Görüş Bildir

zula Haberleri

zula ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. zula ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Gençlik Nerelerde Takılıyor?
Unimetre, eğlenceyi ve dansı seven, güzel müzik dinlemek isteyen kararsız üniversite öğrencileri için sunar; Bahar şenlikleriyle başlayan eğlence maratonuna akşamları kaldığı yerden devam etmek isteyenler, akşamları ne yapacağız, nerede takılacağız gibi çetrefilli sorulara son vermek için çeşitli alternatif mekanları araştırdık. Babylon Tünel- Asmalımescit- Beyoğlu’ nda kültürlerarası bir anlayışla müzikseverlere değişik bakış açılarının toplandığı düzenli ve zengin bir program sunmaya 10 yılı aşkın bir süredir devam eden bu konser merkezi; mimarisi, akustik tasarımı ve teknik donanımıyla Türkiye’nin en iyi canlı müzik mekanı olarak değerlendiriliyor. Babylon, bir gece klübü olmanın ötesine gidip yerli, yabancı birçok müzisyenin etkileşim içinde olmasını sağlayarak, bu çeşitlilikten doğan müziği kültürel ve müzikal bir bellek haline getirme misyonu taşıyor. Yıllardır, canlı müziğin gücünden beslenen, her zaman tek bir tarza, türe, akıma tutsak kalmadan, iyi müzisyenlere, iyi müziklere, çeşitli akımlara ev sahipliği yapma ve bunların bütününden İstanbul’a mal olan bir akım yaratma dürtüsüyle hareket eden bu mekanın büyüleyici atmosferini kaçırmayın. Peyote Replikas, Baba Zula, Fairuz Derinbulut, Nekropsi ve daha birçok yerli alternatif grubu, bırakın yerli müzik piyasasını, dünya müzik piyasasına sunan, onlara birçok kulvar açan İstanbul’ un soundunu şekillendirme misyonu taşıyan bir bar olan Peyote Nevizade’ de müdavimlerine farklı ve alternatif müzikler sunmaya yıllardır devam ediyor. Ayrıca canlı müzik dışında yeni ve farklı müzikler keşfetmek isteyenler için kaliteli ve işinin ehli DJ’ leri her zaman setlerinin başında .Kendi bünyelerinde kurdukları Peyote Müzik’ le birçok yerli gruba albüm çıkartma fırsatı veren Peyote, genelde bu grupları kendi canlı sahnelerinden seçiyor. Dinledikleri müzikten sıkılanlar, yeni tadlar arayanlar için Peyote tadımlık değil ömürlük bir müzik zevki sunuyor. Nublu Ünlü müzisyen İlhan Erşahin’ inden aşina olduğumuz Nublu, New York’daki şubesiyle çok konuşulan mekanlardan birisiydi. Genelde, Nublu Records'dan albümü çıkan sanatçıların sahne aldığı Nublu’ nun İstanbul şubesi de New York’da’ daki kadar renkli. Dansı sevenler, kaliteli müziğe varım diyenler için Nublu İstanbul şubesi Karaköy’ de. Gradiva Otel’den girdiğinizde zeminin iki kat altında yer alan Nublu’da hafta içi ve hafta sonları saat 22: 00′den itibaren canlı müzik performansları seyredebilir, performans olmayan günlerde ise Dj müziği eşliğinde barda vakit geçirebilirsiniz. MiniMüzikhol Elektronik müziğin kalbi son zamanlarda Sıraselvi semalarında atıyor. Son zamanların en gözde makanlarından Minimüzikhol, dans tutkunlarına birbirinden kaliteli DJ’ leriyle birbirinden eğlenceli saatler geçirtiyor. Gece 00: 02'den sonra hareketlenen mekan eğlenceye ve dansa doyamayanlar için kalitesi hiç düşmeden hizmet vermeye devam ediyor. İndigo Son yıllarda getirdikleri Dj’lerle fark yaratan İndigo, yakın zamanda yapılan tadilattan sonra yenilenen ses sistemi ve mekanda değişiklilerle İstanbul gece hayatını gümbür gümbür sallamaya devam ediyor. Küçük ve samimi mekanı ve olağanüstü ses sitemiyle birbirinden değerli sanatçıları ağırlamaya devam eden İndigo, Tomtom Sokak’ ta sizleri bekliyor. Kiki Çay evi konseptiyle yola çıkıp İstanbul gece hayatının önemli simgelerinden birisi haline gelen Kiki, Sıraselviler’ de Alman hastanesinin karşısındaki yeriyle birbirinde lezzetli yemekler, kokteyller ve hafızalara kazınacak DJ performanslarıyla birçok zevki vaad ediyor. Müdavimleri Kiki’ de zamanın nasıl geçtiğini anlayabilmek mümkün değil diyor. Siz de zaman mefhumunuzu belirli bir süre kaybetmek istiyorsanız yolunuz mutlaka Kiki’ ye düşsün. Ghetto Ghetto, düzenlediği partilerle gece hayatına farklı bir soluk getiren yerlerden. Muhteşem dekorasyonu, olağanüstü terasıyla...
