Uğur Batı Yazio: İnsanlar Neden İrrasyonel, Sabırsız ve Karışıktır?
İnsanoğlunun huyudur, dünyanın kendisi için yaratıldığını düşünür.
Ona göre kendisi seçilmiş bir yaratıktır.
Tüm ilahi dinler de bu görüşü destekler.
Ayrıca kendinin her daim mantıklı olduğunu düşünür. Geceleri ışığı kapatarak yatar. Bir yakını öldüğünde üzülür. Kıskanır. Gıybet eder. Bazen de merhamet!
İnsan doğası gereği sürekli olarak duygularının tehdidi ile karşı karşıyadır.
Duygular mantığı kolaylıkla gölgeleyebilir.
“İrrasyonel” kitabının yazarı Sutherland, rasyonel düşünceyi; “Kişinin sahip olduğu bilgiler dâhilinde, doğru olma ihtimali en güzel sonucu hedefler ancak rasyonellik yalnızca kişinin ne bildiğine göre değerlendirilebilir. Rasyonel düşüncenin ya da rasyonel karar almanın en iyi sonucu getireceğine dair kesin kanıt yoktur” şeklinde anlatıyor.
Kitabın bir diğer bölümünde ise, hayranlık dürtüsünün, taraftarlığımızın, bir gruba üye olduğumuzdaki davranış değişikliklerimizin sorgulandığı ilginç deneyler anlatılmakta.
Güçlü duygularımız bizleri bazen irrasyonelliğe iten etkenler arasında gelmektedir.
Davranış bilimci B.F. Skinner’ın ödülün performansı arttıracağına dair görüşlerinin aksine, kişinin fazlasıyla ödüllendirildiği takdirde azminin azalacağına ve motivasyonunun düşeceğine dair deneysel bulgular yer almaktadır. Bunun dışında yüksek heyecan, stres, aşk, düşünce esnekliğini azaltmakla birlikte karar verme süreçlerimizdeki rasyonel duruşumuzu da zedelediği sanırım hepimiz tarafından bilinmektedir. Örneğin doktora gitmek istememizin sebebinin kötü haber duymak istememizden, aşırı yemek yeme isteğimizden, alkolizm, sigara içenlerin içmeyenlere göre zararlarına daha az inanmasında olduğu gibi hep bizleri irrasyoneliteye iten duygu ve dürtülerimizi kontrol edemeyişimizden kaynaklanmaktadır. Bunun dışında yazarın birçok taşkınlık, baskın, holiganlık gibi duygularının bir sebebinin de “sıkıntı” olduğuna dair bulgular da oldukça dikkat çekicidir.
Kitapta karar verildikten sonra bizlere sunulan aksi kanıtlar hakkında nasıl duyarsız olabileceğimize ilişkin bir bölüm yer almaktadır. Bu bölüm, insanların bir kere karar aldılar mı, kararlarının yanlış olduğuna dair çok güçlü kanıtlarla karşılaşsalar bile kararlarını değiştirmeyi istemeyecekleri görüşü üzerine şekillendirilmiştir. Örneğin taraftarı olduğumuz siyasi partinin propagandalarını dinlerken, diğer siyasi partileri dinlememek ve kötülemek gibi veya pazar araştırmaları itibariyle, belirli bir model araba sahibi birinin o modele dair reklamları ya da ilgili ne görürse okuduğu ve diğer markalar hakkındaki şeyleri büyük ölçüde göz ardı ettiğinin bilinmesi gibi. Diğer ilginç bir örnek ise kanser olduğunu söylenen kişilerden %20′sinin inanmayı reddetmesidir.
İrrasyonel kitabında kanıtları çarpıtmak ile ilgili bölümde örnek olarak II.Dünya Savaşı’nda İngiliz birliklerinin başına gelen Arhem Savaşı’nda komutanın savaşı kazanmak yerine kişisel zaferi uğruna mevcut planının başarıya ulaşmayacağını gösteren kanıtları çarpıtarak hareket ettiği için hezimete nasıl uğradığının hikayesi yer almaktadır ve konuya ilişkin olarak Sir Fransic Bacon’un kanıt çarpıtmaya yönelik şu yazısına işaret edilmektedir:
“İnsan bir kere bir görüşü benimsedi mi her şeyi bu görüşle uyuşacak ve destekleyecek bir yöne çeker. Aksi yönde daha çok sayıda ve ağırlıkta örnek olsa bile, bunları ya önemsiz görür ve ihmal eder ya da başka bir sebeple bir kenara bırakır ve reddeder. Bu büyük ve zararlı önyargılar neticesinde görüşleri sarsılmamış olur.”
