onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Donald Trump’ın Öne Sürdüğü Koronavirüsün Çin'de Üretildiği İddiası Hakkında Neler Biliyoruz?

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Donald Trump’ın Öne Sürdüğü Koronavirüsün Çin'de Üretildiği İddiası Hakkında Neler Biliyoruz?

Nergis
09.05.2020 - 17:18

Bu tartışmalar nereye varacak inanın biz de çok merak ediyoruz...

Kaynak: https://www.buzzfeednews.com/article/...

Daha öncesinde hatırlarsanız Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Başkan Donald Trump'ın Kovid-19'un nedeni olarak Çin'i gösterdiğini sizlere anlatmıştık...

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

30 Nisan'da bir muhabir virüsün Wuhan Viroloji Enstitüsü'nden çıktığına dair ellerinde bir kanıt olup olmadığını sorduğunda Trump, 'Evet, var.' diyerek yanıt vermişti.

30 Nisan'da bir muhabir virüsün Wuhan Viroloji Enstitüsü'nden çıktığına dair ellerinde bir kanıt olup olmadığını sorduğunda Trump, 'Evet, var.' diyerek yanıt vermişti.

3 Mayıs tarihinde ise Amerika Dışişleri Bakanı Pompeo, ABC News'e yaptığı açıklamada ellerinde güçlü bir kanıt olduğunu söyledi. Böylece bu her iki önemli figür de ellerinde virüsün Çin tarafından üretildiğine dair bir kanıt olduğunu ama henüz açıklayamayacaklarını duyurmuş oldular. Bu siyasi figürlerin yanı sıra sağ merkezli medya kuruluşları olan Fox News ve Washington Examiner da bu iddiaları destekledi. Fakat bilim insanları virüsün Wuhan'daki hayvan pazarlarında yer alan ürünlerden insanlara yayıldığını ve bu şekilde bir evrim geçirdiğini düşünüyorlar.

Wuhan laboratuvarı, 2004 yılındaki SARS salgınından sonra yarasalardan geçen koronavirüsleri incelemeye başlamışlardı.

Wuhan laboratuvarı, 2004 yılındaki SARS salgınından sonra yarasalardan geçen koronavirüsleri incelemeye başlamışlardı.
www.instagram.com

Çin Bilimler Akademisi tarafından işletilen laboratuvarın başkanı olan ünlü virolog ve halk arasında 'yarasa kadın' olarak da bilinen Shi Zhengli, Buzzfeed News ile yapmış olduğu röportajda 2002 yılında iki düzineden fazla ülkeye yayılarak 774 insanın hayatına mal olan SARS ve 2012 yılında 27 ülkeye yayılan MERS ile çalışmaya başladıklarını, sadece Çin değil birçok ülkede çalışmalar yürüttüklerini ve Kovid-19 gibi büyük çapta bir salgına neden olabilecek etkenleri araştırdıklarını belirtti. Ayrıca hem SARS hem de MERS'in hayvanlardan insanlara geçtiğini ekledi.

Shi'nin ekibi o zamandan beri yarasalar üzerindeki koronavirüs varyantını tanımladı ve genetik materyallerini oluşturan RNA dizilerine dayanarak birbirleriyle nasıl ilişkilendiklerine dair evrimsel bir ağaç inşa etti.

Shi'nin ekibi o zamandan beri yarasalar üzerindeki koronavirüs varyantını tanımladı ve genetik materyallerini oluşturan RNA dizilerine dayanarak birbirleriyle nasıl ilişkilendiklerine dair evrimsel bir ağaç inşa etti.

2013 yılında ise SARS virüsünün insanlara hayvanlardan geçtiğini ilk söyleyen ekiplerden biri oldu. Koronavirüsün genetik kodlarını inceleyen araştırma ekibi, virüsün akciğerlerde bu kadar iyi tutunabilmesinin nedeni olarak virüsün içerisinde bulunan 'spike protein' geni olduğunu iddia etti.

Bahsedilen bu laboratuvar daha öncesinde koronavirüsü insanlar için neyin daha tehlikeli hale getirebileceğini test etmek için tartışmalı deneyler yapmıştı.

Bahsedilen bu laboratuvar daha öncesinde koronavirüsü insanlar için neyin daha tehlikeli hale getirebileceğini test etmek için tartışmalı deneyler yapmıştı.

Yapılan bazı deneylerin bu kadar tartışmalı olmasının nedenlerinden biri ise North Caroline Üniversitesi’nde bir virolog olan Ralph Baric'in anlattıklarına göre Shi’nin ekibin 2015 yılında yarasalarda bulunan koronavirüsün zaten öncesinde de koronavirüs hastası olan farelerdeki virüs ile birleştirilmesi ve ortaya çıkan bu yeni mutasyonun da insan hücrelerine kolayca adapte olmasından kaynaklanıyor. Fakat bu yeni birleşim öncesinde fareler için üretilen aşılar ile tedavi edilememeye başladı.

Fakat bilim insanları Kovid-19'a neden olan bu yeni tip koronavirüsün insan üretimi olmadığını düşünüyorlar.

Fakat bilim insanları Kovid-19'a neden olan bu yeni tip koronavirüsün insan üretimi olmadığını düşünüyorlar.