12’nci Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali Başlıyor
25 Mart’ta yola çıkacak Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali, 12′nci yılında, her kadına kendisine ait bir cüzdan, gelir, bütçe diyerek dört kentte 60 filmle izleyiciyle buluştuyor. Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin programındaki 60 filmin 18’i Türkiye yapımı. Yalnızca kadın yönetmenlerin filmlerine yer veren Filmmor, son yılda yapılan filmlerin yer aldığı ‘Kadınların Sineması’ bölümünde aralarında Valeria Golino’dan ‘Bal’, Lucia Murat’tan ‘Bana Anlatılan Anılar’, Zula Hikayeler Ekibi’nden ‘Bekleyiş’in de yer aldığı 33 film gösterilecek. Festivalin teması da olan ‘Kendine Ait Bir Cüzdan’ bölümünde, her kadının kendine ait bir cüzdanı olması çabasına, kadın emeğine dair 7 film var: Pamela Varela’dan ‘Acı’, Gülten Taranç’tan ‘Konsensüs’, Vidi Bilu’dan ‘Kırılgan’, Özlem Sarıyıldız ve Bilge Demirtaş’tan ‘Kıyı Kıyı’, Sevda Doğan’dan ‘Pedallar ve Topuklar’, Lisa Fruchtman ve Rob Fruchtman’dan ‘Tatlı Rüyalar’ ve Gabriela Pichler’den ‘Ye Uyu Öl’. ‘Cins-iyet-ler’ bölümü 5 filmle, cinsiyet ve cinsel kimliğe dair sorular sorduruyor: Zeynep Oral’dan ‘Ben, Sen, O’; Çağnur Öztürk’ten (Gizli Özne’...haber kaynağı: sanatrehberi.info/sinema
Tatillerde Aile Evine Gitmenin En Güzel 16 Yanı
Öğrenci / bekar evlerinde, yurtlarda vb. her ne kadar eğlencenin dibine vurulsa da, ve kankaların yerini hiç kimse alamayacak olsa da, bazen bunlara bir pause verip, aile evine dönüp, ruhu ve bedeni arındırmak gibisi yok. Evin olduğu memlekete dönüş, aile ocağı inanılmaz derecede rahatlatıcı bir terapi merkezi.
