Görüş Bildir
Haberler
Çanakkale Zaferinin 100. Yılında Çanakkale Efsaneleri

etiket Çanakkale Zaferinin 100. Yılında Çanakkale Efsaneleri

HAZAL
18.03.2015 - 11:23 Son Güncelleme: 21.03.2015 - 16:51

Cepheden Cepheye İstek Şarkı

Uğurluel, karşılıklı siperlerin yaklaşık 8 metre olduğu Bombasırtı'nda, Türk ve Anzak siperleri arasındaki karşılıklı alışverişlerden de bahsetti. Talha Uğurluel, 'Gece karanlık çökünce savaş duruyor. Aradaki mesafe 8 metre. Aralarındaki her hareketi hissedebiliyorlar. Avustralya - Yeni Zelandalıların bulunduğu siperde gece gitar çalıyorlar, bizimkiler de dinliyorlarmış. Şarkı bitince bazen bizimkiler alkış tutarlarmış. Karşı taraftakiler de tabii şaşırır. 'Bunlar ne biçim insanlar' diye. Bazen de bizim askerimiz bir türkü patlatıyor, karşı taraftan alkışlar. Burada manidar olan şu. Türkü okunuyor, alkış yapılıyor, bazen de istek yapılıyor. Kağıda yazıyorlar, taşa sarıp bu tarafa atıyorlar. Bizimkiler alıp okuyor, 'Dün akşam söylediğiniz o güzel şeyi tekrar söyler misiniz?' Bizimki bir daha okuyor, yine alkışlar. Aradan birkaç gün geçiyor, istek yaptıkları halde Türkü okunmuyor. Anzak tarafından bir kağıda yazıp atıyorlar; 'Kaç gündür istediğimiz halde, o güzel şeyleri neden söylemiyorsunuz?' Bizimkiler alıp okuyorlar, sonra, 'Çünkü siz, 3 gün önce o güzel sesli askerimizi vurdunuz' yanıtını yazıp atıyorlar' şeklinde konuştu.

Siper arasında sadece türkülerin değil yiyeceklerin de paylaşıldığını anlatan araştırmacı yazar Basri Sütlü, 'Yakın siperlerle alakalı bir Fransız hatırası var yine kaynaklarda yer alan. Bir gün Fransızlar, bizim siperlerin olduğu yere bazı 'mundar' şeyler diye adlandırılan bir şeyler atıyorlar. Artık ne attılarsa alay etmek için. Fakat bizim askerimiz, karşılığında mendil içerisinde ceviz, kuru üzüm sarıp onu atıyorlar. Tabii Fransızlar mahcup oluyor. Bu sefer peksimet türü şeyler atıyorlar. Hatıralarda, 'Bir daha o siperden bize ateş edilmedi' yazıyor' ifadelerini kullandı.

İçeriğin Devamı Aşağıda

1. Bulutun Koruması

1. Bulutun Koruması

Menkıbelerde bir başka mucizevî yardım da bir İngiliz Alayının bulutların içinde kayboluşu biçimindedir. Olay şu şekilde anlatılmaktadır;

' O gün Kraliyet Alayı taze kuvvetlerle bu saldırıda görev aldı. Sağ cenahta yer alan bu alay, daha az bir mukavemetle karşılaştığı için hızla ilerlemeye başlamıştı. Alay, Azmak Deresi' nin kuru yatağını geçmiş, Kayacık Ağrılı mevkiinden Damakçı Bayırı'na doğru yürüyordu. Karşılarında küçük bir tepe vardı. Tepenin üzerinde garip, soluk renkte bir bulut durmaktaydı.alay, sol taraftaki Ağıl Dere' ye inmeden tepeye doğru ilerledi ve bulutun içine girip kayboldular. Yâni alanda askerlerin Mestan Tepe' den şaşkın bakışları arasında 7-8 değişik bulutla daha birleşerek Trakya istikametine doğru uçup gittiler. Orada bulunan 267 İngiliz askerinden hiçbirinin izine bir daha rastlanamamıştır.'

2. Nöbet Tutan Asker

2. Nöbet Tutan Asker

Askerlerden

biri gece 2-4 nöbetine çıkıyor. Nöbet sırasında yaşlı,bembeyaz elbiseli bir

teyze askere yaklaşır ve oğlum sen git temizlen ben senin yerine nöbet tutarım

zamana kadar diyor ve silahı alıp askerin yerinde duruyor.Uykusuzluk ve

yorgunluğun da etkisiyle önce birşey farketmeyen asker koğuşa geldiğinde birden

aklına geliyor o yaşlı teyze buraya nasıl geldi nerden geldi gibi...Sonra bu

olayı yanındaki koğuş arkadaşına da anlattıktan sonra yıkanmak için banyoya

gidiyor.Bu sırada askerin nöbetinde olup olmadığını kontrol etmek için bölük

komutanı kontrole gidiyor,ama askeri yerinde göremiyor,daha da yaklaşınca

silahın yerden yüksekte tutulur bir vaziyette görüyor başka birşey

görmüyor,silahı almaya çalışıyor,yapamıyor,gücü etmiyor birkaç denemeden sonra

silahını çıkarıyor ve tüfeğe doğru 2 el ateş ediyor,tüfek yere düşüyor.Sonra

sinirle o askerin bulunmasını istiyor koğuşta bulunamayan asker kısa bir süre

sonra banyoda karnına 2 kurşun yarası olarak ölü bulunuyor. 

3. Borçlu Asker

3. Borçlu Asker

Çanakkale'de Kocadere köyünde büyük bir “ Sargı

Yeri ” kurulur. Kimi Erzurumlu , kimi Bosnalı , Kimi Adanalı , Kimi Gürünlü,

Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor... 

Yaralılardan biri de Çanakkale Lapsekinin Beybaş

Köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp

yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır.

Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından. 

' Ölme

ihtimalim çok fazla... Ben bir pusula yazdım... Arkadaşıma

ulaştırın...' 

Tekrar derin

nefes alıp, defalarca yutkunur 

' Ben

köylüm Lapseki' li İbrahim Onbaşından 1 Mecit borç almıştım .Kendisini

göremedim. Belki ölürüm. Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin bana ' 

' Komutan:

Sen merak etme evladım ' der kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle

okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözüde '

söyleyin hakkını helal etsin ' olur... 

Aradan fazla

zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı

yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar,

künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula.

Komutan göz yaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar,

hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, ne

titremesine nede göz yaşlarına engel olamaz : 

'Ben Beybaş

Köyünden arkadaşım Halil'e 1 mecit borç verdiydim. Kendisi beni göremedi. Biraz

sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı

helal ettim

4. İnsanlık Dersi

4. İnsanlık Dersi

Çanakkale Savaslar'Inda savasIp, bir kolu ile bir ayagInI kaybeden FransIz Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattIgI bir savas hatIrasInda söyle diyor:

'FransIzlar, Türkler gibi mert bir milletle savastIklarI için daima iftihar edebilirsiniz.Hiç unutmam.Savas sahasInda dögüs bitmisti.YaralI ve ölülerin arasInda dolasIyorduk az evvel, Türk ve FransIz askerleri süngü süngüye gelip agIr zaliyat vermislerdi.Bu sIrada gördügüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacagIm.Yerde bir FransIz askeri yatIyor, bir Türk askeride kendi gölegini yIrtmIs onun yaralarInI sarIyor, kanlarInI temizliyordu.Tercüman vasItasI ile söyle bir konusma yaptIk: 

- Niçin öldürmek istedigin askere ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri su karsIlIgI verdi: 

'Bu FransIz yaralanInca cebinden yaslI bir kadIn resmi çIkardI.Birseyler söyledi, anlamadIm ama herhalde annesi olacaktI.Benim ise kimsem yok.İstedim ki, o kurtulsun, anasInIn yanIna dönsün'. Bu asil ve alicenap duygu karsIsInda hüngür hüngür aglamaya basladIm.Bu sIrada, emir subayIm Türk askerinin yakasInI açtI.O anda gördügüm manzaradan yanaklarImdan sIzan yaslarImI dondurdugunu hissettim.Çünkü, Türk askerinin gögsünde bizim askerinkinden çok agIr bir süngü yarasI vardI ve bu yaraya bir tutan ot tIkamIstI.Az sonra ikisi de öldüler...'

5. Nusret Mayın Gemisinin Mucizevi Kurtuluşu

5. Nusret Mayın Gemisinin Mucizevi Kurtuluşu

Nusret

Mayın Gemisi Çanakkale savaşına noktayı koyacak olan görevine çıktığı gece

Karanlık Liman ile Seddülbahir arasındaki mayınları toplayıp yerini

değiştirirken O''nu koruyan Anadolu Feneri de bir İngiliz Gemisi üzerine

projektörleri dikmiş ve gemiyi takibe almıştı. Fakat birden Anadolu Feneri

arıza yaptı. Nusret Mayın Gemisi telaşla ışıklarını söndürdü. İngiliz gemisi bu

sefer kendi projektörleriyle denizi taramaya başladı. Geçen dakikalar içinde

Nusret Mayın Gemisi tam yakalanacağı anda birden Anadolu Feneri tekrar

çalışmaya başladı. İngiliz gemisinin projektörleri üzerine kendi

projektörlerini dikti ve iki ışık arasında kalan Nusret muhakkak bir hezimetten

kurtuldu. Görevini yerine getirip geri döndüğünde bu heyecana kalbi dayanamayan

gemi kaptanı ,Hakkı Bey' in naşını da karaya çıkardı. Anadolu Feneri' nin

hiçbir tamirat yapılmadan kendiliğinden çalıştığını öğrenen gemi komutanı Nazmi

Bey, bu olayın bir mucize olduğunu daha sonraki günlerde yazdığı günlüğünde

bildirmektedir.

Bundan başka

bulutun koruması ile ilgili anlatılan iki menkıbe daha vardır. Yine 'Uçan

Türkler' adlı anlatılan bir menkıbe daha vardır.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
233
92
71
54
42
32
24
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın