Efsane Dans Tango'nun Genelevden Elit Salonlara Yükselişinin Muhteşem Hikayesi
Efsane Dans Tango'nun Genelevden Elit Salonlara Yükselişinin Muhteşem Hikayesi
Tango denince aklınıza ne geliyor? Tutku, aşk, şehvet... Tango bunların hepsini barındırıyor ama aslında onda çok daha fazlası var. İyi okumalar...
Şimdi size aşkın ve tutkunun dansı Tango'nun muhteşem hikayesini anlatacağız. Dilerseniz okurken bu şarkı size eşlik etsin.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Tango günümüzde salon danslarının en başında gelen danslardan biri. Elit kesime hitap eden, karizmatik, zarif ve bir o kadar da kışkırtıcı.
Aslında sanılanın aksine Tango; varoşların, acının, öfkenin, hayal kırıklarının ve hüznün bir yansıması.
“Sen Tango'nun sadece banliyölerini tanıyordun, orkestra tarafından çalınan, smokin giyen yüzünü.” demiş Enrique Santos Discépolo. Valla biz de öyle biliyorduk, bakalım nasılmış gerçek hikayesi...
1800'lü yıllarda Arjantin'deki genelevlerden çıktığı bilinen Tango, Latince dokunmak anlamına gelen "tangere" kelimesinden türüyor.
Hikaye; Arjantin’in Buenos Aries ve Uruguay’ın Montevideo liman şehirlerinden, Güney Amerika’ya giden hayalperest gençler ile başlıyor.
Eskiden köle olan siyahlar, kırsal kesimden kente göçen topraksızlar, iç savaştan kurtulmuş olan mestizolar, kendi ülkelerindeki sefaletten ve savaştan kaçan Avrupalılar 'taşı toprağı altın' diyerek zengin liman kenti Buenos Aires'e göç ediyorlar.
Maalesef güzel ve yeni bir hayat umut ederek buraya yerleşen göçmenlere kader gülmüyor. Yabancı olarak dışlanıyorlar.
Göçün olumsuz koşulları o dönemde kadınları genelevlere sürüklerken, erkekler de teselliyi alkol ve kadın bedeninde aramaya başlıyor.
Güney Amerika'ya göç eden, zengin olma hayalleri kuran bu göçmenler elbette geldikleri gibi kendi örf, adet, müzik ve danslarını da beraberinde getiriyorlar.
Arjantin’in diğer dışlanmışlarıyla yaşamaya başlayan ve farklı kültürlerden gelen bu insanlar, birlikte bambaşka bir şey üretiyorlar. Üstelik acıyla, aşkla, dansla...
Kısa zamanda, Arjantin kırsalının müziği olan milonga, yeni gelen polkalarla, mazurkalarla, vals ve habanera ile birleşerek zenginleşiyor. Afrikalı ve Amerikalı adımlarla ritmler, Avrupa müziği ve koreografisiyle karışmaya başlıyor.
Kenar mahallelerin sokaklarında, genelevlerde ve tavernalarda duyulan ilk tangoların ana temasını genellikle baştan çıkarıcı ve kararsız bir kadınla, onun için kavga eden iki erkeğin hikayesi oluşturur.
Yüzeye hafif kadınlarla maço delikanlıların aşk hikayeleri olarak yansıyan bu ilk tangolar; gerçekten dinlendiğinde, hayal kırıklığının, ezilmişliğin sesini duyuruyor. Çok senkoplu yapısı sadece Afrika ritimlerindeki köklerini değil, ait olduğu yaşamın dengesizliğini de yansıtıyor.
Üst sınıflar için bu haliyle Tango; elbette kabul edilemez, yoz ve bayağı bir müziktir. Sokak kadınlarının müstehcen figürleri, kenar mahalle bıçkınlarının bıçak kavgaları, henüz dans salonlarına girecek saflığa gelmemiştir.
Yine de Tango, şehrin eteklerinden yavaş yavaş merkeze doğru yol almaya başlar. İtalyan göçmeni gezgin satıcıların organtinoları ve iyi ailelerin kenar mahallelerde macera arayan bohem çocukları, bu yayılmayı hızlandıracaktır.
20. Yüzyılın başında Tango artık sadece varoşların değil, işçi sınıfının ve orta sınıfın yaşadığı mahallelere ulaşmıştır. Paris’te tangonun takdis edilmesi, Buenos Aires sosyetesinin de birden bu dansa ve müziğe ilgi duymasına yol açar.
Tango kültürünün geçirdiği bu değişimin müziğe de yansıması kaçınılmazdı. Dans giderek yavaşlar, sosyal olarak daha kabul edilebilir bir hale gelir ve dans etmek için sokaklardan daha uygun yerlere ihtiyaç duyulur.
Bu arada o zamana kadar ağırlıklı olarak Buenos Aires’e özgü sokak ağzıyla yazılan şarkı sözlerinin yerini, görgülü şairlerin incelikli metinleri alacaktır.
Genelde eğitimsiz icracılar tarafından doğaçlama ağırlıklı olarak icra edilen müziğin yerini giderek daha eğitimli müzisyenler, daha gelişkin orkestralar ve dolayısıyla daha önceden belirlenmiş bir müzik almaya başlar tango müzisyeni profesyonel besteci statüsüne yükselir.
Tango için söz yazmanın nitelikli şairler arasında moda haline gelmesiyle birlikte, şarkıcının müzikteki önemi de giderek artar. Tango’nun ilk starı, Arjantin’in Elvis Presley’i Carlos Gardel, bu dönemde parlar.
1943’te iktidara gelen Peron ve eşi Evita’nın Tango tutkusu, Tango'nun altın çağının yüzyıl ortasına kadar sürmesinde önemli bir etken olur. Tango tekrar kent yaşamının bir parçası haline gelir.
40’lı yıllarda Buenos Aires’te 600 civarında tango orkestrası kafelerden şehir merkezindeki ünlü kabare ve tiyatrolara kadar pek çok yerde iş buluyordu.
Yorum Yazın
Hemen gidip tango öğrenmeliyim.
Kesinlikle, herkese tavsiye ederim
https://youtu.be/dqFWz9_uqe0 (Bahia Blanca - Carlos Di Sarli) https://youtu.be/gT0GKQNIZB0(Fueron Tres Años - Héctor Varela), https://youtu.be/D_mRmbDOB7M (S... Devamını Gör
Editör alkışlar sana gelsin görseller çok hoşuma gitti.