Aşk Filmi Diye Seyredilen Selvi Boylum Al Yazmalım'daki Erkek Şiddetini Detaylıca Anlatıyoruz!
Aşk Filmi Diye Seyredilen Selvi Boylum Al Yazmalım'daki Erkek Şiddetini Detaylıca Anlatıyoruz!
Bazı filmler vardır, gönlümüzdeki yeri hepimiz için ayrıdır. Kuşkusuz Selvi Boylum Al Yazmalım da bunlardan bir tanesi. Ancak bizim aşk hikayesi diye seyrettiğimiz filmde acaba gözden kaçırdığımız bir şeyler olabilir mi? Böyle bakınca insanın hem sinirleri tepesine çıkıyor ama bir yandan da müthiş bir aydınlanma yaşıyor...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Çok uzun zamandır Türk Sineması'nın kült filmlerinden olan Selvi Boylum Al Yazmalım ile ilgili minik analizlerimi sizlerle paylaşmak istiyordum. Kısmet bugüneymiş, çünkü şu tweet'i görüp kudurdum. Öncelikle filmde böyle bir replik yok, onu bir söyleyelim.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Filmdeki oyuncukları ve teknik detayları konuşacak hadde değiliz. Bizim olayımız, Asya ve İlyas arasında başlayan ilişkiyle gelişen olayların gündelik hayatta canımızı sıkması.
O zaman buyurun az bi şey sinirlerimiz bozulsun. Bir kere her şeyden önce Asya'nın evden çıkarken "benim başımı belaya sokma" diye annesi tarafından yüzüne kömür sürülmesi, çok afedersiniz "dişi köpek kuyruk sallamazsa" düşüncesinin en ilkel örneklerinden bir tanesi. Toplum baskısı dediğimiz şey, Asya'nın annesi ile filmin başında gözümüze sokuluyor.
Hikayenin başı aslında bugün "resmen taciz" diye hararetli tartışma ortamlarına konu olacak şekilde. Bunu zaten İlyas'ın "Kekliği ürkütmemek lazım" lafından anlıyoruz. Asya'nın aile baskısından bıkmış, çaresiz bir durumu var. Elbetteki kadınlığının kendisini yönetmeye başladığı yaşlarda hormonları da çalışıyor ve anası babası tarafından değil, bir erkek tarafından sevilmeyi arzuluyor.
Sonrasında İlyas'ın Asya'ya görücü geldiğini duymasıyla başlayan erk savaşı var tabii. "Keklik" o anda zümrüdüanka kuşu oluveriyor işte. Asya'yı başkasına yar etmemenin yolu düğünse düğün, artık yapacak bir şey yok.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Gelinliği giydirip eşi dostu çağırınca zaten bitti gitti. Artık Asya, İlyas'ın kaçıramadığı bir keklik değil, ev kedisi. Bunları bize düşündüren şeylerin ne olduğunu birazdan göreceğiz zaten, benim kendi uydurmam değil.
İlyas'ın kamyonuyla çalıştığı bir işi, sosyallik ihtiyacını giderdiği iyi kötü bir ortamı var ama Asya hep evde çocuk büyütüyor, ev işi yapıyor. İlyas'ın evdeki mutluluğu, işindeki huzurla ilgili. Zaten İlyas'ın elinden kamyonu alındığı anda hikaye değişmeye başlıyor. Çünkü o kamyon aslında İlyas'ın özgürlüğü.
Kamyonu elinden gittikten sonra Samet'i bile sevmeyen İlyas'ın kafa karışıklığını eğer o isteseydi oturup çözebilirdik ama müzakereye açık biri değil İlyas. Asya'nın kendisini merak edip iş yerine gittiğini görünce karısını herkesin önünde dövecek kadar da gözü dönmüş. Asya'nın "Samet'i bile sevmemişti, belli ki kusur bendeydi" demesi ise psikolojik şiddete maruz kalmış birinin farkında olmadan yaptığı kendini suçlama repliği. Asya dümdüz kafayı yedirtiliyor aslında...
İlyas'ın kendisini dünya dertlerinden uzaklaştırdığı rahatlama alanı ise Dilek Hanım'ın evi. Asya'yla düğün yaptıktan sonra bile renkli hayatını bırakmayan, Dilek'le yaptıklarını Asya ile yapmayı aklından bile geçirmeyen İlyas tam olarak bu. Peki İlyas neden stresli, konu ne? İlyas'ın kamyonunu elinden almışlar... Bu yani...