Mart ayında Scripps Araştırma Enstitüsü'nde uluslararası viroloji uzmanları başkanı olan Kristian Andersen bu konu hakkında yapmış olduğu açıklamada Kovid-19'un bir laboratuvar virüsü olmadığını söyledi.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Pensilvanya Üniversitesi'nde bir koronavirüs uzmanı olan Susan Weiss ise bu konu hakkında şöyle söylüyor:

Pensilvanya Üniversitesi'nde bir koronavirüs uzmanı olan Susan Weiss ise bu konu hakkında şöyle söylüyor:

“SARS-CoV-2'nin sekanslarına bakarak şunu rahatça söyleyebilirim ki laboratuvarda sentezlenmediğinden eminim. Herhangi birinin bu özelliklere sahip bir virüsün nasıl oluşturulacağını anlaması neredeyse imkansız görünüyor.'

"Virüsün yanlışlıkla Wuhan laboratuvarından çıkması pek olası değil fakat olasılığını da göz ardı edemeyiz."

"Virüsün yanlışlıkla Wuhan laboratuvarından çıkması pek olası değil fakat olasılığını da göz ardı edemeyiz."

Bilim insanları ise şu anda yaşanan bu durumları da baz alarak H1N1 gribinin 1977 yeniden ortaya çıkmasının bir laboratuvar kazası sonucu olduğunu düşünüyorlar. 1928 yılından beri görülmeyen bu virüs 1977 yılında ilk olarak Çin ve Rusya'da görülmüştü ve bundan sonra da bütün dünyaya yayılmıştı.

SARS-CoV-2'ye en yakın olarak görülen virüs ise 'RaTG13'.

SARS-CoV-2'ye en yakın olarak görülen virüs ise 'RaTG13'.

'RaTG13', SARS-CoV-2'ye %96 oranında benzer bir genetik dizilime sahip. Wertheim'a göre, bu yakın bir eşleşme gibi görünse de, iki virüsün muhtemelen onlarca yıllık evrim ile ayrıldığı anlamına geliyor. Bazı mutasyonların, bir hayvanın bağışıklık sistemi ile etkileşime girmesinin bir sonucu olduğu anlaşılırken, ACE2 reseptörü yoluyla insan hücrelerine bağlanan 'spike protein' geninin bir kısmı, pangolinlerdeki koronavirüslerde bulunan dizilimlerle benzerlik gösteriyor.

Laboratuvar kaynaklı teorinin savunucuları, Wuhan'daki salgında tespit edilen 41 hastanın sadece 27'sinin bahsi geçen ve suçlanan hayvan pazarıyla doğrudan bir bağlantısı olduğunu söylüyorlar.

Laboratuvar kaynaklı teorinin savunucuları, Wuhan'daki salgında tespit edilen 41 hastanın sadece 27'sinin bahsi geçen ve suçlanan hayvan pazarıyla doğrudan bir bağlantısı olduğunu söylüyorlar.

Fakat diğer hastaların Wuhan Viroloji Enstitüsü ile bir bağlantıları bulunamadı.

ABD istihbaratı, virüsün laboratuvardan çıkıp çıkmadığını araştırıyor ama uluslararası istihbarat topluluğu bunun 'pek olası bir durum olmadığını' öne sürüyor.

ABD istihbaratı, virüsün laboratuvardan çıkıp çıkmadığını araştırıyor ama uluslararası istihbarat topluluğu bunun 'pek olası bir durum olmadığını' öne sürüyor.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Tabi bu durum Wuhan laboratuvarı üzerinde Kovid-19 ve diğer potansiyel pandemik virüsleri araştırmaları konusunda bir baskı yarattı.

Tabi bu durum Wuhan laboratuvarı üzerinde Kovid-19 ve diğer potansiyel pandemik virüsleri araştırmaları konusunda bir baskı yarattı.
www.youtube.com

Bu anlamda şimdiye kadar atılan adımlardan belki de en anlamlısı ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü'nden (NIAID)Peter Daszak'ın yarasalardan insanlara yayılan koronavirüslerin risklerini anlamak için yaptığı bağış oldu.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım...

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
28
12
9
5
3
3
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
miro10091008

Lab'dan çıktımı bilinmez ancak Çin denen ülkeyle ilgili bildiğimiz şeyler var. 1-Kara veba orta çağda yine Çin ve yine Wuhan'dan çıktı. 2-SARS yine aynı ye... Devamını Gör

Pasif Kullanıcı

Sadece başlıgı okudum haberin içeriğini okumak istemedim çünkü ilk günden beri bunun gibi milyon tane makale okuduk. Hiç bir şey yoktan var olamaz ... Devamını Gör

Pasif Kullanıcı

sen nasıl anlıyorsun ? ben lab dan çıkmış diyen bilin insanlarına inanmayı tercih ediyorum. Sen nasıl anladıgını anlatta bizde bilelim bilgilenelim.

Bu iddia Trump puştunda simgeleşen yeni dönem lümpen kapitalist sistem yöneticilerinin pervasızlığına bir örnek olmaktan öteye bir anlam taşımamaktadır.