Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
'Sana Aidim': Franz Kafka'dan Nişanlısı Felice'ye Güzel ve Yürek Burkan Mektuplar
'Ben sana aidim...Ancak tam da bu sebeple senin ne giydiğini bilmek istemiyorum; çok fazla kafamı karıştırıyor; öyle ki, hayatla başa çıkamıyorum.', diyor Kafka.
'İlişkiler, muhtemelen bizim en öğretici deneyimlerimizdir' bilge bir kadın söylemişti bir keresinde, Rilke'nin aşk için unutulmaz ilanını yankılayan bir sesle: 'Aşk tüm görevlerin belki de en zoru...Diğer tüm uğraşlar sadece onun için bir hazırlık.'
Modern edebiyatın en önemli isimlerinin başında gelen Franz Kafka'nın 'Milena'ya Mektupları'nı birçoğunuz biliyordur. Peki ya bir nişanlısı Felice Bauer'ya yazdıklarını? Kafka'nın ölümünden sonra kitap haline getirilen bu mektuplarda romantik fakat huzursuz bir dehanın izlerini sürmek mümkün...
Aşık olduğumuzda bu görevi üstlenmeyi daha fazla isteriz; ruhumuz da eşit kuvvetler tarafından farklı yönlere doğru çekilir: bir yanımız yalvarırcasına teslim olmayı isterken, bir yanımız da eşit ölçüde güvende olmayı ister...
Kısa sürede sıklığı ve yoğunluğu tırmanan bir biçimde mektuplaşmaya başlarlar. Beş yıl süren çalkantılı ilişkileri boyunca yüz yüze sadece birkaç kez görüşmelerine karşın 2 kez nişanlanırlar.
Sevgili Felice,
İster öz-savunmacı bir rasyonelleştirme, ister sadece faydacılık olsun; Kafka kendisindeki tüberküloz başlangıcını, 5 yıl sonra ilişkinin bitiminde bir fizyolojik sebepten çok neredeyse psikolojik bir bahane olarak öne sürüyordu:
Kafka nişanlısına bir açıklama yapmak yerine, ilgiyi kendisine yönlendiriyor:
Kafka, "Kafkaesk" biçimde noktalıyor mektubu:
Pek tabii ki, acıda bir zevk bulan bir adam için bu durum anlaşılırdır. Kafka’nın ünlü vecizesinden daha canlı bir ifâdesi yok, -“bir kitap içimizdeki donmuş denize inen balta gibi olmalı”- aşk aynı anda bir neşe ve bir keder tecrübesidir.
Ancak aşkın paradoksu belki de sanatın paradoksu ile aynıdır. Jeanette Winterson’ın zarif biçimde tanımladığı gibi bir “etkin teslimiyet paradoksudur”.
Aşk bizi dönüştürmelidir. Aşkın bizi tepetaklak etmesine, içimizi dışımıza çıkarmasına izin vermemiz gerekir. Bu Rilke’nin aşk hakkındaki titiz ve büyük iddiasıdır. Öyle ki, bu iddiada aşkın nihai ödülü yatmaktadır…
Yorum Yazın
o değil de o nasıl bir Felice, Kafkadan yakışıklı
Bu adam aşık olmazsa aç kalacakmış demek ki.
Kafka değil ismail yk amk