Olmuyorsa Zorlamayacaksın: Uzman Profesörden Bir İlişkinin Yürümediğinin Göstergeleri
Bu hayatta hepimiz bizimle aynı yolu yürüyecek birilerini ararız. Kimi zaman doğru kişiyi buluruz, kimi zaman bulduğumuzu sanarız...
Fakat yol yakından bazı şeylerin farkına varmak önemli olabilir.
1. Aşırı bağımlı olmak.
Hani derler ya, sevgiliyi hayatın merkezi yapmak diye. Tam olarak bahsedilen şey bu aslında. 'Elbette ilişkiniz hayatınızdaki önceliklerden biri olabilir, ama hayatınızın ta kendisi olamaz. Kendiniz için planlar yapabilmelisiniz. Fakat ikinizin de dahil olmadığı planlar yapmaktan çekiniyorsanız risk başlıyor. Buna aşırı bağımlılık deniyor. Genellikle bir taraf diğerinin kendi başına planlar ya da eylemler yapmasına izin vermediği zaman bu çok bağımlı olma durumu yaşanıyor.' diyor Brogaard.
2. Aşırı bağımsız olmak
Tüm hayatınızın ilişkinizin etrafında dönmesi sakıncalı. Fakat ilişkiniz için en ufak manevrayı yapamamak da öyle. Bu durumu Brogaard şöyle açıklamış: 'Eğer her şey sizin istediğiniz gibi olsun isterseniz, partnerinizin özgürlüğünü anlamsızca kısıtlamış olursunuz. Kırmızı çizgileriniz olabilir ama ödün vermek, fedakarlık yapmak bir ilişkinin temel prensibidir. Önemli konularda ödün vermeseniz bile, ilişki içerisindeki pek çok noktada karşınızdakinin isteklerine kulak vermek zorundasınız.'
3. Fedakarlık yapmaya yanaşmamak
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bir ilişkinin temel prensiplerinden birisi, doğru noktalarda fedakarlık yapabilmektir. Hem bir ilişki içinde olup hem de avare gibi başınıza buyruk yaşayamazsınız. Bu yüzden fedakarlığa daha ılımlı olmalı, onları bir karakter meselesi değil de ilişki içinde demokrasiye yönelik hamleler olarak görebilmelisiniz.
Brogaard'a göre çözüm orta yolu bulmakta geçiyor. 'Eğer her hafta sonu dışarı çıkmayı seviyorsanız, fakat partneriniz evde olmayı seviyorsa, ikinizin de buluşabileceği bir ortak noktaya ihtiyacınız var demektir. Bu tarz ödünler vermek iyi hissettirmese de, bir ilişkiyi yürütmek için vazgeçilmez olduklarını bilmek gerekiyor.'.
4. Tarafları rahatsız eden şeyler hakkında konuşamamak
Ne kadar benzeseler, ne kadar 'ruh ikizi' olsalar da, iki insanın her konuda tamamen aynı düşünmesi ve davranması olanaksızdır. Elbette bir nokta gelecek ve bir tarafın davranışı diğerini rahatsız edecektir. Brogaard'a göre 'İlişki içerisinde böyle durumlar yaşandığında hasır altı yapmak yerine, taraflar sağlıklı bir iletişim benimsemeli ve yadırganma korkusu yaşamadan rahatsızlıklarını birbirleriyle paylaşabilmelidir. Ancak bu yolla negatifler pozitife çevrilebilir ve aynı şeylerin tekrarlanmasının önüne geçilebilir.'
O yüzden konuşun, anlatın, tartışın. Asla çekinmeden.
5. İlişki içerisinde eşitlik yanlısı olmamak
Artık çiftlerin her açıdan eşit olması gerekliliği bir norm gibi kabul ediliyor. Fakat yine de, eski kafa yaşayan ve bir tarafın diğerinden daha üstün ya da ayrıcalıklı olduğunu düşünenler de çoğunlukta.
'İki taraf da tam zamanlı çalışıyorsa, ev işlerine gelince aynı eşitlik devam etmeli. Bu adaleti sağlayacağı gibi, verimi de artırabilir. Herkes yatkın olduğu konuların sorumluluğunu alırsa bu çok daha faydalı bir çözüm haline gelecektir. Yalnızca ev işi değil, yatakta da bu tavrı sürdürmelisiniz. Cinsel ihtiyaçlar konusunda da orta yolu bulmak önemli. Bu durumdaki uyuşmazlıklar konuşarak aşılmalı, bir tarafın dayatması ya da kurallarıyla yürütülmeye çalışılmamalı.' diyor Brogaard.
İşte o göstergeler bunlar. Çözümü ise son derece basit ve net.
Unutmayın. Her şey mutluluğunuz ve huzurunuz için. 💞
Yorum Yazın
çoğu arkadaşlık ilişkilerinde de geçerli
Eee olmuyorsa zorlama. Zorla güzellik olmaz demişler.