onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Nermin Erol Yazio: Herkes Çıplak

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

etiket Nermin Erol Yazio: Herkes Çıplak

Nermin Erol
17.08.2022 - 12:38

Çıplak doğduk.

Çıplak ölüyoruz.

Ne(y)den korunmamız gerekti?

Bu; sıklıkla yön değiştirtilip, başka manalara bürünüyor. 

Zira seyyah olduğum ve her dışarı adımımı attığımda (doğduğum ve en medeni olduğu düşünülen İzmir’de bile!) çocukluğumdan beri çoğalırcasına, durmaksızın tacize uğradığım, gelişmemiş beyinler tarafından hakaretlere dahi maruz kaldığım (!!!), doğduğum toprakları, artık daha fazla yaşayamadığım için terk etmek durumunda kalmam da dahil, en çok da politik oyunlarla; eğitimsiz ve kalitesiz bir nüfusun da hızla artmasına yol açılmasıyla, gittikçe cahilleşip, yobazlaşmaya doğru yönelen, insanların nasıl giyinmeleri gerektiğine karar verebileceğini sanan, beynini bilgiyle doldurmayı tercih etmek yerine, yeni absürt akımlar ile beslenen o bayağı kültür ve yine en çok din adı altında dayatılan, toplumsal cinsiyet rolleri biçen; psikolojik sorunları nedeniyle her şeyi kendisinin ve herkesten, daha iyi bildiğini zannetmesiyle, herkesi ve her şeyi kontrol altına alma çabası ve üstünlük kurma isteği ile desteklenen, kendisini asla geliştirememiş ve dolduramamış, korkaklığından kelli her şeye bir kısıt koyma çabasıyla; yargılar dağıtmaya kalktığı, aslında o çok çok çok inandığı kendi inancındaki ‘allah’ yerine, kendini koyduğunun, aslında o çok çok çok inandığı dininde bas bas en büyük günah olduğu yazılan ‘allaha şirk’ koştuğunun dahi farkında olamayan, ‘günah ve sevap’ neymiş en çok kendi bilircesine ahkam kestiği; ‘şu dünyada bizi öldüren neydi ve doğuran neydi?’ sorusunu bile kendisine sorup, araştırıp, düşünmekten aciz olduğu için, allah denilen şeyi, insan beyni gibi düşünen bir şey olarak, ancak betimleyebildiği aciz varlığında, söylenegelmiş körü körüne inançlarla; hukuksuzluk, adaletsizlik ve özellikle bolluk içinde açlık (çünkü aç insan düşünemez), varlık içinde yokluk ile harmanlanan ve korkakça bir baskı içindeki toplumlarda; duygusal ve fiziksel taciz, tecavüz ve hatta öldürmeyi bile hak olarak görmeye başlayan cahiller; bu yazıları umarım okur -ki o çok inandığı, o din; “oku - ikra” derken, daha onu bile okumamış, sadece kendisine yoz, yobazlarca anlatılanları doğru zanneden, o aşağılık topluluklar umarım, okuyup, araştırır ve nihayet idrak edebilirler.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Dinlerde ve öğretilerde sürekli merhamet ve sevgiyle denilmesine rağmen neden hep nefret, haset, lanet, kahret düşüncelerinize (travmalarınıza) saplanıp kalarak o kara büyülerinizi (O çok inanmak istediğiniz fantastik dille yazıyorum!) yapmayı neden bırakmadınız?

Dinlerde ve öğretilerde sürekli merhamet ve sevgiyle denilmesine rağmen neden hep nefret, haset, lanet, kahret düşüncelerinize (travmalarınıza) saplanıp kalarak o kara büyülerinizi (O çok inanmak istediğiniz fantastik dille yazıyorum!) yapmayı neden bırakmadınız?

Battle of the Lapiths and Centaurs - Michelangelo (1510; Roma, İtalya)

Neden korkaklığınızdan dolayı en çok yıkıma ve yokluğa inandınız da neden yapıcı, doğuran, bahşeden olamadınız? Neden maddeler ve tanrı egosu için istediniz, ermek için istemediniz? Neyeydi bu açlık?

Tabu, gelenek, örf, adet, din, ahlak kurallarıyla belirlenip, bir yasak ve bir anomaliye dönüşen nüdizm ya da daha doğru tabirle natürizm, herkes birebir aynı beden yapılarındayken ve giysilerin soğuk direnci kazandırdığı ve sıcağa karşı da bir kalkan etkisi gördüğü bir gerçek iken, yani hava şartları ile giyinme arasında bir ilişki var iken, neden insanlar için giyinmek cinsellik sinyallerini kontrol edebilecekleri bir araca dönüştü?

