Uğur Batı Yazio: Erkek Zihnindeki Kadın Nefreti
“Beni Dünyaya Getirmek İçin Kendinizi Düzdürmeniz Benim Gözümde Bir Vasıf Sayılmaz!”
Sade’nin çarpıcı sözünü başlığa taşıdık, devam edelim…
Tam adı Markisi Donatien-Alphonse-Francois olan Fransız yazar ve düşünür Sade, romantik dönemin ölümcül kahramanlarıyla lanetlenmiş kadın kahramanlar arasında bağlantıyı kurduğu eserlerinin birinde; “Oğlan daha doğumunda, ilk aşkı tarafından daha döle düşmeden aldatılmıştır. Bu nedenle kadına öfkeli, hırslıdır ve ona olan bu nefretini ya hâkimiyet kurarak bastıracak ya da korkarak yönünü değiştirecektir” der.
Efsaneye göre kadın, dişli vajinasını bir silah olarak kullanıp, erkeklerin penisini kopartarak, onun gücünü, iktidarını alır.
Yüzüklerin Efendisi’nde J. R. R. Tolkien'in hayalî Orta Dünya evreninde "Karanlıklar Efendisi" ya da "Yüzüklerin Efendisi" olarak anılan kötü bir Maia olan Sauron, yani göz de bir vagina dentatadır.
Aynı olgu Lacan’cı psikanalizde ise objet petit a'nın koruyucu kollayıcı tutumu nedeniyle erkek çocuğun tam özgürleşememesi sonucu yaşadığı huzursuzluk durumunu tanımlar.
Erkeğin fiziki olgunluğa ulaşmasına rağmen, anne rahmine geri dönme isteğini bir türlü yenememiş olması bu nedenledir. Aslında bu durum ölümü simgeler. İçine girilen vajina erkek için aynı anda hem zevk hem korku nesnesidir. Kadın korkusu için kullanılan Jinefobi (Gynephobia veya Gyneophobia) nın var oluşu da bu nedenledir. Bunları özellikle Avrupa sinemasında popüler olan, ardından Hollywood’a transfer olan “femme fatale” kadın karakterlerde görebiliriz.
Erkeğin kadın korkusu, bilinçaltı ve genetik bir korkudur. Antropolojide önemli bir kol, erkeklerin Havva'dan bu yana kadından korktukları, bir şekilde erkeklerin kırılgan kimliklerini hadım edilmekten korumak istedikleri için erkek egemen sistemi icat ettiklerini öne sürer.
Fransız psikiyatr Jean Cournut, “Erkekler Kadınlardan Neden Korkar” adlı kitabında, bu korkuyu 'anatomik bir kader' olarak tanımlar. Söz konusu olguyu, mitolojiden edebiyata, antropolojiden sosyolojiye, psikolojiden felsefeye uzanan geniş bir disiplinler ağında inceler. Cournut’a göre, yüzyıllar boyu hâkim olan “kadının erkekten korkması” durumu, gerçek bir illüzyondur. Cournut erkeğin kadın korkusunun nedenlerini; erkeğin zihninde yatan kadınların vahşi cinselliği, onların şeytansı yetileri, karmaşık düşünce yapıları olarak sıralar.
Erkeğin kadına dair zihinsel tutumunu “bilinmeyene karşı olan” bir güvensizlik, karmaşık olana dair bir çözme çabası, var olan büyük bir hassasiyet olarak değerlendirebiliriz.
Bir nevi zihnin karışışındakini kodlayarak kimlik edinme çabasıdır. Freudyen görüşten referans alarak, erkeğin kendi çocuksuluğundan kaynaklanır bu durum. Bir biçimde karşıdaki çözemediği hassas ve karmaşık yapıdan korkan erkeğin, annesinin rahmine geri dönmek istemesi sonucunda erkekliğe dair öz bir dürtü yaratması durumudur.
Manhattan’ın iyi tanrısı ve düş bakkalı müşterisi, dilbilimle de epey halvet olmuş Avusturyalı İngeborg Bachmann’ın bir şiiriyle ve umutla bitirelim.
“Bir gün gelecek kadınların altından gözleri olacak. Altından saçları olacak.
Bir gün gelecek, erkekler ve kadınlar cinsiyetlerinin şiirini tekrar keşfedecekler.
O gün gelecek, hepimizin özgür olacağı o gün.
Hepimiz özgür olacağız, şimdiye kadar hayal edebildiğimiz her özgürlükten daha özgür.
Ve bizi bozan ne varsa, yok olup gidecek.
Özgür olacağız.
Birlikte özgür olacağız, kadınlar ve erkekler.
Ve ellerimiz iyilik yapma yeteneğini kazanacak.
Ve ellerimiz sevme yeteneğini kazanacak.
Ve bu bizim özgürlüğümüz olacak.”
Yorum Yazın
Düşündürücüydü, emeğiniz için teşekkürler