Görüş Bildir

cinsel saldırı Haberleri

cinsel saldırı ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. cinsel saldırı ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Onur Yaser Can'ın Babası Konuştu
Uyuşturucu bulundurmaktan yakalanan, işkence gördüğü karakola yeniden çağrılınca da oraya gitmek yerine intiharı seçen Onur Yaser Can’ın annesi ise Pazar günü intihar etmişti. Oğlunu ve eşini yitiren acılı baba Mevlüt Can, bir televizyon programına konuk olup “hukuksuzluk” olarak değerlendirdiği yaşananları anlattı.4 yıl önce esrar satın aldığı iddiasıyla nezarete götürülüp işkence gördüğü, ardından gerçekleşen intiharının yaşadıklarıyla bağlantılı olduğu söylenen ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın uzun süredir psikolojik destek alan annesi Hatice Can da önceki gün intihar etti. Oğlunu ve eşini yitiren baba Mevlüt Can, CNN Türk’te yayınlanan 5N1K programına konuk oldu. İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin kararını okuyarak konuşmasına başlayan Mevlüt Can, şunları söyledi: HUKUKSUZLUK YAŞANDI Benim oğlum kayıt dışı yakalanmış, işkence görmüş, serbest bırakılmış bu süreç sonrasında da intihara sürüklenmiştir. Hiçbir Cumhuriyet Savcısının oğlumun yakalandığından, serbest bırakıldığından haberi olmamış. 2 Haziran 2010 yılında esrar almak üzere bir telefon görüşmesi yapmış. Bu konuşma, teknik takibe takılıyor bunun üzerine oğlum suç üstü yakalanıyor. Bu aşamadan itibaren hukuksuzluk başlıyor. Yakalayan ekibin teknik dinlemeden yakalamadığı ortaya çıkıyor. Oğlumun nereye götürüldüğünü bilmiyoruz. CANINA KIYANA KADAR TAKİP EDİLMİŞ İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden mahkeme dosyasına gönderilen yazıda, oğlumuzun nezarethaneye konulmadığı, gözaltına alınmadığı tespiti yapılmıştır. Asıl itiraf ettirmek istedikleri torbacının telefon numarasını kimden aldığı. Bundan önce zaten çırılçıplak aranıyor. İnce aramaya tabii tutuluyor. Kaç paralık mimarsın deniliyor. Hakaret ediliyor. Bir süre sonra itirafı alamıyorlar ve doktora götürülüyor. Doktor raporu sadece bir darp raporu. Götüren kişiler de işkenceyi yapan 3 kişilik bir ekip. Savcılık gözaltına alınmama kararı veriyor. Ertesi gün iyi polis rolü oynayan bir polis memuru Onur’un bilmediği bir polis memuru. Soner diye bir polis memuru. Oğlumuzu arıyor ve diyor ki; senin imzaladığın tutanaklarda bir takım hatalar var. Bunları düzeltmemiz gerekiyor. Lütfen gelir misiniz? Onur da acaba hafta sonu gelsem olur mu diyor. Cumartesi günü, Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğü’nün girişindeki bir kafeteryada bir polis memuru tarafından karşılanıyor. Loş, karanlık olan bu yerde çok iyi okumadığı tutanaklar yeniden imzalattırılıyor. Korkutarak, telaşla yaptırıyorlar. Sonrasında imzaladığı tutanak örnekleri verilmiyor. ‘İşte arkadaşlarla uçuyorduk’ gibi bir takım ilave bilginin ifadesine konulduğunu okuyor. Bunun başına büyük bir bela olacağını düşünüyor. Kendisini şüphe altında hissediyor. Sonra Onur, 3 kişilik ekip tarafından, canına kıyana kadar, takip ediliyor. ONLARCA POLİS OPERASYONA DAHİL Onur, arkadaşlarına uzun süredir izlendiğini söylüyor. Bu kadar izlendikten sonra bunalıyor ve 21 Haziran’da bir avukata vekalet veriyor. Vekaletten sonra 13 Nisan’da başlayan ilk mahkeme kararı ile başlayan ve 22 Haziran’da iki mahkeme kararı varken yeni teknik takip kararı varken operasyon sonlanıyor. Çete üyeleri yakalanıyor. 550 gram esrar yakalıyorlar. Koskocaman çete. Onlarca polis bu operasyona dahil oluyor. İŞKENCE GÖRMESİN DİYE İNTİHAR EDİYOR Onur, vekâlet verdiği avukattan 24 Haziran’da yeniden ifadesine başvurulacağını öğreniyor. Tekrar polisin eline düşmemek, çırılçıplak soyulup işkence görmemek için kendisini bulunduğu 4. kattan çırılçıplak olarak maalesef atıyor. Bu süreçte dava açmamız kolay olmadı. Soruşturmamızda 3 tane Cumhuriyet savcısı değişti. Son olarak atanan Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş, işkence cinsel saldırı, kötü muamele nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığını, ancak iki polis memurunun resmi evrakta sahtecilik yaptıklarından dolayı haklarında iddianame açılmasına ilişkin bir karar veriliyor. Yargılama sonrasında, 2 polis memuruna 2,5 yıl hapis ve devlet memurluğundan men cezası veriliyor. Zete
Cinsel Taciz Savcısına 'Elle Sarkıntılık' Suçlaması
