Duygu Özkan Kılıç Yazio: Eğitimde İklim Krizi
Eğitimde iklim kavramını ele alamayışımızın maalesef iki yönü var;
birincisi biyoçeşitlilik krizi, sağlık krizi, iklim krizi gibi birçok eş zamanlı gerçekleşen krizin eğitim ile ilişkilendirilememesi, çözümsüz ama trend topic kalma hedefiyle, yüzeysel ders modülleriyle, sosyal medyatiklik mertebesinde kalması; ikincisi ise okul iklimi değerinden uzaklaşmamız.
Birincisi için ikinciden başlamamız gerektiğini düşünüyor, eğitim krizi öncesi okul iklimi krizini çözmeyi öneriyorum; çünkü okul iklimi derinleşmenin, başarının ve sürdürülebilirliğin yapı taşıdır.
Okul iklimi, okulun yaşam kalitesidir ve öğrencilerin, öğretmenlerin, yöneticilerin, çalışanların ve ailenin okulun günlük işlerine ilişkin algılarını, paylaşılan değerleri, belirlenen ve kararlaştırılan kuralları, önerilen hedefleri, öğretme ve öğrenme gelişimini kişilerarası ilişkileri ve organizasyon yapılarını yansıtır.
Çok sayıda araştırma, akademik performansın öğrenme motivasyonuna, davranış biçimlerinin aidiyet duygusuna, okul yaşamına bağlılığın takdir/teşekkür etme kültürüyle olan bağlantısallığına vurgu yapmaktadır. (Takdir - teşekkür bir belge değil, kültürdür aslında.)
Okul iklimindeki nitelik başarı niteliğine eşittir.
Okul iklimi öğrenme iklimidir.
Öğrenme iklimini öğrenci başarısının güvenlikçisi olarak da yorumlayabiliriz. Ve aslında güçlü okul kültürlerinin öğrenciye en büyük mesajının “başarının önemi değil, öğrencinin kendi yapabilirlikleriyle bu iklimde ne kadar değerli olduğu ve asıl olanın başarı değil öğrenme keyfidir.” olmasıdır.
Bu nedenle okul iklimi skoru değil öğrenmeyi ve kişinin potansiyelini ön planda tutuyorsa, okul ikliminin sahiplendiği bu perspektif ölçme değerlendirme uygulamalarını olumlu yönde etkilemektedir.
Örneğin şöyle bir okul iklimi düşünün; öğrencileriyle karşılaştığı ilk andan itibaren bu okulda ölçme-değerlendirme uygulamalarının kapsamını, ne olduğunu ve ne için olduğunu anlatıyor. Yani aslında katılımcı, şeffaf ve iş birlikçi yaklaşım öğrencilerle ölçme-değerlendirme arasındaki duvarın oluşmasına engel oluyor.
Mesela öğrencilere ödevin tarihçesi anlatılsa, hangi ödev çeşitlerinin neden önemli olduğu söylense, bir önceki senenin örnek ödev içerikleri öğrencilere anlatılsa ölçme-değerlendirme uygulamaları öğrenmenin bir parçası olur.
Şu an bizim gelenekselde sunduğumuz her hafta ödev, x günü ödevsiz gün, ödev sorumluluk geliştirir, evde öğrendiklerini tekrar etmelisin tarzındaki bir anlatım biçimi başta duygu olarak çocuklara aitlik ve dahil olma duygusu oluşturmamaktadır. Bu nedenle ölçme değerlendirme ve pozitif okul ikliminin aynı niteliği taşıması öğrenmeye nitelik kazandırır.
Okul iklimi dediğimiz unsur aynı zamanda sınıf iklimini ve ebeveynlerle olan iletişim iklimini de kapsamaktadır.
Bu anlamda ölçme değerlendirme uygulamalarından beklediğimiz öğrenmeyi kazanmak için okul toplumundaki herkesin çıkarsız bağa odaklanması gerekmektedir. Çıkarsız bir yapılanma ve etkileşim kurma hepimiz için güven, sağlık, aitlik ve bağlılığı sağlayacaktır.
Buna ek olarak birlikte hedef belirleme iklimi de ölçme değerlendirme uygulamalarının yükseliş göstermesi gereken alanlar arasında.
Bizler öğrencilerimizle birlikte her ölçme aracında birlikte bir hedef koyarsak, birlikte değerlendirme aşamasında öz değerlendirmeyi okul ikliminin unsuru yaparsak ve birlikte aslında bir sonraki uygulamaya kadar geri bildirim ve iyileşme alanları belirlersek ölçme değerlendirmeye fonksiyonel bir alan açmış oluruz.
Yorum Yazın