Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
7 Maddede Wes Anderson Sineması
7 Maddede Wes Anderson Sineması
Amerikan bağımsız sineması kuşkusuz altın çağını 90’lı yıllarda yaşamıştı. Bugün Amerikan sinemasının ustaları olarak adlandırılan Quentin Tarantino, Cohen kardeşler, Sofia Coppola, Paul Thomas Anderson, Spike Jonze gibi yönetmenlerin yıldızları bu yıllarda parlamıştı. Fakat bu isimlerin arasında birisi vardı ki, sinemasının özgünlüğü, biçimsel farklılığı ile bu isim bugün sadece Amerikan sineması içinde değil dünya sinemasında çok farklı bir yerde olan Wes Anderson’dı. Anderson sinemasal saygınlığını sadece seyirci özelinde sağlamıştı kuşkusuz.
Martin Scorses da Rushmore filmini gördükten sonra Anderson’ı kendisinin velihatı ilan ederek onu sinema camiasında çok özel bir yere konumlandırmıştı. Birçok kişi, Scorsese’nin velihatı olarak Anderson’ı seçmesine çok şaşırmıştı çünkü ikisinin de anlattıkları hikâyeler oldukça farklıydı. Fakat Scorsese ve Anderson’ı sinemasal olarak ortak noktada buluşturan durum ikisinin de olağanüstü birer zanaatçı olduklarıydı. Zaten Anderson’ı sinemada bu kadar özel kılan onu author yapan özelliklerden biri de bu zanaatkârlığı olsa gerek.
Bu içerikte Anderson'ın artık alâmetifarikası olan filmlerindeki pastel renkler, estetik kadrajlar, bir sahneden diğer sahneye geçerken kullandığı görsel metinler ve Fransız Yeni Dalgası'ndan ödünç aldığı kurgu tekniklerini inceleyeceğiz.