türkiye'nin ilk gravür sanatçılarından Aliye Berger açtığı sergilerin yanı sıra 40'tan fazla karma sergiye dahil oldu.
9 Ağustos 1974 günü doğup büyüdüğü Büyükada'da hayata gözlerini yuman Berger'in eserleri ölümünün ardından bile sayısız sergide yer aldı.
Berger'in İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde dört, Albertina Müzesi’nde de üç eseri günümüzde hala sergilenmekte.
Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇
Yorum Yazın