Özlem Denizmen Yazio: Gökyüzünde Kadın Hareketi
Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan cinsiyet eşitliği araştırmasına göre kadın ve erkeğin eşitliğinin sağlanması takribi 135 sene, ekonomik eşitlik ise 268 yıl alacak. Şaka gibi ama gerçek.
Yapılması gerekenler o kadar çok ki dünyanın bütün karmaşası içerisinde çoğu zaman gündemde bile yer bulamıyor.
Mina’nın Çocukları
Mina’nın Çocukları, genç yaşta aramızdan ayrılan Mina Başaran’dan adını alıyor ve onun anısını yaşatıyor. TÜKD İstanbul Şubesi ile Mina’nın annesi Beril Başaran’ın bir araya geldiği bir sosyal sorumluluk projesi. En güzel tarafı bunu üniversiteli genç kızların üretip kendisine sunması olmuş. Üniversiteli pırıl pırıl kızlarımız, 10-14 yaş aralığında ihtiyaç sahibi çocuklarımızın geleceğin güçlü, örnek bireyler olması için onlara ışık tutuyor.
Beril Başaran, ‘’2018 yılında yolum dostlarım sayesinde Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İstanbul Şubesi’yle kesişti ve 11 genç kızımıza burs verdik. Mina’nın Çocukları projesi de bu parlak genç kızların başından sonuna inşa ettiği ve bana hediye ettiği bir projedir. 11 kişi başladığımız bu yolda her geçen gün katlanarak devam ediyoruz. Çağdaş sanat da, bilimle sanatı bir arada yürütmeyi hedeflediğimiz bu yolda bizim için önemli bir açılım oldu.’’
Üniversiteli kızlarımız, çocuklarla iletişime geçmek için Prof. Dr. Zuhal Baltaş ve değerli ekibinden; güvenli davranış geliştirme, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın, sağlıklı iletişim gibi birçok konuda eğitim alıyor. Bilgi ve yaşam becerilerini geliştirecekleri bir deneyim yaşıyorlar.
2 Müthiş Enerji
Trabzon’daki projedeki iki önemli genç kadından biri çok güzel Türkçe konuşan dünyaca ünlü İran asıllı sanatçı Shirin Abedinirad idi. Onunla beraber bu projeyi tasarlayan başarılı küratör Ayça Okay. Aralarında öyle güzel bir dostluk kurmuşlar, o tarih dolu Manastırı öyle iyi incelemişler ki sergiyi eşsiz kılan güzellik ve nüanslar doluydu.
Trabzon Kızlar Manastırı’nın farklı noktalarına aynalardan yapılmış eserler beni bir uçtan bir uca savurdu. Nereye mi? Göklere ve kendi derinliklerime. (Evet benim konum para, ama buralar bir o kadar da paranın ne kadar uğraşsa giremeyeceği yerlerdi.) Sergide amaç toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, insani değerlere ve kadının toplumdaki önemine dikkat çekmekti yani o bahsettiğim 268 yıla!
Shirin Abedinirad, eserlerinde kadınları cesaretlendiriyor ve kendi güçlerinin
farkında olmaları için aynadaki yansımalarına bakmalarının yeterli olduğunu anlatıyor. “Kızlar Manastırı kadınların bir şeyler ürettiği ve geçimini sağladığı çok özel bir mekan. Mina’nın Çocukları projesi de tıpkı Manastırın kuruluş amacı gibi kadınları güçlendirmek için çalışmalarına devam ediyor. Özellikle erkek egemen toplumlarda, üretken, gökyüzü gibi aydınlık kadınlara umutsuzluğa kapıldıklarında gökyüzüne bakmaları ve yaptıklarını yapmaya devam etmeleri için bir mesaj veriyorum. Bence burada önemli olan cesaret. Çünkü kadınlar saf enerjilerini, saf benliklerini, potansiyellerini ortaya çıkartabilirlerse güçlenerek yollarına devam edebilirler.” diyor.
Umarım sizleri bir nebze hem bu güzel projeye hem de sergiye götürebildim şimdi 8 Mart Vesilesiyle birkaç konunun altını çizmek istiyorum.
Umut Veren Kızlar
Konda Araştırma Genel Müdürü Bekir Ağırdır panelde, kadının güçlenmesi için küçük, büyük demeden yapılan tüm projelerin geleceğe dair umudu pekiştirdiğini söyledi.
● 15-30 yaş arası kızlar erkekleri eğitimde yakalamış durumda.
