2 Günde 1 Kadın Şiddet Kurbanı!
Katliamın Adı Yok...
Yılın ilk 100 gününde 61 kadın şiddet sonucu yaşamını yitirirdi. Kadının korunmasında yasal boşluklara dikkati çeken uzmanlar, şiddet gören kadının tedavisi bitmeden ona zarar veren erkek serbest bırakılıyor diyor...
Türkiye, 2014 yılının ilk gününe Isparta’da boşanma davası açtığı eşi tarafından vurulan Ayşe Güzel’in ölüm haberiyle uyandı. O günden bugüne erkek şiddeti ve devamında gelen ölümler hiç durmadı.
Milliyet'ten Damla Yur'un haberine göre, yılın ilk 100 gününde 61 kadın gördüğü şiddet sonucu yaşamını yitirirken, çok sayıda kadın da gördükleri şiddetin ardından yoğun bakım ünitelerinde hala hayata dönüş mücadelesi veriyor. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Aydeniz Alisbah Tuskan, son 10 ayda şiddet gördüğü için baroya başvuran 2 binden fazla kadın için tedbir kararı çıkardıklarını ancak bu kadınların yüzde 80’inin yasa ve uygulamalardaki eksiklikler nedeniyle şiddet görmeye devam ettiğini söyledi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Ecevit’e göre kadının korunamamasında yargı organı ve polis teşkilatının da ataerkil yapıda olması önemli bir rol oynuyor. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın ise, “Sığınma evi sayısı yeterli değil. Kaçmak isteyen kadına yeterli destek yok. Hukuki açıdan da uygulama sorunları var. Şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için samimi bir çaba göremiyoruz” diyor.
11 günde 11 kadın
Şiddetten ölen kadınların dijital ortamda istatistiğinin tutulduğu ‘Dijital Anıt’ın verilerine göre 2014 yılın ilk 3.5 ayında 54 kadının yaşam hakkı erkek arkadaşları, eşleri, ağabeyleri, babaları ya da akrabaları tarafından ellerinden alındı. Dijital Anıt’ın veri paylaştığı 7 Nisan 2014’ten sonra bu sayıya yaşamdan koparılan 7 kadın daha eklendi. Balıkesir’de yaşayan Name Yıldırım(33) 7 Nisan günü eşi Hasan Erkan Yıldırım tarafından boğularak öldürülürken, bir gün sonra da Zonguldak Ereğli’de Durukan Akcan eşi ve kayınvalidesini av tüfeğiyle vurdu. İki kadının ölümünden bir gün sonra da bu kez Bursa’dan bir kadın cinayeti haberi geldi. Doğan F., bir avukatlık bürosunda sekreter olarak çalışan Emine Ebren’i silahla öldürdükten sonra intihar etti. Geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günleri de kadın cinayetleri halkasına 2 yeni cinayet daha eklendi.
Hastaneden çıkmadan...
Sadece Nisan ayının ilk 11 gününde şiddet sonucu 11 kadın yaşamını yitirdi. Aynı dönemde birçok kadın da maruz kaldıkları şiddet nedeniyle ağır yaralandı. Bursa’da 2 Nisan günü eşi tarafından şiddet gördükten sonra başından vurularak yol kenarına bırakılan 45 yaşındaki E.K. İnegöl Devlet Hastanesi Acil Servisi’nde 12 gündür yaşam mücadelesi veriyor. Tuzla’da 4 Nisan günü boşandığı eşi tarafından sokak ortasında üzerine benzin dökülüp yakılan G.G. ise çantasında taşıdığı biber gazı fişeğinin patlamasıyla solunum yetmezliği ve yanıkları sebebiyle 10 gündür yoğun bakımda gözlerini açamıyor. İzmir’de 9 Nisan günü boşanma davası açmak istediği için eşi tarafından burnu kırılan A.A.’nın ise tedavisi hâlâ sürüyor. Şiddet sonrası hayatta kalan kadınları ise evlerinde ve sokakta zorlu bir yaşam mücadelesi bekliyor.
UZMANLAR NE DİYOR?
‘Hukuk kadının yanında değil’
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Aydeniz Alisbah Tuskan, “Kadın henüz hastaneden çıkmadan adamlar serbest bırakılıyor, sokakta elini kolunu sallayarak geziyor” dedi. Kadını şiddetten korumaya yönelik yasal düzenlemeleri uygulamada göremediklerini kaydeden Tuskan şöyle devam etti: “Kadınlar bu mücadelede hukuku da yanında göremiyor. Şiddet uygulayan, ölümle tehdit eden adama yakalama kararı çıkartılmasa bile tedbir kararı alınıyor. Ancak adam bulunamazken tehditlerine devam ediyor. Yakalama kararları çıkıyor ama bir süre bulunamıyorlar. Bulunurlarsa da 2 gün sonra serbest bırakılıyorlar. Polise giden kadın hep son derece baştan savma bir tavırla karşı karşıya kalıyor. Ölümlerin çoğu uygulama sorunu kaynaklı. Bize bu son 10 ayda sadece şiddet gördüğü için başvuran 2 binden fazla kadın için tedbir kararı çıkarttık. Ama bu tedbir sadece kağıtta kaldı. Hakkında tedbir kararı alınan, uzaklaştırma uygulanan erkek, şiddetine de tehditlerine de devam etti. Bu kadınların yüzde 80’i şiddet görmeye devam ederken bazılarının da ne yazık ki ölüm haberini aldık. Böyle çözüm olmaz.”
Giderek artıyor
‘Anıt Sayaç’ın verilerine göre;
2009 : 105
2010 : 165
2011 : 121
2012 : 139
2013 : 228
‘Fatura hep kadına’
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı kurucusu avukat Canan Arın: “Sığınma evi sayısı yeterli değil. Şiddet gören kadınların sığınma evlerine ulaşması çok zor. Alt yapısı olmayan ŞÖNİM’leri kurdular. Ancak kadınların oraya ulaşması zor olduğu için işlevini yerine getiremiyor. Sığınmak istyen kadın 12 yaşından büyük erkek çocuğuyla o eve giremiyor. Hukuki açıdan da uygulama sorunları var. Şiddetin ve cinayetlerin önüne geçmek için samimi bir çaba göremiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Yıldız Ecevit (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı Başkanı, sosyolog): “Sayı artsın artmasın kadına yönelik şiddete ilişkin varolan yüksek bir oran var. En derinde yatan neden Türkiye’de ve benzer toplumlarda kadına verilen değer düşüklüğü. Mevcut sistemde kuvvetli bir ataerkil zemin var ve bu ataerkil zemin her geçen gün besleniyor. Hukuk da koruyor erkekleri polis de. Kadına şiddet gösteren erkek, kadına yüklenen ‘iffetsizlik’ suçlamasıyla mahallede de korunuyor. Fatura hep kadına çıkıyor.”
Yrd.Doç. Dr. Neslim Güvendeğer Doksat (Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı): “Şiddete maruz kalan ve tanık olan her yaştaki çocuk aile ve toplum içindeki psikolojik baskı, soğuk savaş, kadının erkeğe biat kültüründen etkileniyor. Çocuklar, ebeveynin ve ortamın gerginliğini adeta bir sünger gibi emme özelliğine sahiptir. Mevcut şiddet ortamını da çocuklar sünger gibi emiyor.”
Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu (Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi): “Kadına yönelik şiddet haberleri sıradanlaştırılarak, dramatize edilerek veya normalleştirilerek verilmekte. Hoşgörüsüz ve olumsuz bir haber dili var. Haberler fail suçu hafifletilerek, mağdur da neredeyse suçunu hak etmiş gibi verilmekte. Medya şiddeti toplumsal bir sorun değil adli bir vaka olarak veya münferit olay biçiminde sunuyor.”
DAMLA YUR | Milliyet