Görüş Bildir
Haberler
Uğur Batı Yazio: Kararlarımızı Nasıl Veririz?

etiket Uğur Batı Yazio: Kararlarımızı Nasıl Veririz?

Prof.Dr.Uğur Batı
11.11.2020 - 11:00 Son Güncelleme: 04.04.2021 - 15:08

3 seçenek arasından mı pantolon seçmek istersiniz yoksa 7 seçenek arasından mı? 7 seçenek daha iyidir değil mi? 

İlk bakışta, “daha fazla seçenek daha fazla özgürlük” gibi gelir bize. Ama maalesef öyle değildir. Beynimizin çalışma mantığında aynı anda ancak belirli sayıda işlem yapmak vardır. Genel olarak, 10 seçenek beynimiz için çoktur ve bu tür durumlarda beynimiz bir bilgisayar gibi hata verir. Ama sizi yüzüstü bırakmaz, bir pantolonu almanızı sağlar ama siz, beyninizin o pantolonu nasıl seçtiğini asla bilemezsiniz.  

Çünkü onun “kafası” karışmıştır ve herhangi bir şeyden etkilenerek size yanlış seçim yaptırabilir. Bu etkilendiği şey bazen tezgâhtarın bir cümlesi veya pantolonun modelindeki “slim fit” ibaresi olabilir. Kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bu laf yüzünden sizi çok sıkan bir pantolonu alıp çıkarsınız ve eve geldiğinizde hatanızı fark edersiniz. Alın işte size yanlış bir karar! 

Herhalde etrafınızda bir miktar zeki insan vardır. Öğrenciyseniz, okulun en akıllı çocuğu dediğiniz; öğretmenseniz, okulun en akıllı öğretmeninin o olduğunu düşündüğünüz biri mutlaka etrafınızda vardır. Bu insanların çok akıllı davrandıklarını görürsünüz. Her türlü kararı vermeden önce ölçüp biçerler, elli kişiye danışırlar ve öyle karar verirler.  

Araba almak için aylarca uğraştıklarını görürsünüz. Bu insanların hayatımızın her safhasına itinayla serpiştirilmiş sınavların çoğunda sizden daha başarılı olduklarını görüp imrenirsiniz. Ancak zannetmeyin ki bu insanlar sizden daha iyi pantolon seçimi yaparlar. Onlar da 10 seçenekle karşılaştıklarında büyük ihtimalle sizinle aynı hatayı yaparlar. Çünkü ne kadar zeki olurlarsa olsunlar, pantolon seçimi beynin zekâ kısmı tarafından gerçekleştirilmez. Pantolon seçimini veya bilmece cevaplamayı beynin başka bir bölgesi yapar. 

Psikologlar ve nörologlar yaptıkları yüzlerce araştırma sonunda insan beyninin –tabiri caizce- iki karar dairesiyle çalıştığını keşfettiler. Bir karar almak zorunda olan beyin, durumu hızlıca inceledikten sonra iki karar dairesinden birine havale eder.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Birinci karar dairesi beynin limbik sistemi tarafından idare edilir. Limbik sistem beynin üst tarafını kaplayan korteksin tam altındadır.

Birinci karar dairesi beynin limbik sistemi tarafından idare edilir. Limbik sistem beynin üst tarafını kaplayan korteksin tam altındadır.

Birinci karar dairesi hızlı kararları verir, otomatiktir ve kaçamak yapmayı sever. Fazla düşünmez, hesap yapmaz, savsaklamaya yatkındır, sizi iplemez. O sebeple bu daireye hesap kitap gerektirmeyen işler havale edilir. Günlük yaşamımızdaki birçok rutin, beynin bu dairesi tarafından idare edilir. Mesela araba kullanmak veya yemek yemek bunlardandır.  

Yemek yerken yemeği nasıl yiyeceğinizi, hangi elinize alacağınızı, önce buruna mı yoksa ağza mı götürmeniz gerektiğini düşünmezsiniz. Bunları beyin bir defa öğrenir ve otomatik hale getirip hep birinci sisteme havale eder. Beynin bu kısmına nefsanî beyin de diyebiliriz. Yani hızlıdır ve düşünmez. Hayattaki birçok kararımızın hızlı ve düşünmeden verilmesi gerekir ki bunu da nefsanî beyin yapar.

İkinci karar dairesi ise beynin ön tarafında olan prefrontal korteks tarafından idare edilir ve beynin bu dairesi gerçekten düşünerek tartarak en doğru kararı vermeye çalışır.

İkinci karar dairesi ise beynin ön tarafında olan prefrontal korteks tarafından idare edilir ve beynin bu dairesi gerçekten düşünerek tartarak en doğru kararı vermeye çalışır.

O sebeple buraya gelen kararlar konsantrasyon, enerji, bilgi ve çoğu zaman da çaba gerektirir. Mesela beyin “51 x 18=?” sorusunu bu karar dairesine havale eder, çünkü birinci dairenin bunla başa çıkmasına ihtimal yoktur. Daha karmaşık matematik ve hesaplama problemleri de doğal olarak beynin bu dairesiyle ilgilidir.  

