Özge Özdemir Yazio: Uzaktan Eğitim, Beşiktaş Çinili Meydan’daki Zürafa Olabilir mi?
1823 yılında Habeşistan’da yakalanan bir zürafa Sultan II. Mahmud’a hediye olarak İstanbul’a gönderilir. O güne kadar hiç zürafa görmemiş olan İstanbul halkı Beşiktaş Çinili Meydan’da toplanır ve hayvanı seyre dalar. Eşraftan biri “Kim bu hayvanı gezdirirse cennete gider!” deyince, sultan “Cesaretlidir,” diyerek Abdi Bey’i işaret eder ve Abdi Bey kendini bir anda zürafanın üzerinde bulur. Üzerine binilen bir hayvan olmadığı için zürafa huysuzlanır ve telaşla koşmaya başlar. Abdi Bey de huysuz zürafanın üzerinde olmaktan korkar ve telaşla bağırır: “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete!”
Bu hikâyeyi Hızır İlyas Efendi’nin Letaif-i Enderun adlı eserinde anlattığı söylenir. Kaynağı görmediğim için hikâye ne kadar doğrudur bilemem ama dinlerken gülümsediğimi söyleyebilirim.
Zürafa bir anda bize gönderilmeseydi, biz onu keşfe gidip kademeli olarak tanısaydık işler belki bu kadar karışık olmayacaktı.
Pandeminin gidişatı, önümüzdeki öğretim yılında pek çok ülkede yüz yüze eğitimin yapılamayacağını hissettiriyor.
Kısacası, teknolojinin gelişmesi harmanlanmış öğrenme gibi bir adaptasyonu gerektirirken, pandeminin yaşanması önce uzaktan eğitim ardından harmanlanmış öğrenme şeklinde çifte adaptasyonu gerektiren bir durum yarattı.
Önümüzdeki iki üç yıl bu zorlayıcı adaptasyon sürecini başarıyla atlatanların ve atlatamayanların açığa çıktığı yıllar olacak. Okullarda çocuklara kazandırmaya çalıştığımız esneklik, adaptasyon, eleştirel düşünme, problem çözme vb. becerilerin öncelikle biz eğitimcilerde mevcut olup olmadığını da hep birlikte görmüş olacağız.
Her teknolojik yenilikle karşılaştığımızda, birileri bu yeniliğin bizi cennete götüreceğini söyler, birileriyse cehenneme.
Benzer sözleri şimdi uzaktan eğitim için de duyuyoruz. Övenler ve yerenler, değerlendirme yapmadan konuşan coşkulu insanlar oldukları için onlara kulaklarımızı kapayabiliriz, bu kısım kolay. Zor olansa, okullar, öğretmenler, öğrenciler ve veliler, yani zürafanın üzerindeki Abdi Bey’ler olarak kıyamete, yani bildiğimiz dünyanın sonuna giden ilk kişiler olmak.
Bu hafta yeni öğretim yılı açılırken hepimize kolaylıklar dilerim. Üzerinden zaman geçince, bugünkü şaşkınlığımızı, tedirginliğimizi, çırpınışımızı gülümseyerek hatırlayacağımız bir dönem olsun.
Yorum Yazın
benzetmeye bayıldım yapılan çıkarıma bayıldım içerik çok başarılı umarım bu tarz yazıları daha sık görürüz iyi iş çıkarmışsınız