onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Ecdadımızı Tanıyoruz: Osmanlı Mutfağı ile İlgili Mutlaka Duymanız Gereken 11 İlginç Bilgi

etiket Ecdadımızı Tanıyoruz: Osmanlı Mutfağı ile İlgili Mutlaka Duymanız Gereken 11 İlginç Bilgi

Özlem Güler
23.06.2016 - 16:52

Osmanlı'nın farklı kültürlerle yaşadığı etkileşimle oluşan zengin mutfağı, yöresel çeşitlilikle ve çok farklı tatları da bünyesine katmasıyla günümüze kadar taşındı. Osmanlı mutfağının yemekleriyle olsun, uygulamalarıyla olsun dünya mutfakları arasında her zaman özel bir yeri vardı. Biz de Osmanlı'dan bize miras kalan lezzetlerin, sofra gelenek ve göreneklerinin tarihi sürecini sizler için derledik:

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

1. Osmanlı sofra kültürü en az Osmanlı mutfağı kadar kendine has özellikler taşıyordu.

1. Osmanlı sofra kültürü en az Osmanlı mutfağı kadar kendine has özellikler taşıyordu.

Osmanlı saraylarında yemek odası ve yemek masaları yoktu. Yemekler; sarayda, konaklarda, halkın yaşadığı evlerde yerde kurulan sofralarda yenirdi.

2. Padişahın yemekleri de genel mutfakta değil, kuşhane denilen özel mutfaklarda hazırlanırdı ve sofra hizmetinden sorumlu olan çaşnigirbaşı tarafından sunumu yapılırdı.

2. Padişahın yemekleri de genel mutfakta değil, kuşhane denilen özel mutfaklarda hazırlanırdı ve sofra hizmetinden sorumlu olan çaşnigirbaşı tarafından sunumu yapılırdı.

Padişaha giden yemekler tablalarla taşınırdı. Özellikle II. Abdulhamit döneminde, yemekler tablalara konulduktan sonra örtülerle örtülürdü. Su ve şerbet gibi sürahilerin ağızları mühürlenirdi.

3. Padişah, aile üyelerinin dışında kimseyle aynı sofrayı paylaşmazdı.

3. Padişah, aile üyelerinin dışında kimseyle aynı sofrayı paylaşmazdı.

Valide Sultan, şehzadeler ve harem halkının önemli kişilerine de has mutfaktan yemek hazırlanırdı. Fatih Kanunnamesi’nde divandaki sadrazamın ve vezirlerin kimlerle yemek yiyeceğine dair notlar bulunmaktaydı.

4. Osmanlı aile düzeninde sofra âdâbına çok dikkat edilirdi.

4. Osmanlı aile düzeninde sofra âdâbına çok dikkat edilirdi.

Ailenin bir sofra düzeni vardı. Aynı zamanda bütün aile fertlerinin sofrada aynı anda bulunması şarttı.

5. Hizmetkârlar yemek başlamadan önce sofraya oturanların ellerini yıkamaları için ibrik ve leğen getirirlerdi.

5. Hizmetkârlar yemek başlamadan önce sofraya oturanların ellerini yıkamaları için ibrik ve leğen getirirlerdi.

Yemek sırasında birisi sofradan kalkınca onun gelmesi beklenirdi. Bu durum su içmeyle de aynıydı. Su içme bitine kadar kimse yemeğe el sürmezdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

6. Sofra genellikle yere serilen sofra örtüsünün üstüne kurulurdu ve kişiler minderlere oturup örtüyü üzerlerine çekerek sofraya otururlardı.

6. Sofra genellikle yere serilen sofra örtüsünün üstüne kurulurdu ve kişiler minderlere oturup örtüyü üzerlerine çekerek sofraya otururlardı.

Ekonomik durumu iyi olmayan aileler yemek tercihlerinde daha çok tahıllardan oluşan yiyecekleri seçerlerdi. Durumu iyi olan aileler ise sofraya getirdikleri yemeklerin yanında taslarda şerbet veya tabaklarda tatlı ikram ederlerdi.

