Görüş Bildir
Haberler
Asla Friends Gibi Bir Arkadaş Grubumuz Olmayacağına Ağlıyoruz

etiket Asla Friends Gibi Bir Arkadaş Grubumuz Olmayacağına Ağlıyoruz

Gözde Attila
01.11.2023 - 20:51 Son Güncelleme: 01.11.2023 - 21:56

Bu hafta Friends’teki Chandler karakterini canlandıran Matthew Perry’nin ölüm haberi Friends hayranlarının kalbini epey kırdı. Haberi gördüğümde tam olarak bunu hissettim: Kalbim kırıldı. Sonra bir baktım farklı ülkelerden Friends hayranları, bu ölüm haberine aynı ifadeyle tepki vermiş: “Kalbimiz kırıldı.

Kalbimizi kıran ve gerçek olmasını istemediğimiz bir haber bu, çünkü bu bizim için aynı zamanda bir çocukluk hayalimizin daha ölmesi anlamına geliyor: Asla Friends gibi bir arkadaş grubumuz olmayacak.

Friends’in dünya çapında neden bu kadar sevildiğini ve yıllar sonra tekrar tekrar izlendiğini araştıran psikologlar, konuyu “ait olma” hissiyle açıklıyorlar. Arkadaşlığın çok eğlenceli olduğu, tüm sorunların arkadaşlık ortamında çözüldüğü, farklı karakterlerin birbirilerinin farklılıklarını sevip kucak açtığı bir arkadaş grubu, hayali de olsa bize özlediğimiz, hep aradığımız güçlü bağlantı hissini yaşatıyor.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Büyürken bir gün sahip olacağımıza emin olduğumuz o arkadaş grubu

Bence Friends’i bu kadar sevmemizin sebebi, bir gün büyüdüğümüzde otomatik olarak bizim de böyle bir arkadaş grubuna sahip olacağımız hayaliydi. O zamanlar dizi ve filmlerde gördüğümüz tüm neşeli hayat olaylarının- evlenmenin, çocuk yapmanın, iyi bir işe sahip olmanın- büyüyünce otomatik olarak gerçekleşeceğini sanırdık. Herkes gibi bir şekilde biz de mezun olacak, bir ev alacak, bir işe girecek, evlenecek, çocuk yapacak ve Friends’teki gibi bir arkadaş grubuna sahip olacaktık.

Büyümenin en büyük hayal kırıklığı bunların hiçbirinin otomatik olmayacağını idrak etmekti. “Neden Friends dizisindeki gibi bir arkadaş grubunuz yok?” yazısını kaleme alan Vanessa Van Edwards, “Friends’in geleceğimize attığımız bir bakış olduğunu sanıyorduk, oysa o yalnızca bir idealdi.” diyor. 

İçe dönük bir çocuk olarak, hiçbir zaman büyük arkadaş gruplarında yer almadan, bir iki yakın arkadaşımla geçirdiğim çocukluk – ergenlik dönemimde, Friends benim için fazla hareketli, ama bir o kadar sevgi dolu bir gruptu. En çok eğlencelerine özenirdim ben, çünkü gerçek hayatta ilişkiler hiç bu kadar eğlenceli ve komik olmazdı, özellikle de benim coğrafyamda. Bu kadar büyük bir grupta, herkesin ortak hedefinin hayatın tadını birlikte en iyi şekilde çıkarmak olması çok cezbedici görünürdü. 

Yaşım ilerledikçe büyük arkadaş gruplarında çeşitli vesilelerle bulundum, ama grup büyüdükçe mutlaka pürüzler oluyor, tartışmalar yaşanıyor, bir türlü o sevgiyi ve birlikte olmayı bir numaraya koyan Friends ruhu yaşanmıyordu.

Tezattır, bir yandan hepimiz böyle bir grubun hayalini kurarken, bir yandan bir gruba girdiğimiz anda egomuz yaka paçamızdan çekiştirmeye başlar. Aslında hepimiz bağ kurmak, birlikte çok eğlenmek ve farklılıklarımızla daha da renkli bir grup haline gelmek isteriz.

Fakat gerçek hayatta araya kimi zaman küçük hayat problemleri, kimi zaman kırgınlıklar, bencillikler girer ve büyü bozulur. Tıpkı ideal romantik ilişki gibi, ideal arkadaş grubunun da bir ütopya olduğunu çok geçmeden idrak ederiz. Yine de bu bizi içten içe o ütopik grubu hayal etme dürtüsünden alıkoymaz. Koşulsuzca sevip sevildiğimiz, doyasıya eğlendiğimiz o grup hep aklımızın bir köşesinde, Friends dizisi gibi oynar durur.

İçi hiç büyümeyen, hep arkadaşlığı hayal eden yetişkinler

İçi hiç büyümeyen, hep arkadaşlığı hayal eden yetişkinler

Hayatını kaybeden Metthew Perry ile ilgili yapılan bir haber, otobiyografisinde boşanmış anne baba arasında bölünen ve her iki tarafça da terk edilmiş hissettiği çocukluğundan, sevgiye hep ihtiyaç duyduğu ama insanlara bir türlü güvenemediğinden bahsediyor.

Friends’i kendi çocukluk evinde kakaolu süt içerek idealleştirip büyüyünce o arkadaş grubuna hiç sahip olmamak bir konu. Ama Friends’in ta kendisinin içinde yer alıp, sevgiyi hayatına bir türlü istediği gibi dolu dolu dahil edememek başka bir konu, mutlaka bu daha da can acıtıcı olmalı.

Çok sevdiğim bir söz, “Birinin içinde ne yaşamakta olduğunu asla bilemezsiniz, o yüzden daima herkese karşı kibar olun.” der. Bugün iş arkadaşınızla, bir akrabanızla, tanımadığınız biriyle konuşurken; onun da muhtemelen sizin gibi, Matthew Perry gibi, hayatın bir alanında sevgiyi hep daha fazla hayal etmiş ama alamamış olduğunu düşünmeye ne dersiniz? Hepimiz idealleştirdiğimiz ilişkilere açız, bağlantı ihtiyacımız itiraf ettiğimizden daha fazla ve aslında hepimiz birbirimizin gözlerinde bir anlık da olsa ortak bağlantı kırıntısı arıyoruz. Belki ömürlük bir ideal arkadaş grubu edinemedik ama, neden her bir gün bir vesileyle karşılaştığımız kişilerle mikro arkadaşlıklar kurmayalım, birbirimize ihtiyacımız olan güven ve sevgiyi kısa süreliğine de olsa hissettirmeyelim?

Eğer sizin de Friends gibi büyük ve ideal arkadaş grubu projeniz hâlâ gerçek olmadıysa, küçük Friends anlarının peşine düşmeye, yabancılarla, çok yakın olmayanlarla, gün içinde temas ettiklerinizle Friendsvari bir ortam yaratmaya ne dersiniz? Emin olun çevrenizdeki en soğuk görünenler bile içten içe benzer hevesler peşinde. 

Instagram

Linkedin

Substack

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
4
4
0
0
0
0
0