Nermin Erol Yazio: Herkes Çıplak
Çıplak doğduk.
Çıplak ölüyoruz.
Ne(y)den korunmamız gerekti?
Bu; sıklıkla yön değiştirtilip, başka manalara bürünüyor.
Zira seyyah olduğum ve her dışarı adımımı attığımda (doğduğum ve en medeni olduğu düşünülen İzmir’de bile!) çocukluğumdan beri çoğalırcasına, durmaksızın tacize uğradığım, gelişmemiş beyinler tarafından hakaretlere dahi maruz kaldığım (!!!), doğduğum toprakları, artık daha fazla yaşayamadığım için terk etmek durumunda kalmam da dahil, en çok da politik oyunlarla; eğitimsiz ve kalitesiz bir nüfusun da hızla artmasına yol açılmasıyla, gittikçe cahilleşip, yobazlaşmaya doğru yönelen, insanların nasıl giyinmeleri gerektiğine karar verebileceğini sanan, beynini bilgiyle doldurmayı tercih etmek yerine, yeni absürt akımlar ile beslenen o bayağı kültür ve yine en çok din adı altında dayatılan, toplumsal cinsiyet rolleri biçen; psikolojik sorunları nedeniyle her şeyi kendisinin ve herkesten, daha iyi bildiğini zannetmesiyle, herkesi ve her şeyi kontrol altına alma çabası ve üstünlük kurma isteği ile desteklenen, kendisini asla geliştirememiş ve dolduramamış, korkaklığından kelli her şeye bir kısıt koyma çabasıyla; yargılar dağıtmaya kalktığı, aslında o çok çok çok inandığı kendi inancındaki ‘allah’ yerine, kendini koyduğunun, aslında o çok çok çok inandığı dininde bas bas en büyük günah olduğu yazılan ‘allaha şirk’ koştuğunun dahi farkında olamayan, ‘günah ve sevap’ neymiş en çok kendi bilircesine ahkam kestiği; ‘şu dünyada bizi öldüren neydi ve doğuran neydi?’ sorusunu bile kendisine sorup, araştırıp, düşünmekten aciz olduğu için, allah denilen şeyi, insan beyni gibi düşünen bir şey olarak, ancak betimleyebildiği aciz varlığında, söylenegelmiş körü körüne inançlarla; hukuksuzluk, adaletsizlik ve özellikle bolluk içinde açlık (çünkü aç insan düşünemez), varlık içinde yokluk ile harmanlanan ve korkakça bir baskı içindeki toplumlarda; duygusal ve fiziksel taciz, tecavüz ve hatta öldürmeyi bile hak olarak görmeye başlayan cahiller; bu yazıları umarım okur -ki o çok inandığı, o din; “oku - ikra” derken, daha onu bile okumamış, sadece kendisine yoz, yobazlarca anlatılanları doğru zanneden, o aşağılık topluluklar umarım, okuyup, araştırır ve nihayet idrak edebilirler.
Dinlerde ve öğretilerde sürekli merhamet ve sevgiyle denilmesine rağmen neden hep nefret, haset, lanet, kahret düşüncelerinize (travmalarınıza) saplanıp kalarak o kara büyülerinizi (O çok inanmak istediğiniz fantastik dille yazıyorum!) yapmayı neden bırakmadınız?
Tabu, gelenek, örf, adet, din, ahlak kurallarıyla belirlenip, bir yasak ve bir anomaliye dönüşen nüdizm ya da daha doğru tabirle natürizm, herkes birebir aynı beden yapılarındayken ve giysilerin soğuk direnci kazandırdığı ve sıcağa karşı da bir kalkan etkisi gördüğü bir gerçek iken, yani hava şartları ile giyinme arasında bir ilişki var iken, neden insanlar için giyinmek cinsellik sinyallerini kontrol edebilecekleri bir araca dönüştü?
İlk zamanlarda çıplak vücudu gizlemeden “giydirmek” için kullanılan vücut örtüleri, avlanma ihtiyacı olan ilk insanın, kamuflaj, vücut zırhı olarak ve inandığı “ruh varlıklarını” taklit aracıyla kullandığı kostümlerdi.
Önceleri ise sadece cinsel organları örten giysiler, bir yandan renkler ve dokular gibi özellikleriyle cinsel organlara daha fazla dikkat çekerken, paradoksal bir şekilde diğer yandan onları erişilmez kılarak, bir çeşit "eş filtresi" görevi görmüş olabilir.
2000 yılında yapılan başka bir araştırma için Fiji’de genel olarak sütyenlerin kullanımının az olduğu bir kültürden gelen kadınlar gözlemlenmiş.
Yani "giysi" denilen şey, bir kez kendi başına sinyale dönüştükten sonra, cinsellik ve statü sembolü gibi diğer kültürel anlamlara da kavuşmuş olabilir. Böylece toplumda kalıcı bir yer edinmiş olduğunu görebiliriz.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Hayrola neden kızdınız ki? Bilimsel bir çalışmayı okumaya bile tahammül edemiyorsunuz.. bence ülke insanının tamamının ruh sağlığı bozuk ama kimse bunu kabul... Devamını Gör
Haya ve kapanma duygusunda genisleme olunca nudislikte azalmis bunda bir yanlislik yok