4 Yıl Aradan Sonra Yeniden Zeytinli Rock Festivali
Türkiye’nin önemli rock gruplarının sahne alacağı festival Zeytinli Rock Festivali, dört yıl aradan sonra tekrar gerçekleştirilecek. Türkiye’nin önemli rock gruplarının sahne alacağı festival Zeytinli Rock Festivali, dört yıl aradan sonra tekrar gerçekleştirilecek. 29-31 Ağustos tarihleri arasında her zamanki gibi Zeytinli Dalyan Sahili’nde gerçekleşecek Zeytinli Rock Festivali’nin biletleri satışa çıktı. Kamp ve kombine bileti olan katılımcılara kapılarını bir gün önceden açacak olan festival kapsamında, erken gelen kampçılar için gerçekleştirilecek açılış partisinde Ankara’nın köklü grubu Metropolis, kampçılar için sahne alacak. Grup eski solisti Ercüneyt Özdemir ile yeniden ve ilk kez festival kapsamında sahne alacak. Marsis'ten Pentagram'a kadar herkes bu sahnede Festivalin açılışını İzmir’in sevilen grubu Başıbozuk yapacak. Festivalde, Türkçe rock müziğinin yenilikçi isimlerinden Korhan Futacı ve Kara Orkestra performansının ardından, Yasemin Mori ve festivale özel bir perfromansıyla Cem Adrian’ın sahne almasının ardından, Zeytinli’de daha önce de sahne almış 'Nev' müzikseverlerle buluşacak. Rock müzik tarihimizin 46 yıllık efsane grubu Moğollar’ın ardından da mor ve ötesi ilk güne noktayı koyacak. Festivalin ikinci günü, 'Yüzyüzeyken Konuşuruz' ile başlayacak. Etkinlik, Karadeniz müziğinin sınırlarını zorlayan Marsis, eğlenme garantili BaBa ZuLa ve Umut Kuzey'in özel bir konseriyle devam edecek. Büyük Ev Ablukada ve Behzat Ç’nin müziklerini yapınca geniş kitleler tarafından keşfedilen Ankara'nın 25 yıllık grubu Pilli Bebek ikinci günde sahnede olacak. Günün kapanışını yapacak grupsa 1 Temmuz’da açıklanacak. Festivalin son günüyse Pera, Murat İlkan ve 'dörtxdört’ün performansıyla devam edecek. Festival, Ogün Sanlısoy ve hemen ardından Kurban ile iyice hızlanacak. Muhteşem sahne şovunu Zeytinli seyircisiyle paylaşacak olan Hayko Cepkin‘in ardından festivale noktayı efsanevi heavy metal grubu Pentagram koyacak. Edremit Belediyesi'nin desteğiyle gerçekleşen festivalin biletleri günlük 30, kombine 50, kamp ve kombine biletleriyse 60 liradan satışa çıktı.BirGün
Üsküdar'da 700 Polisle Operasyon
Üsküdar'da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı, özel harekat, çevik kuvvet, narkotik, önleyici hizmetler, trafik ve asayiş şubenin tüm birimleri ortak bir operasyona imza attı.Polis ekipleri gruplar halinde mahallelere girdi. Önceden tespit edilen cadde ve sokaklardaki şüpheli kişiler ile otomobil ve motorlu araçlar didik didik arandı. Araçların motor ve şase numaları kontrol edildi. Zula tabir edilen yerlerde uyuşturucu arandı. Uygulama yapan ekiplerin güvenliği ise özel harekat ve çevik kuvvet polisleri sağladı. Asayiş uygulamasına bir TOMA aracı da eşlik etti. Bir otomobildeki arama sırasında bulunan kesici alete el konuldu. Uyuşturucu ve suç aletlerinin saklanabileceği yerler dikkatli bir şekilde arandı. Sokaklarda dolaşan kimliksiz kişiler hakkında da işlem yapıldı.Mahalledeki bazı vatandaşlar baskını evlerinin balkonundan film seyreder gibi takip etti. DHA
Dinlemeniz Gereken Türk Sanatçılar
Zaza müzisyen. Türkçe, Kürtçe ve Zazaca türküler söylemektedir.1996'dan bu yana Avrupa'da yaşamaktadır.Sanıldığı gibi Mikail Aslan la kardeş değildir sadece amca çocuklarıdır.Aynı zamanda bir ressamdır
En Politik Baba Zula
Baba Zula'nın sekizinci albümü “34 Oto Sanayi” geçtiğimiz hafta Türkiye'de satışa çıktı. Önceki albümlerine göre daha vurucu, daha çok sözün olduğu ve daha politik bir albüm olan “34 Oto Sanayi”yi ve albümün ilk olarak tanıtımının yapıldığı Japonya turnesini konuşmak üzere Baba Zula'dan Levent Akman ve Melike Şahin'le bir araya geldik.Albüm “İtaat Etme” şarkısıyla başlıyor. Şarkının sözleri “Zalimliğe, yoksulluğa, içinde nefret olana, gözü dönmüş yobazlığa isyancıyım ben.” Sanırım burada bize bir mesaj veriyorsunuz.Levent Akman: Acaba? Herşey gözüküyor. Anlayan anlar. Bize hep “Baba Zula ne demek?” diye sorarlar. Ben de “Türkçe bilen herkes bunun anlamını bilir” derim. Parçayı dinleyen herkes de bunun anlamını bilecektir. Net ve açık her şey.Albümün devamında da “Gariplere Yardım” şarkısında azınlıkları dile getiriyorsunuz, “Sinek Koca” şarkısında kadınlar var. Kapanış şarkısı “Direniş Destanı” da açılış şarkısı kadar vurucu. Bu yaptığınız en politik albüm galiba...L. A.: Evet, olduğunu söyleyebiliriz. Bundan önce de belli bir duruşumuz vardı tabii. Biz mizahla düşündürmeyi de seviyoruz. Bundan önceki albümlerde de bunu hedefliyorduk. Bu albüm kısa bir albüm oldu. Sekiz şarkı ve süresi de kısa. Toplamda 35 dakikayı geçmeyen bir albüm. 96'dan beri hep böyle kısa bir albüm yapmak istiyorduk. Ama bir türlü parçaları kısaltmaya ve parça atmaya kıyamıyorduk. Bu albüm kısa ama vurucu bir albüm oldu. En çok sözlü parçamızın olduğu albüm oldu. Dolayısıyla söz olduğu için bir sürü şey anlatıyoruz. En politik albüm diyebiliriz yani.Melike Şahin: Hepsinin kendi politikliği var içinde ama son dönemde olup bitenin etkilememesi de imkansız yani. İnsan etkilendiği şeyi yazıyor ona kayıtsız duramazsın.Albümü ilk olarak Japonya'da tanıttınız. Nasıl geçti?L.A.: Japonya güzel geçti. Bizim üçüncü gidişimiz. İlk olarak 2007'de gittik. Fatih Akın'ın “Köprüyü Geçmek” filmi dolayısıyla iki gün kalıp, konser verip dönmüştük. Japonya'dan çok etkilenmiştik. Bu sene en çok şehirde çaldığımız turne oldu. Albüm dünyada ilk orada çıktı. Bunu da Japonlar böyle istedi. “Yeni albüm çıkaracakmışsınız. Biz sizi seviyoruz. Burada bir turne yapın ama albümünüz dünyada ilk burada çıksın” dediler. Türkiye'de albüm bir ay sonra çıktı. Japonya'nın en kuzeyinden güneyine kadar seyahat ettik. Orada göbek dansı çok popüler. Tokyo'da 200 göbek dansı okulu var. Türkiye insanının göbek dansına yaklaşımı orada yok. Burada göbek dansı yapan kadınlara fahişe gözüyle bakılıyor orada hayranlıkla bakılıyor. Halbuki göbek dansı bir sanat. Mısır stili ve Türk stili diye iki ayrı stil bile var. Buna rağmen hak ettiği yeri almamış bir sanat dalı. Japonlar buna hakettiği yeri veriyor. Konserlerden önce iki saat göbek dansı workshop'u oldu. Osaka'da erkekler bile gelip göbek dansı yaptı. Seyirci babında da iyidi. Bütün konserler dolu geçti. “Yeni Türkiye”de sanatı, sanatçıyı ve müziği nasıl görüyorsunuz?M. Ş.: Kendi adımıza konuşacak olursak bizim müzik yaptığımız mekanlar sorunlar içerisinde. Bilhassa alternatif müzik yapan insanların çalabileceği yerler gün geçtikçe kapanıyor. Bir takım ortamlarda bir takım dönüşüm hareketleri var. Mesela İstiklal Caddesi... Yeni Türkiye'de sadece bu değil böyle sosyopolitik bir ortamda duygusal olarak da tıkanıklık yaşadığımız düzlemde zorlu bir durum var. Yeni Türkiye'de rahat ve ferah değiliz. Endişeliyiz, biz de bunu haykırıyoruz ve buna karşı bir duruş içindeyiz.Bu albüm de buna karşı bir haykırış mı? L. A.: Yeni Türkiye bir ilüzyon. Sihirbazlık yapılıyor. Yeni Türkiye diye bir şey yok. Eski Türkiye'nin devamı, hatta daha kötüsü. Olaylara baktığınızda ve geçmiş kuşaklarla konuştuğunuzda aslında olanların 12 Eylül'den daha beter olduğu söyleniyor. Bunu önce kabul etmek gerekiyor. Bizim de bu içinde bulunduğumuz duruma karşı bir çığlık olarak bu albümü çıkardığımızı söyleyebiliriz. İlüzyon bir sihirbazlıktır. Sihirbazlıkta dikkatleri başka yöne çekip yapman gerekeni yaparsın. Türkiye'de olan da bu. Dikkatleri başka yöne çekip bir takım sihirbazlıklar yapılıyor. Biz de bu albümle dikkatleri başka yöne çekilen insanların albümdeki çığlıkla bunun bir ilüzyon olduğunu görmelerini sağlamaya çalışıyoruz.Baba Zula bizden bir önceki kuşakta da vardı. Bizim kuşağımızda da var. Bizden sonraki kuşak için de Baba Zula olacak...L. A.: Yurt dışında da böyle oluyor aslında. Yılda 80-90 konser veriyoruz. Bunun büyük çoğunluğu yurtdışında oluyor. Konseri dinlemeye gelen insanların büyük çoğunluğu da o ülkenin insanları oluyor. Normalde Türkiye'den bir grup yurtdışında konser verdiğinde onu dinlemeye gidenlerin yüzde 80'i, 90'ı Türkler oluyor. Bizde ise tam tersi.Neden böyle sizce?L. A.: Türkiye'deki gruplarda şöyle bir ikilem oluyor: Ya batı formlarında müzik yapmaya yöneliyorlar ya da birebir Türkiye'deki dinleyiciye yöneliyorlar. Türkiye'yi düşünüyorsan mantıklı. Bu gruplarla konuşulduğu zaman onlar da en büyük hedeflerinin yurt dışında konser vermek olduğunu söylüyorlar. Ama bu hedef için iki yol da çıkmaz yol. Bir de biz içinde bulunduğumuz coğrafyanın müziğini çok dinledik ve onlardan etkilendik.Mesela kimlerden etkilendiniz?L. A.: 80 öncesi pop-rock gruplarının büyük etkisi var. Moğollar, Barış Manço, Üç Hürel, Bunalımlar ve adı sayılamayacak birçok sanatçı var. Artı Neşet Ertaş'ı çok severiz. Orhan Gencebay'ı çok severiz... Bir de Türkiye coğrafyası o kadar geniş bir müzik yelpazesine sahip ki... Karadeniz'e gittiğinizde yedilik çalıyor, Trakya'ya gittiğin zaman dokuzluk ritimler var, Güneydoğu'ya gittiğin zaman halaylar, zılgıtlar var... İç Anadolu'ya iniyorsun ikilik, üçlük parçalar var. Doğu'da aşık geleneği var. Bu bitmeyen bir kültürel coğrafya. Bunların hepsinden ister istemez etkileniyorsun. Konserler icabı çok dolaşan bir grup olduğumuz için bu ezgiler kulağına ister istemez çalınıyor. Mardin'den Urfa'ya giderken adam oranın yerel radyosunu açıyor hiç duymadığın bir müzik çıkıyor. Onu duyuyorsun ve o sende kalıyor. “Kostüm çok önemli, bizde sahnede kot giymek yasaktır”Sahne şovu sizin en önemli özelliklerinizden biri. Kostümleriniz, danslarınız...M. Ş.: Kostümsel şeylerde herkesin farklı bir yaklaşımı var. Levent daha dönemsel takılıyor. Murat daha etknlik. Ben de bu ikisini kombine etmeye çalışıyorum. Önemli bir şey ama. Konsere