Amerika Birleşik Devletleri Kara Kuvvetleri'ndeki cinsel taciz iddialarını soruşturmakla görevli başsavcı, iş arkadaşı kadın avukata elle sarkıntılık yapmakla suçlanıyor. Yarbay Joseph Morse, kadını 2011'de Virginia'da yapılan cinsel saldırı suçlarıyla ilgili konferansta taciz ettiği iddiası nedeniyle açığa alındı. ABD ordusunun cinsel saldırı vakalarını ele alışı, Senato gündemine taşınmış durumda. Son yıllarda Amerikan ordusu içinde işlenen seks suçlarında bir artış görülüyor. Son olarak, bir kadın yüzbaşıyı cinsel ilişkiye zorlamakla ve bunu açıklaması halinde ailesini öldürme tehdidinde bulunmakla suçlanan Tuğgeneral Jeffrey Sinclair dün iddiaları kabul etti. Yarbay Morse ise Kara Kuvvetleri avukatı bir kadın tarafından elle sarkıntılık ve öpmeye çalışmak ile suçlanıyor. Askeri yetkililerin BBC'ye aktardığına göre, kadının geçen ay şikâyetçi olmasından kısa süre sonra Yarbay Morse açığa alındı. Yetkililer, henüz soruşturmanın devam ettiğini ve iddianame hazırlanmadığını belirtti. Yarbay Morse, cinsel saldırı ve istismar davalarına bakan 20'den fazla savcının amiriydi. Bu arada, cinsel saldırı iddialarının, emir komuta zinciri dışındaki bağımsız bir askeri savcı tarafından soruşturulmasını öngören bir yasa taslağı ABD Senatosu'nda reddedildi. Demokrat Partili Senatör Kirsten Gillibrand'in hazırladığı taslağın tasarıya dönüşmesi için 60 oy gerekirken 55 'evet' oyu verildi. Konunun Senato'da tartışılmasına başka bir taslak üzerinden devam edilecek. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon verileri, 2013 mali yılında cinsel saldırı vakalarının %60 artarak 5400'ü bulduğunu gösteriyor. Askeri yetkililer, tacize uğrayanların şikâyetlerini bildirmekte daha cesur davranmaları nedeniyle sayının arttığını savunuyor.BBC Türkçe
20 Soruda Kadının Yasal Hakları
Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile hayatında karşısına çıkan sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda yasal haklarını anlattı. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran Şıpka, kadınların, kadın olarak, insan olarak, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak hakları olduğunu belirterek, “Her şeyden önce bu haklarımız Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na dayanıyor. Bu nedenle öncelikle kadın olarak anayasal haklarımızı bilmemiz gerekiyor” dedi. Prof. Dr. Şıpka, “Aslında tam olarak yeterli olmasa da Anayasal ve yasal olarak kadınlarımızı koruyan birçok düzenlemeye sahibiz. Önemli olan, mevcut bu haklarınızı kullanmanız ve toplum içerisinde sesinizi çıkarmaktan ve yasal yollara başvurmaktan çekinmemenizdir” şeklinde konuştu. Şükran Şıpka kadınların toplumsal yaşamda ve özellikle aile yaşamındaki sorunlar karşısında sahip olduğu 20 yasal hakkı anlattı. 1-Eş ya da çocuklara yönelik şiddet suç mudur? Türk Ceza Kanunu, eşe ya da çocuklara yönelik fiziksel şiddeti, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar olarak niteliyor. Aile bireylerinden biri olmak, diğerinin şiddet göstermesine haklılık kazandırmaz. Aksine Türk Ceza Kanunu, şiddet fiillerinin aile bireylerine karşı işlenmesini cezayı ağırlaştıran bir sebep olarak kabul ediyor. Şiddet fiilinin ağırlığına göre sıralamak gerekirse, Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesine göre eşe veya çocuklara karşı kasten öldürme fiili işlenirse fail ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır. 2- Aile içinde gördüğünüz kötü muamele veya şiddete karşı ne yapabilirsiniz? 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’a göre; şiddete maruz kalan veya kalma tehlikesi bulunan ya da şiddetten etkilenen veya etkilenme tehlikesi bulunan kişi, en yakın polis merkezine, jandarma karakoluna, Cumhuriyet Savcılığı’na, Aile Mahkemesi Hâkimliği’ne, Kaymakamlığa veya Valiliğe başvurmalıdır. Ayrıca, şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin varlığı halinde herkes bu durumu resmi makam veya mercilere ihbar edebilir. 3- Cinsel saldırıya uğramak nedir ve eşin cinsel saldırısı da cezalandırılır mı? Cinsel saldırı eyleminin eşten gelmesi onun ceza almasını engellememektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 102. maddesi cinsel saldırı eyleminin evlilik birliği içinde gerçekleşmesi halini, şikayete bağlı bir suç olarak kabul etmektedir. Bu durumlarda kadınlar susmamalı ve eşlerinden gelen kabul edilemez derecede cinsel saldırıları da mahkemeye taşımalıdırlar. 4- Cinsel tacize uğruyorsanız, özellikle bu taciz iş yerinizde gerçekleşiyorsa ne yapmalısınız? Türk Ceza Kanunu, işyerinde cinsel taciz eylemini, bu eylemin, nitelikli hali olarak tanımlamıştır. Kanun, çalışma yaşamı içinde bulunan bir kişinin, işyerinde, hiyerarşi ve hizmet ilişkisinin yarattığı güçten ya da aynı iş yerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanarak, diğer çalışana cinsel tacizde bulunması halinde verilecek cezanın yarı oranında artırılacağını belirtmektedir. (TCK:105/2) 5- Çocuğunuz cinsel istismara uğramışsa? Cinsel istismarın, on beş yaşını tamamlamamış ya da on beş yaşından yukarı olsa da uğradığı saldırının anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda da ceza yarı oranında artırılır. (TCK:103/1) Cinsel istismarın, üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan veya kayın hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi halinde de verilecek ceza, yarı oranında artırılır. (TCK:103/3) 15-18 yaş arasındaki çocuklarla zor kullanmadan, yani cebir, tehdit ve hile olmaksızın, cinsel ilişkide bulunan kişi de şikayet edilmesi halinde cezalandırmaya tabi tutulur. (TCK:104) 6- Tecavüzcü, mağdurla evlenerek cezadan kurtulabilir mi? Tecavüzcünün mağdurla evlenerek cezadan kurtulması bugün artık Türk hukukunda yer almayan, geçmişte kalmış bir uygulama. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile bu uygulama yürürlükten kaldırıldı. Bu nedenle, tecavüzcü ile mağdur arasından sonradan bir evlilik ilişkisi kurulmuş olsa bile, fail yine de cezalandırılmaktan kurtulamaz. 7- Bekaret kontrolü yasal mıdır? Yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi böyle bir karar olmaksızın yapan kişi cezalandırılır (TCK md. 287). Bu nedenle kanunda belirlenen yetkili hâkim ve savcı dışında kalan, sözgelimi okul veya yurt müdürü gibi kişiler tarafından böyle bir fiilin işlenmesi halinde, bu kişiler cezalandırılır. Ancak, bulaşıcı hastalıklar nedeniyle kamu sağlığını korumak amacı ile kanun ve tüzüklerde öngörülen hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler için bu madde hükmü uygulanmaz. Bu düzenlemede eksik olan yan, bu tür muayeneler için mağdurun rızasının aranmamış olmasıdır. 8-İstemediğiniz bir evliliğe zorlanabilir misiniz? 1 Ocak 2002 yılında yürürlüğe giren, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre; hiç kimse zorla evlendirilemez. 17 yaşını doldurmuş olsa da kişi 18 yaşına kadar kanun önünde küçük sayılır. Kişi küçük de olsa öncelikle kendi izni alınır. Evlenmek istemeyen kişi, zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabilir. Ayrıca zorla evlendirilen kişi Türk Medeni Kanunu’nun 149, 150 veya 151. maddelerine dayanarak evliliğin iptali davası açabilir. 152. maddeye göre bu dava, öğrenmeden itibaren 6 ay ve evlenme tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde açılmalıdır. 9- Resmi nikah olmaksızın dinsel törenle evlenmenin sonuçları nelerdir? Türk Ceza Kanunu’nun 230. Maddesine göre, aralarında evlenme akdi ya da resmi nikah olmaksızın dini nikah yaptıranlar ve yapanlar hakkında hapis cezası söz konusu olur. Bu durumdaki kişiler resmi nikah yaparlarsa kamu davası ve hükmedilen ceza ortadan kalkar. Ayrıca resmi nikah olmaksızın dini törenle evlenenler, eşlerinden kalan mirasta pay sahibi olamayacakları gibi, fiili birlikteliğin sona ermesi halinde evliliğin sona ermesi hükümlerinden de yararlanamazlar. 10- Evlilik birliği içerisinde haklarınız ve görevleriniz nelerdir? Her şeyden önce evlilik birliği içerisinde eşinizle eşit haklara sahipsiniz. Medeni Kanun’un 186. maddesi uyarınca eşler evlilik birliğini birlikte yönetirler. Artık aile reisliği kavramı Medeni Kanun’dan çıkarılmış bulunuyor. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. Çalışıyor olmasanız bile ev içindeki emeğiniz aile geçimine katkı olarak değerlendirilir. Evlilik içerisinde verilecek kararlarda eşinizle eşit oy hakkına sahipsiniz. Bu nedenle çocuklarla ilgili olarak verilecek kararlarda da eşlerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Eğer velayeti kullanırken eşler arasında anlaşmazlık çıkarsa, anlaşmazlığın çözümü konusunda Aile Mahkemesi’ne başvurabilirsiniz. Eşler ailenin oturacağı konutu tek başına seçme hakkına sahip değildir. Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu satamaz veya üzerine ipotek koyduramaz.(MK. 194. madde) Eğer oturduğunuz ev eşinizin adına kayıtlı ise ve satılmasını istemiyorsanız, tapu kütüğüne aile konutu şerhi koydurtarak evin satışını engelleyebilirsiniz. Bu şerh, ilgili tapu müdürlüğüne yapacağınız yazılı başvuru (dilekçe) ile konulabileceği gibi, Aile Mahkemesine yapacağınız başvuru sonucunda, mahkemece de konulabilir. 11- Evlenmeden önceki soyadınızı evlendikten sonra da kullanabilir misiniz? Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesine göre, kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Evlenirken bu hakkını kullanmayan kadın, daha sonra her zaman bu işlemi yaptırtabilir. 12- Eşiniz çalışmanızı engelleyebilir mi? Yeni Medeni Kanun’un 192. maddesine göre; “Eşlerden her biri meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur.” Yani, çalışmak isteyen kadın, kocasından izin almak zorunda değildir. Ancak çalıştığı işin niteliği, çalışma saatleri, çalışma yeri gibi bazı nedenler, evlilik içinde tartışmalara sebep oluyorsa ve objektif olarak evlilik birliğini sarsıcı nitelikte görülebilirse, bu durum kadın eş aleyhine sonuçlar doğurabilir. 13- Eşiniz, Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa ne yapabilirsiniz? Medeni Kanun’un 195. maddesi uyarınca evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin (Aile Mahkemesi) müdahalesini isteyebilirler. Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin yardımını isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine Kanunda öngörülen önlemleri alır. Aile bireylerinin karşılıklı olarak bakım, eğitim, destek olma yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler şikayet üzerine 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılırlar. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi eşin yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak üzere, Aile Mahkemesine başvurarak tasarruf yetkisi de sınırlanabilir. 14- Ailenizin ekonomik varlığını tehlikeye düşürecek işlemlere karşı önlem alabilir misiniz? Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak üzere eşinizin malları üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlandırılması için Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz (MK.m.199). Örneğin, sürekli kumar oynayan ve evine bakmayan, mallarını satarak dışarıda tüketen, başkalarına yediren, ya da başkaları lehine kefil olup borçlanan eşinize karşı böyle bir dava açarak, Aile Mahkemesinden tedbir talep edebilirsiniz. Bu durumda eşiniz, sizin onayınız olmadan, malları üzerinde tasarruf edemez, onları satamaz, tüketemez. 15- Boşanma sebepleri nelerdir? Eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede evlilik temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Medeni Kanun’un 166. maddesinde bu boşanma nedeni “Evlilik birliğinin sarsılması” olarak tanımlanmıştır. Bu, halk arasında “şiddetli geçimsizlik“ olarak bilinen, genel boşanma sebebidir. Bunun dışında Medeni Kanun’da özel boşanma sebepleri sayılmıştır: Zina, Hayata Kast (öldürmeye teşebbüs etme), Pek Kötü veya Onur Kırıcı Davranış (şiddet uygulama, ağır hakaret vb.), Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme (örneğin yüz kızartıcı bir suç işleme, cinsel sapkınlıklar, ayyaşlık, kumar bağımlılığı vb.), Terk (bir eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konutu terk etmesi) ve Akıl Hastalığı (her akıl hastalığı değil, evlenmesinde sakınca olan akıl hastalıkları) özel boşanma sebepleridir. 16- Boşanmanın mali sonuçları nelerdir? Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, boşanmada daha fazla kusurlu olmamak şartıyla geçimi için diğer taraftan yoksulluk nafakası talep edebilir. Ayrıca şartları gerçekleşmişse, boşanmada kusurlu olan taraftan maddi ve manevi tazminat istenmesi de söz konusu olabilir. Bunun yanı sıra velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim masraflarına da katılmak zorundadır. Buna da iştirak nafakası denir. Ayrıca boşanma sonucunda, eşler farklı bir mal rejimi kabul etmemişlerse, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi de -aşağıda belirtileceği gibi- istenebilecektir. 17- Evlilikte mal rejimi (evlilik mallarının paylaşımı) nasıldır? Yeni Medeni Kanun’un 1 Ocak 2002′de yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yasal mal rejimi, “edinilmiş mallara katılma” rejimidir. Eşler noterde yapacakları bir sözleşme ile ya da evlenme başvurusu sırasında tarafların yapacakları yazılı bir bildirimle farklı bir mal rejimi kabul edebilirler. Bu nedenle evlenme başvurusu yaparken kadının neye imza attığını bilmesi çok önemlidir. Ancak seçilebilecek olan mal rejimi, kanunda belirtilenlerle sınırlıdır. Bunlar; Mal Ayrılığı, Paylaşmalı Mal Ayrılığı ve Mal Ortaklığıdır. Eğer eşler bu rejimlerden birini seçmemişse, yasal mal rejimi sayılan “Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi”ne tabidirler. 18- Boşanma sonucunda çocuk üzerindeki velayet hakkı ne olacaktır? Boşanma davası devam ederken hâkim, hangi tarafın çocuğa daha iyi bakabileceğine inanıyorsa velayeti ona verir. Boşanma kararı ile birlikte, velayet hakkına sahip olmayan tarafla çocuğun ilişkisinin nasıl olacağına da tarafların anlaşamaması halinde, hâkim karar verecektir. Ancak ülkemizde daha çok, velayet hakkı anneye verilmektedir. Özellikle ana bakımına muhtaç olan çocuklar anne yanında bırakılmakta, baba ile çocuk arasında kişisel görüşme hakkı da yine hâkim kararı ile belirlenmektedir. Çalışan anne söz konusu olduğunda, genellikle babaya 15 günde bir hafta sonu görüşme hakkı tanınmaktadır. Birden fazla çocuk söz konusu ise, Yargıtay’ın kararları gereğince, mümkün oldukça kardeşler birbirinden ayrılamaz ve velayetleri birlikte anneye veya babaya verilir. Mahkeme velayeti düzenlerken, ayırt etme gücüne sahip olan çocukların (genellikle 11 yaş sonrası) görüşünü almak zorundadır. 19- Boşanan kadın eski eşinin soyadını kullanmaya devam edebilir mi? Boşanma halinde kadın, eşinin soyadını kaybeder ve evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Bu durumda resmi kimliklerini yeni soyadına göre yenilemesi gerekir. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir. Kadının boşandığı kocasının soyadını kullanmakta haklı menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, boşandığı kocasının soyadını taşımasına izin verir. Boşanma davası esnasında bu talep edilmese bile, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde aynı mahkemeden boşandığı eşinin soyadını kullanmasına izin istenebilir. 20- Kadının yeniden evlenmek için bekleme süresi nedir? Kadın, önceki evliliğinin ölüm, iptal ve boşanma nedeniyle sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe yeniden evlenemez. Bu düzenleme ile azami hamilelik süresinin geçirilmesi ve böylelikle doğacak çocuğun soy bağının karışmaması hedefleniyor. Ancak, bu bekleme süresinden önce evlenmek isteyen kadın, Aile Mahkemesine bir dilekçe ile başvurarak önceki evliliğinden hamile olmadığının tespitini ve evliliğine izin verilmesini isteyebilir.
