Eğitimi çocuklar değiştirir.
Dünya hep hiper kişiseldi. Hayatımıza dahil olan her birey genetiği ve deneyimiyle dünyanın bir yerinde ve tarihsel zamanlarda değişimi sürdürülebilir kıldı hayatta. Eğitimin başlangıcı her bireyin doğumu ile şekillendiği için de öğrenme bireye özgü bir sanat. Bu nedenle çocuklar her zaman değişimin kaynağı. Biz yetişkinlere düşen sorumluluk ise önce çocuklar için eğitim değil, çocukların orijinalliklerini tetikleyen anlayış. Eğitim çocukları değiştirmemeli. Çocuklar eğitimi değiştirmeli. Emin olun yetişkin dünyasının sınırlılığı eğitimi yerinde saymaya mahkûm ediyor.
Eğitimi zaman değiştirir.
Zaman çok yönlü bir etki oku. Birinci yönü öğrenmeyi zamana böldüğümüz yaklaşım. Düşünsenize, çocuklar için yaptığımız her şeyi önce zaman dilimlerine bölüyoruz;
tam öğrenmenin keyfine varacaklar, zil çalıyor;
tam takım ruhunu yaşayacaklar, teneffüs bitiyor;
tam doğru cevaba ulaşacaklar, optik kağıtlar toplanıyor;
tam derinleşecekler, konu değişiyor. Bu anlamda eğitim zamanlara bölünmediğinde değişim başlar.
İkinci yön ise yaşadığımız zamanın bize fısıldadıkları… Zamanın sunduklarıyla buluşan çocuklar, kendi zamanlarını tasarlıyor. Gelecek bugünü değil, bugün geleceği şekillendiriyor çünkü. Geçmişten taşıma sularla eğitim zaman ile senkronize olamıyor.
Eğitimi anne-babalar değiştirir.
Anne-babalar eğitim kimlikleriyle eğitim ekosistemine dahil olan çok kıymetli paydaşlardır. Geçmişi okul ve öğretmen hikayesi ile şekillenmiş anne-babaları eğitimci değil hızıyla uzaklaştırmak sadece konfor alanımı bozmak istememe refleksidir. Ayrıca çocukları anne-babaların gözüyle dinlememek, onları sadece okul saatlerindeki gözlem verileriyle değerlendirmelere hapsetmek çocuklara büyük bir haksızlık kısıtıdır.
Anne-babalarla kurulan her işbirlikçi adım, talep olarak ön yargıya dönüşmeyen anne-baba önerileri eğitimin kırılma noktasına destek sağlayacaktır. Anne-babaların bakış açısını güncellemek, onları dünyanın eğitim argümanlarıyla beslemek de eğitimi değiştirir. Anne-babaların değişimine rehberlik etmeyen eğitim kısır döngüsünde kalmaya mahkumdur.
Eğitimi cesurlar değiştirir.
Eğitimin fabrika ayarlarına meydan okumak en çok ihtiyaç duyduğumuz yaşamsal bir refleks. Çocuklara 21. yy becerilerini kazandırıyoruz diye kurulan her cümle büyük bir paradoksu tetikliyor; çünkü bu beceri seti düşünmeyi ve sorgulamayı esas alırken, bu nasıl bir çelişkidir ki düşünmenin öznesi olan eğitimi kimse sorgulamıyor. Bu yüzden seslenişim cesareti temel alan etik bir çağrı. 200 yıldır bölünmüş, sanayi çağında kalakalmış, kazanımlarla parçalanmış, ünitelere sıkışmış, sıra ve duvar imajına sığınmış, ekosistemi fabrikasyon sınırlarına itmiş eğitimi cesur fikirlerle dönüştürelim.
Bugün karşımıza çıkan her çocuk ve bu sınırlılıklarla büyümüş yetişkin her bireyin eğitimin değiştiğini hissetmeye ihtiyacı var.
Eğitimin yeni yüzyılının bu yüzyılda başlaması cesaretiyle...
Yeni eğitim - öğretim yılında değişmek ve dönüşmek dileklerimle...
Yorum Yazın
Daha kaliteli bir eğitim sistemi çok daha kaliteli yönetim biçimi ile olur.var mı yok