Bildiğiniz üzere son iki yıldır Merkez Bankası faiz indirim sürecine girdi. Çokça Merkez Bankası başkanı, danışmanı değişti ama iki senedir faiz indirim politikası değişmedi. Faiz indirimi denince akla genel olarak ‘’iyi’’ algısı yerleşse de bu durumun alt başlıklarına ve arka planda etkilediklerine bakmak gerekir.
Faiz indirimi ve faizlerin düşük olması aslında ne gibi şeylere sebep olur? Tabii ki herkes düşük faiz ister. Düşük faizle borçlanalım, düşük faizle ödeme yapalım, kredi çekelim. Ama bizim gibi gelişmekte olan, dışa bağımlı ülkelerde çok düşük faiz kuramı pek işlemez. “Faiz neden, enflasyon sonuçtur” kuramındaki dengenin bir tık altında faize düşerse merkez bankası faizleri hoop arkasından çığ gibi büyüyen enflasyon sonuçları yaratılmaktadır. Yani aynen son iki yılda yaşadıklarımız gibi.
Düşük faiz sadece borçlanma için geçerli değildir maalesef, aynı zamanda getiri için de geçerlidir. Siz ülkenize yeteri kadar yabancı sermaye çekmezseniz, ihracatınızı artırmasanız düşük faizin de (yani düşük Türk Lirası getirinin) olduğu yerde kimse maalesef Türk Lirasına yatırım yapmaz. Kendi vatandaşımız bile yapmadı. Ardından artan dolarizasyon talebi, altın ve kağıtlara olan talebin artması ile dışa bağımlı ülkelerdeki üretim fiyatları da maalesef dolara endeksli olduğundan artan bir enflasyon dönemi yaşadık. Yaşamaya da devam ediyoruz.
Bu süreçte kimse parasını TL’de tutmadı. Herkes dolar mı altın mı alsam diye sordu? Ya da ev, araba iyi getiri yapıyormuş dedi. Evini bir buçuk katına satan mutlu oldu. Ama gün geldi hepsi enflasyon karşısında eridi. Sonra insanlar ekonomiyi sokakta para harcayan insanları görerek “iyi bak herkes geziyor, yiyor, içiyor” diye yorumladı. Ama insanlar tasarruf yapmaya kalktığında enflasyon karşında eriyen bir paraları olduğu için harcama yoluna gittiğini kimse anlamadı.
Yani kısaca düşük faiz her zaman da çok iyi bir şey değilmiş, aslınsa bu 2 senede bunu biraz zorlu bir yoldan da olsa öğreniş olduk.
Ama geçtiğimiz haftaki PPK toplantısı bu anlamda son iki senedir atılan, inşa edilen ‘’Türkiye Ekonomi Modelini’’ bitirdi. TCMB politika faizini %25 seviyesine yükseltti. Uzun zaman sonra atılan ciddi radikal bir adım olarak piyasalar tarafından olumlu karşılandı. Hala politika faizi yaşanan reel enflasyonun çok altında da olsa, doğru politika araçlarının kullanılmaya yeniden başlaması adına umut verici bir gelişme olarak yorumlanması gerekmektedir.
Gidilecek daha çok yol var, atılacak bunun gibi birçok ekonomik adım var. Eminim bu süreç yapısal anlamda doğru desteklendiğinde gerçekten çalışacak ve ekonomik açıdan bugünümüzden çok daha pozitif, olumlu günler göreceğiz.
Ama bir ekonomist olarak bu politika faiz kararı alındığında çok mutlu olduğum kadar, kafamda bir soru işareti belirdi. Peki ya iki yıl önce hiç faiz indirim politikasına geçilmeseydi? Sizce neler olurdu?
Bunu da düşünmeden edemiyorum. Bence ülkece en çok düşünmemiz gereken konu sanırım şu an bu. Sizce bu süreçte neler kaybettik? Neler kazandık? Herkes biraz düşünsün bakalım...
Herkese mutu günler dilerim.
Sevgilerimle.
Instagram
Twitter
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio
Yorum Yazın