Tekrarlanan Rakamlarda Olabilir mi Gizem?
Bilim insanları olarak elle tutulmayan şeyleri keşfedebilmek için elle tutulur kurgulara ihtiyaç duyarız. Vires in Numeris bu mottoların başında gelir. “Sayılardaki güç” ya da “sayıların gücü” olarak tanımlayabileceğimiz matematiğin temel taşlarına olan bağlılığı ortaya atan ve savunan güçlü bir kelimeler bütünüdür. Evrenin derinliklerindeki hesaplamalardan sabah kaçta uyanacağımıza, hava trafiğinin akmasından mesai saatlerinin belirlenmesine kadar en kapsamlısından en nanosuna kadar hayatımızın her aşamasında bizimle olan matematiksel bir sistem üzerine inşa etmiyor muyuz her şeyi?
Tarih boyunca gelmiş geçmiş birçok sayı sistemi içerisinde yer alan yine 0’dan 9’a rakamlardan oluşmuyor mu? Hatta dijital dönüşüm adı altında dönüştürebileceklerimizin tamamını 0 ve 1’lere sığdırmaya çalışmıyor muyuz?
Günlük hayatta kullandığımız 10’lu sayı sisteminin neyi temel aldığını düşündünüz mü hiç? Cevabı çok basit; 10 parmağımız olmasından… Bazı kabilelerin 20’li sayı sistemi kullanmalarının da çok basit bir cevabı var; ayakkabıları olmadığı için. Peki saniye, dakika, saat, gün, ay, yıl kavramlarının oluşmasının M.Ö. 4000 senesinde keşfedilmiş olan 60 tabanlı sayı sistemine dayandığını biliyor muydunuz? Sürdürmekte olduğumuz yaşam düzeninin tamamen bu kurgu üzerinde hayat bulduğunu biraz daha hissettiniz mi şu an…
Gelin bir hikayeyle bir sayı sisteminin nasıl kitleler tarafından bir eğlence aracı olarak kullanılabileceğine göz atalım:
Evet zar, ta kendisi… Zar oyunun sonsuza yakın hamle imkanını sağlar. Sizce hayatta da sürekli atılan zarda gelen şans doğrultusunda ilerliyor olabilir miyiz?
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın