Kimyasal Hadıma Danıştay Freni: ‘Telafisi Güç ve İmkânsız Zararlara Yol Açabilir'
Danıştay, cinsel istismar suçlularına kamuoyunda ‘kimyasal hadım’ olarak bilinen ve ilaçla tedaviyi içeren yönetmelikte, hadım işleminin ne şekilde yapılacağını düzenleyen maddeyi ‘telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açabileceği’ gerekçesiyle durdurdu. Kararda, söz konusu yönetmeliğin dayanağı olan yasada, “tedavi”den ne anlaşılması gerektiğinin açıkça düzenlenmediği belirtildi. Anayasa’nın 17. maddesi uyarınca kişilerin vücut bütünlüğüne yönelik düzenlemelerin ancak kanunla yapılabileceği, bu nedenle de yönetmelik ile “yetki aşımı” yapıldığı kaydedildi.
Karar uyarınca, yasa ile düzenleninceye kadar doktorlar herhangi bir tedavi gerçekleştiremeyecek.
Danıştay 10. Dairesi 'Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlarda Hükümlü Olanlara Uygulanacak Tedavi ve Diğer Yükümlülükler' hakkındaki yönetmelikte en kritik maddeyi durdurdu.
Gazete Habertürk'ten Fevzi Çakır'ın edindiği bilgilere göre bu madde, cinsel suçlardan hükümlülere tedavinin diğer deyişle hadım işleminin ne şekilde yapılacağını düzenliyor.
Yönetmelik ile cinsel suçlardan hüküm alanlar hakkında cezanın infazı sırasında ya da koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresinde cinsel isteği azaltıcı tıbbı tedavi de dahil önemli yaptırımlar öngörülmüştü.
Yönetmeliğin 7/1. maddesinde bu tedavi “Cinsel saldırı suçlularına yönelik olmak üzere ayakta ya da yatarak, ilaçla ya da ilaçsız olarak veyahut her iki usul ile cinsel dürtünün azaltılmasına ya da denetimine yönelik tedaviler ile cinsel isteğin azılmasını ya da yok edilmesini sağlayan yöntem” olarak tanımlandı.
Türkiye Psikiyatri Derneği ile bir vatandaş, yönetmeliğinin bazı hükümlerinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay’da dava açtı.
Dosya üzerinde ilk incelemeyi yapan Danıştay Tetkik Hâkimi Ahmet Faruk Özer, yönetmeliğin yasal dayanağı olan İnfaz Kanunu’nun 108. maddesindeki “tıbbi tedaviye tabi tutulma ve tedavi amaçlı programlara katılma yükümlülüğüne” vurgu yaptı.
Özer, yönetmeliğin 7/1. maddesinde “cinsel isteğin azalmasını veya yok edilmesini sağlayan yöntem” ifadesine yer verilerek, kanunda yer almayan bir tanımlamaya gidildiği ve “tıbbi tedavi” kavramından ayrılındığını belirtti. Hâkim Özer, bu durumun yetki aşımı olduğunu savundu.
Danıştay 10. Dairesi de bu görüş ışığında bu maddenin yürütmesinin durdurulmasına oy çokluğuyla karar verdi.
Kararın gerekçesinde, Anayasa’da tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulmayacağının hüküm altına alındığı vurgulandı.
Bu nedenle ancak kanunda açıkça belirtilmek, sınır ve kapsamı çizilmek suretiyle kişinin vücut bütünlüğüne yönelik düzenlemelerin getirilebileceği anlatıldı.
Kararda ayrıca “Kanunda sınırları belirsiz tedavi kavramını da aşar nitelikte yöntemler içeren davaya konu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamakta olup uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlara yol açabileceği sonuçlarına varılmaktadır” denildi.
Hükümlü yönünden uygulanacak tedaviden ne anlaşılması gerektiği yasa ile düzenleninceye kadar yönetmelik uyarınca doktorlar herhangi bir tedavi gerçekleştiremeyecek.
Yorum Yazın
sanki tacize tecavüze uğrayanların telafisi var da tek eksik tecavüzcünün sikinin telafisi amk laflara bak
lan gerizekalı tecavüze,tacize uğrayanların da hayatı kararan küçük çocukların da, kalp krizi geçiren 9 yaşındaki çocuğun da, minibüste can veren gencecik k... Devamını Gör
Tecavüz ettiği kişinin psikolojisinde de telafisi güç ve imkansız zararlara yol açıyor.