Tabu, gelenek, örf, adet, din, ahlak kurallarıyla belirlenip, bir yasak ve bir anomaliye dönüşen nüdizm ya da daha doğru tabirle natürizm, herkes birebir aynı beden yapılarındayken ve giysilerin soğuk direnci kazandırdığı ve sıcağa karşı da bir kalkan etkisi gördüğü bir gerçek iken, yani hava şartları ile giyinme arasında bir ilişki var iken, neden insanlar için giyinmek cinsellik sinyallerini kontrol edebilecekleri bir araca dönüştü?

Gommateshwara / Bahubali Heykeli Hindistan’da M. S. 981 dolaylarında inşa edilmiştir, 57 metrelik (17 m) bir monolittir. (Tek bir kaya parçasından oyulmuş heykel) Dünyanın en büyük bağımsız heykellerinden biridir.

Giysi giymeye ne zaman başladığımız kesin değil ancak modern insanların 170.000 yıl önce Buz Devri koşullarına ilk maruz kaldıklarında muhtemelen ısınmak için düzenli kıyafetler giymeye başladığı düşünülüyor.

Giysilerin kökenine ilişkin mevcut ampirik kanıtlar, Molecular Biology and Evolution'da yayınlanan 2010 tarihli bir araştırmadan alınmıştır. Bu çalışma, giysi bitlerinin, baş biti atalarından ne zaman ayrıldığını gösteren bir genetik analize dayanarak, giysi giyme alışkanlığının 170.000 ila 83.000 yıl önce bir noktada başladığını gösteriyor. Science dergisinde 2017 yılında yayınlanan bir araştırma, anatomik olarak modern insanların 350.000 ile 260.000 yıl önce evrimleştiğini tahmin ediyor. Böylece, insanlar tarih öncesinde en az 90.000 yıl boyunca çıplak kaldılar. 

Veriler de modern insanların yaklaşık 100.000 yıl önce başlayan daha soğuk iklimlere ve daha yüksek enlemlere göç etmeden yaklaşık 70.000 yıl önce kıyafet giymeye başladığını gösteriyor. Bu tarihleri arkeolojik veriler kullanarak belirlemek neredeyse imkansız çünkü arkeolojik alanlarda erken dönem giyim eşyaları günümüze dek hayatta kalamıyor. Kimileriyse giysilerin tarihinin 40.000 yıl kadar 'kısa' olduğunu söylüyor. Arkeologlar ve antropologlar, atalarımızın dallar, yapraklar ve hayvan derileri gibi organik malzemelerden giysiler yaptıklarını düşünüyor ve bu malzemelerin hiçbiri düzgün fosilleşmediği için kanıt bulmamız zorlaşıyor.

İlk zamanlarda çıplak vücudu gizlemeden “giydirmek” için kullanılan vücut örtüleri, avlanma ihtiyacı olan ilk insanın, kamuflaj, vücut zırhı olarak ve inandığı “ruh varlıklarını” taklit aracıyla kullandığı kostümlerdi.

İlk zamanlarda çıplak vücudu gizlemeden “giydirmek” için kullanılan vücut örtüleri, avlanma ihtiyacı olan ilk insanın, kamuflaj, vücut zırhı olarak ve inandığı “ruh varlıklarını” taklit aracıyla kullandığı kostümlerdi.

Maasai Kabilesi, Kenya - Tanzanya, Afrika, 1900

Dünyanın her yerinde rastlana gelen yerli insanlarda hâlâ çıplaklık utanç, günah ve seksüellikle ilişkilendirilmeyip doğallık olarak kabul görüyor. 

Teknoloji bağımlısı, artık kanında dahi plastikler bulunan modern insanın, doğaya ve doğala dönmezsek hızla yok olacağını bilimsel kanıtlarla yeniden anlamasıyla, belki de yerliler aslında bu doğal yaşamlarıyla, biz beton hapishanelerdekilerden daha fazla evrimleşmişlerdi?

Önceleri ise sadece cinsel organları örten giysiler, bir yandan renkler ve dokular gibi özellikleriyle cinsel organlara daha fazla dikkat çekerken, paradoksal bir şekilde diğer yandan onları erişilmez kılarak, bir çeşit "eş filtresi" görevi görmüş olabilir.

Önceleri ise sadece cinsel organları örten giysiler, bir yandan renkler ve dokular gibi özellikleriyle cinsel organlara daha fazla dikkat çekerken, paradoksal bir şekilde diğer yandan onları erişilmez kılarak, bir çeşit "eş filtresi" görevi görmüş olabilir.