12 Yaş Altı Çocuklarda Mobil Cihazların Yasaklanması İçin 10 Sebep
Amerikan Pediatri Akademisine ve Kanada Pediatri Derneği'ne göre 0-2 yaş arasındaki çocuklar teknoloji ile haşır neşir olmamalı, 3-5 yaş arasında günde 1 saat, 6-18 yaş arasında ise teknoloji kullanımları günde 2 saat ile sınırlanmalı. Teknoloji ile bu önerilerin 4-5 katı fazla içli dışlı olan çocuklar ve gençler ciddi tehlikeler ile karşı karşıya kalıyor.  Elde kullanılan cihazlar (cep telefonları, tabletler, elektronik oyunlar, vb.) özellikle küçük çocuklarda teknolojiye erişimi ve teknoloji kullanımını artırıyor. Pediatrik terapistler okullara, hükümetlere, ailelere 12 yaş altındaki çocukların bu tür cihazları kullanmalarını yasaklamaları çağrısında bulunuyor. Sizlere bu yasaklamaya gerekçe olarak araştırmalarla kanıtlanmış 10 gerçeği açıklıyoruz.
Cinsel Saldırı 13 Yaşındaki Çocuğu Etkilememiş!
DİYARBAKIR'da 13 yaşındaki kız öğrencisine otomobilinde cinsel istismarda bulunurken polis tarafından yakalanan 39 yaşındaki öğretmen S.C.'nin yargılandığı mahkemeye Dicle Üniversitesi heyetince gönderilen raporda, mağdurun cinsel saldırı nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığı belirtildi. Diyarbakır'da bir ilköğretim okulunda İngilizce öğretmeni olarak görev yapan S.C., geçen yıl 23 Nisan kutlamalarının yapıldığı gün, Nevruz Parkı yakınlarında, 5'nci sınıf öğrencisi S.T.'ye, kendi otomobilinde cinsel istismarda bulunurken polis tarafından yakalandı. Hakkında, 'çocuğun nitelikli cinsel istismarı' ve 'cinsel amaçlı çocuğu hürriyetinden yoksun kılma' suçundan 16 yıldan 50 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 4 çocuk babası öğretmen S.C.'nin yargılanmasına Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanık S.C. ve taraf avukatları katıldı. 'RUH VE BEDEN SAĞLIĞI BOZULMADI' Duruşmada ilk olarak mağdurun beden ve ruh sağlığına ilişkin Dicle Üniversitesi'nden gönderilen rapor okundu. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Beden ve Ruh Sağlığı Kurulu raporunda S.T. ile yapılan görüşmede, olayı nadiren hatırladığında üzüntü duyduğu, olaydan sonra okul ve evlerinin değiştiği belirtildi. Raporda, ruhsal muayenede mağdurun önceki psikiyatrik sorunlarının düzelmiş olduğu belirtilirken, cinsel istismardan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak derecede herhangi bir psikopatolojik araz tespit edilmediği ifade edildi. Raporda mağdurenin cinsel istismar nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığı görüşüne varıldığı belirtildi. AVUKATTAN RAPORA TEPKİ Duruşmada söz alan S.T.'nin avukatı Ruşen Seydaoğlu Ayyıldız, 'Mağdure, heyetle görüşme sırasında bile ağlama krizine girmiş . Bunun üzerine iki ay sonra getirilmek üzere süre verilmiştir. Bu nedenle Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını talep ediyoruz. Olayda suçüstü hali vardır. 13 yaşındaki kız çocuğu çok ciddi şekilde mağdur olmuştur. Sanık tarafından 'çocuğun rızası var denilse bile' mağdur 13 yaşında kız çocuğudur. Sanık suçunu kabul etmiş ve toplum açısından zararlı bir kişiliktir. Rapor kendi ile çelişmektedir' dedi. SANIK: BU OLAYDAN DOLAYI BEN MAĞDURUM Duruşmada söz alan tutuklu sanık S.C. ise tahliyesini talep ederek, 'Bana en çok dokunan, toplumsal açıdan sanki bir tecavüzcü, bir caniymişim gibi davranılıyor. Benim geçmişime bakıldığında yüzlerce öğrenci yetiştirdiğim görülecektir. Bu olaydan dolayı mağdurum' dedi. Sanık avukatı da müvekkilinin cani, canavar gibi lanse edilmeye çalışıldığını ifade ederek, 'Bu müvekkilimi mağdur etmektedir. Tahliyesini talep ediyoruz' diye konuştu. MAHKEME RAPORU KABUL ETTİ Duruşmaya kısa bir ara veren mahkeme, sanık S.C.'nin tutukluluk halinin devamına karar verdi. Mahkeme, S.C.'yi araç içinde yakalayan polislerin zorla getirilmesine, getirilmemeleri durumunda yasal işlem yapılmasına da hükmetti. Mahkeme avukatların tepki gösterdiği raporun çocuk uzmanları tarafından usule uygun şekilde hazırlandığını gerekçe gösterip, mağdur hakkında yeniden rapor aldırılması talebini reddetti. Duruşma eksiklerin tamamlanması için ertelendi.Felat BOZARSLAN / DİYARBAKIR, (DHA)
Pamir ve Mert'ten Sonra Bir Acı Haber de Aydın'dan Geldi
AYDIN’ın Efeler İlçesi’nde, evlerinin yakınındaki ahırda bileği ve boğazı kesilmiş ağır yaralı bulunan 4 yaşındaki C.Ç., kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Olaydan 10 dakika önce evlerinin önünden kaybolduğu öğrenilen çocuğa doktorlar tecavüz edildiği şüphesi üzerinde durulduğunu bildirdi. Ailesinin pazar günü sünnet düğünü yaptığı minik C.Ç. bugün saat 13.00 sıralarında, Aydın’ın yeni kurulan merkez ilçelerinden Efeler’in İmamköy Mahallesi, Gölcük Mevkii’ndeki evlerinin önünde oynarken ortadan kayboldu. En son 10 dakika önce evin önünde oynarken gördüğü 3 çocuğundan en küçüğü olan C.Ç.’i evin çevresinde aramasına rağmen bulamayan anne 37 yaşındaki F. Ç., durumu kayınpederi 70 yaşındaki C.Ç. ve kepçe operatörü olan eşi 39 yaşındaki B. Ç.’e bildirdi. Tecavüz şüphesi Ç. Ailesi, komşularının da yardımıyla, ev ve yakınındaki bahçelerde C.Ç.’i aramaya başladı. Yaklaşık yarım saat süren arama sonucunda C.Ç. torununu, evlerine yaklaşık 50 metre uzaklıkta, sahipleri Uşak’ta olduğu öğrenilen metruk bir ahırda sağ bileği ve boğazı kesilmiş olarak kanlar içinde buldu. Babasının otomobiliyle Aydın Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürdüğü C.Ç. doktorların müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Aydın’ın yerlisi oldukları öğrenilen F. ve B.Ç. çifti, acı haber üzerine hastanede sinir krizi geçirdi. Doktorlar, çocuğa tecavüz şüphesi üzerinde durulduğunu bildirdi. VALİLİK: TECAVÜZ YOK Aydın’ın Efeler İlçesi’nde, evlerinin yakınında bileği ve boğazı kesik ağır yaralı bulunan, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitiren 4 yaşındaki Caner Çerit’in, hastanedeki ön otopsisi hakkında Aydın Valiliği, akşam saatlerinde açıklama yaptı.Otopside tecavüz bulgusuna rastlanmadığı, çocuğun düşme sonucu öldüğünün değerlendirildiği belirtilen açıklamada, Caner’in boğazındaki kesiğin ’çivi batması’, bileğindeki kesiğin ise ’tel örgülere takılmasından olduğu’ görüşü savunuldu. Açıklamada, Caner’in ölümüyle ilgili araştırmanın devam ettiği de kaydedildi.Vatan
Esat Sapığına 14 Yıl
Başkent'te yalnız yaşayan bir kadının Ağustos 2011'de evinde tecavüze uğraması olayının sanığına 'cinsel saldırı', 'konut dokunulmazlığını ihlal' ve 'mala zarar verme' suçlarından toplam 14 yıl 6 ay hapis cezası verildi.AAPencere demirlerini sökerek girdiği evde yalnız yaşayan mağdureye tecavüz etmekle suçlanan M.K. hakkındaki dava geçen günlerde karara bağlandı.Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı 'cinsel saldırı' suçundan 8 yıl hapis cezasına mahkum etti. Ancak mahkeme, cinsel saldırı sonucunda mağdurenin ruh sağlığının bozulması karşısında cezayı yarı oranında artırarak, 12 yıl hapse yükseltti.Sanık, 'geceleyin konut dokunulmazlığını ihlal' suçundan 1 yıl 6 ay, 'mala zarar verme' suçundan da ayrıca 1 yıl hapse mahkum edildi.Sanığın, 'geçmişteki durumu ve suç işleme eğilimini' göz önüne alan mahkeme, 'yeniden suç işlemekten çekineceği kanısına ulaşılamadığı' gerekçesiyle takdiri indirim hükmünü uygulamadı.Esat'ta yalnız yaşayan mağdurenin Ağustos 2011'de evinde tecavüze uğraması üzerine M.S.A. adlı kişi hakkında dava açılmış, ancak, DNA incelemesi sonucunda beraatına karar verilmişti.İddianameye göre, faili meçhul şüpheliye ilişkin soruşturma sürerken, Mart 2013'te ihbarda bulunan bir kadın, tecavüz olayının meydana geldiği yerin yakınındaki bir otomobili ve şoförünü daha önce de mahallede gördüğünü bildirdi.
