Yabancı Diziler Bu Kadar Popülerken Yerli Dizilerimizi Sıkıcı Hale Getiren 15 Etken
Yabancı dizilerin popülaritesi tartışılmaz bir konu, hem Türkiye'de hem de diğer ülkelerde. Yeni sezonu ya da bölümü yayınlandığı gün bütün sosyal medyada bunun etkisini görmek de mümkün. Bu popülaritenin nasıl ve neden oluştuğunu düşündük ve iki ana madde karşımıza çıktı; yerli dizilerdeki sürekli ısıtılıp önümüze konan olay örgüleri ve yabancı dizilerdeki özgünlük.
Yerli dizilerin sıkıcı hale getiren eksilere bir göz atalım.
1. Senaryo olarak, bir asır önce yazılmış eserleri uyarlamaktan ileri gidilemiyor.
2. Neredeyse tüm diziler aşk, şehvet, ayrılık ve göz yaşı üzerine kurulu.
3. Derin devletli, vurdulu kırdılı diziler biraz tuttuğunda kıyamete kadar sürdürülüyor olması seyirciyi haliyle kaçırıyor.
Örneğin Deli Yürek'le yükselen trend Kurtlar Vadisi'yle ekranlara çakıldı kaldı.
4. Bir dönem dizisi tuttu diye, yeni yayın döneminde 10 tane daha dönem dizisinin yayına girmesinin getirdiği bıkkınlık.
Başarılı bir iş yapıldıysa diğer yapımcılar hemen 'biz de ekmeğini yiyelim' diye bu temaya saldırıyor.
5. Ağaların, törelerin, silahların havada uçuştuğu ve her sahnesi neredeyse aynı olan diziler.
Neyse ki bu furya şimdilerde yok oldu gibi görünüyor.
6. Osmanlı tarihinden esinlenilen dizilerin git gide artıyor oluşu.
Muhteşem Yüzyıl'la zirveye ulaşan bu dalda sonraki yapımların hiçbiri tahmin edilebileceği gibi o kadar başarı yakalayamadı.
7. Sürekli zengin kız ve fakir oğlan temasının işleniyor oluşu.
Yeşilçam'dan beri bitip tükenmeyen bir tema.
8. Sadece Ege, Karadeniz ya da Doğu tiplemesi üzerine kurulmuş dizilerin olması.
Bunlar özellikle yaz dönemi dizisi olur. Kalitesinin yüksek olmayacağını bile bile bir iş yapıyor olmak da farklı bir durum tabii.
9. Ana karakterlerin neredeyse hiçbiri dizi final yapana kadar diziden çıkmıyor, bu da hikayede tali sahnelerin artmasına yol açıp izleyiciyi bunaltıyor.
Ana konuyla alakalı alakasız onlarca oyuncu diziye girer çıkar, gereksiz detaylara boğulursun.
10. Dizilerin bir bölümünün ortalama 1-1,5 saat sürüyor olması, izleyicinin odaklanmasını ya da takip etmesini imkansızlaştırıyor.
Bu kadar uzun süre dizi izleyebilmek gerçekten sıkıcıdır. Öte yandan biz izlerken sıkılıyoruz, bir de oyuncu ve set ekibinin çalışma şeklini düşünün...
11. Neredeyse her dizinin dönüp dolaşıp geldiği çekim yerinin İstanbul olması ve olayların sadece bu şehirde geçmesi.
En popüler plato da Beykoz Kundura Fabrikası'dır. Mekanda bir hafta gezseniz, neredeyse bütün dizilerin çekimlerine rastlamanız mümkün.
Yabancı dizilerin de artıları var tabii ki.
12. Genelde 30 dakika ya da 1 saatlik bölümler halinde yayınlanıyor oluşu da önemli bir etken.
Fazla zaman harcamadan, olayın saçma sapan detaylara boğulmamış haliyle veriliyor oluşu izleyicide pozitif etki bırakıyor.
13. Sadece yerel izleyiciler için değil dünya ölçeği düşünülerek iş yapılıyor olması.
Bu elbette vizyon meselesi. Türkiye'de oyunculara ederinden fazla kaşe veriliyorken, yabancı dizilerin birçoğunda mekan ve senaryoya öncelik veriliyor olması böyle bir fark yaratıyor.
14. Tahmin edilebilir bir olay örgüsünden uzak olması.
Dizinin ilk sezonunda yan rolde gördüğün oyuncu iki sezon sonra ana karakter olabiliyor ya da başrol bir anda diziden çıkabiliyor. Bu da merak ve takip isteğini artırıyor.
15. Özgün ve insanı düşünmeye teşvik eden senaryoların itinayla seçiliyor oluşu.
Türkiye'deki gibi adam kayırmaca olsa bile eğer senaryo ya da cast kötüyse, istenen seviye yakalanana kadar çekimlere başlanmıyor. Bu da haliyle kaliteyi artırıyor.
Yorum Yazın
Diriliş Ertuğrul için Muhteşem Yüzyıl kadar başarı yakalayamadı mı dediniz siz şimdi? Şaka mısınız?
Diriliş'e laf yok! Onda da ufak tefek kusurlar var ama bu saçma salak dizilerle aynı kategoriye girmesi imkanız. Ayrıca Muhteşem Yüzyıl'a da Kösem'ine de bin... Devamını Gör
yalnız diriliş muhteşem yüzyılı geçti kardeş
Muhteşem Yuzyıl 50 den fazla ülkeye satıldı... Diriliş?