● Kızlarımız hayattaki etkinlikleri, işteki fırsatları kullanmalarıyla hayatlarını, geleceğimizi değiştiriyor. Umutlu olmak için çok sebebimiz var.
● Bulunduğumuz dönem vicdan, merhamet, yürek gerektiren bir dönem. Bunun için sanat açılımı ve kadının liderliği temel ihtiyaçtır.
İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı, İstanbul Kadın Kuruluşları Koordinatörü Nazan Moroğlu, kadınların hukuk okuryazarlığı konusuna dikkat çekti.
PwC Ortağı, Koleksiyoner Feride İkiz
Bursa’da ailesinin desteğiyle sanata olan sevgisinin gelişmesini ve sonradan nasıl sanat koleksiyoneri olduğunu anlattı, çok ilham verici bir konuşmaydı.
Türkiye’nin son birkaç senedir sanata olan eğilimi ve coşkusu konusunda hepimizi yüreklendiren Contemporary İstanbul Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli’nin konuşması da çok güzeldi.
Umarım sizleri bir nebze hem bu güzel projeye hem de sergiye götürebildim şimdi 8 Mart Vesilesiyle birkaç konunun altını çizmek istiyorum.
Kadın Paradan Anlar
Dünyanın neresine giderseniz gidin, kadınların finansal konularda yaşadıkları birbirinin aynı. Balıkesir’deki Sabiha ‘Ay sonunu nasıl getireceğim?’ diye düşünürken, İtalya’daki Sofia da ‘Nereye gitti paralar, neden birikmiyor?’ diye soruyor kendine. Kimi ‘Kredi kartını nasıl ödeyeceğim?’ derken, kimi de borç ödeme derdinde. Kadın sorunlarının milleti yok.
Ev ve iş yaşamı arasına sıkışmış hayatı olan kadınlar, suçluluk duygusuyla yaşıyor. Eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, “Suçluluk biz kadınların göbek adı. Hepimiz her şeyden dolayı kendimizi ve diğer kadınları suçluyoruz” diyor. Çocuğu olan her kadın, çocuğunun sağlığından, eğitiminden yana kaygılı. Zamanla yarışan ve hep iyiyi arayan kadın olan bu çok şapkalı kadın, yüreklendirilmeye ihtiyaç duyuyor.
Tüm bunlar, finansal özgürlük olmazsa olmaz. Finansal özgürlük, kadının parasını yönetme hakkı, becerisi anlamına geliyor. Bunun için parayı sadece kazanmak değil, kullanma özgürlüğüne de sahip olmak gerekiyor.
Kadın paraya farklı bakar
İlgi olmayınca bilgi de olmuyor. Kadınlar yapıları gereği riskten kaçınıyor ve parasal konularda kendilerine yeterince güvenmiyor. Ayrıca tüm dünyada kadınlar erkeklerden ortalama daha az süre çalışıyor ve gelirleri daha düşük. Mal varlıkları da daha az.
Harcamalar
Kadınlar paralarının daha büyük bir kısmını eğitim, beslenme ve sağlık için harcıyor. Kadınların bağış yapma oranı erkeklerden yüzde 40 fazla. Sadece kendilerine değil, topluma da faydalılar.
Yatırım
Kadınların yatırım konusundaki becerikliliğini anlamak için Warren Buffet’a bakmak yeter. Buffet, dünyanın en ünlü yatırımcılarından. Sıkı durun, sırrı söylüyorum: Warren Buffet kadınlar gibi yatırım yapıyor!
● Kadınlar, daha az al-sat yapıyor.
● Kadınlar, arkadaşlarından ya da etraflarındaki insanlardan daha az etkileniyor.
● Kadınlar, çok araştırıyor ve hatalarından ders çıkarıyor.
● Kadınlar, daha az risk alıyor. (Çünkü testosteron oranları daha az)
Bunları niye yazdım?
Toplumun, ülkemizin refahı için özellikle kadın, genç ve çocukların finansal okuryazarlığının gelişmesi öne çıkıyor. Bu önemli ve bir o kadar da gurur verici sorumluluk için tüm kadınların ‘el ele’ vermesi gerektiğine inanıyorum. Haydi kadınlar, biz parayı yönetebiliriz. Kendinize güvenin ve isteyin. Kadın isterse olur. ‘Kadının fendi parayı yendi’ dedirtelim dünyaya…
Yorum Yazın