150 Kadın Avukat, Sedat Yurtdaş'a Açılan Cinsel Taciz Davasında Birleşti
Diyarbakır Ceza Mahkemesi’nin yanında çalışan kadın avukata cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan avukat Sedat Yurtdaş hakkında verdiği takipsizlik kararı kaldırıldı Eski DEP Milletvekili ve avukat Sedat Yurtdaş ’ın, yanındaki kadın avukata yönelik olarak “cinsel saldırı” suçundan yargılanması gündemde. Batman Ağır Ceza Mahkemesi, cinsel taciz mağduru meslektaşlarını savunan 150 kadın avukatın, karara itirazda bulunması üzerine, söz konusu suçlamaya ilişkin olarak yeni bir delilin ortaya çıktığını belirterek, takipsizlik kararını kaldırdı.ETHA’dan Arzu Demir ’in haberine göre; Batman Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Ceza Mahkemesi’nin, yanında çalışan kadın avukata cinsel saldırıda bulunmakla suçlanan avukat Sedat Yurtdaş hakkında verdiği takipsizlik kararını kaldırdı. 1991 yılında Leyla Zana , Hatip Dicle , Orhan Doğan , Ahmet Türk , Sırrı Sakık ile HEP adına SHP listelerinden 31 yaşında Meclis'e giren, 1994'teki yemin krizinde dokunulmazlığı kaldırılarak tutuklanan, Diyarbakır Barosu avukatlarından Sedat Yurtdaş, hakkında yanında çalışan bir kadın avukata cinsel tacizde bulunduğu suçlamasıyla Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu. Ancak, savcılık, takipsiz kararı vermişti. Mağdurun şikayeti ile tanıkları dinlemeyen savcılık, Sedat Yurtdaş’ı dinlemekle yetinmişti. 150 kadın avukat itiraz etti Cinsel taciz mağduru meslektaşlarını savunan 150 kadın avukat, karara karşı Batman Ağır Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulundu. Mahkeme, söz konusu suçlamaya ilişkin olarak yeni bir delilin ortaya çıktığını belirterek, takipsizlik kararını kaldırdı. Adli Tıp Kurumu raporu var Söz konusu delil ise, Adli Tıp Kurumu’nun verdiği psikolojik rapor. Raporda, isnat edilen suç ile mağdur avukatın anlatım ve tavırlarının uyumlu olduğu belirtildi. Böylece cinsel saldırı bilimsel olarak da ispatlanmış oldu. Yurtdaş’ın iftira suçlaması kabul edilmedi Avukat Sedat Yurtdaş’ın taciz mağduru kadın avukat hakkında “iftira” suçlamasıyla başvuruda bulunmuş, savcılık başvuru hakkında takipsizlik kararı vermişti. Batman Ağır Ceza Mahkemesi, Yurtdaş’ın takipsizlik kararına yaptığı itirazı ise kabul etmedi. ‘İddianame hazırlanacak’ Hukuki gelişmelere ilişkin olarak ETHA’ya bilgi veren avukat Ezgi Duman , Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcılığın takipsizlik kararını kaldırmasının ardından Diyarbakır Savcılığı’nın iddianame hazırlayacağını, iddianamenin mahkeme tarafından kabulü durumunda yargılamanın başlayacağını söyledi. ‘Diyarbakır Barosu artık kararını vermeli’ Sedat Yurtdaş hakkında Diyarbakır Barosu’na başvuruda bulunduklarını hatırlatan Avukat Duman, “Baro yönetimi, Sedat Yurtdaş hakkında disiplin soruşturması başlatmak için, Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararını bekliyordu. Aslında böyle bir beklemeye girmeden de soruşturmayı başlatabilirdi. Ancak yapmadılar. Şimdi çıktı, hemen disiplin soruşturmasını başlatmaları gerekiyor. Biz de kararı baro yönetimine göndereceğiz” dedi.T24
6 Yaşındaki Gizem Ölü Bulundu...
ADANA'da geçen pazar günü kaybolan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'in cesedi yakılmış ADANA'da geçen pazar günü ortadan kaybolan 6 yaşındaki Gizem Akdeniz'in sabaha karşı cesedi bulundu. Minik Gizem'in bıçakla işkence edildikten sonra, boğularak öldürüldüğü, cesedinin de yakıldığı belirlendi. Cinayeti minik Gizem'in ablasıyla evlenmesine izin verilmeyen akrabaları 20 yaşındaki S.A.'nın intikam için işlediği belirlendi. S.A.'nın şüphe çekmemek için aileyle birlikte arama çalışmalarına da katıldığı ortaya çıktı. Merkez Seyhan İlçesi Tellidere Mahallesi 72100 sokakta oturan ev kadını Hatice ile kahve işleten Mustafa Akdeniz çiftinin 4 kız çocuğunun en küçüğü olan Gizem, annesi pazar alışverişine gittikten sonra oynamak için sokağa çıktı. Alışverişten dönen Hatice Akdeniz, evde bulamadığı kızını çevrede aradı, ancak izine rastlamadı. Siirt'ten gelip, Adana'ya yerleşen Akdeniz Ailesi, Gizem'i bulmak için seferber oldu. Mahalle camisinin megafonlarından anons yaptıran aile, diğer yandan da polise başvurdu. Polis ekipleri, aile ve mahalle sakinleri, gece boyunca çevrede arama yaptı. Apartmanların bodrumlarına, park ve bahçelere bakılmasına rağmen minik Gizem'in izine rastlanmadı. ÖZEL EKİP KURULDU Gizem Akdeniz'in kaybolduğu ihbarının ardından harekete geçen polis, normal prosedürlere göre 24 saat beklemesi gerekirken, rutin uygulamanın dışına çıkarak, arama çalışmalarına hemen başladı. Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çocuk, Asayiş ve İstihbarat Şube Müdürlüklerinde görevli polislerden özel ekip kuruldu. Yapılan iş bölümünün ardından ekiplerin bir kısmı bölgeyi tararken, bazıları harekete geçerek yakın çevredeki suçluların profillerini incelemeye aldı. Cinsel saldırı ve istismar suçlarından kaydı bulunanların listesini çıkartan polis, alınan genel arama kararıyla evlere girip, inceleme yaptı. Diğer yandan, Güven Timleri de Gizem'in kaybolduğu bölgeye kaydırılarak arama çalışmalarına katıldı. Gizem'in fotoğrafı ve eşkal bilgileri ekiplere dağıtıldı. İnşaat alanları, çukurlar, boş araziler ve apartmanların bodrum katlarına giren polisler, binaların çatı katlarına kadar arama yaptı. Yaya olarak yapılan aramalara polis helikopteri de havadan destek verdi. DALGIÇLAR KANALDA ÇALIŞMA YAPTI Polis helikopteri hava kararıp uçuş güvenliği tehlikeye düşünceye kadar bölgenin üzerinde uçarken, Su Altı Grup Amirliği'ne bağlı dalgıç polisler de Gizem'in evine yaklaşık 2 kilometre uzaklıkta bulunan sulama kanalını taradı. Polis telsizlerinden Gizem'in eşkal bilgileri sık sık anons edilerek farklı bölgelerdeki ekiplerin de duyarlı olması sağlanırken, gelen ihbarların da titizlikle değerlendirilmesi istendi. Polis ekiplerinin arama çalışmalarına akşam saatlerinde Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı CANKUR ile Mersin'den gelen 9 kişilik AKUT ekibi de katıldı. MOBESE GÖRÜNTÜSÜ CİNAYETİ AYDINLATTI Gizem'in bulunması için alarma geçen Adana polisi, Akdeniz Ailesi'nden çok sayıda kişinin ifadesini aldı. Bir yandan da mobese kameraları ve işyeri kameralarının kayıtları büyüteç altına alındı. KIRMIZI RENKLİ OTOMOBİL DİKKATİ ÇEKTİ Gizem ile aynı sokakta oturan önceden sorguladıkları akrabaları S.A.'nın kırmızı renkli otomobili olduğunu bilen özel ekipte görevli polisler, görüntülerde, Fuar Alanı kavşağından geçerken dikkatlerini çeken kırmızı renkli bir otomobilde ayrıntılı incelemede Gizem'e benzeyen bir kız çocuğu olduğunu fark etti. Bunun üzerine polis, daha önce iki kez ifadesini aldıkları Gizem'in akrabası 20 yaşındaki S.A.'yı dün gece tekrar sorguladı. Şüphelerin üzerinde yoğunlaştığı S.A., mobese görüntüleri kendisine gösterilince cinayeti itiraf etmek zorunda kaldı, Gizem'in de intikama kurban gittiği ortaya çıktı. KATİLİ DE ARAMAYA KATILMIŞ Gözaltına alınan S.A.'nın ifadesi üzerine merkez Çukurova İlçesi, Kabasakal Mahallesi Rüzgarlı Tepe mevkiine giden polis ekipleri, Gizem'in bıçaklanmış, boğulmuş ve yakılmış durumdaki cesedini buldu. İşkenceyle öldürüldükten sonra yakılan Gizem'in cesedi, olay yerindeki incelemenin ardından otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Hunharca işlenen cinayetin şüphelisi S.A.'nın Gizem'in ablası Gamze'yle evlenmek istediği, ailenin buna ısrarla karşı çıkması üzerine öfkeye kapılıp, intikam amaçlı minik kızı kaçırıp, öldürdüğü öğrenildi. Polis, cinayet şüphelisi S.A.'nın şüphe çekmemek için cinayetten sonra evde kıyafetini değiştirip aileyle birlikte arama çalışmalarına da katıldığı detayına ulaştı. KIYAFETİ VE BIÇAĞA İNCELEME Polis, katil zanlısı S.A.'nın olaydan sonra temizleyip kırmızı renkli otomobilde bıraktığı bıçak ile evindeki cinayet sırasında üzerinde bulunan kıyafette ayrıntılı DNA incelemesi başlattı. İncelemede S.A.'nın kıyafetinde sperm izi de arandığı öğrenildi. ABLASI ADLİ TIP ÖNÜNDE SİNİR KRİZLERİ GEÇİRDİ Acı haberi alan Akdeniz Ailesi, Adlı Tıp Kurumu'na akın etti. Gizem'in katil zanlısının evlenmek istediği ablası Gamze, sinir krizleri geçirip, kendini yerlere attı. Evlat acısıyla yıkılan baba Mustafa Akdeniz, gözyaşlarına boğulan çocuklarına sarılıp, sakinleştirmeye çalıştı. Acılı abla Gamze Akdeniz, cinayet şüphelisine lanet yağdırıp, 'Onu kendi ellerimle öldüreceğim. Kardeşimin suçu neydi? Ona nasıl kıydı?' diyerek ağıtlar yaktı. Akdeniz Ailesi'nin yakınları, Gizem'in ablalarını, bir otomobile bindirilip, Adli Tıp önünden götürdü. Fatih KARAÇALI-Çağlar ÖZTÜRK-Salih ÜÇTEPE ADANA/DHA