Kitapta tutarsız kararlar alma ve kötü bahislerde bulunma üzerine yazılan bölümde, insanların kayıp ve kazanç konusundaki görüşlerine değinilmektedir. İnsanların olasılıklarla mümkün kazanç ve kayıpları birleştirmekle çok güçlük çekerler. Ve kusuru tespit etmek için gereken süreyi yeterince düşünmediklerinden kusuru bulmakla meşgul olurlar ve bulma olasılığıyla süreden daha fazla ilgilendiklerinden dolayı bu davranış
kişiye zaman kaybettirir ve irrasyoneldir. Burada insanların bir kaybı eşdeğer bir kazançtan daha önemli saymalarından dolayı kazanç elde etmekten ziyade kayıpları önlemek için daha fazla risk almaya hazır olmalarıdır.
Burada bir diğer örnek pazarlama taktiklerinden biri olan 500 dolar indirimi hakkındadır. 2000 dolarlık ürünün ürün fiyatını vitrinde “1500 dolar” olarak göstermekten çok “500 dolar indirim var” demek, insanları daha çok etkilemektedir.
Son yıllarda yapılan araştırmalarda yapılan deneyler sonucunda, insanların kendi muhakeme yeteneklerine duydukları yersiz güven sonucu, hem geleceği aslında olduğundan çok daha iyi şekilde tahmin ettiklerine inandıkları hem de geçmiş olaylara ve önceki görüşlerine ilişkin hafızalarını çarpıttıkları dile getirilmektedir.
Aşırı güven eğiliminin fazla olduğu insanların geriye dönük değerlendirmelerde yanıldıkları bulgularla kanıtlanmıştır.
İnsanın içinden gelen içsesin doğruyu söylediğine dair birçok inanış bulunmaktadır. Kitabın sezgilere bağlı yanılgılardan söz eden bölümünde sezgilerinin iyi olduğunu iddia eden herkese kuşkuyla yaklaşılması gerektiği ve sezgisel kararlar yerine iş yaşantımızda matematiksel modeller kullanarak karar vermekten çekinmememiz konusunda görüşlere yer verilmektedir. Burada sayısal yöntemlerin hakemlerden her zaman daha iyi sonuç verdiğini ortaya koyan bir gerçekten söz edilmekte ve hakemin makine olmadığı ve önerme oluşturma becerileri mükemmel olsa da güvenirlikten yoksun olmasının duygusal bir canlı olması gerçeğinde yattığı gerçeğine işaret edilmektedir.
Kitabın son bölümü ise insanoğlunun evrim sürecinde eğer ayakta kalması ve türünü devam ettirme hedefi varsa, irrasyonel davranışlarının buna fayda sağlamadığı durumlar olsaydı ayakta kalmaması gerektiği savından hareketle irrasyonel davranışlar sergilememizin ana nedenlerini sorgulamaktadır. Burada bir gruba ait olma ihtiyacımız veya yemek, üreme, korunma gibi primitif ihtiyaçlarımızın hala türümüzü devam ettirmemiz için gerekli olmasından dolayı bu tarz güdülenmenin yarattığı biyolojik etkinin
irrasyoneliteyi tetiklemesinin normal olacağıdır.
Diğer bir neden ise, beynimizin başta rastgele birbirine bağlanmış hücreleri ağlarından oluşmasıdır. Bu tür ağ yapısının da dağınık olmaya meyilli olması daha az belirgin verilerin hesaba katılmasını önlerken çok belirgin olan şeylerin diğer bağları durdurmasından kaynaklanmaktadır ki makinelerin güvenirliğinin de bu açıdan insana göre fazla olması biyolojik bir sinirsel ağa sahip olmamasından ileri gelmektedir.
İrrasyonel davranmamıza dair üçüncü neden ise zihinsel tembelliği seçmemizdir. Eski beyin olarak isimlendirilen beynimizin kararlarımızdan sorumlu bölgesinde de zaten zihinsel olarak “çok yorulmama” eğilimi vardır. Dördüncü neden ise temel olasılık kuramlarını, temel istatistiği ve bu alanlarda geliştirilmiş kavramları kullanamamamızdır. Tüm bu nedenler İrrasyonel kitabının yazarı tarafından sıralanırken, irrasyonelitenin azaltılması için hangi yöntemleri tavsiye ettiğine yer veriliyor.
Sonuç mu?
Açık fikirli olmak, düşündüklerini yazıya dökebilmek, kibirden uzak durmak gibi, fevri davranmamak gibi temel davranışların önemini vurgulayalım. Bilim, istatistik, rasyonelite birçok insan için sıkıcı ve tahammül edilemez ölçüde uzak durulması gereken yaratıcılığı öldürücü olarak gelse de aslında kendi içinde inanılmaz hazlar barındırır ve bu yüzden yadsınmamalıdır. Bunu da belirtelim...
Yorum Yazın
Herkesin okumasi gereken kitap irrasyonel. Hepimiz super egitimliyiz her konu hakkinda donanimliyiz ama burnumuzun dibinde olan ile ilgili herseyi ihmal ediy... Devamını Gör