Küçük Çocuğu Olan Çalışan Annelerin Çok İyi Bildikleri 11 Durum
Çalışan anne olmak başlı başına bir meziyet ama işin içine bir de küçük bir çocuk girdi mi, hayat tam bir koşuşturma festivaline dönüşüyor! İşte hem çocukla ilgilenip hem de iş dünyasında başarıyla var olmaya çalışan annelerin 'Ah, evet bu ben!' diyeceği 11 durum:
1. Sabahları evden çıkma savaşı.
2. Çalışma masasında bulduğunuz sürprizler.
Çalışma masanıza oturduğunuzda çantanızın içinden bir anda minik bir çizim ya da masanızın köşesine sıkıştırılmış bir oyuncak araba çıkarsa şaşırmayın. Çünkü sizin evden çıkmadan önce fark etmediğiniz, ama çocuğunuzun size koyduğu o tatlı sürprizler, gününüzü güzelleştirmek için orada. 'Anne, bunu yanına al ki beni özlersen bakarsın!' diye gözleri parlayarak uzattığı bir kağıt ya da masumca bıraktığı minicik bir oyuncağı görmek, gün boyunca size enerji verir. İşiniz ne kadar yoğun olursa olsun, o minik elin hediyesi tüm zorluklara değiyor.
3. Telefon toplantıları sırasında arka plandan gelen neşeli sesler...
Bir telefon toplantısında patronunuz bir şeyler anlatırken arkadan bir ses yükselir: 'Anneee, bana süt getirsene!' Ya da daha kötüsü: 'Anne, kediyi banyoya soktum, geliyor musun?' İşte o an, tüm profesyonelliğinizi koruyarak 'Çok özür dilerim, bir saniye... çocuk ufak bir şey istedi.' demek zorunda kalırsınız. Ama içten içe bilirsiniz ki bu daha hafifi. Çünkü bazen 'Anneee, kaka yaptıııım!' gibi daha az diplomatik açıklamalar duyabilirsiniz. Bir yandan işinizi toparlamaya çalışırken, bir yandan da evin kontrolünü elden bırakmamak, başka bir sabır seviyesi gerektiriyor. Tebrikler, level atladınız!
4. Hiçbir zaman tam bitmeyen iş/anne listesi
Gün boyunca sürekli aklınızda bir liste döner. Sabah çocuğu okula bırak, işe git, toplantıya katıl, öğle yemeği sırasında gelen 'Boyamız bitti, alabilir misiniz?' mesajıyla kırtasiyeye uğra, akşam eve dön, yemek yap, çocuğun banyosunu yaptır, bir yandan da uyumadan önce kitap okuyun... Derken sabah her şey yeniden başlasın.
5. Tüm iş gününü çocuğunuzun yüzündeki bir ifadeyi düşünerek geçirmek.
Sabah işe gitmeden önce çocuğunuz ağladıysa veya surat astıysa, o anın etkisi bütün gün peşinizi bırakmaz. 'Beni bırakmak istemedi, acaba ona haksızlık mı ediyorum?' diye düşünmekten toplantıda kaçırdığınız detaylar bile olabilir. Ama sonra size koşa koşa sarıldığı o an...
6. Kendi molanızı çocuğunuz için feda etmek.
Bütün gün koşturup yorulmuşsunuz, kafanızda bir plan: 'Oh, çocuk uyuyunca şöyle bir dizi açar, sıcak bir çay yapar, biraz dinlenirim.' Ama tam o an çocuğunuz gelir, gözlerini kocaman açar ve o büyülü cümleyi söyler: 'Anne, benimle oyun oynar mısın?' İçinizden bir an 'Hayır, lütfen' demek geçse de o minik ellerin size uzandığını görünce kalbiniz erir. Oyuncakları çıkarır, yerde yuvarlanmaya başlarsınız. Günün yorgunluğu yerini kahkahalara bırakır.
7. Tatillerin hayal edilen değil, “mini anne koçluğu” modunda geçmesi.
Dinlenmek için hayalini kurduğunuz tatil, sabahın köründe enerji patlaması yaşayan çocuğunuzla macera dolu bir güne dönüşür. Plajda sakin bir kitap okuma hayali? Çocuğunuzun kumda 'Anne, bak kale yaptım!' diye seslenmesiyle rafa kalkar ama onun kahkahaları her şeye değer.
8. Her zaman hazırda bir yedek kıyafet bulundurma sanatı!
Çantanızda işlerinizle ilgili belgelerden çok yedek bir çorap, minik bir tişört ya da oyuncak bulundurmanız. İşe giderken çocuğunuzun tişörtüne döktüğü süt, parkta yere düşen çorap ya da 'Anne, acıktım!' krizlerini çantanızın derinliklerindeki o sihirli stoklarla çözersiniz.
9. Herkese ben iyiyim deyip içten içe denge kurmaya çalışmak.
İş yerinde, arkadaşlar arasında ya da aile içinde herkesin ağzında aynı söz: 'Nasıl her şeye yetişiyorsun? Harikasın, bravo sana!' Siz de gülümseyip 'Teşekkür ederim, iyiyim, gayet yolunda.' dersiniz. Ama içten içe, bazen koca bir kaosun içinde boğuluyormuş gibi hissedersiniz. 'Keşke birileri beni tam anlamıyla anlayabilse,' diye düşünürken, o an devreye süper anne modu girer. Çocuk, iş, ev, sosyal hayat...
10. Okul etkinlikleri ve iş toplantıları çakışması.
Ah, çalışan anne olmanın en zor anlarından biri: Bir yanda çocuğunun günlerdir heyecanla beklediği o okul gösterisi, diğer yanda iş yerinde seni bekleyen çok önemli bir sunum. Hangisine gitmek istediğini aslında söylemeye bile gerek yok, çünkü tüm kalbinle okulun yolunu tutmak istiyorsun. O minik sahnede kostümünü giymiş, pırıl pırıl gözleriyle seni arayan çocuğunun yanında olmak için neler vermezsin!
11. Bitmek bilmeyen neden soruları...
Çocuğun bir “neden” çağına girdiyse, annelik ve çalışan olma kimliğin hiç bu kadar zorlanmamıştır. 'Neden çalışıyorsun, neden bu kadar çok konuşuyorsun telefonda, neden beni bırakıp gidiyorsun?' soruları peşini bırakmaz. Ama sabırla açıklamaya devam edersin, çünkü o minik kalbin sana duyduğu güven her şeyden önemli.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın