Soma Davasında 7. Gün: 'Yargılanması Gereken Kamu Görevlileri Var'
Manisa Soma'da 13 Mayıs 2014'te 301 madencinin ölümüne neden olan maden kazasının Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen 7. duruşmasında sanık avukatlarının ek savunmaları da tamamlandı. Tutuksuz sanıklardan Ümit Şahin’in avukatı, faciada kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu belirterek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in de tanık olarak dinlenmesi gerektiğini savundu.
7. Duruşmada Gün Boyu Yaşananlar
Duruşmaya tutuklu sanıklar, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Genel Müdürü Ramazan Doğru, İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı, maden mühendisleri Yasin Kurnaz, Hilmi Kazık, Ertan Ersoy, Maden Mühendisi, emniyet teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in yanı sıra, tutuksuz yargılanan 37 sanıktan 33'ü hazır bulundu.
Sanık avukatlarının, mağdur avukatlarının ve duruşmaya katılan işçi yakınlarının yerlerini almasının ardından, sanık avukatları, savunmalarına kaldıkları yerden devam etti. Duruşma için gelen işçi yakınları, arama noktasından geçip mahkemenin görüldüğü salona alındı.
AİLELER TUTUKLULARIN CEZAEVİ ARACINDAN İNMESİNİ İZLEDİ
Duruşma için Soma'dan her gün Akhisar'a gelen bazı işçi aileleri, bugün geç gelen tutuklu sanıkları görmek için duruşma salonu yakınında bekledi. Kendileri için yapılmış bariyerlere yaslanan ölen işçilerin yakını kadınlar, uzaktan da olsa, cezaevi ring aracından inen tutukluları görmeye çalıştı. Bu arada tutuklu sanıklar da, jandarmanın yoğun güvenlik önlemleri altında oluşturdukları koridorun arasında duruşma salonu olarak kullanılan kültür merkezinin arka kapısından içeriye alındı.
SANIK AVUKATI: BİLİRKİŞİ RAPORU BİR FACİA
İlk olarak tutuklu sanıklardan İsmail Adalı'nın avukatı Faruk Çalışkan söz aldı. Bilirkişi heyetinin raporunun bilimsellikten uzak ve kahinler, müneccimler raporu gibi tahminlere dalayı düzenlendiğini ileri sürdü. Olayın ardından ocağa el konulduğunu ve bilirkişi heyetlerinin oluşturulduğunu anlatan avukat Çalışkan, şunları söyledi:
'Bilirkişi, yargının ihtiyaç duyduğu bir kurum. Ancak onların da bilimsel bir rapor hazırlaması lazımdı. Bilirkişi bilimsellikten uzak kusur izafe etti. Bilirkişi iki kez madene girdi ama olay yerine hiç gitmedi. Bunu da açıkça raporunda yazdı. Tahminde bulunarak raporunu yazmıştır. Bunun için bu rapor ancak, kahinler, müneccimler raporu olur. Onlar tahmin ederler. Tahmine göre haraket ederler. Biz bunlara itiraz etmemize rağmen kabul görmedi.'
Savunmadan hiç kimse alınmadan madende keşif yapıldığını, tutukluluk değerlendirmelerinin amaca uygun olarak yapılmadığını de ileri süren Faruk Çalışkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bilirkişi raporu merkeze oturtuldu. Bilirkişi raporuna birkaç ifade eklendi. Böylelikle bilirkişi raporu oldu savcılık fezlekesi. Fezleke de zaten olduğu gibi iddianameye dönüştü. Savcılık makamı çok acele etti. Dosyayı biran önce karar makamına iletti. İddia makamı kendisi iddialarını ispatlamıyor. Savunmadan da olmayanı ispat etmesi isteniyor. Olayın gerçek nedeni elbette ortayla çıkartılmalı. Sorumlular ortaya çıkartılmalı. Bu yeni mağdurlar yaratmadan olmalı. Sorumluların cezalandırılmasını istiyoruz. Bunu en çok mağdur yakınları istemektedir. Dosyadaki bilirkişi raporu bir facia. Bu dosyada hukuku bulmak için zamanın geldiğini düşünüyorum.'
Avukat Faruk Çalışkan ayrıca, müvekkilinin işletme müdür yardımcısı olmadığını, kurumsal olarak bir görevinin bulunmadığını, bu kadar büyük bir kurumda görevlendirmelerin yazılı olarak yapılacağını, hiçbir bölgede de böyle bir görev tanımı olmadığını ifade etti.
AVUKATTAN, ORHAN VELİ ŞİİRİ
Mahkemede daha sonra Ertan Ersoy'un avukatı Mehmet Bekir Çolakoğlu savunmasını yaptı. Çolakoğlu sözlerine de, ünlü şair Orhan Veli'nin 'Kömür karası' şiirinden 'Siyah akar Zonguldağın deresi/ Yüz karası değil, kömür karası/ Böyle kazanılır ekmek parası' dizelerini okuduktan sonra Ruhları şad olsun' dedi.
Teknik nezaretçi olan müvekkilinin ön bilirkişi ve ana bilirkişi raporlarına göre tutuklandığını söyleyen Çolakoğlu, 'Bu raporu hukuka aykırılıklarla dolduran heyet üzerinde, vebal vardır' dedi.
Soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısını da eleştiren Mehmet Bekir Çolakoğlu, 'Çalışanların geçtiği olay yerinden siz neden geçmediniz? Adil yargılama için lehte ve aleyhteki deliller toplanmalı. Trafik kazası için olay yerine gidilir ve inceleme yapılır. Ama 301 kişinin öldüğü olay yerine gitmeye imtina edildi' dedi. Teknik nezaretçi defterinden bazı bölümleri de okuyan Çolakoğlu, bilirkişi raporunun aksine teknik nezaretçi defterinin müvekkili tarafından düzenli ve kurallara uygun olarak doldurulduğunu savundu.
Ocakta her şeyin kayıt altında olduğunu da savunan Çolakoğlu, 'Gönül isterdi ki, bilirkişi ve savcılık, bu kayıtları incelesin ve gereğini yapsın. Bilirkişi merak etseydi eğer, bu belgeleri alabilirdi. Savcılık aracılığıyla istetebilirdi. Ama bilirkişi bunları yapmaktan çok şikayete yönelmiş. Olay günü yangının çıktığı bölgedeki 540 ve 543 numaralı sensörler gün boyunca 50 PPM'in altında değerler göstermiş, ancak olay saatinde aniden en son ölçüm noktası olan 500 PPM'in üzerine çıkıyor. Bu durum da sensörlerin çalıştığını gösteriyor. Aniden gelişen bir olay olduğunu gösteriyor. Burumda ne yapılabilirdi?' dedi. Ardından söz alan tutuklu sanık Ertan Ersoy'un ikinci avukatı Murat Yıldız da savunmasında müvekkilinin suçsuz olduğunu ifade etti.
TRAFOLAR SAĞLAM
Manisa'nın Soma İlçesi'nde 301 madencinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili 8'i tutuklu 45 sanıklı davanın, Akhisar'da görülen yedinci oturumda tutuksuz sanıklardan Elektrik Mühendisi Ümit Şahin'in avukatı Gani Engin Ulusoy, isim vermeden madeni 2009 yılında alan Alp Gürkan'ı da suçladı, duruşma salonunda bulunması gerektiğini, yargılanmasını talep etti. Müvekkili hakkında suçlamaları aktaran Avukat Gani Engin Ulusoy, bunlardan birisinin elektrik malzemelerinin yangını riskine uygun olmadığı ve elektrik projesinin MİGEM onayına sunulmaması olduğunu söyledi. Ulusoy, “Büyük bir ocak. Toplam 23 kuru trafo var. Bu trafolardan üçü kazanın meydana geldiği yerde bulunuyor. Olay yerindekiler dahil hepsi sağlam. İddianamede kabloların yandığı söyleniyor. Bu kablolara tutuşturmaz, alev sızdırmaz, yangını devam ettirmez. Ama bu yanmaz anlamına gelmez. Yangın olunca doğal olarak kablolar da yanmıştır. İddianamede ayrıca 4'üncü bant bölgesindeki kabloların gelişi güzel bakır telle ve normal bantla sarıldığı bilgisi vardır. Bu kurtarma çalışmaları sırasında işçilerini biran önce kömür taşınan bantlarda insan taşımak için yaptığı bir pratik yoldur. Yoksa normal zamanda bu bant böyle çalıştırılmamaktadır' dedi. Ulusoy, ayrıca ocak açıldığı zaman elektrik projesinin TKİ tarafından MİGEM'e onaylatıldığını, ondan sonra da müfettişlerin böyle bir proje talebinde bulunmadıklarını ileri sürdü.
“BAKANLAR TANIK OLARAK DİNLENSİN”
Müşteki Naciye Kaya ve bir kısım müştekilerin avukatı Mehmet Ümit Erdem de söz alarak dosya kapsamında kamu görevlilerinin de sorumlu olduğunu, yeterli denetim yapılsaydı mahkeme salonundaki kimsenin duruşmada yerlerini almayacaklarını söyledi. Erdem, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, TKİ Genel Müdürü Mustafa Aktaş, Ege Linyit İşletmeleri (ELİ) Müdürü Hakkı Turan, MİGEM’den Sadi Civelek’in tanık olmaları gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Ballı duruşmayı Cuma gününe erteledi. Cuma günü mahkeme talepleri değerlendirip, bundan sonraki duruşma maratonu için tarih belirleyecek. Duruşmaların ikinci etabının Haziran ayında yapılması bekleniyor.
Taylan YILDIRIM - Hakan GÜNGÖRDÜ / MANİSA | DHA