Oldu da gerçek anlamda ev okulları sistemini işleten aileler bu döneme en hızlı ve kolay adapte olabilenler oldu. Eh, çocukları zaten evdeydi ve hali hazırda bir program takip ediyorlardı.
Peki, bu ev okulları nasıl işliyor? Öğrenci ne zaman ve ne çalışacağına nasıl karar veriyor? Eğitim materyallerine nasıl ulaşıyor? Tabi ki ev okulluluk sisteminde ciddi bir müfredat çalışması var. En önemli sorumluluk ise aileye düşüyor. Aileden bir bireyin evde kalarak çocuğun gelişimi, sosyalleşmesi, müfredatın takibi ve uygulanması gibi konulara destek olması ile gerçekleşiyor. Ev okullarının bulunduğu ülkelerde ailelerin yanı sıra, çocuklar için ev okulu merkezleri, kütüphaneler, okullar, çevrimiçi eğitim merkezleri gibi destek birimleri de bulunuyor.
Tabi şimdi herkesin aklına peki bu çocuklar nasıl sosyalleşiyor sorusu geliyor. Hepimizin pandemi döneminde en zorlandığı durum, ev okullarında nasıl yaşanıyor? Burada çocukların sosyalleşmesini sağlayabilmek için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bazen aynı mahallede ev okullu öğrenciler birbirlerinin evinde buluşuyor. Ayrıca çocuklar müzik, resim, spor, izcilik gibi faaliyetlere katılıyor, gerekli görülen durumlarda okullara giderek ihtiyacı olan eğitimi tamamlayabiliyor. Bu sayede hem gereken eğitim alınıyor hem de sosyalleşme boyutunda oluşabilecek eksiklikler gideriliyor. Tabi yine burada en büyük etken hazır müfredatı takip edecek ebeveynlerin bulunması. Bunun için aileler de düzenli olarak eğitiliyor.
Ülkemizde ev okulu uygulaması bulunmuyor. Okula gitme zorunluluğu her öğrenci için geçerli. Bir şekilde okul bırakmak zorunda kalanlar ise Açık Öğretimden tamamlayabiliyorlar. Ancak pandemi döneminde özellikle kırsal kesimlerde EBA’ya ulaşamayan çocukların tarlalarda veya başka yerlerde çalışarak ailelerine yardım etmekten başka maalesef yapacak hiçbir şeyleri kalmıyor. Onlar için bir ev okulu müfredatı hazırlansa bile bunu öğretecek bilgi ve beceriye sahip ebeveynlerin de eğitilmiş olması gerekiyor. Ama görünen o ki, ülkemizdeki mevcut eğitim sistemi bile kırsal kesime ulaşamazken bu sadece ütopik bir hayal olarak kalıyor. Ama Covid’in şakası ve de bizi terk etmeye pek niyeti yok gibi. İnsanlık salgın hastalıklarla mücadeleye ve online sistemlere doğru itilmeye, dolayısıyla evlere kapanmaya devam ediyor. Ve burada şanslı aileler olabilmemiz için ütopyayı gerçeğe dönüştürecek karar alıcılar gerekiyor.
Trenleri kaçırmaya alışkın bir ülke olsak da yine de çocuklarımızı güzel bir geleceğe götürebilmek için gerekli her yolu denemek hepimizin görevi. Bunun için alışılmadık yollara, yaratıcı ve alternatif düşüncelere, tersten okumalara kendimizi daha çok açmalıyız. Belirsizlikle dans ederken bizi geleceğe taşıyacak olan yaratıcılık ve esneklik becerimizdir.
Deniz TUNA
Yorum Yazın