Bizim zeki diye tanımladığımız insanlar, beyinlerinin bu dairesi iyi çalışan insanlardır. Hayattaki birçok kararımız da beynin bu dairesi tarafından idare edilir. Okul, araba, bilgisayar seçimi gibi kararlar ciddiyet ve çaba gerektiren kararlardır. Beynin bu sistemine vicdani beyin diyebiliriz. Vicdan düşünmek ister, aldanmak istemez. IQ diye bilinen zekâ testleri beynin bu bölümünün kabiliyetini ölçer. 

Ancak, insanın zeki olması, yani vicdani dairesinin iyi çalışması hiçbir şekilde nefsani dairesinin de iyi çalışacağı anlamına gelmez. Ancak hayattaki birçok karar da vicdana sürekli danışmayı gerektirmez. Mesela size birisi “Kapıyı açar mısın?” dediğinde bu cümleyi anlamak için vicdanınıza ihtiyacınız yoktur. Nefsanî beyniniz, yani birinci karar dairesi bu cümleyi kolaylıkla anlayabilir hatta “Peki, açıyorum” ya da “Kalk, sen aç” şeklinde cevap verebilir. Bu tür işler için vicdani beyni yormaya gerek yoktur.

Tabi ki her karar bu kadar net çizgilerle ayrılamaz ve beynin bazen iki sistemi birden kullanması gerekir ki beyin de zaten bunu yapar.

Tabi ki her karar bu kadar net çizgilerle ayrılamaz ve beynin bazen iki sistemi birden kullanması gerekir ki beyin de zaten bunu yapar.

Ancak beyin ne yaparsa yapsın siz beyninizin nasıl karar verdiğini hiçbir zaman bilemezsiniz. Beyninizin kararı hangi daireye havale ettiğini de... Ama araştırmalar beyinle ilgili bazı tüyoları bize sunmuş bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi beynin prensip olarak baştan savmaya yatkın oluşudur. Yani insan beyni, alacağı kararı birinci daireye havale etmeyi daha çok sever. Çünkü bu, beyin için daha az enerji harcamak ve daha az yorgunluk demektir ve tam da bu sebeple beyin elinden geldiğince tembelliği seçer.  

Birçok kutsal kitapta günahlarla ilgili olarak “yapmayın” değil “yaklaşmayın” şeklinde uyarılar olması da bu yüzdendir. Yani günahlar çoğunlukla düşünmeyi gerektirmeyen kolayca yapılabilecek şeyler oldukları için insan yaklaştığı zaman beyni tarafından kolayca kandırılabilir. Çünkü beyin bu tarz işlerde nefsanî beyni kullanmak ister. 

Mesela bulunduğunuz binada gezerken bir odanın kapısını açtınız. İçerde kimse yok ama masanın üzerinde ortalık yerde açık duran bir çikolata kutusu var. Vicdani beynin en baskın olabileceği yer burasıdır. Size “Odaya girme, çünkü…” der. Nefsanî beyin ise “İçeriye gir etrafa bakar, çıkarsın der.” Tabii ki nefsanî beynin niyeti etrafa bakmak değil çikolatayı yemektir. İçeri girdiğiniz anda artık vicdani beyin devreden çıkmıştır. Çünkü vicdani beyin tahrik altında düzgün çalışamaz. Dümen nefsanî beynin eline geçmiştir ve siz masaya yaklaşınca size şunu der: “Bir tane almanın kimseye zararı olmaz”.  

O sebeple eğer odaya girer ve çikolataya yaklaşırsanız, beyniniz fazla düşünmeden elinizi çikolataya uzatmanızı ister ve çikolatayı alır çıkarsınız. Burada hesap kitap gerektirecek bir durum yoktur. Nasıl olsa yakalanma ihtimaliniz sıfırdır. Ancak inançlarınız ve etik değerleriniz sizi koruyabilir ki bu da çikolatanın cazibesine ne kadar dayanmanızı sağlar bilinmez. 

Beynin birinci dairesi olan nefsanî beyin hızlı hareket ettiği için birçok hataya meyillidir. Sonradan düşündüğünüzde “bunu nasıl yaptım” dediğiniz birçok iş ve hata nefsâni beyne ait hatalardır ve bu hataları zekâ seviyesinden bağımsız olarak herkes yapabilir. Bazen ünlü bir profesörün adının bir skandala karıştığını duyarsınız ve herkes “Bu adam da mı?” tepkisi verir. Sanki zeki veya çalışkan insanlar hata yapmazmış gibidir.  

Tekrar edelim: Zekâ, vicdani beyinle (ikinci karar dairesi) ilgili bir şeydir. Hatalar ise çoğunlukla nefsanî beyin tarafından işlenir. Nefsanî beyin birçok hataya fazlasıyla meyillidir. Bu hatalar da çoğunlukla bizim sosyal yaşamımızdaki tercihlerle doğrudan ilişkilidir. Unutmayın, her tercih bir vazgeçiştir. Neden vazgeçtiğinizi anlamak için nefsani beyni iyi tanımakta fayda vardır.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
16
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın