Görüş Bildir
Haberler
Freudyen Bakış Açısıyla Zihin Oyunlarını Sevenlere: Bilinç vs. Bilinçaltı

etiket Freudyen Bakış Açısıyla Zihin Oyunlarını Sevenlere: Bilinç vs. Bilinçaltı

Bilinç. 

Bilinçaltı. 

İnsan zihnini ele geçirmek için kıyasıya yarışan iki azılı düşman. 

İnsan denilen varlığı, ortaklaşa çalışarak daha iyiye ya da daha kötüye götürebilecek yegane iki kavram. 

Aralarındaki savaş da barış da asla bitmeyecek iki dipsiz kuyu…

İçeriğin Devamı Aşağıda

Bilinçdışı Kavramı

Bilinçaltı denilen kavram en genel haliyle, aslında sizin için önemli olan fakat o an için bastırdığınız duyguların saklandığı ve bilinciniz üzerindeki kontrolü kaybettiğinizde ortaya çıkan bilgilerin saklandığı dipsiz bir kuyudur. 

Örneğin, hayatınızda hiç görmediğinizi sandığınız bir kişiyi bir dönem rüyanızda görüyorsunuz diyelim. O kişiyi rüyanızda görmeniz, aslında sizin onu daha önceden gördüğünüz anlamına gelmektedir. Hatta ilginizi de çeken birisi olmasına rağmen, beyniniz o an için uğraştığı işten feragat göstermemiş -çoklu uğraş (multitasking)-, ve onu kabul etmemiştir. İşte bilinçaltı da tam burada devreye giriyor ve beyninizin o anlık farkındalığına varmayı reddettiği görüntüyü kayıt ediyor. Sonra da bir gece rüyanızda, daha önce hiç görmediğiniz (!) birisini görüveriyorsunuz.

Bilinç Kavramı

Kişinin kendisine, yaşantısına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanan deneyimlerden kendiliğinden doğan kendinin farkında olma görüngüsü olarak tanımlanabilir bilinç kavramı. Bilinç aynı zamanda kimyasal bir bilgisayar görevi gören beynimizdeki sorunları çözme yetisi; yani diğer tüm yetilerin üstünde yer alan ve onları bir bakıma denetleyen bir birim olarak da tanımlanabilir. 

Bilinç olağandışı koşullarda sorun çözme konusunda uzmanlaşmıştır, ancak kontrol altına alınırsa sorun çıkmadığında da kullanılabilecek çok işlevsel bir yetimizdir. Özellikle küçük yaştan itibaren kontrol altında tutulduğu takdirde, ilerleyen dönemlerde yaşam döngüsünün bizim önümüze sürdüğü sorunlarla çok daha rahat bir şekilde yüzleşir ve sorunları aşarız. 

Bilinci eğitmenin en bilinen yolu ise tahmin ettiğiniz üzere çok sorunla karşılaşmak, acılar çekmek ve bu sorunları birer birer aşabilme yetisi elde edebilmektir.

Bilinç vs. Bilinçaltı

Bilinç ve bilinçaltı kavramlarına ayrı ayrı baktığımıza göre onları bir bütün olarak düşünebilir ve ayrımlarına da varabiliriz. 

İnsan beyninin bilgiyi algılayan iki monitörü vardır: Bilinç ve bilinçaltı. 

Bilinç sadece gözle görülebilen olayların farkındayken bilinçaltı çevresel görüntüleri de algılar. Beynin bu iki bölümü birbirinden bağımsız işlevini sürdürür. Bilinçaltı, beyni yöneten bölümdür. Bilinç uyur ama bilinçaltı asla uyumaz. Bilinç, bilinçaltındaki bilgilere asla ulaşamaz. Bilinçaltı ise bilinci etkileyen her olayın farkındadır. Bilinç bir bilgisayar monitörüdür buna karşın bilinçaltı ise bilgisayar programıdır. 

Beynin değişik bölümlerinden depo edilmiş bilgiler beş duyu aracılığı ile toplanıp bir araya getirilir. Bilinç, duyularımıza belli hız ve yoğunlukta gelen bilgilerden haberdar olur ancak bilinçaltı çok daha hızlı bir şekilde görür, duyumsar. Bilincin haberdar olmadığı-algılayamadığı her olayı anında algılar. Bilinçaltı algılaması budur. Beş duyumuz aracılığıyla bizleri harekete geçiren olayların yüzde 90‘ından fazlası bilinçaltıyla algılanır.

Bilinçaltı Çukuru

'Bilinçaltı korkunçluklarla, fesatla dolu bir lağım çukuru değildir. Kâbuslarla kaynaşan karanlık bir lağım çukuru da değildir. Sağlığın, hayal gücünün, yaratıcılığın pınarıdır bilinçaltı. Bizim adına 'kötülük' dediğimiz şey uygarlığın, onun kısıtlamalarının ve baskılarının bir ürünüdür asıl; bunlar kişiliğin kendini özgürce, kendiliğinden ifade etmesini engeller. psikoterapinin amacı tam da budur işte: bu temelsiz korkuları ve kâbusları ortadan kaldırmak, bilinçaltında olanları su yüzüne çıkarıp rasyonel bilincin ışığına tutmak, onları tarafsızca mercek altına almak ve nihayet korkacak hiçbir şey olmadığını görmek.' 

demiş ünlü bilim kurgu yazarı Ursula K. Le Guin. Ne de güzel demiş. 

Pek çok insan bilinçaltı denilen kavramdan korkuyla bahseder, hayatındaki korkuları da bu dipsiz kuyunun ürünleri olarak görür. Endişe ve kaygıların sebebidir genelde bilinçaltı. Unutmaz çünkü bizler gibi, hasıraltı etmez hiçbir şeyi. Sizin benliğinizdeki zayıflığı gördüğü anda da boşaltır içindekileri, döküverir ortaya.

Freudyen Bakış Açısı ile Bilinçaltı

Freud, bilinçaltını erişilmez yasak bir bölge olarak tanımlar. Ona göre, bilinçaltınızla ancak bir psikanalistin yatağına uzandığınız yahut hipnoz altına girdiğinizde yüzleşebilirsiniz. 

Öncelikle Freud, konu bilinçaltı olunca “ne yaptığımızı biliyoruz” iddiasını reddetmiş. Mesela birine âşık oldunuz ve evlenmeyi düşünüyorsunuz, size soruyorlar “neden” diye. Büyük ihtimalle şöyle dersiniz, “artık evlenmek için kendimi hazır hissediyorum”, “onu seviyorum”, “o çok akıllı ve çekici” vs. Aslında bütün bunlar doğru da olabilir. 

Freud tam bu noktada devreye giriyor ve en dürüst olduğunuzu düşündüğünüz anlarda bile, sizin seçimlerinizi etkileyen ve farkında olmadığınız nedenlerin olduğunu söylüyor. Örneğin, bir kişiyle evlenmek istiyorsunuz çünkü o kişi sizin anne ya da babanıza benziyor ve siz o kişiyle evlenerek aslında size ihanet eden anne ya da babanıza sahip oluyorsunuz. 

Kısacası, tüm davranışlarımızın aslında çok önceden bilinçaltımıza yerleşmiş duygularımız tarafından belirlendiğini, bizlerinse sadece birer figüran olduğunu söylüyor Freud.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
469
91
31
29
10
9
1