Tanrıça Goddess Mut ve Tanrı God Amun - Karnak Tapınağı, Mısır, Milattan Önce 1224

İşte tam da burada eski insanlarda ve yerliler arasında hala serbest iken; hepimizde olan ve aşırı normal olan ve kendilerinde de mevcut olmasına rağmen sürekli gizlendiği için artık seksüel bir objeye dönen; kadınların yasaklı meme uçlarına kitlenen rahatsız edici bakışlar sebebiyle (bacak, omuz, kol, popo bunların hepsi normaldir), sütyen takmanın bilimsel olarak kanıtlanmış zararlarına değinmemin yerinde olacağını düşünüyorum:

Bilim insanlarına göre, sık sütyen kullanımı ve meme kanseri arasında bir ilişki mevcut. Sık sütyen kullanımı ile iyi huylu fibrokistik meme hastalıkları ve kanser arasında bir ilişki olduğu ortaya çıktı. 

Florida’lı Doktor Gragory High, yaptığı araştırmalarda fibrokistik meme rahatsızlığı olan kadınların %90’ından fazlasının sütyenlerini giymeyi bıraktıklarında iyileşme kaydettiklerini keşfetmiştir. Araştırmalara göre, sütyenlerin sık kullanımı lenf drenajı hasarına da yol açabiliyor. Franche-Compte Üniversitesi’nde Profesörlük yapan spor bilimi araştırmacısı Jean-Denis Rouillon ve ekibi, sütyen kullanımının 18-35 yaşlarındaki 330 kadın üzerindeki etkisini ölçtüğü 15 yıllık bir çalışma yürüttü. Her gün sütyen takmanın göğüsleri tutan kasları zayıflatarak, göğüslerin daha fazla sarkmasına neden olduğu sonucuna vardı. Sütyen kullanmayan genç kadınlarda kas elastikiyeti ve destekleyici meme dokusu gelişimi daha fazla oluyor. Sütyen takmayı bırakan kadınların meme uçlarında sütyen takanlara göre 7mm’lik bir yükselme durumu ortaya çıktı. Sütyenlerden destek almayan genç kadınlarda, gelişmekte olan bir memenin kalkık durmasını sağlayan kolajen üretimini ve doku esnekliği artıyor.

Sütyen, ayrıca gözenekleri tıkayarak sivilce oluşumunu da hızlandırıyor. 2009 yılında Çin’de yapılan bir araştırma, sütyen ile uyumanın meme sağlığını kötü yönde etkileyebileceğini savunuyor. Araştırmaya göre, sütyen takarak uyumayan kadınlarda, meme kanseri riski %60 oranında azalıyor. 2011 yılında İspanya’da yapılan başka bir araştırmaya göre ise; push-up veya balenli sütyenler meme dokusunda kızarıklık veya çöküntü yaratabileceği için kanser riskini en çok arttıranlar arasında gözlemleniyor.

2000 yılında yapılan başka bir araştırma için Fiji’de genel olarak sütyenlerin kullanımının az olduğu bir kültürden gelen kadınlar gözlemlenmiş.

2000 yılında yapılan başka bir araştırma için Fiji’de genel olarak sütyenlerin kullanımının az olduğu bir kültürden gelen kadınlar gözlemlenmiş.

Aynı köyde yaşayan, aynı genetiğe sahip ve aynı şekilde beslenen kadınları inceleyen araştırma 24 meme kanseri vakası ölçmüş. Bu vakaların hepsini de işleri için sütyen kullanmak zorunda olan kadınlarda gözlemlemişler.

125 kişi sadece kadınların meme uçlarını sansürleyen, sosyal medya merkezlerinin önünde çıplak yatarak, protesto etti, 2019.

Çıplaklığa karşı öfke veya üzüntü değil de mahcubiyet, 'iffet' ya da 'alçakgönüllülük' olarak tabir edilen ve günümüzde kültürel ve ataerkil zorbalığın silahlarından birine dönüşmüş olan; utanç, aynı zamanda güvenilirlikle ve sağlıklı bir zihinle ilişkilendirilmiş. Yapılan çalışmalar, bir başarı sonrasında övüldüklerinde bundan aşırı gurur duyan, kibirli kişilerin (psikopatik & narsistik?) daha az güvenilir, bundan utananların ise daha çok güvenilir bulunduğunu gösteriyor. Dolayısıyla evrimsel tarihimizde cinsel organlar ile, güvenilir ve sağlıklı partnerler arasında bir ilişki kurmuş olabiliriz ve bunun duygusal yansıması da cinsel organlara yönelik utanç olabilir.

Dini kurallar, her şey gibi bu konuda da çok ciddi baskılar uygulamış olsa da giyinme ve cinsel organları örtme davranışı da organize dinlerden elbette çok ama çok önceye dayanmaktadır. Yani birçok ahlaki konuda olduğu gibi, bu konuda da dinler yeni bir davranış icat etmek yerine, var olan ahlaki normları düzenleme ve tekellerine alma yoluna gitmiştir. 

Çıplak doğan bedenleri baskılayıp, manasızca yasakladıkça, sadece daha çok seksüel objeler haline getirdikleri ise apaçık ortada.

Çünkü baskı yasak istekler doğurur.

Bilakis cinsel organları örtme davranışı, dini inançlardan köken alan bir şey değildir, tarihi çok daha eskidir. Ama modern yaşantımızdaki giyinme kurallarının birçoğu, bu antik davranıştan ziyade, sonradan geliştirilen kültürel varsayımlarla belirlenmeye başlamıştır.

Tarihsel süreçte giysiler, vücudu örtüp korumanın ötesine geçerek, kendi başlarına bir sinyal aracına dönüşmüş de olabilir. Çünkü insan kültüründe duyguları ve kimliği yansıtan sinyaller çok önemlidir, bu yüzden giydiğimiz bir tişört veya etek, ait hissettiğimiz bir grubu yansıtabilmektedir. Benzer şekilde, örneğin gözlerimizin akının diğer hayvanlara göre bu kadar belirgin olması, gözlerimizle yoğun bir şekilde duyguları iletebiliyor olmamızdandır. Benzer şekilde kafamızdaki saçlar beyni korumaktadır, hormonlarla birlikte bedenimizdeki kılların artışı cinsel olgunluğu sinyallemektedir. Kaşlarımızın belirgin olması da duygu iletişimiyle ilgilidir. Yani birçok özelliğimiz, bu sinyalleme etrafında evrimleşmiş.

Gerçekten de yerli kabilelerin giysilerini boyaması ve bununla güç, sağlık, sosyal statü sinyallemesi, bu hipoteze güç katıyor. Benzer şekilde Neandertaller'in de giysilerini boyadığını gösteren kanıtlar var.

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Yani "giysi" denilen şey, bir kez kendi başına sinyale dönüştükten sonra, cinsellik ve statü sembolü gibi diğer kültürel anlamlara da kavuşmuş olabilir. Böylece toplumda kalıcı bir yer edinmiş olduğunu görebiliriz.

Yani "giysi" denilen şey, bir kez kendi başına sinyale dönüştükten sonra, cinsellik ve statü sembolü gibi diğer kültürel anlamlara da kavuşmuş olabilir. Böylece toplumda kalıcı bir yer edinmiş olduğunu görebiliriz.

Hindistan’da Chhattarpur semtinde bulunan Khajuraho Tapınakları, Madhya Pradesh, nefes kesici sanat, mimari ve 10. yüzyıldan kalma erotik ve seksi betimleyen heykelleriyle tanınır. UNESCO Dünya Mirası Listesi'ndedir.

Ancak kendini geliştirememiş, düşünme kapasitesi asgari ölçüde olan ve dolayısıyla salt içgüdüleriyle hareket etmeye başlayan; baskılarla, perdeli zihniyetlerle yetişmiş bir toplumun içindeki bireyler, işte bu sebeple kıyafetleri ve çıplaklığı, aşırı normal olarak gözüken tenleri; asla gözleri ve beyinleri alışmadığı için, hormonlarının da kölesi oldukları için, bir cinsellik ve seksüellik tetikleyicisi, kendi boş dünyalarında ve bomboş beyinlerinde azıcık bir hormon salgılatan, heyecan ve haz olarak algılamaya mahkum kalmışlardır. 

Bu bulgular, insanları giydikleri kıyafetlerden ötürü yargılamanın ve obje olarak algılamanın ne kadar saçma ve aşağılıkça olduğunu açıkça gösteriyor. İnsan türü içinde geniş bir çeşitlilik var ve kıyafet tercihi de yalnızca bunun bir parçasıdır. Kimse, giydiği kıyafetlerden ötürü yargılanamaz, rızası dışında bir şeyler yapmaya zorlanamaz veya haklarından alıkonamaz. 

Dolayısıyla kültürde yer etmiş bu anlamsız, içi boş söylemleri ve inançları, artık akıllanıp, kendimizi geliştirerek bırakmamız, hepimizin, hep birlikte sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi için bir elzem niteliğindedir.

Kaynaklar:

İnsanlar Neden Giyinir? Giysi Giyme Davranışı Ne Zaman ve Neden Evrimleşti? - Evrim Ağacı

UF study of lice DNA shows humans first wore clothes 170,000 years ago - News - University of Florida

Nudity - Wikipedia

Instagram

Facebook

Twitter

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
22
12
10
8
7
3
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Zeliha

Hayrola neden kızdınız ki? Bilimsel bir çalışmayı okumaya bile tahammül edemiyorsunuz.. bence ülke insanının tamamının ruh sağlığı bozuk ama kimse bunu kabul... Devamını Gör

Turgay Donmez

Haya ve kapanma duygusunda genisleme olunca nudislikte azalmis bunda bir yanlislik yok