Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Fiziğiyle Gündeme Gelmekten Sıkılanlar Buraya: Yalnızca Fen Fakültesi'nde Okuyanların Anlayabileceği 21 Durum
4+1 senelik bir eğitim-öğretim dramı.
1. Öncelikle bölümü kazandığın anda, artık hayallerindeki gibi bilim insanı olacağın için hissettiğin mutluluğun tarifi mümkün değildir.
2. İlk bir kaç ay müthiş bir heyecanla gidersin derslerine. Bilime aşık biri olarak anlatılan her konu şüphesiz ilgini çekecektir.
3. Ama üniversitedeki işleyişin farkına vardığın an, o ilk günkü heyecanını kaybedersin.
4. Yine de güçlü olup, odaklanırsın derslerine. Bilim adına bir şeyler yapabileceğin tek yer burasıdır çünkü.
5. Teoriden biraz uzaklaşıp, işin içerisine girmeye başlayınca adapte olursun işte okuduğun alana ve okula. Taşlar daha çok yerine oturmaya başlamıştır artık.
6. Tam bu sırada, hayatın boyunca duyacağın soru çıkar karşına:"Şimdi sen öğretmen mi olacaksın evladım, yoksa mühendis mi?"
-Şimdi sen ne okuyordum yavrum?
-Kimya teyzeciğim.
-He öğretmen olacaksın yani. İyi, iyi.
-Yok teyzeciğim öğretmenlik değil. Kimya bölümü. Kimyager olacağım.
-Mühendis mi olacaksın yani?
-Hayır teyzeciğim mühendis de olmayacağım. Direk bölüm. Kimya bölümü.
-2 yıllık mı o?
-Hayır 4 yıllık. 1 sene de hazırlık var.
-Olsun yavrum, olsun çocuğum. Okuyun da önemli olan o.
7. Bir türlü anlatamazsın bu insanlara ne olacağını tam olarak. Yaptığın şeyin bir işe yaramadığını düşünüp dururlar.
'Keşke daha başka şeyler okusaydın...'
8. Tam onlara göz yummuşken "Puanın yetmedi mi"ciler çıkar ortaya. Neden mühendislik ya da öğretmenlik yazmadığını sorarlar. Puanının yetip yetmediğini sorgularlar.
-Neden öğretmenlik değil de bölümü peki?
-Çünkü ben birilerine bir şeyler öğretmekten ziyade, sürekli kendim bir şeyler öğrenmek ve mesleğimin peşinden gitmek istiyorum!
-Anlıyorum canım. Tabii ki... Kaç puan almıştın sen?
9. Onlara da bir şekilde göz yumarsın ama bu sefer de belini bükmeye ant içmiş dersler çıkar karşına.
Binlerce sayfaya çalışıp gelsen de yine de cevaplayamayacağın sorular... Kitap açık yapılan ama kalem oynatılmayan sınavlar...
Bir şekilde atlatırsın onları da.
10. Tüm bu zorluklar arasında, aynı zamanda gerçekten bilim insanı olmak istiyorsan eğer, makaleydi, sunumdu derken geceni gündüzüne katarak çalışman gerekir.
Bilimsel bir şeyler yapmaktansa çeviri yapmayla vakit harcarsın şimdi de.
11. Bir yandan da, bölüme öğretim üyesi olarak atanırken, öğrencilere zulmetme yemini eden profesöre kendini sevdirmen gerekir.
Yüksek lisans yapman ve sonrasında araştırma görevlisi olarak kalman için onun onayına ihtiyacın vardır çünkü.
12. Bir de parasızlık eklenir üstüne. Bir projeye girmedikten sonra kimse sana cebinden çıkartıp para teklif etmez.
25 yaşındaysan ve hala evden para istiyorsan hayat gerçekten çok zor. 😞
13. En sonunda, atom fiziğine de profesörlüğüne de lanet edersin ve bir seçim yapmak zorunda kalırsın.
14. Hayallerinin peşinden mi gideceksin yoksa geçimini mi sağlayacaksın?
Hiçbir gelir beklemeden araştırma yapıp bilgiye açlığını mı doyuracaksın? Yoksa yolu, yemeği, sigortası olan bir işe girip karnını mı doyuracaksın? Seçim senin.
15. Sonra sistemin bozukluğu hakkında düşünmeye başlarsın. Bir süre de ona kafa patlatırsın.
Gelişmiş ülkelerde, bu bölümler en üst düzey bölümler olarak kabul edilirken, okuduğun bölüm, burada bir hayalet bölüm haline dönüşmüştür.
Sınav sistemine kurban gidip kimsenin tercih etmediği bölümler haline gelmişlerdir. Bilime meraklı olan insanlar bile artık o bölümün mühendisliklere yönlendirilmektedir.
16. Ama mühendislikler teknik bilgi ağırlıklıyken, alan bölümleri daha çok bilimsel çalışmalara ağırlık verir.
Bir mühendisle, o dalın bölümünü okuyanlar arasında büyük farklar vardır. Bölümü okuyan teorik bilgiye ve bilginin gelişimine daha çok ağırlık verirken; mühendis, bilginin işlenebilirliğine ve pratik çözümler üretmeye ağırlık verir.
Bu yüzden pişman olmazsın. Çünkü öğrendiklerini başka bir bölümde öğrenmen mümkün olmayacaktır.
17. Sonra bir bakarsın ki, formasyon alıp almamayı düşünmeye başlamışsındır.
Yaşlı teyzenin dediği noktaya gelmişsindir işte. Sen okuduğun bölümü çok severken birden bir hengamenin içerisinde bulmuşsundur kendini ve kurtuluşu öğretmen olmakta ararsın.
18. Hiç olmadı, devlette memur olayım der ve KPSS kasmaya başlarsın.
Gelsin yeniden test çözme zamanları!
19. Ama kontenjanlar ortadadır. Örneğin, 3500 kişinin tercih yaptığı alandan sadece 17 kişi atanmaktadır.
Sonuç itibariyle bu da olmaz ne yazık ki.
20. En sonunda ya işsiz olup, evde pineklemek zorunda kalırsın.
21. Ya da özel sektörde hayatını idame ettirmeye çalışırsın.
Sonuç itibariyle;
Sen 'Bilim insanı olacağım' diye düşlerken; işe gireceğin şirketler seni bir teknik elemandan farklı görmez.
Sen Araştırma Geliştirme yapmayı planlarken, üretimden çıkan plastik ürünün mukavemetini kontrol ediyor halde bulursun kendini.
Hayallerin çoktan suya düşmüştür anlayacağın...
Yorum Yazın
Bir Fizikçi olarak her ne kadar 30'lu yaşlara gelip özel sektörün kucağına otursam da içimdeki o bilim aşkı hala sönmüş değil.. 2 yaşındayken tencerelere vur... Devamını Gör
Sen kimyagere bir avuç pirinç verirsen, o sana bundan pilav yapar. Kimya Öğretmeni bu pilavın nasıl yapıldığını söyler. Kimya Mühendisi, yaptığın pilavı eşit... Devamını Gör
Bu içerik gerçekten çok sinir bozucu olmuş. Söylediğiniz bölümlerde okumak isteyen bir öğrencinin sırf bu içerik yüzünden şevki kırılacak. Ben Kimya okumak i... Devamını Gör