8 Soruda Hangi Psikolojik Sendroma Yatkın Olduğunu Söylüyoruz!
8 soruda hangi psikolojik sendroma yatkın olduğunu ortaya çıkartıyoruz!
Hazırsan
Başlayalım!
1. Bir imkanın olsaydı kaç yaşlarına dönmek veya kaç yaşlarına gitmek isterdin?
2. Peki hangi yıllarda yaşamak seni cezbediyor?
3. Peki kendinde ve etrafında istemediğin bir özellik seç!
4. İlişkilerin genellikle neden bitiyor?
5. Şu aralar nasıl hissediyorsun?
6. Karşında sana derdini anlatan biri var, ona nasıl teselli verirsin?
7. Bu cümlelerden hangisini daha sık kullanırsın?
8. Son olarak kendine yakın bulduğun bir kelimeyi seç!
Peter Pan Sendromu
Sen Peter Pan sendromuna yatkınsın. Büyümek istemeyen ve sorumluluk almaktan korkan birisin. Bu nedenle imkanın olsaydı hep küçük kalırdın. Ne yaparsan yap hep geçmişe özlem duyan birisin. Büyümek seni korkutuyor. Büyüyünce sorumlulukların artarken, duygularının ve hislerinin küçülmesini bekleyecekler. Sen bu durumu yaşamak istemiyorsun. Birini teselli etmek değil, başkaları seni teselli etsin istiyorsun. Senin için çabalayan ve senin en küçük mutsuz bir anında bile elinden gelen şeyleri yapmaya hazır olan insanları etrafında görmek istiyorsun. Sen ailene çok bağlısın. Yuva kavramı hayatında hep olsun istiyorsun. Nereye ait olduğunu ve gün sonunda nereye gideceğini bilmek istersin. Burada dikkat ettiğin şey ise gerçekten evin gibi hissedip, hissetmemen... Yaş aldıkça hayatın karşına çıkardığı şeylerin acımasızca olduğunu bildiğin için biraz da bu nedenle büyümek istemiyorsun. Çocuk kalmak ve küçük dertlere sahip olmak sana hep daha iyi hissettiriyor. Bu sendroma yatkın birisin çünkü senin için büyüklerin büyük dertleri olur. Sen küçük kalıp küçük dertlere sahip olmayı tercih eden birisin.
Othello Sendromu
Sen Othello sendromuna yatkınsın. Hayatında olan her kişiyi fazlasıyla kıskanıyorsun. Senden başka birini sevme ihtimalleri ya da senden daha çok birini sevme ihtimalleri seni çıldırtıyor. Arkadaşlık, aile, sevgili her ilişkinde en çok en sevilmek istiyorsun. Aldatılmaktan korktuğun gibi aslında kendine de pek güvenmiyorsun. Hayatında olan kişilerle aranda derin bir bağ var. Bu bağın kopması veya giderek zayıflaması seni korkutuyor. Sen sevdiğin herkesi kaybetmekten korkuyorsun. Onların, senin yerini doldurabilme ihtimallerini düşünmek istemiyorsun. Hayatında senin öncelik tuttuğun kişiler olduğu gibi onların da önceliği sen olmalısın. Yani en yakın arkadaşının, en yakın arkadaşı olmadığını öğrenmek seni derinden etkiyebilir. Bazı anlarda kendini yetersiz hissediyorsun. Bu yetersizlik hissi de senin yanlış şeyler yapmana neden oluyor. Karşındaki kişiye güvenmediğini gösteren ve suçlarcasına konuşan birine dönüşüyorsun. Bunu isteyerek değil sadece kaybetmekten korktuğun için yapıyorsun. Kıskançlık duygunun altında da bu neden yatıyor.
Tükenmişlik Sendromu
Sen tükenmişlik sendromuna yatkınsın. Çok çabuk enerjin düşüyor ve çok çabuk modunu kaybediyorsun. Yaşadığın en küçük olumsuzluk seni derinden etkiliyor. Hayatında yolunda gitmeyen şeyler olduğunu ve bu şeylerin hepsinin üst üste geldiğini gördüğünde çabalamayı bırakıyorsun. Bu işin içinden çıkamayacağını düşündüğün için ve mücadele etmekten yorulduğun için bir anda her şeyi bir kenara bırakıyorsun. Bu da aslında daha çok probleme neden oluyor. Yarınından umudun kalmadığı ve yarın için heyecanlanmaya başlamadığında bir şeylerin ters gittiğini anlıyorsun. Her böyle hissettiğinde kendine kızıyor ve tekrar iyi hissetmek için bir şeyler yapıyorsun. Kendini güçlendirebiliyorsun ama bunu ne zamana kadar yapabileceğini bilmiyorsun. Hayatındaki her şeyin anlamsız geldiği ve kendini uzun sorgulamalara ittiğin günlerde enerjin de giderek düşüyor. Bir şeyleri düşünmeye başlamak sana iyi gelmiyor. Bu nedenle düşünmek istemiyor ve ne zaman olumsuz bir şey düşünmeye başlasan o düşünceyi aklından kovuyorsun. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak yorgun hissediyorsun. Bu yorgunluğun devam etmesi tükenmişlik sendromuna neden olabilir.
Aşırı Empati Sendromu
Sen aşırı empati sendromuna yatkınsın. Herkesi kendinden daha fazla düşünmeye çalışıyor ve bunu etrafına hissettiriyorsun. Karşındaki kişinin duygularına fazlaca önem veriyorsun. Seninleyken ne hissettiği senin için çok önemli. İyi veya kötü hissettiğinde bunun nedenlerini merak eder ve çözene kadar da o kişinin peşini bırakmazsın. Çünkü değer verdiğin insanların mutlu olmasını ve dertsiz olmasını istiyorsun. Onların problemleri senin de problemlerin oluyor. Aslında kendi dertlerine dert ekliyorsun. Hayatındaki herkes senin bu hallerinden memnunken aslında memnun olmayan kişi sensin. Senin düşündüğün kadar onlar seni düşünüyor mu? Emin değilsin... Etrafındaki insanların düşüncelerine fazla değer verdiğin için hayatını da istediğin gibi yaşamıyorsun. Senin için dışardaki birinin seni eleştirmesi kabul edilemez. Bu nedenle hayatını da diken üstünde gibi yaşıyorsun. Hata yapmaktan korkuyor ve etrafındaki insanların sana küçümseyici gözlerle bakmasını istemiyorsun. Başkalarını duygularını düşünmek, ne dediklerini umursamak ve bir süre sonra bu dediklerini kendi hayatına zorla adapte etmek aslında sana en büyük zararı veriyor.
Yorum Yazın