Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Mine Olcay Yazio: Sanal Para Değil Sanal Devrim
Eski toprak inanmaya dursun sanal parası olan Üsküdar’ın ötesine çoktan geçti bile. Geçen sene bu zamanlar 7, 8 bin dolar olan bitcoin 60 bin dolardan elli beş bin dolara düştü diye ortalık yıkılıyor. Pardon daha geçenlerde kendi para birimimiz cumadan pazara yüzde kaç çakılmıştı? Gelin Bitcoin neden, hangi ihtiyacı karşılamak için icat edildi hikayeye en baştan başlayalım.
MÖ 7. yüzyılda Lidyalılar çekiçle darp ettikleri madenlerle ilk parayı uygarlığa kazandırdı.
Bugün, dünya ekonomisi ortak bir para birimi üzerinden dönüyor; Amerikan doları.
Şimdi gelelim bu hikayede Bitcoin’in aldığı role.
Tarihi bilen, ekonomiden anlayan ve yazılımda uzman bir veya bir gup homosapiens doların yarattığı riskten kaçabilmek için 2009 yılında başımıza bir icat çıkardı. Arzı 21 milyon adetle sınırlı, merkeziyetsiz yani arkasında herhangi bir resmi kurum olmayan ilk dijital döviz; nam-ı diğer kripto para.
Belki de deneysel bir çalışmaydı ilk başta. Ama doğru zamanda, doğru yerde, gerçek ihtiyacı karşılamaya yönelik olunca gerisi çorap söküğü gibi geldi. Dijitalleşme zaten kredi kartları ile hayatımıza çoktan girmişti. Dünya üzerindeki işlemlerin neredeyse tamamı, kağıda basılmadan sadece hesaptan hesaba dijital kaydı tutularak transfer ediliyordu. 2008 krizi ise Amerikan sade vatandaşının merkezi sistemin acımasızlığı ile tam olarak yüzleştiği bir yıl olmuştu. Merkezi otorite sadece en güçlüyü koruyordu. Kısaca hem psikolojik hem teknolojik olarak şartlar çok uygundu.
Aslında yapılan en önemli şey devletlere güvenini kaybetmiş insanlara ortak bir güven birimi sunmaktı. Bugün Bitcoin’in geldiği noktada dünyanın her yerinden her kesiminden milyonlarca insanın bu iddiaya güven duyduğu ortada.
Bu büyük bir devrim değilse nedir? Arkasında devlet olmayan bir piyasaya sadece bireylerin değil anlı şanlı kurumların paraları akıyor. Hadi bu işin biraz da felsefesine bakalım.
Blockchain teknolojisi mutlaka kulağınıza çalınmıştır.
Türkçeye çevirirsek blok zincir. Şifrelenmiş işlemlerin takibini sağlayan bir veritabanı sistemi. Her transfer işlemi sırasında, işlem için gereken tüm bilgiler şifrelenir, bundan sonra asla değiştirilemez ve kırılamaz. Burada en önemli nokta, sisteme dahil olan herkese bu şifrelenmiş bilgilerin hepsi gönderilir; kısaca transfer bilgileri tek bir merkezde toplanmak yerine herkeste toplanır. Merkeziyetsiz tanımı da buradan gelir. Sistem, sisteme dahil olan herkes tarafından kontrol edilir. Güç tek bir merkeze teslim edilmez. İşte Bitcoin işlemleri de şu an 9 bin küsur bilgisayar tarafından denetlenmekte.
Bu teknoloji şu an sadece para transferlerinde kullanılmıyor. Artık bir nevi noterlik işlemi dahi blok zincirde yapılmaya başlandı. Bir kamu kuruluşunun yapmasını beklediğiniz işlemler yavaş yavaş sanal aleme taşınıyor. Bu sayede geleneksel dünyada aracılık işiyle var olan birçok mekanizma işlevsiz kalıyor.
Eskiden büyük güçler sıradan halkı yönetmek için krallıklar, devletler kurardı. Sonra insan hakları iddiasıyla demokrasiye geçildi ve biz sıradan vatandaşlar bizi temsil etmesi için vekiller, liderler seçmeye başladık. Sanıyorduk ki devlet artık bize hizmet etmek için var. Bizi korur, adaleti sağlar, eğitim-sağlık gibi konuları bizim için çözer. Kısaca hayatı kolaylaştırır.
Son dönem yaşananlar gösterdi ki kazın ayağı pek de öyle değil. Gençler mevcut merkezi sistemlere olan güvenini kaybetti. Şu ana kadar işin parasal kısmındaki bir başkaldırıdan bahsettik. Ama işin can alıcı kısmı
yönetim biçimleri ile ilgili olanı.
Teknoloji hayatın her alanında büyük bir değişime yol açtı.
Bir tek şey inatla teknolojiye direniyor. Siyaset. Merkezi otorite elindeki gücü vermemek için kaskatı kesilmiş durumda. Oysa mevcut sistemle el ele verilip bir orta yol bulunsa, daha şeffaf ve katılımcı bir yönetim biçimine geçiş çok daha kolay olacak.
Yeni nesil; merkezi otoritelerden uzak, ortak güvene dayalı bir hayattan yana. Şeffaflık, hesap verilebilirlik en çok aranan kriterler. Blok zincir teknolojisi ile hayatımızın her noktasına sızan yenilikler, hantal mekanizmaları ıskartaya çıkartıyor. Her fırsatta bizden haraç kesen aracılar, işlevsiz hale geliyor. Bunun neresi kötü?
Bu gençlik, dört beş sene boyunca, tüm yönetim haklarını birilerine devreder mi? Yoksa bunun yerine bireylerin daha aktif katılımcı olduğu, çok sık fikrinin sorulduğu, karar mekanizmalarına etki edebileceği bir yönetim sistemi mi kurgular? Aslında Bitcoin dediğimiz şey, merkezi yönetimleri yıkacak çok büyük bir devrimin ayak sesi mi?
Yorum Yazın