gittiğimizde özenilmiş ve gündelik hayatta kullanılmayan bir şeyin olması gerekiyor. Sahnede bir kişi bir özenle giyindiği zaman seyirci için de hoş bir şey. Salaşlık pek hoş durmuyor bence. Görsel de bir şey yapıyorsun orada. İşitsel bir durum yok ortada. Görselliği de kostümlerle, maskelerle, sahne şovlarıyla sağlıyorsun. Diğer türlü çok statik olurdu. Müziğimiz gereği bunu yapmasak bir tuhaf olurdu.Murat Ertel'in kostümleri çok ilginç. Uzun boyu ve kaftanıyla sahneye bir şaman çıkmış gibi oluyor...L. A.: Öncelikle yaptığın işe saygıdan kaynaklanıyor. Normal yolda yürüdüğün kıyafetle sahneye çıkmak bize ters geliyor. Bir takım insanlar zamanını ayırmak için sana gelmişler ve onlar için bir özen göstermek gerekiyor. Mesela bizde kot giymek yasaktır.Neden?L. A.: Çünkü günlük bir şey. Niye kotla sahneye çıkalım? Baba Zula birçok sanatı birleştirmeye çalışan bir grup. Dansçılarla çalıştık, bizim konserlerde arkada çizim yapan bir arkadaşımız vardı. Tiyatral bir iş yapıyoruz ve tiyatroda da kostüm ve sahne tasarımı çok önemlidir. Albümün ismi neden “34 Oto Sanayi”?L. A.: Bizim stüdyomuz orada. Oto Sanayi İkinci kısımda. O sitenin etrafı gökdelenlerle çevrilmiş durumda. Beş sene öncesinde böyle bir şey yoktu. Beş sene içinde mantar gibi bittiler. Belki de 5-10 sene sonra o site ortada kalmayacak, gökdelenler orayı da işgal edecek. Belki de bunun çoktan planları yapılmıştır. Oto Sanayi de nevi şahsına münhasır bir bölge. Sanayi sitesi mantığıyla yapılmış, içinde aklına gelebilecek her türlü aracı görebileceğin bir yer. Şimdi sanatçılar oraya gelmeye başladı. Bizim sokakta iki tane müzik stüdyosu, iki tane heykeltraş stüdyosu, bir de motosiklet çetesinin iki tane barınma mekanı oldu. Biz bunu hatıra, gelecek nesillere bir bilgi kırıntısı olsun diye koyduk. “Gecekondu” albümünün adını da bu nedenle koymuştuk. 60'lardaki 70'lerdeki gecekondu formu şimdi yok. Şimdiki nesiller, 2000'de doğmuş bir genç 70'lerdeki gecekonduyu bilmiyor, onun formu nasıl, kültürü nasıl, neden inşaa edilmiş bilmiyor. Gecekondu denince benim aklıma 10 metrekare 20 metre kare tek katlı, önünde kavak ağacı olan ve kendi geldiği coğrafyayı o ufacık yapıya sığdırmaya çalışan bir çaba görüyorum. Belki 2050'de albüm birinin eline geçer de bu “Oto Sanayi” neymiş diye bir araştırır.“Belediyeler bizi deli görüyorlar” Muhalif bir duruşunuz var. Zorluk çıkarıyorlar mı?L. A.: Belediyeler bize konser teklifiyle gelmiyor. Ama bu muhaliflikten değil daha çok bizi deli görüyorlar. “Biz çağıracağız bu herifler ne yapar, ne söz söyler, bir slogan atar mı?” gibi şeyler geçiyor kafalarından. Onun için “Aman uzak duralım biz” diyorlar. Bizi yok sayıyorlar. Üniversiteler başka bir durum. Antalya Film Festivali'nde 4-5 sene önce çaldık. Konser sonrası yemek yiyoruz. Sol tayfadan iyi bir abimiz o zamanki Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'a “Bunlar iyi arkadaşlar. Baba Zula diye bir grup var. Biraz onlara destek çıksana” demiş. Günay da “Ya abi onlar da çok anarşist” demiş. TRT'de birçok şarkımız yasak. “Pırasa”, “Galiba Hamileyim”, “Özgür Ruh” şarkılarımız TRT'de yasak.12 Eylül devam ediyor yani...L. A.: Tabii canım.YurtRöportaj: Ulaş Gürşat Fotoğraflar: Ceren Büyüktetik