7. Çatal-kaşık bulunmadığı zamanlarda yemeği sağ elin ilk üç parmağı yağlanmadan yemek makbuldü. Parmak uçları yağlanırsa el bezi ile temizlenirdi.

7. Çatal-kaşık bulunmadığı zamanlarda yemeği sağ elin ilk üç parmağı yağlanmadan yemek makbuldü. Parmak uçları yağlanırsa el bezi ile temizlenirdi.

Sofrada yenilen yemeğe uygun çatal vr kaşık bulundurulurdu. Yağlı yemek kaşıkları şimşir, kemik veya tek parça fildişinden yapılır, uçları mercan yahut sedefli olurdu.

8. Padişah sofrasında, içine ilaç ya da zehir karıştırılabileceği için tuz bulunmazdı; meze türü soğuk giriş yemekleri de yoktu.

8. Padişah sofrasında, içine ilaç ya da zehir karıştırılabileceği için tuz bulunmazdı; meze türü soğuk giriş yemekleri de yoktu.

Padişah sofrasındaki tabaklar som altındandı ve sofranın örtüleri de altın sırmalıydı. Yemek takımları, kilercibaşının sorumluluğu altındaydı.

9. Sultan en has ekmeği yerdi. Ekmeğe çok önem verilirdi. Has beyaz ekmek, en has beyaz ekmek, sıradan ekmek gibi çeşitlere ayrılırdı ve saraydaki hiyerarşik yapıya göre dağıtılırdı.

9. Sultan en has ekmeği yerdi. Ekmeğe çok önem verilirdi. Has beyaz ekmek, en has beyaz ekmek, sıradan ekmek gibi çeşitlere ayrılırdı ve saraydaki hiyerarşik yapıya göre dağıtılırdı.

En çok sevilen sebze patlıcandı. Patlıcan o sıralar Anadolu'dan değil Çin'den gelen bir sebzeydi.

10. Saray mutfaklarında halkın tükettiği bulgur yerine pirinç, bal-pekmez yerine şeker, esmer ekmek ve yufka yerine beyaz mayalı ekmek çeşitleri tüketilirdi.

10. Saray mutfaklarında halkın tükettiği bulgur yerine pirinç, bal-pekmez yerine şeker, esmer ekmek ve yufka yerine beyaz mayalı ekmek çeşitleri tüketilirdi.

Özellikle et ve balık pişirilirken tarçın kullanılırdı.  Yemekler her zaman sade yağ yani tuzsuz tereyağı ile pişirilirdi.

İçeriğin Devamı Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

11. Yemeğin ardından buhur, gül suyu ve kahve verilmesi adetti.

11. Yemeğin ardından buhur, gül suyu ve kahve verilmesi adetti.

Özellikle buhur ve gül suyu, yemekten sonra verilen en önemli kokulardı.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda chevron-right-grey
Reklam

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video
Yemek aşkından daha samimi başka bir aşk düşünemiyorum.
Tüm içerikleri
right-dark
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
299
151
82
22
17
13
8
Yorumlar Aşağıda chevron-right-grey
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Belphegor

Ecdat deyince aldı beni bi gülme.

sungyoung park

"Ey ailesine bile hükmedememiş ilerici , üç kıtaya yedi denize hükmetmiş ecdadın mı gerici ? " -Necip Fazıl Kısakürek-

KOVALA NEJDET

Sırf zarar ziyan amk , biri de çıksın gerçek ecdadımızı yani halk ne yer ne içer onu anlatsın, benim ecdadım saray eşrafı değildi muhtemelen koyun güdüyordu ;)

eeyz

Ben paşazadenin değil çiftçinin çobanın torunuyum osmanoğulları soyu fransada soylularla evli ben hala burdayım

eeyz

hepsi şatafat içinde yaşıyor ve erbakan asılmadı 2011 yılında öldü