Bu arada Dilek karakteri de ayrıca detaylandırılmalı. İlyas'ın kendisine ait olmaması gerçeğini, idarecilik kimliği üzerinden intikamlandıran bir kadın ama bir o kadar da edilgen. Önemli olan İlyas'ın bir şekilde dönüp dolaşıp kendisine gelmesi. İlyas çekici, İlyas güçlü ve bu kadın kaba saba kamyoncuların ortasındaki şantiyede çalışıyor. Sinsi olduğu kadar zaafları da olan bir kadın aynı zamanda.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Sonrasında ise hayat, başkasına yaşattığını yaşamadan kimseyi bir yere göndermiyor. Biz İlyas'ın Asya'ya yaptıklarıyla kudururken, adeta ağrı kesici gibi karşımıza Cemşit karakteri çıkıveriyor.
Cemşit günümüzde entelektüel, şefkatli, düzenli bir hayatı olan olgun adamı temsil ediyor. İlyas ise tam olarak kadınların peşinden koşmadan duramadığı serseri, yakışıklı, bağlanma problemi yaşayan, ortamcı kötü çocuk.
Cemşit'in Asya ve Samet'e olan şefkatli yönü, İlyas'ın tutkulu tarafından çok uzak. Gel gör ki Asya'nın yaşadıklarından sonra hayatındaki birincil ihtiyaç tutku olmuyor ve aslında kadınlığından vazgeçiyor. Çaresizlik, insanı cinsiyetine yabancılaştıran bir durumdur her zaman.
Asya'nın bu yeni hayatında kendisini heyecanlandıran en önemli gelişme ise Cemşit'in resmi nikahla kendisiyle evlenmesi. İlyas ile olan birlikteliğindeki imam nikahının geçerli olmadığını Cemşit ile öğreniyor.
Yıllar sonra tesadüfen İlyas'la aynı çatı altında olmak ise Asya'ya kadınlığını yeniden hatırlatıyor aslında. Tam da o noktada sevgi ve emek ikilemine düşüyor. Fakat bilmiyor ki sevgi dediği şey sadece onun kendi içinde oluşturduğu yoğun bir duygu. İlyas'ın hislerinden bahsedeceksek önce sevgi gelmeyecektir, o kesin.
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam
Bir insanla ilgili kaybetme korkusu yaşadığınız anda o kişinin değeri kendi içinizde hızla yükselir. İlyas'ın istenmediğini anladığı anda hissettiği şey tam olarak bu. Bu hikayenin devamı olsaydı eğer, İlyas'ın kapılara dayanıp "çocuğumu göster lan!" bahanesiyle çeşitli arızalar çıkardığını ve hatta kriminal olaylara sebep olduğunu rahatlıkla görebilirdik.
Asya ise bir erkeğin manipülasyonu altında yıllarından, enerjisinden, kadınlığından vazgeçmiş herhangi bir kadın aslında. Onun durumuna baktığınızda çevrenizdeki birçok kadınla özdeşleştirmeniz hiç anormal olmaz. Sevme ve sevilme ihtiyacı, içinde "kurban" olduğumuz bir sürü olayı da örüyor biz farkında olmadan.
Selvi Boylum Al Yazmalım hem edebi olarak hem de Türk filmleri içerisinde kesinlikle önemli bir eser. Ancak aşk bu değil, yapma güzel...
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
Uzun yıllardır Onedio’da yaratıcı içerik editörlüğü yapmaktayım. Aynı zamanda Onedio YouTube kanalında "Bana Bi Anlat" programını hazırlayıp sunuyorum. Bir dönem editörlüğün yanısıra ulusal yayın yapan özel bir radyoda program yaptım, daha sonra sahnede talk şov gösteri dünyasına adım attım. Daha önce dijital yayın yapan platformlardaki diziler için içerik editörlüğü ve senaryo katkılarında bulundum. Ayrıca tanınmış müzik gruplarının kliplerinde sanat yönetmenliği de yaptım. Editörlüğe başlamadan önce çeşitli kolektif kitaplar için yazdığım yayımlanmış yazılarım da bulunmaktadır. Arşiv karıştırmak ve müzik araştırmaları yapmak hayatımın en sevdiğim uğraşlarından. Yazı yazmanın ise dünyaya geliş sebebim olduğunu düşünüyorum.
Tüm içerikleri
Yorum Yazın
çok çok doğru, altına imzamı atarım. hatta yıllardır yeşilçam filmleriyle ilgili benzer şeyleri düşünüyorum. malesef neşeli günler, hababam sınıfı vs vs en s... Devamını Gör
Bunlar hep Batı'ya göçü durdurmak, Doğu'yu acıklı ve sefil göstermek için :D Bu yüzden artık pasaport diye bir uygulama var
bence filme dair gayet guzel ve yerinde bir analiz olmus. aglayarak izledigim filme farkli bir bakis acisindan bakmami sagladi
Duyar kasmadığınız bir filmler kalmıştı aq..
Bu duyar kasmak değil daha çok tespit yapmak oluyor.